Sayfalar

9 Haziran 2011 Perşembe

3 Haziran 2011 ‘Dâhili kavgada zafer olmaz’


‘Dâhili kavgada zafer olmaz’
Atatürk’ü 31 Mart hadisesinden sonra, daha kolağası rütbesinde iken Selanik’te tanıdım. Komutanımız fon Andertin isminde bir Alman albayı idi. Bu senenin sonlarında, Karaferye istikametinde bir tatlı seyahate çıktık. Peşimizden tek başına, doludizgin at sürerek gelen bir kurmay subay, komutanın yanında atını durdurdu. Selam verdi ve kendisini;
“Ben ordu erkânı harbiyesinden kolağası Mustafa Kemal” diye takdim etti ve ilave etti: “Müsaade ederseniz, sizin tatbikatınızı iştirak edeceğim. (…) Akşamüstü geç vakit Yenice Vardar’a vardık. Akşam bütün subaylar bir sofra etrafında toplandık. (…)
Yemeğin sonuna doğru alay komutanımız ayağa katlı ve;
“Arnavutluk isyanı bastıran Osmanlı ordusu şerefine içiyorum” dedi.
Hepimiz dağılmaya hazır bir ruh haleti içindeyken, Kolağası Mustafa Kemal Bey ayağa kalktı:
“Arkadaşlar” diye söze başladı ve bu nutuk tam iki saat sürdü. Mustafa Kemal hulasaten istiyordu ki;
“Türk ordusu için dâhil kavgada muvaffak olmak bir zafer değildir. Ve bu hadisenin şerefine memleketi seven bir adam ve bir Türk zabiti sıfatıyla sevinip kadehimi kaldıramam. Bundan ancak elem duyabilirim. Osmanlı ordusu değil, Türk ordusu bir gün gelecek, Türk varlığını, Türk istiklalini kurtaracaktır. İşte asıl o vakit sevineceğiz, iftihar edeceğiz. İşte o vakit Türk ordusu vazifesini yapmış olacaktır.”
Kaynak: Yakınlarından Hatıralar, Sel Yayınları, 1955

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder