Sayfalar

9 Kasım 2010 Salı

“Dağ Başını Duman Almış” Marşı ve Atatürk


Selim Sırrı Tarcan
Kendini spora adamış, spor dünyasında hem sporcu, hem yönetici ve hemde hoca olarak büyük ün yapmış gerçek bir spor adamımızdır Selim Sırrı Tarcan ve ülkemize “Olimpizm” anlayışını sokan Türkiye Milli Olimpiyat Komitesini kuran kişidir de…
Onun hareket ve mücadele dolu yaşam öykünü okurken, bir insanın bu kadar çok işin altından, hem de başarıyla nasıl kalkabildiğine hayret edeceksiniz fakat ona göre bu, son derece basit bir nedene, doğrudan doğruya “spor”a bağlıydı. Çünkü onun hayatında “spor” her şeydi…
Selim Sırrı Bey’in İsveç’ten getirdiği halk türküleri arasında oduncuların türküsü olan “The Tralland Jamtör (Tralla diyen üç kız)” da bulunuyordu. Felix Korbig’in bestesi olan bu şarkıyı Selim Sırrı (Tarcan) Bey musiki bilgisi sayesinde ve iyi flüt çaldığı da bilinen Selim Sırrı (Tarcan) Bey bu şarkıyı yaptığı bir takım ufak değişikliklerle bir marş haline getirmişti. Sonra Erkek Öğretmen Okulu’ndaki edebiyat öğretmeni arkadaşı Ali Ulvi (Elöve) Bey’den bu marşa bir güfte yazması için ricacı olmuştu.
Erkek okulu o sıralarda Fransız Saint Joseph Okulu binasında faaliyet göstermekteydi. Moda’daki bu binayı Maarif Nezaretince I. Dünya Savaşı sırasında savaş ganimeti olarak el konulmuş ve Erkek Öğretmen Okulu’na tahsis olunmuştu.
1916 yılında. Ülke iki yıldan beri I. Dünya Savaşı içindeydi. Türk askeri çeşitli cephelerde savaşıyor, kan döküyor, can veriyordu. Savaş yavaş yavaş aleyhimize dönmekteydi. Millet derin bir yeisin içindeydi. İşte Okulun denize nazır tatbikat kısmı odalarından birinde Ali Ulvi (Elöve) Bey, bir kareli defterden kopardığı kâğıdın üzerine mavi mürekkepli kalemle, arkadaşı Selim Sırrı (Tarcan) Bey’in isteği üzerine 4–4 veya 8 heceden olaşacak bir şiir kaleme almayı başlamıştı. Marşın nakarat mısraları ise 5–5 yani 10 heceli olacaktı.
Ali Ulvi (Elöve) Bey gençliğe umut ve heyecan verecek mısralarla donatmayı uygun bulmuştu. Bu şiirin üzerinde bir gün çalışmıştı ve ertesi gün 11,5 x 20 santim ebadında kareli kâğıda yazdığı şiirini Selim Sırrı (Tarcan) Bey’e vermişti. Şiir şöyle idi:
Dağ başını duman almış,
Gümüş dere durmaz akar.
Gün ufuktan şimdi doğar,
Yürüyelim arkadaşlar.
Sesimizi yer, gök, su dinlesin;
Sert adımlarla her yer inlesin.
Bu gök deniz nerede var,
Nerede bu dağlar taşlar,
Bu ağaçlar, güzel kuşlar,
Yürüyelim arkadaşlar.
Sesimizi yer, gök, su dinlesin;
Sert adımlarla her yer inlesin.
Her geceyi güneş boğar,
Ülkemizin günü doğar:
Yol uzun da olsa ne var,
Yürüyelim arkadaşlar.
Sesimizi yer, gök, su dinlesin;
Sert adımlarla her yer inlesin.
Bu marşın bu anlamlı son kıtası nedense unutulmuş ve “Dağ Başını Duman Almış”ın dışında kalmıştır.
Ali Ulvi (Elöve) Bey’in bu kıtalarıyla Türk gençliğine mal olacak bir marş ortaya çıkmış oluyordu. Bu marş, Milli Mücadele’nin meşalesini tutuşturmak üzere bastığı Samsun’dan Anadolu içlerine doğru giden Atatürk’ün de dilinden düşmeyecekti. Bunu Prof. Dr. Afet Afetinan’ın “Atatürk’ü Anarken” adlı eserinden öğreniyoruz:
“1936 yılındayız. Yaz aylarında Atatürk İstanbul’dadır. Boğazlara dair muhade Montrö’de imzalanmıştır. O yıl İstanbul’da Balkan Antantı’nın bir tezahürü olarak Balkan milletlerinin iştirakiyle bir festival hazırlanmıştı. Bu maksatla Beylerbeyi Sarayı’nda toplanılmıştı. Atatürk, milli kıyafetleriyle oyunlar yapan Balkanlıları zevkle seyretti. Türkiye’nin birçok bölgelerinden bu festivale, milli kıyafetleriyle iştirak eden gruplar gelmişti. Bunların çeşitli hareket ve melodilerle yaptıkları dans seyredildi. Atatürk, bunlardan bilhassa Karadeniz kıyılarına mahsus olan oyunları pek beğenmişti. Bundan mülhem olarak, 19 Mayıs’ta Samsun’a çıkışını hatırladı. Dağ Başını Duman Almaşı marşını Samsun’dan Ankara’ya kadar olan yolculuklarında nasıl söylediklerini orada bulunanlara anlattı:
—Anadolu’nun dağ başlarını, tekerleklerini çuvalla doldurduğumuz kırık dökük otomobillerle aşarken, bu marşı söyletmeyi yanımda bulunanlara adet ettirmiştim, diyordu.
İşte Gazi Mustafa Kemal, yabancıların da bulunduğu bu festival eğlencesinde yurdun dört bir tarafından gelen gençlere, 1919 yılının tarihini, bu marşı söyleterek hatırlattı. Çünkü müstakil bir yurt sahibi olarak, Balkanları bu şekilde misafir edebilmek, ancak o çetin günlerin, milli zaferle neticelenmesiyle mümkün olabilmişti. Benim ihtisasıma göre, 1936 yılında, bu sahneye şahit olduğum vakit, Atatürk’ün yabancılar yanında 1919 hatırasını bu marşı söyleyerek ihya etmesinde büyük manalar vardı…”
Bu marşın Atatürk ile ilgisi, 1934 yılında öğrenilmişti. 1936 yılından sonra da yayılmaya başladı. 1938 yılı “Gençlik ve Spor Bayramı” gösterilerinde Ankara 19 Mayıs Stadı’nda yapılan kutluma programına resmen alındı. Gösterilere katılan kız ve erkek öğrenciler bu marşı hep birlikte söylediler. Marş 1938 yılından günümüze kadarki yıllarda düzenlenen programlarda “Gençlik Marşı” olarak yer almakta ve “19 Mayıs’ın” bir simgesi halindedir.
20 Mayıs 1938 tarihli “Ulus” gazetesi, bu marşla ilgili olarak şunları yazmıştı:

“…Bundan sonra, hususiyeti inkılâp tarihimize karışmış olan bir marş söylendi: Dağ Başını Duman Almış… Atatürk, 19 Mayıs 1919’da Samsun’da karaya çıktıktan sonra, büyük savaşa başlamak üzere Anadolu’nun içlerine doğru bir otomobille giderken, muvaffakiyetlerini müjdeleyen bu marşın söylenmesini yaver ve zabitlerine emir buyurmuşlardı…”

Bu marşın ilk kez kutlama programına resmen alındığı 19 Mayıs 1938 günü Ankara 19 Mayıs Stadı’nda yapılan “Gençlik ve Spor Bayramı” gösterilerinin, Ata’nın izlediği ilk ve son “19 Mayıs Gösterileri” oluşu hazin bir rastlantıdır…

“Dağ Başını Duman Almış” marşının umumi bir yerde ve bir tören sırasında ilk söylenişi ise 1916 yılına rastlamaktadır. İstanbul Darülmuallimin (Yüksek Erkek Öğretmen Okulu) öğrencileri tarafından Kadıköy’deki İttihatspor çayırında (bugünkü Fenerbahçe Stadı) yapılan ilk beden eğitimi gösterileri sırasında bu marş öğrenciler tarafından söylenmişti.
Zamanla bu güfte ufak bir -iki değişikliğe uğramış; ilk kıt’adaki “gün” yerini “güneş”e bırakırken, en anlamlı bölümü olan üçüncü kıt’a tamamen unutulup gitmiştir. Bu güzel vesile ile bunu hatırlatmış olmakla bu anlamlı marşı olan görevimizi de yerine getirmiş olacağıma inanıyorum.
Büyük Atatürk’ün bu marşı, Çanakkale Savaşı dönüşünde Darülmuallim’i ziyareti sırasında Selim Sırrı (Tarcan) Bey ile görüşürken öğrenmiş bulunacağına muhakkak nazarıyla bakılmaktadır. Nitekim marşı şair Ali Ulvi Elöve de “Yeni Yayınlar” dergisinin Mayıs Temmuz 1957 tarihli sayısında bu konuda şunları yazmaktadır:

“… Gazi Mustafa Kemal bunu ilk defa Çanakkale dönüşünde, Selim Sırrı Tarcan ile teması sırasında, yani ilk defa Erkek Öğretmen Okulu’nda söylenmesi ve etrafa yayılmasından çok sonra öğrenmiş olabilir sanırım. İlk söylediği yerin de Samsun’dan çıktıktan sonra uğradıkları Çamlıbel denen bir yer olduğunu duymuştum…”

Ali Ulvi Elöve’nin bu marş hakkındaki duygularını da 19 Mayıs 1941 tarihli “Ulus” gazetesinde yayınlanan “Bir Marşın Hikâyesi” başlıklı yazısında öğreniyoruz. Elöve bu yazısında diyor ki:
— Kim ümid ederdi ki bu mısralar, aziz memleketimizin en korkunç felaketlere uğradığı o kara günlerde yurdun selameti için, Samsun’a ayak bastığı ve heyecanlı anlar için, en büyük Türk’ün ağzında bir terane teşkil edecekti. Bunun böyle olduğunu sonradan duydum. Hayatımın en büyük zevki ve mazhariyeti, o güftenin yüksek nasibi oldu…”
Ulusal Bayram ve Genel Tatiller hakkındaki 2329 sayılı kanuna ek olarak çıkan 20 Mayıs 1938 tarih ve 3466 sayılı kanunla 19 Mayıs, “Gençlik ve Spor Bayramı” olarak milli günlerimiz arasına girerken. “Dağ Başını Duman Almış” marşı da bu büyük bayramın simgesi olarak tük Gençliği ve sporcusunun marşı oldu.
“Dağ Başını Duman Almış” marşının “Atatürk Yadigarı” bir anlam taşıması onu gözlerde ve gönüllerde hiç kuşkusuz bir kat daha yüceltmekte ve değerlendirmektedir.

Kaynaklar
  • Cem Atabeyoğlu, Atatürk ve Spor, T.C. Başbakanlık Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Spor Eğitimi Dairesi Başkanlığı, Yayın No: 90 1989-Ankara, s.79–82
  • Cem Atabeyoğlu, Kurucumuz Selim Sırrı Tarcan, Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi Yayınları:3, Birinci baskı Temmuz 2000, s.18–21
  • Prof. Dr. Afet Afetinan’ın “Atatürk’ü Anarken” 2. Basım, Ankara 1956. s.88–89
  • 20 Mayıs 1938 tarihli “Ulus” gazetesi
  • 19 Mayıs 1941 tarihli “Ulus” gazetesi
  • “Yeni Yayınlar” dergisinin Mayıs Temmuz 1957
  • Resimler, Cem Atabeyoğlu, Kurucumuz Selim Sırrı Tarcan, Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi Yayınları:3, Birinci baskı Temmuz 2000, s.56–58–59
  • Burhan Aytekin, “Dağ Başını Duman Almış” Marşı ve Atatürk, 30 Nisan 2008, s.7.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder