Sayfalar

9 Kasım 2010 Salı

Tarihimiz Her Zaman Geceğimize Işık Tutmuştur.

Osmanlı Devletinin Müttefik Devletlere Diz Çöküşü (Sevr Anlaşması)
Türk Ulusumuzun, Ülkemizin Tapu Belgesi (Lozan Antlaşması)

“Lozan Antlaşması, Türk ulusu aleyhinde asırlardan beri hazırlanmış ve Sevr Antlaşması ile ikmal edildiği sanılmış büyük bir suikastın yıkılmasını ifade eden bir belgedir.” 
Mustafa Kemal Atatürk

89 yıl önce, Batılı emperyalist devletlerin, ekonomik ve askeri gücünü kaybetmiş. Bilimden ve teknolojiden uzak kalmış Osmanlı Devleti’ne dayattığı Sevr ile Türk ulusunun tarihten silinmek istenmesine Mustafa Kemal’in önderliğindeki halkımızın verdiği mücadele unutulmamıştır, unutulamaz.
86 yıl önce, büyük zorluklarla kazandığımız Kurtuluş Savaşımızdan sonra devletimizin uluslararası siyasal, ekonomik ve hukuksal haklarıyla bağımsızlığımızın da kazandığı politik zaferin ulu önderimizle özdeştiği 24 Temmuz 1923 günü imzalanan Lozan Konferansı ve Antlaşması’nı hatırlayarak ülkemizin geleceğimizi planlamayız.

Sevr Antlaşması
10 Ağustos 1920 tarihinde imzalanan Sevr Antlaşmasıyla Osmanlı Devleti, yenilgiyi ve çok ağır faturasını kabul eder. Ancak, Mustafa Kemal ve bağımsızlık hareketi, Sevr’in uygulanmasını da imkânsız hale getirdi.
Sevr Antlaşması adını, son müzakerelerin ve imza töreninin gerçekleştiği Paris’in Sevres banliyösünden alır.
İtilaf Devletleri Yüksek Konseyi’nin aldığı karar uyarınca 7 Mayıs’ta İzmir Yunanlılar tarafından işgal edildi. Bu olay tüm Türkiye’de güçlü bir ulusal tepkiye yol açtı. Sivas ve daha sonra Ankara’da, Mustafa Kemal Paşa yönetiminde bir ulusal direniş hükümeti kuruldu. Anadolu Hükümeti, olumsuz artlarda bir barış antlaşmasını kabul etmeyeceğini bildirdi ve direniş hazırlıklarına girişti.
İhtilaf Devletleri 18 Nisan 1920’de San Remo Konferansı’nda Osmanlı Devleti’ne uygulanacak barış şartlarını hazırladılar. 22 Nisan’da Osmanlı Hükümetini Paris’te toplanacak barış konferansına davet ettiler. Padişah, eski sadrazam Ahmet Tevfik Paşa’nın başkanlığında bir heyeti Paris’e gönderdi. Ertesi günü Ankara’da toplanan Büyük Millet Meclisi, 30 Nisan günü taraf devletlerin dışişleri bakanlıklarına gönderdiği bir yazıyla İstanbul’dan ayrı bir hükümetin kurulduğunu bildirdi.
Paris’te barış şartlarını öğrenen Ahmet Tevfik Paşa, İstanbul’a gönderdiği telgrafta barış şartlarının “devlet mefhumu ile kabil-i telif olmadığını [devlet kavramı ile bağdaşmadığın] bildirerek görüşmelerden çekildi. Bunun üzerine 21 Haziran’da İtilaf Devletleri Osmanlı Devleti’nin direnişini kırmak için, İzmir’de bulunan Yunan Kuvvetlerini Anadolu içlerine sürmeye karar verdi. Balıkesir, Bursa, Uşak ve Trakya kısa sürede Yunan ordusu tarafından işgal edildi.

“Sevr Antlaşması, Türkleri Orta Anadolu’da dar bir bölgeye hapsettiriyordu. Ankara’daki Büyük Millet Meclisi, tümüyle reddettiği Sevr’i sert bir bildiriyle kınadı. Mustafa Kemal’le göre bu antlaşma Türk milletine büyük bir suikasttı.”

Eski Maarif Nazırı (Milli Eğitim Bakanı) Hadi Paşa, eski Şura-yı Devlet (Danıştay) Reisi Rıza Tevfik Bey ve Bern Sefiri Reşat Halis Bey’den oluşan bu heyet, 10 Ağustos 1920’de Sevr Antlaşması’nı imzaladı.
Padişah Vahdettin ısrarlı baskılara rağmen antlaşmayı onaylamadı. Osmanlı Anayasası uyarınca antlaşmayı onaylama yetkisine sahip olan Meclis-i Mebusan 11 Nisan 1920’de feshedildiği için zaten antlaşmanın hukuki durumu belirsizdi. Ankara’daki Büyük Millet Meclisi antlaşmayı sert bir bildiri ile kınadı.

Antlaşma Hükümleri
Sınırlar (27 ile 36 maddeleri arası): Edirne ve Kırklareli dâhil olmak üzere Trakya’nın büyük bölümü Yunanistan’a, Ceyhan-Antep-Urfa_Mardin-Cizre kent merkezleri Suriye’ye bırakılacak, İstanbul Osmanlı Devleti’nin başkenti olarak kalacak;

Boğazlar (37 ile 61 madde arası): İstanbul ve Çanakkale Boğazları ile Marmara Denizi silahtan arındırılacak, savaş ve barış zamanında bütün devletlerin gemilerine açık olacak; Boğazlarda deniz trafiği on ülkeden oluşan uluslar arası bir komisyon tarafından yönetilecek;

Kürt Bölgesi (62 ile 64 madde arası): İngiliz, Fransız ve İtalyan temsilcilerinden oluşan bir komisyon Fırat’ın doğusundaki Kürt vilayetlerinde bir yerel yönetim düzeni kuracak;

İzmir (65 ile 83 madde arası): Yaklaşık olarak bugünkü İzmir ili ile sınırlı alanda Osmanlı devleti egemenlik haklarının kullanımını beş yıl süre ile Yunanistan’a bırakacak.

Ermenistan (88 ile 93 madde arası): Türk Ermenistan Cumhuriyet’ni tanıyacak; Türk-Ermeni sınırı hakem sıfatıyla ABD Başkanı belirleyecek (Başkan Wilson 22 Kasım 1920’de verdiği kararla Trabzon, Erzurum, Van ve Bitlis illerini Ermenistan’a verdi)

Borçlar ve Savaş Tazminatı (213 ile 260 madde arası): Türkiye’nin mali durumundan ötürü savaş tazminatı istenmeyecek, Türkiye’nin Almanya ve müttefiklerine olan borçları silinecek; ancak Türk maliyesi müttefiklerarası mali komisyonun denetimine alınacak;

Kapitülasyonlar (260 ile 268 madde arası): Türkiye’nin 1914’tde tek taraflı olarak feshettiği kapitülasyonlar müttefik devletler vatandaşları lehine yeniden kurulacak;

Ticaret ve Özel Hukuk (269 ile 414 madde arası): Türk hukuku ve idari düzeni hemen her alanda Müttefikler tarafından belirlenen kurallara uygun hale getirilecek; sivil deniz ve demiryolu trafiği Müttefik devletlerarasında yapılan işbölümü çerçevesinde yönetilecek vb.
Antlaşma bir yanda Britanya İmparatorluğu, Fransa, İtalya, Japonya, Belçika, Yunanistan, Hicaz Krallığı, Portekiz, Romanya, Ermenistan, Polonya, Sırf-Hırvat Cumhuriyeti ve Çekoslovakya ile diğer yanda Türkiye arasında imzalandı. Antlaşma ile nüfus çoğunluğu Türk olan yerlerin hemen hepsi (daha önce Balkan Savaşı’nda kaybedilen Batı Trakya hariç) Türkiye’ye verilmiştir. Nüfus çoğunluğu Kürk olan bölgenin durumu belirsiz bırakılmıştır. Çoğunluğu Türk olan, ancak nüfus değişimi sonucu Rum nüfusun artması beklenen İzmir’in durumu da belirsizdir.
Sevr Antlaşması’nın 152 ila 207 inci maddeleri arasında düzenlemen askeri konular ağır hükümler içiriyordu. Türkiye’nin askeri kuvveti sınırlandırılacak, donanma tasfiye edilecekti. Ordu, Müttefik devletlerin denetimi altında olacaktı.

Sonuç
Lozan’dan sonra kurulan Türkiye Cumhuriyeti kula kulluk yapan kağşamışlığı, boyun eğiciliği ve yaranıcılığı kaldırmıştır. Lozan’dan sonra, siyasal erkte bağımsızlık, ekonomide kamuya yararlı atılımlar, sosyal ölçekte uygarlaşma ve kültürel anlamda ise öze dönerek kendi ulusal değer yargılarına ulaşmak vardır.
Kurtuluş ve kuruluşun hangi koşullarda olduğunu bilmeyen veya anlamak istemeyenler, Lozan’dan rahatsızdırlar. Çünkü bu antlaşmadaki tam bağımsızlıkçı ruh “Sevr” yandaşlarına yabancıdır, uzaktırlar.

Kaynak
  • Ertuğrul Kazancı, Eğitimci, Hukukçu, “Lozan Onuru” Cumhuriyet Gazetesi 24.07.2009.s.2
  • Meriç Velidedeoğlu, “Dün ve Bugün 24 Temmuz” Cumhuriyet Gazetesi 25.07.2009 s.15.
  • Perihan Ergun, “Lozan Konferansı ve Antlaşması 86 Yaşında” Cumhuriyet Gazetesi 04.08.2009.13.
  • İstanbul/Adana (Cumhuriyet), “Lozan’ın 86’ıncı yıldönümü”, Cumhuriyet Gazetesi 24.07.2009 s.8.
  • Gelecek Takvimcilik LTD ŞTİ’nin 2009 takvimini 10–11–12 Ağustos günleri sayfasından alıntı.
  • Burhan Aytekin, Tarihimiz Her Zaman Geceğimize Işık Tutmuştur. Osmanlı Devletinin Müttefik Devletlere Diz Çöküşü (Sevr Anlaşması), Türk Ulusumuzun, Ülkemizin Tapu Belgesi (Lozan Antlaşması) Edirne Yenigün  Gazetesi, 10 Ağustos 2009, s.4

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder