Harf Devrimi
Mustafa Kemal,
1905-1907 yıllarında Suriye’de iken Latin alfabesinin gerekliliği üzerinde
çalışmaya başlamıştı. Gene de, Eylül 1922’de Hüseyin Cahit’in İstanbul basın
yayın üyelerinin katıldığı bir toplantıda yönelttiği “Neden Latin harflerini kabul etmiyoruz?” sorusuna, “henüz zamanı değil” yanıtını vermişti. 1923’teki İzmir İktisat Kongresi’nde
de aynı yolda bir öneri sunulmuş, ancak, reddedilmişti.
28 Mayıs 1928’de
TBMM, 1 Haziran’dan itibaren resmi daire ve kuruluşlarda uluslar arası rakamların
kullanılmasına yönelik bir yasa çıkarttı. Yasaya önemli bir tepki gelmedi.
Yaklaşık olarak bu yasayla aynı zamanda da, harf reformu için bir komisyon
kuruldu.
Yeni alfabenin hayata
geçirilmesi için 5 ile 15 senelik geçiş süreçleri öngören komisyonda bulunan
Falih Rıfkı Atay’ın aktardığına göre, Mustafa Kemal, “Bu ya üç ayda olur, ya da
hiç olmaz” diyerek zaman kaybedilmemesini istemişti.
Alfabe tamlandıktan
sonra, 9 Ağustos 1928’de Mustafa Kemal, yeni harfleri Cumhuriyet Halk
Partisi’nin Gülhane’deki galasına katılanlara tanıttı. 11 Ağustos’ta
milletvekilleri, 15 Ağustos’ta da üniversite öğretim üyeleri ve edebiyatçılar,
Ağustos ve Eylül ayları boyunca Mustafa Kemal’in bizzat katıldığı gezilerle de,
halk yeni alfabeyle tanıştı.
1 Kasım 1928’de de
tüm resmi daire ve komu kuruluşlarında yeni alfabenin kullanılmaya
başlanacaktı.
Türk Halk Devrimi ve
Bulgaristan Türkleri
Türkiye’de “Harf Devrimi “ yapıldığı günlerde, İtalyan Türkoloğu Ettore Rossi, yeni
Türk harflerinin eski Osmanlı topraklarında da yayılacağını yazıyordu.
Gerçekten çok geçmeden Bulgaristan, Yunanistan, Yugoslavya, Romanya, Kıbrıs,
Hatay gibi eski Osmanlı topraklarında yeni Türk harflerinin yayıldığı görüldü. Türkiye
dışında ilk yeni Türk harflerini ilk benimseyen Bulgaristan Türkleri oldu.
Bulgaristan resmi
kaynaklarına göre, 1921-1922 ders yılında Bulgaristan Türklerinin 1673
ilkokulu, 39 ortaokulu ve 1 öğretmen okulu vardı. Bunlarda 60540 Türk çocuğu
okuyor ve 2113 Türk öğretmen ders veriyordu.(Bulgaristan Milli Eğitim Bakanı
St. Omarçevski’nin, Bakanlığının 20 Mayıs 1920-1 Temmuz 1922 arasındaki
çalışmalarına ilişkin raporu (Bulgarca), Sofya, 1922, s.570-575)
1928 yılında Öğretmen
Okulu kapatılmış, yerine 1923 yılında Şumnu’da açılan “Nüvvap Okulu” bırakılmıştı.
Bulgaristan Türkleri bakımından alfabe sorunu, öncelikle, bu çocukların hangi
yazıyla okuyacakları sorunu demekti. 1928 yılına kadar eski harflerle öğrenim
görüyorlardı. Bulgarcayı, bir yabancı dil olarak, üst sınıflarda
öğreniyorlardı.
Bulgaristan
Türklerinin ülke düzeyine yayılmış iki önemli örgütü vardı. Biri Sofya’daki Başmüftülüğe
bağlı müftülükler, diğeri Bulgaristan Türk Öğretmenler Birliği idi.
Başmüftülük, Türkiye’deki Atatürk devrimlerine karşı bir tutum takınmıştı. Türk
Öğretmenler Birliği ise, 1906’da kurulduğu günden beri hep ilerici, yenilikçi
olmuş ve Bulgaristan’da Atatürk devrimlerinin ateşli savunucusuydu.
Bu durumda, Türk
harfleri sorunu, Bulgaristan’da tutucu ve devrimci Türkler arasında çetin bir
kavga konusu olacak, tutucuları kayıran Bulgar Hükümeti ile devrimcilere arka
çıkan Türkiye arasında da sürtüşme yaratabilecek gibi görünüyordu.
Atatürk’ün devrimci
atılımlarının adım adım izleyen Bulgaristan Türk Öğretmenler Birliği, Türkiye’de
harf değişikliğine gidileceğini duyar duymaz hemen işe koyuldu. Türkiye’de yeni
Türk harflerinin resmen kabulünü bile beklemedi. 1928 yılının Temmuz ayında Lom
kasabasında bir kongre topladı. Türkiye’de yeni yazıya geçilir geçilmez,
Bulgaristan Türk okullarında da yeni Türk harfleriyle öğretime başlanmasının
kararını verdi.
Bu karar uyarınca
Filibeli öğretmenlerden Ahmet Şükrü Bey, yeni harflerle, “Bulgaristan Türk mekteplerine
mahsus” bir Türk Alfabesi hazırladı, 1928 yılı içinde Hasköy’de (Xaskovo), “Çikago”
basımevinde bastırdı. Önsüzünde şöyle diyordu:
“Bulgaristan Türk Muallimler Birliği yeni yazının mekteplerimizde
kabulüne karar verdiği zaman, bittabi benim gibi diğer meslektaşlar da memnun
olmuşlardır. Bu ulvi teşebbüsün Bulgaristan mektepleri için pek faydalı
olacağını düşünerek fazla söz söylemeyi zait addederim.
İşte bu maksatladır ki ‘Türk alfabesini’ tertip ettim. Bunda takip
ettiğim usul bilhassa çocuğun yeni yazıya pek kolay alışabilmesidir. Eski
imladaki müşkülatı nazır-ı itibara alırsak, bunun ne kadar kolay olduğu derhal
anlaşılır. Elde kafi derecede levazımın bulunmayışı ve vaktin adem-i müsaadesine
binaen kitapta görülecek hatalardan dolayı mazur görülmesini rica ve bununla
Bulgaristan (Türk) maarifine yardım ettiğimi hissedersem benim için ne mutlu”
Sizlere Bulgaristan
ile ilgili yazmış olduğum bölümde bahsetmiş olduğum konunun içerisinde rahmetli
babada aktif rolde bulundu. Çünkü o dönemde Atatürk ilkelerine en içten
duygularla sahip çıkmışlar ve Türkçe’nin Latin harfleriyle yazılan ilk alfabesini
zorluklar içersinde basmışlar ve Bulgaristan’ın en ücra köşelerine okul çağındaki
çocukların eğitimi sağlamak üzere dağıtmışlar, daha sonra yapmış oldukları
çalışmalardan Bulgaristan hükümeti tarafından zorunlu göçe zorlanarak Türkiye’ye
arkadaşlarıyla birlikte sığınmışlardır.
Cumhuriyet eğitiminin
“ulusal, kamusal, laik, demokratik, bilimsel üretici” eğitim ilkelerine
sahip çıkalım ve yaşatalım. Anayasanın 42. Maddesi eğitimin “Eğitim ve öğretim, Atatürk ilkeleri ve inkılâpları doğrultusunda,
çağdaş bilim esaslarına göre” yapılacağını belirtir. Yine 1739 sayılı
Milli Eğitim Temel Kanunu’nun (METK) 2. Maddesi “Türk Milli Eğitimi’nin
genel amacı, Türk Milletinin bütün fertlerini, ‘Atatürk inkılâp ve ilkelerine
ve anayasada ifadesini bulan Atatürk milliyetçiliğine bağlı’ yurttaşlar olarak
yetiştirmeyi” öngörmüştür.”
Kaynaklar
- Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, AKDTYK.
- Mükerrem K. Su-Prof. Dr. Ahmet Mumcu, Türkiye Cumhuriyet İnkılâp Tarihi, Milli Eğitim Bakanlığı, Basımevi.
- S. Eriş Ülger, Özgün Belgelerle Türkiye Cumhuriyeti ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk.
- N. Ahmet Banoğlu, Atatürk’ün İstanbul’daki Hayatı, Milli Eğitim Bakanlığı, Basımevi.
- Afet İnan, Atatürk hakkında Hatıralar ve Belgeler, İş Bankası Yayınları.
- Bulgaristan Milli Eğitim Bakanlığı St. Omarçevski’nin, Bakanlığın 20 Mayıs 1920-1 Temmuz 1922 arasındaki çalışmalarına ilişkin raporu (Bulgarca), Sofya, 1922, s. 570-575).
- Bilal Şimşir, “Bulgaristan Türkleri (1878-2008), Mart 2009 Genişletilmiş 2. Basım, İstanbul-Bilgi Yayınevi, Sayfa 142-145. Bkz. (Etore Rossi, “IL nuvovo alfabeto Latino Introdutto in Turchia”, Oriento Moderno, Anno IX, Nr. 1, Gennaio 1929, p.15.)
- Dışişleri-Bakanlığı Arşivi (DBA), T.C. Filibe Şehbenderliğinden Sofya Elçiliğine rapor, Filibe, 3.12.1928, No. 4012-27.
- 27.9.1928 tarihli Cumhuriyet Gazetesi
- A.Şükrü, Türk Alfabesi, Bulgaristan Türk mekteplerine mahsustur. Hasköy (Bulgaristan), “Çikago” matbaası, 1928, 28 sayfa, resimli, fyatı 12 lef., s.2.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder