Sayfalar

8 Kasım 2010 Pazartesi

Türk Spor Tarihinde Atatürk 8

Atatürk’ün  
Türkiye İdman Cemiyeti İttifakı 
Heyetinin Kabulünde  
Yaptığı Konuşma

30 Eylül 1926 Cuma günü Çankaya’da Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı Heyeti ile yaptığı bir toplantıda Türk sporuyla yakın ilgisinin olduğu göstermiş ve Türk sporunun geleceği için önemli direktifler vermiştir.
Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü tarafından yayınlanan “Beden Terbiyesi ve Spor Mecmuası”nca Atatürk’ün birinci ölüm yılını anlamak için çıkarılan 10. II. inci Teşrin” adlı broşürün 16. sayfasında “Atatürk’ün Huzurunda Bir Saat” başlığı altında o zamanların spor yöneticilerinden ve spor yazarlarından Saffet Gürol kalemiyle şöyle anlatıyor.
Türk İdman Cemiyetleri İttifakının üçüncü Umumi Kongresi 28 Eylül 1926’da Ankara’da Türkocağı binasında toplanmıştı. Hükümet Reisi sıfatıyla İsmet Paşanın spora ve spor işlerine verdiği ehemmiyetin derecesini gösteren açış nutkunu müteakip, azalardan bir arkadaş kongreden seçilecek bir heyetin, o zamanın Cumhurbaşkanı Atatürk’ü, Meclis Reisimiz Başvekil ve Genel Kurmay Başkanını ziyaret ederek sporcu gençliğin tanzimlerini arz etmesini teklif etti.
Alkışlarla ve ittifakla oybirliğiyle kabul edilen bu kararı yerine getirmek üzere heyet şöyle teşekkül etti:
Kongre Reisi sıfatıyla Maarif Vekili Necati, Umumi Merkezden Reis Ali Sami (Yen), Azadan Muhafızgücü Reisi Binbaşı İsmail Hakkı (Tekçe), Edirne Murahası Ekrem (Demiray), Bursa Murahası Turgut Alp, İstanbul Murahası Cemal Faris, Trabzon Murahası Agâh, Eskişehir Murahası Zeki, Denizli Murahası Kenan, Giresun Murahası Osman Nuri, Antalya Murahası Tahsin, Uşak Murahası Ali Oğuz, İzmir Murahası Emin, Adana Murahası Muharrem, Kars Murahası Emin Bülent (Serdaroğlu), Konya Murahası Saffet (Gürol).
Heyette Trakya İdman Cemiyetleri Mıntıka Reisliği adına
Edirne Mıntıkasını Temsilen Murahhas Üye Ekrem (Demiray) Bey
Edirne Murahhas Üyesi Ekrem (Demiray) Bey

Ekrem Demiray'ın Edirne'de yaptığı görevler
  • Edirne Beden Terbiyesi Müdürlüğü Fahri,
  • Edirne Belediye Başkanı 1930–1934–1935,
Eylül’ün 30 uncu günü idi. Öğleden sonra sıcak bir gün… Arkadaşlar Maarif Vekâletinde toplandık. Hazırlanan otomobillerle Çankaya’ya gittik, onbeşe on vardı. Mütevazı Çankaya Köşkünün kapısında bizi yaverler karşıladılar. İntizar odasında beş dakika kadar bekledik. Sonra buyurun dediler.
İnce uzun bir salonda, o zamanki adıyla Gazi bizi akta kabul buyurdular. Necati merhum bizleri birer birer takdim etti. Karşısında yerlerimizi aldık. Gözlerimizin önünde güzel bir panorama teşkil eden Ankara’nın üstünden geçerek salona kadar nüfuz eden sonbahar güneşinin ışığı altın sarası saçlarını parlatıyordu. Fakat onun gözleri güneşten daha ışıklı ve parlaktı.
Ne kadar samimi ve cana yakın konuşuyordu. Karşımızda devlet reisi Gazi değildi. Bizi bir memleket davasında arkadaş tanıyarak konuşan şefti. Samim, iknakar, lütufkâr… Ona bütün dünyanın meziyetlerini vermek ve söylemek kâfi gelmezdi.
Kongre Reisi Necati, ziyaret masadının bütün Türk gençliğini temsil eden kongre azası namına tanzimlerinin arz olduğunu söyledi. Atatürk sporcu gençliğinin samimi ihtisaslarına teşekkürlerini bildirdikten sonra, Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakının nerelere kadar şamil olduğunu sordu.
Merkezi Umumi Reisi Ali Sami, Şimendifer uğrağı ve ²sahil vilayetlerinden birçoğunda mıntıka teşkilatı olduğunu, dâhilde ve şark vilayetlerinde nakil vasıtalarının azlığı dolayısıyla teşkilatın taazzuv edemediğini yalnız Sivas’ta bir teşekkül vücuda gelmek üzere olduğunu arzetti.
Büyük Ata’nın sorduğu sualler ve aldığı cevaplar yalnız teşkilata dair olmadı. O bizlerle ayrı ayrı konuştu. Kendisine bütün dertlerimizi açıkça anlattık. Gazi bütün bu izahatı hususi bir alaka ile dinlediler ve sonra bizleri sükûn ve sevinç içinde bırakan bir beyanatta bulundular.
Atatürk, kendini hiç zorlamadan, tabii bir eda ile fakat çok kuvvetli konuşuyordu. Cümleleri teker teker ele alındığı zaman birer düstur olacak değerlerde idi. Bundan maada bizlere spor idarecilerine umumi direktifler veren cihetleri vardı. Bilhassa bugün anlayabildiğimiz ve tatbikine ancak bir sene evvel başlayabildiğimiz istikametleri gösteriyordu.
Gazi’nin huzurundan sonsuz bir memnuniyet, sevinç iş yapma heves ve kudretiyle ayrıldık. Kongrenin toplandığı yere geldiğimiz zaman akşam yaklaşmıştı. Murahhaslar Umumi Merkez Raporu üzerinde derin bir münakaşa halinde idiler. İçeri girişimiz bu münakaşayı birden durdurdu. Ali Sami (Yen) Bey kürsüye çıktı. Gazinin kongre azalarına selâm hürmet, sevgilerini bildirdi ve beyanatlarınıı okudu.
Ayakta dinlenilen beyanat sık sık alkışlarla kesiliyordu. Yaşa sesleri, Varol temennileri birbirini takip ediyordu. Nutkun sonunda o kongrede kabul edilen şeref nidasıyla ilk defa onun için bağırdık:
—Ya… şa! Ya… şa! Ya…şa!..
Fakat zalim felek onu elimizden aldı. Lâkin Türk gençliğinin kalbinde yeri ebedidir. O içimizde yaşıyor.”
Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı tarafından “Üçüncü Umumi Kongre’nin 1927’de yayınlanan tutanak kitabının 132. sayfasında, birinci içtimaın birinci celsesinde kararları okumaktayız.
“Kongre divan riyaseti intihabına mübaşeret olunmuş ittifakla birinci reisliğe Maarif Vekili Necati Bey Efendi, intihap olunmuştur. Reis vekillerine Fenerbahçe kulübünden Muvaffak (Menemencioğlu) Muhafızgücünden Binbaşı İsmail Hakkı (Tekçe) Beyler, reyi hafi ile ve kâtipliklere de Cemal Faris Bey, İstanbul, Tuğrul Alp Bey, Bursa, Niyazi Mahir Bey, Ekrem (Demiray) Bey Edirne, reyi işareti ile intihap edildiler. Silifke ve Adana murrahaslarının, Gazi Paşa Hazretleriyle, Başvekil ve Meclis Riyaseti ve Heyeti Vekile azayı, kiramına arzı tazimat için bir heyet tefriki hakkında verdikleri takrir, mezkûr heyetin her mıntıkadan tefrik edilecek birer murrahasdan ibaret olarak teşkili şeklinde ittifakla kabul edilmiştir.
Mütaakkiben hami ve fahri reislik intihabı yapılarak, Kenan beyin teklifi vechile Hami Reisliğe Cumhur Gazi Mustafa Kemalpaşa Hazretleri ve Fahri Reisliğe Başvekil İsmet Paşa Hazretleri alkışlarla ve ittifak ile intihap ve divan riyasetince tahtı karara alınmıştır.”
Aynı kitabın 145. sayfasında üçüncü içtimaının ikinci celsesinin sonunda şunların konuşulduğunu öğrenmekteyiz:
“Müzakere hitam bulduktan sonra Gazi Paşa ve Erkânı Harbiyeyi Umumiye Reisi Paşa Hazretlerine kongrenin tazimatını arza giden heyet reisi Ali Sami Bey, Gazi Paşa hazretlerinin kongre azasına selam ve muhabetlerini tebliğ ve berveciati beyanatını nakletmişlerdir.”

Atatürk’ün Türk sporu için büyük bir önem taşıyan bu beyanatlarıyla verdiği direktiflerini, 1 Ekim 1926 Cuma günü yayınlanan gündelik “Vakit” gazetesinin dokuzuncu yıl 3143 sayısının ilk sayfasında dört sütun üzerinde şöyle görmekteyiz.
“Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı’nın senelik kongresini akdeden heyeti muhtereme yi, huzuruyla şerefyap olduğum güzide heyetinizde hürmet ve muhabbetle selamlarım. Son sene zarfındaki dâhilî, haricî mesaimizi ve himematınızı dikkatle, büyük alâka ile takip ettim. Bugünlerde de kongreniz müzakeratını takip ediyorum. Efendiler; şikâyet ettiğiniz, hatta müteessir olduğunuz birtakım husususat ve esbap mevcut olmakla beraber ben himematınız netayicini şayanı memnuniyet ve tebrik buluyorum, Şahsen müteselliyim. Çünkü: Spor hayatında memleketçe, milletçe ve hükümetçe başlanmış ciddî ve şuurlu mesai tarihi çok yenidir. Filhakika bütün dünya milletlerinin bu hususta sarf ettikleri derin dikkat büyük himmet ve çok uzun müddet nazarı teemmüle alınırsa memleketimizde bu mühim işin deruhte edildiğinden bugüne kadar geçmiş zaman çok değildir. Tekrar ederim. Memleketimizde spor hayatında ciddî, şuurlu mesainin sarfına başlayalı çok değildir. Buna rağmen bugün elde edebildiğimiz neticelerin asla yenisaver olmaması lüzumuna kani bulunuyorum.
Efendiler, mütemadi ve mütevali mesainiz arasında çok müşkülat iktiham ettiğinize muttaliyim ve iktiham çaresini bulamadığınız hakikatler karşısında kaldığınızı da biliyorum. Bilhassa çok müşteki olduğunuz ve önünde elem ve teessür duyduğunuz mânianın –mali cihet- olduğu tebarüz ediyor. Sizin çok hassas olduğunu anladığım bu mânia karşısında benim size yegâne söyleyeceğim söz şudur:
Bu noktada asla füturlu olmayınız. Bu sözümün size teselli ve sadece teşvik için söylemiş bir söz olduğunu telakki etmeyeceğinize eminim. Benim emniyetimin sizde de tahassülünü temin için arzı ederseniz bazı izahatta bulunayım.
Efendiler; senelerce evvel bu memleket, bu güzel ve kıymetli millet büyük bir felâket içinde bırakılmıştı. Ben, memleket ve milleti düştüğü felaketten çıkarabileceğim kanaatiyle Anadolu’ya geçtiğim ve maksadın icap ettirdiği teşebbüsata giriştiğim zaman cebimde, emrimde beş para olmadığını beyan edebilirim. Fakat parasızlık benim milletle beraber atmaya muvaffak olduğum hedefe müteveccih adımları tevkife değil zerre kadar tenkisine dahi sebep teşkil edememiştir. Yürüdük, muvaffak olduk, yürüdükçe muvaffak oldukça maddî müşkülât ve mevani kendiliğinden hal olunur.
Efendiler; Ankara’da mukaddes topraklarımızı her taraftan sarmış ve fiilen işgal etmiş düşman ordularını bu mukaddes topraklardan atmak imkânından bahsettiler ve ne kadar paran vardır veya nereden, nasıl para bulabilirsin gibi sualler tevcih ediyorlardı. Benim verdiğim cevap şu idi:
Türk milleti kendi hayat ve selametine müteveccih olduğuna kanaat edeceği teşebbüsatı başarabilecek bir kudrete maliktir. Bu teşebbüsün ciddiyetine kanaati halinde onun istilzam ettiği kadar servetmenabiini müteşebbislerin emrinde amade kılar.
Efendiler; bu dediklerim sözden fiile geçmiş hakikatler değimlidir? Efendiler, bu noktada şunu da ilave edeyim ki bir gün Ankara’da ilk Milli Hükümet teşekkül ettiği zaman etraf ve muhitatın tereddüdünden bahsetmeyeceğim.
Fakat o hükümeti teşkil eden ricalin dahi benden: “Hükümet teşekkül etti. Fakat idareyi devlet ve hükümet için nereden para alacağız.” Dediklerini hatırlarım. Verdiğim cevap çok sade olmuştur. Mesainiz devleti, milleti istihlâsa matuf olunca ve bu hedefi mesainiz büyük Türk milletince malum olunca sualiniz tekerrür etmeyecektir. Türk milleti, kendi için, kendi âti ve selâmeti için çalışan müteşebbisleri ve heyetleri müşkülat karşısında bırakmayacak kadar yüksek vatanperverlik ve yüksek şeref hissiyatıyla doldur.
Efendiler; aradan yedi sene geçtikten sonra bugün Türk milletinin içinde bulunduğu vaziyet ve temas ettiği hududu medeniyet mucibi memnuniyet değil midir?
Henüz iddia etmiyoruz ki memleketin membaı serveti inkişaf etmiş ve milleti layık olduğu saadet ve refaha isal için Hükümeti Cumhuriye’nin yedi istifadesine geçmiştir. Fakat bugüne kadar olduğu gibi teşebbüsatı milliyemizde imanla azimkârane yürüyecek olursak ki yürüyeceğiz. Bu son işaret ettiğim noktai muvaffakiyete vasıl olunacaktır. Binaenaleyh efendiler, sizin de içinde bulunduğunuz mesai ve teşebbüsatınızın hedefi milletin hayati bir meselesini, ırkî bir meselesini, medeni bir melesini halle matuf bulundukça önünde mütereddit durduğunuz maddî mânianın kendiliğinden müntehi olacağına ve bütün önünüze çıkan müşkülâtın kendiliğinden hallolunacağına şüpheniz kalmasın.
Efendiler; cihanda spor hayatı, spor âlemi çok mühimdir. Bunu siz mütehassıslara izahtan müstağniyim. Bu kadar mühim olan spor hayatı bizim için daha mühimdir. Çünkü ırk meselesidir. Irkın ıslah ve kişayişi meselesidir. Ben bu noktaları size ayrı ayrı izah etmek istemiyorum. Çünkü siz esasen bununla meşgulsünüz. Yalnız ben size millette evlât, memlekette sporculuğun nazarında ne kadar mühim olduğunu izah için şunu diyebilirim:
Mukaddes vatanın ve Türk milletinin yüksek şeref ve menfaatini müdafaa eden ordudur. Bundan daha mühim, daha âli bir istinat mutasavvır mıdır?
Bahusus bugünkü Cumhuriyet ordusundan bahsolunurken bundan daha âli bir kuvvet mutasavver midir?
İşte kıymetli, bu yüksek, bu âli kuvveti huzurunda size hitaben diyorum ki; bütün millet ve bütün memleket evlâtlarını sportmen yapmak için sarf olunan mesainin ehemmiyet ve kudsiyeti aynı derecede kıymetli ve mühimdir. Ve şerefli ordumuza kıymetli bir menba teşkil edebilmek noktai nazarından kahraman ordumuzca da en âli hissiyat ile takdir, takdis ve himaye olunmaya şayan ulu bir menba kudsuyetini ihraz eder.
Efendiler; hükümeti cumhuriyetimiz ve muhterem Büyük Millet Meclisi milleti için esasî ve hayatî olduğuna şüphe etmediği bu meselede kendilerine tereddüp eden vazifeleri yapacaklardır. Buna bittabi asla şüphe etmezsiniz. Fakat efendiler; çok âli bir işin mütenebbisi bulunan muhataplarıma açık ve kat’i söyleyeyim ki muvaffak olmak için her türlü muavenetten ziyade bütün milletçe sporun mahiyeti, kıymeti anlaşılmak ve ona kalpten muhabbet etmek, onu vatanî vazife telâkki etmek lâzımdır.
İşte sizin omuzlarınızdaki ağır yüklerden biri bu hakikati tecelli ettirtmek olmalıdır. Gerçi vatanda köylülerimiz, köy çocukları denilebilir ki bütün hayatlarını tarlalarda, meralarda hareket ve mesaiyi bedeniye içinde geçirirler. Fakat usulü dairesinde, ilim ve fen dairesinde olmadığı için gayenin talep ettiği neticeye intizar olunamaz. Efendiler; Türk ırkında mazinin meşum, menfi, bimâna izleri kalmıştır. Bunun esbabı tahiriyesini başka vesilelerle çok kere izah ettim. Tekrar etmeyeceğim. Yalnız görüyorsunuz ki, tarihlerde cihan hâkimi olmuş koskoca Türk milletine bugünkü neslimiz varis olduğu zamanda bu koca milleti biraz zayıf, biraz hasta, biraz cılız bulmuştuk Efendiler; gürbüz, yavuz evlâtlar iterim. Bunları yetiştirmek ve tedbirlerini ve mesuliyetini üzerinize almış adalarsınız. Bu neticeyi görmezsem hakkınızdaki muhabbetim, itimadım ancak o zaman zail olur.
Fakat sizin kadar vatanperver insanların bundan tekâsül edeceğine ihtimal verilebilir mi? Efendiler; siz şimdiye kadar bence muvaffakınız. Bu tarzda azimle, fedakârlıkla şimdiden size tebşir ederim. Sahayı muvaffakiyatınızın yalnız sizin mesainizle netice alamayacağını zaten kabul edememek vaziyetinde bulunduğunuz bana samimi olarak söylediniz.
Bunda tamamen hakkınızı teslim ettikten sonra size diyorum ki, sizin muvaffakiyetinizle millet de muvaffakiyetini ilan edecektir. Fakat buna şunu kayıt ve ilave ediyorum ki hatırınızda kalsın: Bir heyeti içtimaiye yalnız spor ile tebdili renk ve kuvvet edemez. Orada hâkim olan sıhhî, içtimaî, medeni ve birçok esbap ve şeraitin teminine matuf teşebbüs ve tedbirler tatbik olunmak lâzımdır ki bu olunmaktadır. Siz bu cereyanda dikkat ve tetkikinizi daima hassas bulundurarak memleketin her köşesinde bütün bu tedabire muvazi yürütebileceksiniz. Spor mesailerinde muvaffakiyet teminini arayabileceksiniz. Ben şüphe etmem ki işaret ettiğim bu dikkate ehemmiyet vereceksiniz, behemehal muvaffak olacaksınız.
Bu sayede Türk sporculuğu beynelmilel sahada lâyık olduğu mevkiini ihraz edecektir, o zaman çok yukarıda işaret ettiğim gibi Türk sporculuğu memleket ve millet hayatında müessir olduğu gibi biraz da medenî ve belki de benim tahminimden bir şiarı medeniyet olacaktır.
Efendiler; heyeti âliyenize tekrar bana bu sözleri söylemeye vesile verdiğinden dolayı teşekkür ederim. Sizi bana gönderen hassas insanlardan mürekkep gençlik cevvaliyeti ile vatan ve milliyet aşkıyla hali feveranda bulunan kongrenize teşekkür ederim. Sizi, adet ederken Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı’nın teşkiline badi bütün insanların güzel niyetlerine ve bariz muvaffakiyetlerine müteşekkir olarak selâmlarım. Sözlerimde işaret ettiğim ciddî muvaffakiyeti bana, hükümeti Cumhuriye ve cumhuriyetin sabi aslisi ve murakıbı olan büyük Türk milletine fiilen gösterebileceğiniz zamana büyük Türk milleti namına muntazır olduğum sözlerini son sözlerim olarak söylerim.”
Bu tarihi konuşmadan sonra aynı sütunda şunları okumaktayız: “Gazi Mustafa Kemal Paşa’yı ziyaretten dönen heyetin Kongre’ye arz ettiği, Reisicumhurumuzun sözleri, temsilciler tarafından ayakta ve dakikalarca alkışlanarak dinlemişlerdi.”

Kaynaklar
  • Halûk San, Belgeleri ile Türk Spor Tarihinde Atatürk, 1981, Türk Spor Vakfı yayınları No.2. s.74–82
  • Prof. Dr. Kurthan Fişek, 100 Soruda Türkiye Spor Tarihi, Birinci Baskı Mart 1985, Gerçek Yayınları 100 soruda dizisi:53, s.104–117
  • Rıza Sümer, Sporda Demokrasi Cilt 1. ve II.
  • Türkiye İdman Cemiyeti İttifakı Kuruluşu, Türk Futbol tarihi 2.cildi.
  • Prof. Dr. Kurthan Fişek, Devlet Politikası ve Toplumsal Yapıyla ilişkileri Açısından Spor Yönetimi Dünya-Türkiye’de, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayınları: 515, S.B.F. Basın ve Yayın Yüksek Okulu Basımevi–1983, s.337 ve Ekler Bölümü s.515
  •  Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi. www.olimpiyatkomitesi.org.tr/
  • Türkiye Futbol Federasyonu. www.tff.org
  • Edirne Belediyesi www.edirne.bel.tr
  • Ekrem Demiray Edirne Milletvekili 1939–1942,
  • Burhan Aytekin, Atatürk’ün Türkiye İdman Cemiyeti İttifakı Heyetinin Kabulünde Yaptığı Konuşma, Edirne Yenigün Gazetesi, 25 Aralık 2007 Sayfa 4. www.edirneyenigun.com



 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder