Sayfalar

22 Temmuz 2012 Pazar

Dr. Sadık Ahmet'i anarken

Aramızdan Ayrılışının 17. Yılında
Dr. Sadık Ahmet’i Anarken…
 Fotoğraf Burhan Aytekin
Doç.Dr. M.Murat Hatipoğlu•
Dr. Sadık Ahmet 20. yüzyılın sonlarında Balkanlar’da parlayan bir ‘Türk yıldızı’ idi. O, bütün Rumeli-Balkan Türklüğü arasında, hakkı-hukuku 24 Temmuz 1923 tarihli Lozan Barış Andlaşması çerçevesinde belirlenerek ‘yaban ellere emanet edilen’ tek Türk Azınlığı olan Batı Trakya Türkleri’nin insan hakları savunucusu, demokrat ve önder bir figürü oldu. 
]  Ne var ki, Dr. Sadık Ahmet, 1995 yılında -kaderin zamansız ve kötü bir cilvesi midir- gene bir 24 Temmuz’da tam da Lozan Barış Andlaşması’nın 72. yıl dönüm gününde, Gümülcine-İskeçe istikametinde aracıyla yol alırken, gecenin karanlık saatlerinde başına gelen ilginç bir ‘trafik kazası’nda hayatını kaybetti. Dönemin Yunan makamlarının sadece bir “trafik kazasıdır” şeklinde değerlendirip kapattığı o ‘karanlık dosya’, günümüzde Yunan yetkililerince gecikmeden yüzleşilmesi gereken gizemini korumaktadır. 
]  7 Ocak 1947’de Gümülcine’nin Sirkeli köyünde doğan Dr. Sadık Ahmet, ilköğrenimini kendi köyündeki ilkokulda, orta ve lise öğrenimini ise Gümülcine Celal Bayar Lisesi’nde tamamladı. Üniversite eğitimine, 1966 yılında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde başladı, bir yıl sonra da Selanik Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne geçti. 1974 yılında hekim olarak mezun olduktan sonra Yunan ordusundaki askerlik ve zorunlu hizmetinin ardından 1978’de Batı Trakya’ya döndü. 
]  Dr. Sadık Ahmet, Batı Trakya Türk Azınlığı’nın sorunlarını dünya kamuoyuna duyurmak amacı ile 1985 yılında imza kampanyası başlattı. Yaklaşık 15 bin imzanın toplandığı kampanyanın ardından Sadık Ahmet, 1986’da tutuklandı.
]  Böylece, Dr. Sadık Ahmet, 1980’lerden başlayarak son nefesini verdiği 24 Temmuz 1995’e kadar Batı Trakya Türkleri’nin demokratik hakları ve insanca yaşama mücadelesinin temsilcisi olarak bölge Türkleri’nin haklı sesini dünya kamuoyuna duyurmayı başarmış olan, o arada uluslararası toplumun dikkatlerini hukukî ve siyasî boyutlarıyla yoğun bir biçimde Yunanistan’a ve Batı Trakya Türk Azınlığı’na çekmeyi başaran bir önder oldu. 
]  Sadık Ahmet’in başlattığı mücadele, “uluslararası alanda zaten sahip olduğu temel insan haklarının iadesini ve uygulanmasını talep eden Batı Trakya Türk Azınlığı için” bir dönüm noktası oldu. 
]  Bu mukaddes görevi üstlenen Sadık Ahmet defalarca Yunan cezaevlerinde uzun süreli tutuklanmalar, mahkûmiyetler yaşadı, seçilerek elde ettiği milletvekilliğine rağmen hak mahrumiyetleri yaşadı ama bir konuda asla yılmadı ve benzer konumdaki bütün Türkleri de uyandırırcasına yaptığı şu tarihî konuşmayla kuşaktan kuşağa her bir Batı Trakya Türkü için vazgeçilmez temel ilkeleri onlara izlemeleri gerekli bir yol haritası olarak bıraktı: “Ben bir Türk olduğum için hapse götürülüyorum. Eğer Türk olmak bir suç ise, burada tekrar ediyorum, ben bir Türk’üm ve öyle kalacağım. Bu mesajımla Batı Trakya azınlığına sesleniyorum ve Türk olduklarını unutmamalarını söylüyorum…”
]  Batı Trakya Türkleri’nin bu yoldaki kararlı ve uygarca mücadele azmi, Dr. Sadık Ahmet’in ölümünden sonra günümüzde de, yine O’nun açtığı bu bilinç ve umut dolu bilinç yolunda ilerlemektedir.
]  Avrupa’da, Avustralya’da, Yunanistan’da, Türkiye’de veya dünyanın neresinde olursa olsun, bütün Batı Trakya Türkleri farklı düzeylerde ama çeşitli ortak platformlarda Batı Trakya Türk Azınlığı’nın hak ve özgürlükleri için mücadeleye devam etmektedir. Bu haklı insanlık ve demokrasi mücadelesi yine Dr. Sadık Ahmet’in manevî önderliğinde ve O’nun yaktığı meş’alenin aydınlığı altında gelecekte de yoluna devam edecektir. 
]  Şahsen eklemek isterim ki, ömrümce unutmayacağım bu insanlık timsali kardeşim, sevgili dostum Dr. Sadık Ahmet’i, ölümünün 17. yılında saygı ve hasretle anarken, hem Batı Trakya Türk Azınlığı’nın, hem de bütün Yunanistan Türkleri’nin hak, özgürlük, eşitlik ve demokrasi yolunda O’nun azim ve kararlılığını örnek alarak çalışacaklarına ve bu kutlu mücadeleyi O’nun vurguladığı gibi, özellikle “her zaman Türk olduklarını bilerek sürdüreceklerine” inanıyorum. 
]  Son olarak hüzünlü bir hatıra kırıntısı: Kendisiyle 1989’da tanışıp çeşitli vesilelerle dertleştiğim, üstelik doğum günlerimizin de örtüştüğü için 1993’te bir fırsatta şakalaştığımız can ve aziz kardeşim Dr. Sadık Ahmet’i, en verimli olacağı 48. yaşında kaybettiğimiz 17. vefat yılında sevgi, saygı ve hasretle anıyor, güzel varlığına Yüce Tanrımdan gani gani rahmetler diliyorum… Mekânında nur içinde ve huzurla yatsın…
Kaynak http://www.rubasam.com  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder