Şike Yasasında 8 Madde Değişti
Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanunun 8 maddesi değişti.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül
tarafından onaylanan şike cezalarında indirim öngören kanun ile bir spor
karşılaşmasının sonucunu etkilemek için birine kazanç veya başka menfaat
sağlayan kişiye verilen hapis cezası düşürüldü.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 6259 sayılı "Sporda Şiddet
ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun"u bir kez daha görüşülmek üzere TBMM'ye iade etmiş, düzenleme TBMM
Genel Kurulunda aynen kabul edilmişti.
6259 sayılı "Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine
Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun"a göre, bir spor
karşılaşmasının sonucunu etkilemek için bir başkasına kazanç veya başka menfaat
sağlayan kişiye verilen hapis cezası indirildi. Bu kişilere verilen hapis
cezasında 12 yıla kadar olan üst sınır 3 yıl, 5 yıl olan alt sınır da 1 yıl
olarak uygulanacak.
Suçu, federasyon veya spor kulüpleri ile spor alanında
faaliyet gösteren tüzel kişilerin genel kurul ve yönetim kurulu başkan veya
üyeleri; teknik, idari yöneticileri, kulüplerin, sporcuların menajer veya
temsilciliğini yapan kişiler işlerse ceza yarı oranında artırılacak.
Şike ve teşvik primi kapsamına giren suçlarla ilgili olarak,
hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilemeyecek, verilen hapis
cezası seçenek yaptırımlara çevrilemeyecek ve ertelenemeyecek.
Bu suçların değişik zamanlarda birden fazla işlenmesi
halinde, bunlardan en ağır cezayı gerektiren fiilden dolayı verilecek ceza,
4'te 1'den 4'te 3'üne kadar artırılarak tek ceza olarak uygulanacak.
Bu suçlardan cezaya mahkûm olan kişi; ayrıca TCK'nın 53.
maddesi hükümlerine göre, spor kulüpleri ve federasyonların, bünyesinde sportif
faaliyetler yapılan tüzel kişilerin yönetim ve denetim organlarında görev yapamayacak.
Böylece spor federasyonları ve kulüplerinin başkan ve üyelerinin, soruşturma
sonucunda açılacak davada beraat etmeleri halinde, yargı yönünden görevlerine
devam etmelerinin önünde bir engel kalmayacak.
Spor Alanlarına Yasak Madde Sokanlar
Spor alanlarına yasak madde sokulması ve müsabaka düzeninin
bozulmasına ilişkin cezalar da Gül tarafından onaylanan kanunla indirildi.
Buna göre, bulundurulması suç oluşturmamakla beraber yasak
kapsamına giren alet veya maddeleri spor alanlarına sokan kişiye 3 aydan 1 yıla
kadar verilen hapis cezası, 1 yıla kadar hapis şeklinde uygulanacak. Spor
alanlarına, bulundurulması yasak olmamakla beraber kesici, ezici, bereleyici,
delici aletler ile patlayıcı, parlayıcı, yanıcı, yakıcı maddeleri seyircilere
sağlamak amacıyla spor alanına sokan, spor alanında seyircilere sağlayan kişi 2
yıldan 5 yıla kadar hapis yerine, 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası alacak.
Bu alet veya maddeleri spor alanında kullanan kişi, bu
suretle müsabaka düzeninin bozulması halinde, fiili daha ağır cezayı gerektiren
başka bir suç oluşturmadığı takdirde, 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası
yerine, 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezasına çarptırılacak.
Hakaret İçeren Tezahürat
Kanunla ayrıca hakaret içeren tezahüratta bulunanlara da
hapis cezası indirimi getirilerek, cezanın üst sınırı 2 yıldan 1 yıla
düşürüldü.
Spor alanlarında veya çevresinde, toplum kesimlerini din,
dil, ırk, etnik köken, cinsiyet, mezhep farkı gözeterek hakaret oluşturan söz
ve davranışlarda bulunan kişi, fiili daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç
işlemezse 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası yerine, 3 aydan 1 yıla kadar hapis
cezası alacak. Spor karşılaşmalarına seyirci olarak katılmaktan yasaklanan
kişi, bileti olmadan spor alanlarına girerse hapis cezasına değil, adli para
cezasına çarptırılacak. Adli para cezası da 50 günden az olamayacak.
Mahkemeler Değişecek
Cumhurbaşkanı Gül'ün onayladığı kanunla yetkisiz olarak
müsabaka alanına, soyunma odalarına, koridorlarına, sporcu çıkış tünellerine
giren kişiye verilen ceza da indirildi. Önceki düzenlemede 3 aydan 1 yıla kadar
hapis cezası verilirken, bu ceza 20 günden az olmamak üzere adli para cezasına
dönüştürüldü. Bu durumun, müsabakanın seyrini veya güvenliğini bozması halinde,
bu kişiye 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası yerine, 3 aydan 1 yıla kadar hapis
cezası verilecek.
Bu düzenleme kapsamına giren suçlardan dolayı yargılama
yapmaya, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun ihtisas mahkemesi olarak
görevlendireceği, asliye veya ağır ceza mahkemeleri yerine sulh ve asliye
mahkemeleri yetkili olacak.
Sporda Şiddet ve Düzensizliğin
Önlenmesine
Dair
Kanunda Değişiklik Yapılan 8 Madde Şöyle
Madde 1- 31.3.2011 tarihli ve 6222 sayılı Sporda
Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanunun 11 inci maddesinin birinci
fıkrasında geçen "beş yıldan oniki yıla kadar" ibaresi "bir
yıldan üç yıla kadar" şeklinde, dördüncü fıkrasının (b) bendi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, maddeye aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.
"b) Federasyon veya spor kulüpleri
ile spor alanında faaliyet gösteren tüzel kişilerin, genel kurul ve yönetim
kurulu başkan veya üyeleri, teknik veya idari yöneticiler ile kulüplerin ve
sporcuların menajerleri veya temsilciliğini yapan kişiler tarafından,"
"(9) Bu madde kapsamına giren suçlarla ilgili
olarak 4.12.2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 231 inci
maddesine göre hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilemez; verilen
hapis cezası seçenek yaptırımlara çevrilemez ve ertelenemez.
(10) Bu maddede tanımlanan suçların bir suç
işleme kararının icrası kapsamında değişik zamanlarda birden fazla işlenmesi
halinde, bunlardan en ağır cezayı gerektiren fiilden dolayı verilecek ceza
dörtte birinden dörtte üçüne kadar artırılarak tek cezaya hükmolunur.
(11) Bu maddede tanımlanan suçlardan dolayı
cezaya mahkûmiyet halinde, kişi hakkında ayrıca Türk Ceza Kanununun 53 üncü
maddesi hükümlerine göre, spor kulüplerinin, federasyonların, bünyesinde
sportif faaliyetler icra edilen tüzel kişilerin yönetim ve denetim organlarında
görev yapmaktan yasaklanmasına hükmolunur."
Madde 2- 6222 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinin
ikinci fıkrasında geçen "üç aydan bir yıla kadar" ibaresi "bir
yıla kadar" şeklinde, üçüncü fıkrasında geçen "iki yıldan beş yıla
kadar" ibaresi "altı aydan iki yıla kadar"
şeklinde ve dördüncü fıkrasında geçen "bir yıldan üç yıla kadar"
ibaresi "üç aydan bir yıla kadar" şeklinde değiştirilmiştir.
Madde 3- 6222 sayılı Kanunun 14 üncü maddesinin
ikinci fıkrasında geçen "altı aydan iki yıla kadar" ibaresi "üç
aydan bir yıla kadar" şeklinde değiştirilmiştir.
Madde 4- 6222 sayılı Kanunun 15 inci maddesinin
birinci fıkrasında geçen "hakkında üç aydan bir yıla kadar hapis
cezasına hükmolunur." ibaresi "verilecek adli para cezasının
miktarı elli günden az olamaz." şeklinde ve ikinci fıkrasında geçen "üç
aydan bir yıla kadar hapis" ibaresi "elli günden az olmamak üzere
adli para" şeklinde değiştirilmiştir.
Madde 5- 6222 sayılı Kanunun
16 ncı maddesinin birinci fıkrasında geçen "üç aydan bir yıla kadar hapis veya
adli para" ibaresi "yirmi günden az olmamak üzere adli
para" ve ikinci fıkrasında geçen "bir yıldan üç yıla
kadar" ibaresi "üç aydan bir yıla kadar"
şeklinde değiştirilmiştir.
Madde 6- 6222 sayılı Kanunun 23 üncü maddesinin
birinci fıkrasında geçen "asliye veya ağır" ibaresi
"sulh
veya asliye" şeklinde değiştirilmiştir.
Madde 7- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Madde 8- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu
yürütür.
Kaynak
- http://www.sporoku.com/popup1.php?url=http://www.internetspor.com/spor/super-lig/sike-yasasinda-8-madde-degisti-105278.html
- http://www.sporoku.com/popup1.php?url=http://www.internetspor.com/spor/super-lig/sike-yasasinda-8-madde-degisti-105278.html
Kulüplerin Kümede Kalabilmesi İçin
Gerekli Olan Talimat Değişikliğinin
Ana Hatları Belli Oldu.
58. madde için düşünülen düzenlemeler ortaya çıktı.
- Şikeye teşebbüse -3,
- Teşvik yapana -1 puan,
- Teşviğe teşebbüse ise ağır para cezası gelecek.
- Şike yapan yine küme düşüyor.
Ama sahaya yansıması şart.
TFF Disiplin Talimatı'nın 58. maddesinde yer alan şike ve
teşvik cezaları, yeni düzenleme paralelinde çok önemli ölçüde hafifletilecek.
Kulüpler Birliği Vakfı tarafından önümüzdeki günlerde hızlandırılacak olan bu
çalışma çerçevesinde iddianamede yer alan 8 kulüp rahat nefes alacak.
Buna göre şikeye teşebbüsün karşılığı her bir maç için -3
puan, teşviğe -1 puan, teşviğe teşebbüsün cezası ise ağır para cezası olacak.
Şikenin cezası yine küme düşme kapsamında tutulacak. Kulüplerin bu talebi
TFF'den kabul görürse, takımların tamamına yakını kurtulacak. F.Bahçe ile
ilgili mevcut şike iddialarının "yönetici bazında kalması ve sahaya
yansımaması" düşünülerek "şikeye teşebbüs"
kapsamına alınacağı öne sürüldü.
Aynı durumun başta Beşiktaş olmak üzere diğer kulüpler için
de geçerli olabileceği bildirildi. Bu paralelde 7 maçta şike suçlaması ile
karşılaşan F.Bahçe'nin, her bir maç için eksi 3 puandan olmak üzere toplam 21
puan ceza alabileceği belirtildi. Ayrıca 6 maçtaki teşvik için de 1'er puandan
olmak üzere eksi 6 puan verilebileceği öne sürüldü. Bu şekilde toplam cezanın
eksi 27 puana ulaşabileceği kaydedildi. Kulüpler bu taslakta birleşirler ve TFF
de kabul ederse, bu cezalar yeni sezonda geçerli olacak.
'Toplumsal Travma Olur'
Şike cezasının değiştiği bu süreçte talimat değişikliğine
gidilmesinin çok daha kolay olacağına dikkat çekiliyor. Kulüpler Birliği'nin,
"Aralarında büyüklerin de olduğu bu takımlar küme düştüğü taktirde Türk
futbolu batar. Toplumsal travma olur. Ekonomik dengeler değişir. Yayın ihalesi
bozulur. Gelirlerinin tamamına yakınını yayıncı kuruluştan sağlayan Anadolu
takımları bir daha toparlanamaz" şeklinde yaklaşım da bulunacağı ve TFF
yönetiminin de bu kapsam da konuya olumlu yaklaşacabileceği kaydedildi.
Kaynak
- HTSPOR http://www.internetspor.com/spor/super-lig/fenerbahceye-27-puan-soku-105239.html
Şike Yasası'nı Yazdığına Bin Pişman!
Sporda Şiddet Yasası'nda imzası bulunan Prof. İzzet Özgenç'ten itiraf gibi sözler...
Ceza kanunlarının tamamında ve Sporda
Şiddet Yasası'nda imzası bulunan Prof. İzzet Özgenç, şike iddianamesinin hukuki
temelinin zayıf olduğuna söyledi.
Türk ceza sisteminde köklü değişiklikler öngören tüm yasalar
(TCK, CMK, CİK) ile Sporda Şiddet Yasası'nın hazırlanmasında bilim kurulunda
görev yapan Prof. İzzet Özgenç, "ceza yasalarındaki 'örgüt suçlaması'nın istismar aracı olarak
kullanıldığını ve kişi hak ve hürriyetleri bakımından 'son derece tehlikeli bir
durum' oluşturduğunu ifade etti.
Prof. Özgenç, "Sorun örgütlü suçta. Her şeyi örgütle irtibatlandırmak,
inandırıcılığı zedeliyor. Örgüt suçlamasını Türkiye kadar hoyratça kullanan
başka bir ülke yok"
sözleriyle hukuki yanlışın önemine dikkat çekti.
Şike İddianamesini ve ceza yasalarının uygulanma şeklini
Prof. Dr. İzzet Özgenç, Radikal gazetesine değerlendirdi:
Yasadaki Şike Nedir?
Şike, bir müsabakanın sonucunu etkilemeye yönelik
anlaşmadır. Bu anlaşma, soyut bir şekilde olacağı gibi bir menfaat teminine
yönelik de olabilir. Şu andaki 6222 Sayılı Kanun'daki (Sporda Şiddet) düzenleme,
bu anlaşmanın bir menfaat teminine yönelik olmasını kapsıyor. Yani, salt
anlaşmayı ceza sorumluluğunu gerektiren bir fiil değil, bu durumda ilgili
federasyonların disiplin yaptırımı uygulamasını gerektiren fiil olarak
değerlendiriyor.
6 Ayla Ceza Veren Yok
Bazı ülkelerdeki ceza miktarlarının düşük olmasının sebebi,
bizim ceza yaptırımı uygulamadığımız şike olaylarını da cezalandıran
düzenlemelerden kaynaklanıyor. Yani bizim bu kanuni düzenlemede disiplin
yaptırımı uygulamasını uygun gördüğümüz şike halleri, mesela Bulgaristan,
Yunanistan ve İtalyan hukuklarında hafif cezaları gerektirse bile ceza hukuku
anlamında sorumluluğu gerektiren suçlar olarak tanımlanıyor. Ama menfaat
karşılığında bir müsabakanın sonucunu etkilemeye yönelik anlaşma halinde 6 ayla
cezalandıran hiçbir ülke kanunu yok. Böyle bir durum söz konusuyla ülkeler
duruma göre ya rüşvet suçundan ya da dolandırıcılık suçundan dolayı ceza
verilmesi yoluna gidiyorlar. Aslında, diğer Avrupa ülkelerinin ceza kanunları
ile bizim ceza kanunu mukayese edildiğinde rüşvet suçunun cezası da çok
fazladır. Aslında sadece 6222 Sayılı Kanun'daki cezalar değil, ceza kanundaki
bütün suçlar bakımından kabul edilen cezalar Avrupa'daki diğer ceza
kanunlarından daha fazla.
Ceza
Gerektirmeyen Fiil İddianamede
Şike davasında 6222 Sayılı Kanun hükümlerine göre ceza
sorumluluğunu gerektirmeyen şike fiilleri dolayısıyla da açılmış davalar,
sorumlu tutulan kişiler var. Yani şike var ama bir menfaat teminine matuf
değil. Örneğin, ben X, siz de Y kulübünün temsilcisisiniz. Ben size 'sıkıntı
halindeyiz, bu sıkıntıdan kurtulmak için sizin bu maçı almanız lazım, ne yapın
yapın bu maçı alın' diyorum. Sizi bir şekilde müsabaka yapacağınız
takım kulübü ile anlaşmaya teşvik ediyorum. 'Anlaşın halledin'
diyorum, 'bu işi almanız lazım gelir' diyorum. Belki küme düşeceğim. Bu
nedir, şikeye teşviktir aslında. Ama bir menfaat teminine matuf olmadığı için,
bunu dahi ceza sorumluluğu gerektiren bir fiil olarak iddianamede
değerlendirmişler ve şike suçuna teşebbüsten dolayı sorumluluk talep etmişler.
Aslında burada bir sorun var. Bu ayrımlar göz ardı edilerek düzenlenmiş bir
iddianame olduğunu düşünüyorum.
Madem Dolandırıcılık...
Görebildiğimiz kadarıyla 6222 Sayılı Kanun daha yürürlüğe
girmeden önce şike iddiasıyla bu insanların telefonları dinlenmiş. İddia edilen
şike olaylarından büyük bir kısmı 14 Nisan'dan önceki tarihe ilişkin.
Dolayısıyla dinlemelerde 14 Nisan'dan önceki tarihlere ilişkin. Türk hukuk
sisteminde şike fiili suç olarak tanımlanmadan önce, şike yaptıklarından
bahisle bu insanların telefonları dinlenmiş. Bunu hukuki göstermek için örgütle
ilişkilendirmişler. Öyle bir örgütün varlığı iddia ediliyor ki, bu örgütün
bünyesinde şikeden başka bir suçtan da bahsedilmiyor. Şu anda bunların hepsini
bir menfaat teminine matuf olsun olmasın 14 Nisan'dan önce işlenmiş bütün şike
fiillerini dolandırıcılık olarak değerlendirdiler. Aslında bütün o fiillerin
dolandırıcılık olarak değerlendirilmesi yönündeki tercih doğru değil.
Dolandırıcılık oluşturacaksa, bugünkü durum itibariyle aynı fiiller 6222 Sayılı
Kanun yürürlüğe girince de dolandırıcılık suçunu oluşturması lazım.
Hukuki Temele Dayanmıyor
Bu niye dolandırıcılık diye değerlendirildi; 14 Nisan
2011 tarihinden önce yapılmış olan telefon dinlemelerini hukuka uygun göstermek
amacıyla bu yapılmış. Yani bir yanlışı bir başka yanlışla giderme yöntemi
olarak bunu kullanmışlar. Ama hukukta iki yanlış bir doğru etmiyor.
Dolandırıcılık suçlaması da çok sağlam bir hukuk temeline dayanmış olarak
yapılmış bir suçlama değil. Bu suçlamanın bu şekilde yapılmasının amacı 14
Nisan 2011'den önce yapılmış dinlemeleri hukuka uygun gösterebilmek için böyle
bir nitelendirme yapılmıştır. Yargılama yapıyorsak, hakikatin ortaya çıkması
için ve hukuk kurallarına riayet etmek suretiyle yapmamız gerekir. Yargılama suç
ihdas etmek için değil, işlenmiş suçu ortaya çıkarmak için yapılır.
Çok Tartışılan O Madde
TCK 220. Madde: Kanunun suç saydığı fiilleri işlemek
amacıyla örgüt kuranlar veya yönetenler, örgütün yapısı, üye sayısı ile araç ve
gereç bakımından amaç suçları işlemeye elverişli olması halinde, iki yıldan
altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Ancak, örgütün varlığı için
üye sayısının en az üç kişi olması gerekir. Suç işlemek amacıyla kurulmuş olan
örgüte üye olanlar, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Örgütün silahlı olması halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza dörtte
birinden yarısına kadar arttırılır. Suçun basın ve yayın yolu ile işlenmesi
halinde, verilecek ceza yarı oranında arttırılır.
Her Şeyde Örgüt Aramak İnandırıcılığı
Zedeler!
Suç işlemek üzere örgüt kullanmayı Türkiye kadar hoyratça
kullanan başka bir ülke yok. Bochum olayı var Almanya'da, mahkûmiyet verdiler,
sadece şikeden. Almanya'da bir örgütten dolayı mahkûmiyet hükmü kurmadılar. Ama
biz şike amacıyla, suç işlemek amacıyla kurulmuş örgütlerden dolayı soruşturma
yapıyoruz.
Örgüt En Son Düşünülmesi Gereken Şey!
Aslında Türkiye'deki olay Almanya'daki olayın bir
uzantısı. Bu olaylarda örgüt, en son düşünülmesi gereken bir husustur. Yani
burada örgütü bir ölçüde istismar aracı olarak kullanıyoruz. Her soruşturmanın
içine örgütü bir şekilde dâhil ederek, normal yolla elde etmemize izin
verilmeyen bazı bilgileri elde etme yöntemi olarak bunu kullanıyoruz. Bu, kişi
hak ve hürriyetleri bakımından son derece tehlikeli bir durum olarak
değerlendirilmelidir. Mesela bir şirketin bünyesinde bir suç işleniyor, elbette
şirketin bünyesinde suç işlendiğinde bu kişilerin ceza hukuku bakımından
sorumlu tutulması lazım. Ama o şirketi kalkıp da aynı zamanda bir suç örgütü olarak
kabul ettiğimizde işin içinden çıkamıyoruz. O şirket işleyişinin dışında bir
yapılanma varsa, bir örgütten söz edebiliriz. Ama kalkıp da bir belediyenin
bünyesinde icra edilen birtakım faaliyetlerden hareketlerle burada bir suç
örgütü vardır diye bir soruşturma başlatırsanız bu, işin içinden çıkılmaz
duruma bizi götürür. Burada da bunu görüyoruz.
Bu işte de aslında sorun buradadır. Her şeyi bir örgütle
irtibatlandırmak, her yerde bir örgüt arayışı içine girmek, bu işlerde aslında
bir yerde kamu nezdindeki inandırıcılığı da ortadan kaldırıyor.
Yeni Düzenleme Çok Fazla Etkilemez
Savcının iddiasına mahkeme itibar etmişse -ki etmiş şu
anda- çünkü iddianameyi kabul etmiş, sanıkların önemli bir kısmı, sadece
şikeden değil dolandırıcılık suçundan da sorumlu tutuluyor. Yeni düzenlemenin
yargılanan kişiler bakımından bir anlamı yok demeyim; anlamı var ama şu anda
yapılan yargılama bakımından fazla bir değişiklik oluşturacak bir düzenleme
olduğunu düşünmüyorum.
Kaynak
- http://www.internetspor.com/spor/super-lig/sike-yasasini-yazdigina-bin-pisman-105242.html
- http://www.internetspor.com/spor/super-lig/sike-yasasini-yazdigina-bin-pisman-105242-p2.html
- http://www.internetspor.com/spor/super-lig/sike-yasasini-yazdigina-bin-pisman-105242-p3.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder