XACKOBO
= KHASKOVO
= HASKOVO = HASKÖY
“Annem ile Babamın doğup büyüdüğü
ve
Zorunlu Göç Ettikleri Kent”
Bulgaristan Gezi
Notları
2
Bulgarista’nın yeşil pasaportu olanlara
vizeyi kaldırmasıyla ailemin doğup büyüdükleri yerleşim bölgesi Hasköy’ü görmek
üzere ilk fırsatta gitmiş bulundum. Önceki hafta Salı günü ilk olarak 1 Mart
günü Bulgaristan’da kutlamalarına başlamış bulunan Martenitsa sembolünden
bahsetmiş bulundum. Bugünde kaldığım yerden Hasköy’de Balkanlarda 1395 yılında
ibadete açılan Babamın (Sofuoğlu) ailesinin açıldığı
günden 1989 tarihine kadar görev yaptığı Eski Cami hakkında öğrenebildiğim
bilgileri sizlerler paylaşacağım.
Hasköy’ün Tarihi Gelişimi
Önce Sizlere Hasköyle ilgili birkaç bilgiden
bahsedeyim.
Hasköy (Bulgarca: Хасково / Oblast Khaskovo, trl: Haskovo),Bulgaristan’ın Türkiye ile
Yunanistan sınırına yakın, 96 000 nüfuslu, 5543 Km2 lik bir kenttir.
Yukarı Meriç vadisi boyunca uzanmaktadır. Osmanlı döneminde adı, Hasköy’ün yanı
sıra Uzuncaova şeklinde de geçer. Hasköy isminin ne zaman ve nasıl ortaya
çıktığı kesin olarak bilinmemektedir. Fakat bunun bölgenin fethinden sonra üst
seviyedeki bir devlet görevlisine has olarak tahsis edilmesinden kaynaklandığı
sanılmaktadır. Başka bir söylenti de, Hasköy, adını sultana veya hükümdara özgü olan 'Has' ve 'köy' kısımlarından alır. 1230 yılında Haskovo yakınlarındaki Klokotnitsa
köyünde İkinci İvan Asen kumandası altında Bulgar askeri Bizans'a karşı stratejik
bir zafer elde ettiğinden dolayı Bulgar tarihinde de önemli bir öneme sahiptir. Uzuncaova adı ise bu yerleşme yerinin
bulunduğu ovadan gelmektedir. Balkanların fetihle birlikte Rumeli eyaletinin
Çirmen sancağına bağlı bir kaza merkezi oldu. Şehrin Fatih Sultan Mehmed
döneminde burası on iki mahalle 150 hane yaklaşık 750 kişilik orta büyüklükte
bir kasaba idi. Tamamı Müslümanlardan oluşan kasaba ahalisi, Hacı Mahmud, İsa
Fakih, Sofular, Saraç İnebey, Saraç musa, Hacı Kayalı, Cüllah, Hacı İsmail, Kadı
Debbağlar, Hacı Bayezıd ve Dervişan adlı mahalleledir. Hasköy’ün bir köy
şeklinde kurulduğu ve zamanla kasaba haline geldiği, geçiş döneminde Fazih
Sultan Mehmed zamananında gerçekleştiği söylenir.
XVI. yüzyılda, kasaba gelişmesini sürdü. 1515’te
Hasköy’ün mahalle sayısı yedi ve nüfusu 1400 kişi cıvarına geldi.
Kâtip Çelebi, bu yüzyılın ortalarında Hasköy’ün
coğrafi yeriyle ona komşu şehir ve kasabaların fetih edilmesinden sonra
Edirne’den itibaren üçüncü menzilde yer aldığını yazmaktadır.
Koca Sinan Paşa’nın, 1592’de Macar’a karşı yaptığı sefer
esnasında halkın isteği üzerine buraya iki kervansayar, iki hamam, dükkânlarla
cami ve imaret yaptırdığını yazar. Ayrıca, Eylül ayı içerisinde iki gün süreli
bir panayır kurulduğu işaret eder.
XIX. yüzyılda, Edirne vilayeti içindeki panayırlar
arasında önemli bir yere sahip olan Hasköy, bu yüzyılın ortalarından itibaren
idari değişiklikle 1864 yılında Filibeye bağlandı.
1875’te Rusya’nın Bulgarlar’a kurdurduğu
ihtilal Cemiyetlerinin faaliyetleri ve 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı esnasındaki
olaylardan oldukça etkilendi. Savaştan sonra 1878’de imzalanan Berlin
antlaşması ile muhtar bir Bulgaristan Prensliği ve Doğu Rumeli vilayeti
kurulunca Hasköy Doğu Rumeli vilayetinin sınırları içerisinde kaldı.
1912-1913 Balkan savaşları sırasında Trakya ve Makedonya’dan gelen
Bulgarlar Hasköy’de iskân edildi. Bu sırada şehirdeki Türk evlerinin önemli bir
kısmı yağmalandı ve tahrip edildi. Buna rağmen bölgede önemli bir Türk unsuru
kaldı.
Hasköy’ün Nüfusu ve
Etnik Grupları
Bulgaristan verilerine göre mensup olunan
etnik grup ve anadil için beyana dayalı veriler 224.500 Bulgar 31.250 Türk,
17.000 Çingene, şeklindedir. Dini aidiyet konusunda 230.000 kişi Hiristıyan,
34.000 kişi Müslüman olduklarını belirtmişler, 12.000 kişi bu konuda bildirimde
bulunmamıştır.
Eski Cami Hakkında Öğrendiğim Bilgiler
Hasköy Osmanlı döneminde, büyük önem taşıyan
bir bölgedir. Avrupa ve Asyadan tüm sanatkârları bir araya getiren Uzuncaova
panayırı bu bölgede kurulurdu. Türkler bu bölgeye 14’üncü asrın ortalarından
Trakya fetihleri döneminde yerleşmeye başladı. Osmanlılar, Vidin kalesini
fethedince 1393 yılında tüm Bulgaristan'ı egemenliği altına alır. Birkaç yıl
sonra Yıldırım Bayezıd döneminde Haskovo’da Balkanların
ilk camisi Hasköy de 1393
yılında inşaatına başlanmış 1395 yılında
inşaatı tamamlanlarak ibadete açılmıştır. Balkanlanda ki ilk Camisi hafif eğri
minaresiyle dikkati çeken Eski
Cami, Bulgaristan'ın en eski camisidir.
Camide görevli
bulunan kişi camiye İtalya, İspanya, Belçika gibi ülkelerden gelen turistlerin ilgisini
çektiğini, Eski Cami hakkında ve yapılan değişikliklere şöyle değindi.
“Eski Cami’nin
duvarlarının kalınlığının 110 cm. olduğunu ve
elektronik aletlerle ölçüldüğünü anlattı. Mahfil girişi biraz alçak olduğundan
ikinci katı biraz yükseltildiğini. Bu yükseltme esnasında çalışanların
duvarların tamamen kaba taş ve çamur ile yapıldığına şahit olduklarını. Caminin
tabanında çürümüş tahtalar değiştirilerek yerine beton döküldüğü. Caminin minaresi
onun çok eskilere dayandığını gösteren başka bir delil. 80 kadar taş üzerinde
tahtalarla yapılan merdivenler, horosanla geçilen etrafları gizemliliğini
korumakta olduğunu. Çapı 5–10 cm. olan bir
kolonun etrafında dönen merdivenlerle şerefeye çıkmak mümkün olduğunu.
Minarenin enteresan bir özelliğininde yeryüzüne tam dikey değil hafif eğik
olduğunu. Biraz dikkat edildiğinde çıplak gözle de anlaşılan bu durumu yıllar
önce Geodezi araştırma firması 'Geometrik' yapılan ölçümlerle ispatlandığını. Ancak,
bu kaymanın ne zamandan beri olduğuna dair bilgi bilinmediğidir. Minarenin
biraz eğik olması bazıları tarafından İtalya'daki Piza kulesine benzetildiğini.
Her ne kadar katolik kulenin çok daha fazla eğik olduğu bilinse de, iki yapının
yaklaşık aynı dönemde inşa edilmiş olması benzetmeleri artırdığnı.” Bana bu bilgileri 1999
yılında gittiğimde söyledi.
3 Mart 2012 Cumartesi günü gittiğimde.
İlginç bir olayla karşılaştım. Eski Cami’nin minaresini gördüm. Yanına
yaklaştığımda bir türlü kapısını bulmakta güçlük çektim.
Şöyleki, Caminin etrafına 10 yıldan bu
güne kadar çok katlı iş merkezleri yapıldığından sadece minaresi görünüyordu.
Caminin etrafında bir tur attıktan sonra tavuk döner satan dükkânda ki ustaya
sordum. Başını pencereden çıkartarak bize caminin girişi olarak kullanılan
küçük yeşil kapıyı gösterdi. 160 veya 170 cm yüksekliğinde ki kapıdan girerek
caminin küçük avlusunda bulunan cemaatle buluşarak biraz konuştuktan sonra
tabiki içerisine girdim. İçeride namaz vaktini bekleyen cemaatle konuşma fırsatını
yakaladım. Üst katta bekleme odasında da birkaç cemaatle görüştükten sonra
onlarla helalleşerek ayrılma vaktimizin geldiğin söyleyerek tekrar buluşmak
üzere ayrıldım.
Hasköy’ün Ekonomisi
Osmanlı döneminde, Hasköy’de daha çok tarıma
dayalı ekonomi hâkimdi. Bunun yanında kasabada bazı meslek ve sanat dallarıyla
uğraşanlar da vardı. Bunlar arasında özellikle dericilik ve deri sanatıyla
ilgili zenaat kolları oldukça gelişmişti. Bunun işareti olarak Fatih Sultan
Mehmet Döneminde mahallelerden biri Debbağlar adını taşımaktaydı. Bu mahalle
sakinleri içinde dericilerin veya bütün esnafın yöneticisi durumunda olan bir
ahi baba bulunurdu. Dericilikle ilgili sanat dalları arasında daha çok
pabuçculuk, saraçlık ve kürkçülük ön plandaydı. Bu arada terzi, sabuncu,
keçeci, nalbant, ipekçi, boyacı ve hasırcı gibi meslek ve sanat dallarıyla
uğraşanlar da mevcuttu. Bu meslek ve sanat dalları, XVI. Yüzyıl boyunca tarıma
dayalı ekonominin yanı sıra çeşitlenerek gelişmesini sürdürdü. Bir bozahane ile
pek çok malın alınıp satıldığı bir pazara sahipti.
Bölgede tütün tarımı yapıldığından Bulgaristan'ın
en büyük sigara fabrikaları Hasköy’dedir. Ayrıca, Avrupa-Türkiye karayolu İstanbul-Edirne -Filibe-Sofya hattı üzerinde bulunmasından dolayı işlek bir merkezdir. Strateji konumunda olduğundan bu bölge çok değer taşır. Burasının
Has bir bölge olarak önemini arttırdı. Bölge eski Trakya, Yunan, Roma, Bizans
dönemi eserleriyle çok zengindir. Birçok eski Trakya kentleri ve tapınakları
bulunur. Doğu Rodop Dağlarında birçok antik kent ve kaleler vardır. Hasköy
çevresinde arkeoloji kazılar sonucu Neolitik çağlara dayanan buluntulara göre
burasının 6-7 bin yıl öncesi dönemin önemli bir yer olduğundan, Bulgarlar tarihi
önemi taşıyan bu bölgeye Maritsa İztok denir. Traklara ait milattan öncesi en
çok eserlerin bulduğu bölgelerden biridir.
Sayın dostlarım sizlere Bulgaristan’da gitmiş olduğum Hasköy ve
Eski Camiyle ilgili öğrenebildiğim bilgilerden kısa bir bölümü sunmuş bulundum.
Şayet bu bilgilerden hatalı olanlar var ise düzelmek üzere veya eksik olupta
tamamlamak istediğiniz bilgeleriniz var ise bana ulaştırırsanız çok memnun
olurum.
Gelecek hafta başka bir konuyla buluşmak
üzere hoşça kalın.
Kaynaklar
· TTK
Belleten,
LIII/207-208 (1989) s. 637-676; Kamüsü’l-a’lam, III, 2011-2012.
· Yusuf Halaçoğlu, “XVI.
Yüzyılda Sosyal Ekonomik ve Demografik Bakımdan Balkanlar’da Bazı Osmanlı
Şehirleri”
· Mahir Aydın, “Şarkî
Rumelisi’nin Tarih ve Corafyası”, GDAAD, Sy. 4-5 (1976), s.134.
· Kâtip Çelebi,
Cîhannümâ, Österreichischen Nationalbibliothek, mxt. Nr, 389, vr.62.
· Gökbilgin, Edirne
ve Paşa Livâsı,
· M. Kemal Özergin, “Rumeli
Kadılıkların’da 1078 Düzenlemesi”.
· Ayverdi, Avrupa
Osmanlı Mimari Eserleri IV, s.45.
· M. Türker Acaroğlu, Bulgaristan’da
Türkçe Yer Adları Kılavuzu, Ankara 1988, s. 180.
· Güler Kıvrak, XIX.
yüzyılın İlk Yarısında Edirne Gümrüğü (Yüksek lisan tezi, 1989, İÜ Sosyal
Bilimler Enstitüsü, Tarih Bölümü). S.51-52.
· BA, MAD, Nr. 35. Vr.
20, BA, TD, nr. 50. S. 78: nr. 35 s. 377
· BA, TD, nr. 370. S.
377
· BA, TD. Nr. 651, s.
115-119
· http://www.mimar.cc/makale/rumeli-de-turk-eserleri-32.html.
Sayın blog kullacısı sitenizi uzun zamandır takip etmakteyiz Arama moturu optimizasyonu şirketi olarak paylaşımlarınızı ve makalelerinizin devamını diler teşekkür ederiz...
YanıtlaSil