Bulgaristan'da
Eğitimde Olumlu Atılımlar
Dr. İsmail Cambazov
Son zamanlarda vuku bulan iki sevindirici
olayı geç öğrendim: BİZ Derneği Şumen şehrinde 25 Şubat 2012 tarihinde bir Türk
Dili Çalışta’yı düzenlemiş. Kırcaali Türk Kültür ve Sanat Derneği (TÜRKSAD)da
14 Mart 2012 tarihinde ikinci bir Türk Dili Çalışta’yı teşkilatlandırarak Güney
Bulgaristan Türkçe Öğretmenleri Derneği’ni kurmuş.
Her iki atılım da Bulgaristan Türklerinin
Anadili eğitimi, Türklük açısından çok olumlu, sevindirici adımlardır. Her iki
şehirde de bu hayırlı işlerin müteşebbislerini kutlar, kendilerine başarılar
dilerim.
BİZ derneği yöneticilerini, bundan 106 yıl
önce (31 Temmuz 1906 tarihinde) gene Şumen’de yapılan Türk Öğretmenleri
Kongresi geleneğini ihya edip canlandırdıkları için can-ı gönülden kutlarım.
Osman Keskioğlu hocamız “Bulgaristan’da Türkler” (1985, Ankara) başlıklı değerli
incelemesinde Şumen’de Birinci Türk Öğretmenleri Kongresi’nin hazırlıklarını ve
yapılmasını ayrıntılarıyla anlatır. Ancak birçok güçlükler, engeller yenilerek
31 Temmuz 1906 yılında Şumen’de toplanan 23 idealist öğretmen oturumlarını
yapacak yer bulamazlar. Çünkü “Şumnu Encümen Reisi Hacı Hamdi, bu öğretmenlerin
toplanması için okullardan birini vermediği gibi Şumnu öğretmenlerinin kongreye
katılmalarına da izin vermedi. Çünkü Sultan Hamid idaresi zamanında olduğundan
bazı hesaplarda bulundu. Süleyman Sırrı’nın anlattığına göre, birinci gün yer
bulamadıklarından Köşkler Boğazında Kırda toplanmışlar, ertesi gün Tokalığolu
Talat’ın delâleti ile o zaman kız ruşdiyesi olan Saat Camii hareminde toplantı
yapmışlar”
Köşkler Boğazında, Cami hareminde geçen Türk
öğretmenlerinin birinci kongresi ayakta yapılmış da olsa çok önemli kararlar
almıştır. Bu kararların başında bir “Muallimin-i İslâmiye Cemiyet-i
İttihad-ı” kurulması gelir. Kırcaali vilâyetine bağlı Benkovski (Kirli) belediyesinin
Kayaloba köyünde doğup büyüyen Rodoplu Prof. Dr. Hüseyin Memişoğlu “Bulgaristan’da
Türk Muallimler Birliği” başlıklı değerli incelemesinde (İstanbul 2006), bu
cemiyetin maksadı, diyor, Muallim-i İslâmiyenin manen ve madden islah ve terfi
halleriyle, Mekâtib-i İslâmiye programlarının islahına ve bu mekâtibdeki usulü
tedrisin tadil ve teslihine çalışmak idi. Böylece Bulgaristan Türk öğretmenleri
ilk defa kendi cemiyetini kurarak bir çatı altında birleşmeyi ve dayanışmayı
kabul etmişlerdir.
“Tuna” gazetesi (sayı 266,22, 07.1322) Birinci Türk Öğretmenler Kongresi’nin gündemini şöyle sıralamaktadır:
“1.İptidaiye mekteplerinden murad
terbiye-fikriye ve cismiye olduğundan bu maksada vusul için kullanılacak usul-u
tedris ve programı,
2.Ruştiyelerin ıslahı ve programların tevhidi
çareleri,
3.İptidaiye ve ruştiyelerde iktiza eden
kitapların tercüme ve telif suretiyle tab’ı ve neşri,
4.Muallimlerin maddeten ve manen hal ve
istikballerinin islah ve temini çareleri;
5.Mekteplerin madden hal ve istikballerini
temin çarelerini taharrı (araştırmak),
6.Köy mekteplerinin müftülüklerce, tatillerde
muallimlerinin tergip (şevklendirme) ve tedrisi suretiyle islahı çareleri.
Bu haberden anlaşıldığına göre, kongrede ilkokullarda
usul-u tedris, ilkokul ve ruştiyelerde ders programları ve bunlarda birliğin
sağlanması, gerekli ders kitaplarının hazırlanması ve yayınlanması, okul
binalarının ve öğretmenlerin durumları, yaz tatillerinde öğretmenlerin
eğitilmeleri ile ilgili kursların düzenlenmesi gibi konular enine boyuna tartışılıp
karara bağlanmıştır.
Şumen’de 25 Şubat 2012 tarihinde düzenlenen
çalıştaya katılmadığım için orada neler görüşülüp tartışıldığını ayrıntılarıyle
anlatamayacağım. Fakat bu çalıştayda alınan kararları gördüm. Bu kararlar
kongrede görüşülen meseleleri anlamak için bir ipucu veriyor. Okullarda Türk
dili eğitimi hakkında bir program niteliğindeki bu kararları okuyucunun
bilgisine sunuyorum:
Çalıştay'da
Bulgaristan'da Anadilimiz Türkçe öğretiminin durumunu görüşülmüş olup;
• 1993 yılında Bulgaristan genelinde tüm
okullarda Türkçe eğitimi alan öğrenci sayısı 114.000 iken, günümüzde bu sayının
7.000 öğrenciye kadar düşmüş olduğu;
• Türkçe öğretiminde görev alan öğretmen
sayısının hızla azaldığı;
• Ders kitaplarının ve yardımcı ders
kitaplarının yeterli olmadığı
• Önceden haftalık 4 saat okutulan Türkçe
derslerinin günümüzde birçok okulda 3 veya 2 ders saatine, hatta bazı okullarda
1 ders saatine indirildiği; bazı okullarda da hiç okutulmadığı;
•Türkçe öğretmenlerine yönelik yeterlilik
artırma eğitimlerinin verilmediği;
• İl Eğitim Müdürlüklerinde anadili müfettişi
kadrosunun kapatıldığı tespit edilmiştir.
Ülkemizde
Anadilimizin okullarda yaygınlaştırılması ve Türk kültürünün geliştirilmesi
amacıyla alınması gereken önlemler:
1.Türkçe Öğretmenleri Derneklerinin
kurulması;
2.Anadilleri Türkçe olan öğrenciler için
Türkçe dersinin diğer derslerle eşit olarak okutulması - haftalık ders
çizelgesi içinde yerini almış normal bir ders olarak uygulanması;
3.Türkçe ders kitaplarının basılması; Türkçe
kitaplarının yayın masrafları da diğer ders kitaplarının olduğu gibi Bakanlık
tarafından karşılanması ve öğrencilere ücretsiz verilmesi;
4.Türkçe öğretmenlerine yeterlilik artırma
eğitimlerinin düzenlenmesi;
5.Gerek Bakanlıkta, gerekse İl Eğitim
Müdürlüklerinde anadili müfettişlerinin kadroya alınması.
Aralarında 106 yıl gibi uzun bir süre olan
iki birinci kongrenin kararlarını karşılaştırınca göreceğiz ki, koskoca bir yüz
yıl zarfında Türk çocuklarının Anadili eğitimi meseleleri halâ bir çözüme
bağlanmış değildir. 100 yıl önce okullarımızda Arapça, Farsça okutuluyor,
Anadili ise bu iki yabancı dilin arasına sıkıştırılıyordu. Bugün ise,
“demokrat”, “ileri düşünceli” Bulgar okul müdürleri ve Bulgar Dili öğretmenleri
sağ olsunlar, esas görevlerini ne yapıp yapıp okullardan Türkçeyi kaldırmak
şeklinde anlıyorlar ve uyguluyorlar. Türk Dili’nin hangi sınıflarda nasıl ve
hangi program dahilinde okunacağına dair yasa vız geliyor bu yanlış
patriotlara.
1928 yılında Lom şehrinde yapılan 19.
Kongrede adını değiştirip “Türk Muallimler Cemiyeti” olan “Muallimin-i İslâmiye Cemiyet-i İttihadı” (Birliğinin)
Bulgaristan Türk ve Müslüman eğitim sisteminin gelişip çağdaşlaşmasında büyük
hizmetleri vardır. Çünkü her kongre Türk eğitim sisteminin esas sorunlarını ele
almış, tartışmış, incelemiş ve çözüm yollarını göstererek karara bağlamıştır.
Örneğin Ruse şehrinde yapılan ikinci kongrede okul programları, ders kitapları,
okul talimatnamesi, müfredatlı program gibi esas meseleler görüşülmüştür. 1912
yılında Tırgovişte’de toplanan VII. Kongrede Türk ilkokullarına dair
talimatname incelenmiştir. 146 maddeden oluşan bu talimatnamenin 25. maddesi
şöyledir:
“Her öğretmen, boş
vakitlerinde, bahusus tatil günlerinde ilmi ve terbiyevi malûmatını arttırmaya
ve genişletmeye mecburdur. Arzu olunur ki, öğretmenler, topografya, coğrafya,
tabakat (jeoloji) fenlerine dair malumat almaya, memleketin iktisadi ahvalini
öğrenmeye, milli türküleri, masalları, adetleri, hasılı yurdun umumi ahvalini
zaptetmeye çalışsınlar”.
Tırgovişte kongresi ayrıca öğretmenleri
olgunlaştırma kursları açılmasını da kararlaştırdı. Bu tür kurslar sonra da
devam etti. Bu defa kurs açılacak 11 yer şunlardı: Aytos, Plovdiv, Pleven,
Ruse, Tırgovişte, Razgrad, Şumen, Provadiya, Varna, Dobriç, Silistre.
Eski usülden yeni usule geçmek için öğretmenleri
bu kurslarda hazırlıyorlardı. Köy-kent öğretmenleri bu kurslara katılırlardı, yaz
tatili bu kurslarda geçerdi.
1921’deki Kızanlık Kongresinde programlar,
tüzükler yeniden gözden geçirilmiş, yeni şekil verilmiştir.
Ayrıca bu kongre derneğin “Terbiye Ocağı” isminde bir dergi çıkarmasını da karara bağlamıştır. İlk
sayısı Eylül 1921’de çıkan bu dergi 1921-1923 yılları arasında 10 sayı
yayınlamıştır. Bu “Terbiyevi, ilmi ve içtimai
dergi”nin
adı, Muallimler Cemiyeti’nin 1923 yılında Sliven’de yaptığı 14.kongrede alınan
karar üzerine “Bulgaristan Türk Muallimler
Mecmuası”
olarak değiştirilmiştir. Dergi bu ad altında 1925 yılına kadar Varna’da yayın
hayatına devam etmiştir. 1926 yılında Razgrad’a nakledilen dergi çok geçmeden
kapanmıştır.
Derneğin çeşitli
kongrelerinde eğitim ile ilgili isteklerini “Bulgaristan Türk Muallimler
Mecmuası” 1923 yılında çıkardığı 1.sayısında
şöyle özetlemiştir:
1.Okullarda tahsilin; asrı, terbiye fennine
uygun yapılması
2.Maarif Kanunun 30. ve Anayasanın
78.maddelerinin Türk çocuklarına da tatbik edilerek tahsilin parasız olması,
kitapların meccanen verilmesi,
3.Okul masraflarının hükümetçe ödenmesi,
belediye ve idareler tarafından verilen yardımların arttırılması,
4.Mektep fondu olarak tarla, çayır, koru
verilmesi,
5.Okullarda program, tüzük, ders dili
bakımından milli muhtariyete tamamiyle riayet edilmesi (1923’te Plovdiv Eğitim
Müdürü Bulgar Tarih ve Coğrafyasının Bulgarca okutulmasını istedi. Öğretmenler
Birliği bunu kabul etmedi).
6.Hükümetçe sıhhî, uygun okul binası
yapılması,
7.Resmi okul öğretmenlerine verilen emeklilik
ve diğer hakların Türk öğretmenlerine de tanınması,
8.İhtiyaca yetecek kadar öğretmen okulu
açılması, öğretim dilinin Türkçe olması, Bulgarcaya yetecek kadar yer
verilmesi,
9.Ders araçlarının hükümetçe temini,
10.Ders kitaplarının parasız verilmesi,
11.Türk okulları için umumi müfettişten başka
10 müfettiş daha tayini (bunlar, Şumen, Ruse, Varna, Razgrad, Tırnovo, Stara
Zagora, Plovdiv, Burgas ve Kırcaali olmalı)
12.Ruşdiyeyi bitirenlerin gimnazyaya
alınması,
13.Tatillerde kurslar açılması,
14. 336.maddenin “Müslüman okullarında
Öğretmen olacaklar, en az ruşdiye mezunu olup yeni tayin edileceklerin ise Türk
öğretmen Okulu veya Nuvvab mektebini bitirmiş olmaları lazımdır” şeklinde
değiştirilmesi.
Bulgaristan’da Türk eğitim sisteminin
gelişmesinde 1928 yılında Lom kasabasında düzenlenen XIX. kongre büyük rol
oynamıştır. Zira burada Türkiye’de yeni yazıya geçilir geçilmez, Bulgaristan
Türk okullarında da yeni Türk harfleriyle öğretime başlanması kararlaştırılmış
ve bunu yayınladığı 3/32 numaralı tamimi ile halka açıklamıştır. Bu kararı
yürürlüğe koyabilmek, yani 1928-1929 ders yılında yeni harflerle öğretime
geçebilmek için Muallimler Birliği gereken hazırlıklara da başlamıştır.
Bulgaristan Türk öğretmenlerine hemen ayni yıl içinde yeni harfleri öğretmek
için kursların açılması yönünde “müsaade istemek üzere Bulgar Maarif Nezareti
nezdinde teşebbüste bulunmuş” diye yazıyor “Rehber” gazetesi 22.09.1928 tarihli
36. sayısında. Yine ayni gazetenin bildirdiğine göre, bu kursların 15 Eylül
1928’den başlıyarak 30 Eylül 1928 tarihine kadar tamamlanması hususunda bütün
Bulgaristan Türk muallimler şubelerine 12 Eylül 1928 tarihli 7 numaralı tamim
gönderilmiştir. Bu genelgeye uyularak Razgrad, Şumen, Varna, Pravadi, Vidin ve
diğer kasabalarda öğretmen kursları açılmıştır. Türk öğretmenlerine yeni yazı
kursları vermek üzere geçici bir süre için Tüğrkiye’den öğretmen istenmiştir.
Birkaç Bulgaristanlı Türk öğretmeni Edirne’ye kursa gönderilmiştir. Bunlara
dönüşlerinde Bulgaristan’ın çeşitli yerlerinde kurslar açtırılmış ve öteki
öğretmenlere yeni yazı kursları verdirilmiştir. Öğretmneler çok kısa bir
zamanda yeni yazıyı öğrenerek çocuklara öğretebilecek duruma gelmişlerdir.
Buraya kadar yazdıklarımızı özetleyecek
olursak Türk Öğretmenler Birliği 27 yıl azimli, bilinçli ve bilgili çalışmaları
sayesinde Bulgaristan Türk eğitim sistemini Avrupa standartlarına göre yeni
baştan kurmak için canla başla uğraşmış, büyük başarılar elde etmiştir.
Güney Bulgaristanlı Türk Öğretmenlerine Hitapname
Evet, Türk Öğretmenler Birliği Bulgaristan’da
çağdaş bir eğitim sistemi kurulup geliştirilmesine çok büyük hizmetlerde
bulunmuştur. Ancak bu hizmetler sınırlıdır. Daha fazla Kuzey Bulgaristan
(Deliorman, Dobruca, Gerlova) bölgelerini kapsar. Uzun yıllar Güney
Bulgaristan’a girilmemiştir. “Muallimin-i İslâmiye Cemiyet-i
İttihâdı”nın
Birinci Kongresinde Rodoplardan temsilci bulunmaması doğaldır. Çünkü 1906
yılında Rodoplar hep daha Osmanlı İmperatorluğu toprağıdır. Fakat öğretmenler
cemiyeti Balkan savaşlarından sonra da şimdiki Kırcaali, Smolyan vilâyetleri
bölgelerine girememiştir. Örneğin cemiyetin 1923’te memleketin çeşitli
kasabalarında açtığı şubelerin listesinde ne Haskova var, ne Kırcaali. Ardino,
Momçilgrad, Krumovgrad’ın esamesi okunmuyor zaten. O zaman şubelerin açıldığı
kasabalar şunlar: Varna, Kubrat, Ruse, Novi Pazar, Omurtag, Sviştov, Sevlievo,
Pleven, Plovdiv, Stara Zagora, Sliven, Aytos, Burgas.
Bu hoşa gitmeyen durumu Türk Öğretmenler
Birliği yöneticileri de anlatmakta gecikmemişlerdir. Onlar bu açığı kapatmak
için daha 1910 yılında Güney Bulgaristan’daki (herhalde Plovdiv, Stara Zagora,
Haskovo, Burgas illerini gözönünde bulundurmuşlar. Zira biz Rodoplular o
yıllarda hep daha Osmanlıyız) Türk öğretmenlerine özel bir Hitapname (çağrı)
ile seslenmişlerdir.
“Balkan” gazetesinin 20.05.1326 (1910)
tarihli 1160. sayısından aldığım bu Hitapname’yi tam metin halinde veriyorum:
“Cemiyetimiz bundan 4 sene önce bütün
Bulgaristan Muaalimin-i İslâmiyesine mahsus olmak üzere tesis ve teşkil edilmiş
idi. Bu cemiyetin maksadı, Muallimi İslâmiyeyi manen ve maddeten islâh ve terfi
halleriyle, Mekâtibi İslâmiye programlarının ıslahına ve bu mekâtibdeki usulü
tedrisin tadil ve teshiline (kolaylaştırmak) çalışmak idi.
Cemiyet dört senelik hayatında bu maksat
uğrunda hayli mesai (çalışmak) sarfetti. Her sene birer kongre akdetti. Bu
kongrelere iştirak eden muallimlerin vakıf (bilgi) ve tecrübeye müstenit
kıymettar mutâlaasından çok istifade edildi.
Cenubî Bulgaristan Muallimi İslâmiyesinden
cemiyetimize intisap edenler (katılanlar) ve kongrelerimize iştirak edenler
şimdiye kadar maalesef hiç yok denilecek derecede mahdut (kısıtlı) idi. Hâlbuki
bu hal hem cemiyetimiz için bir noksan, hem de cenubi Bulgaristan Mekâtib-i
İslâmiyesi için manevi bir hasar (kayıp) ve ziyan idi...
Evet, Cemiyetimiz için noksan idi, çünkü
Cemiyet daireyi teşkilatını Balkanların (Koca Balkanın) güneyine de teşmil
edip, bütün Bulgaristan Müslüman mekteplerinin mukadderatına hâkim olamıyordu.
Keza bu hal, Cenubi Bulgaristan Mekâtib-i İslâmiyesi için de bir ziyan
idi. Çünkü o mektepler de islaha muhtaç olduğu halde, Cemiyetin ve kongrelerin
tedbir ve mukarreratı (kararlaştırılan) islahıyesinden istifade edemiyorlardı...
Biz ve siz, hep ayni hükümetin tebaasıyız.
Mekteplerimiz, hep bir kanuna, hep bir muameleye tabi.....ayni şerait siyasiye
ve hayatın taht tesirindeyiz. Hulâsa ihiyacımız, menfaatimiz hep birdir. Biz şu
vatanda akkaliyetteyiz (azınlık durumundayız), mekteplerimiz
kanunen resmi ve milli ad olunmuyor. Bunların gerek idaresi, gerek manen esbabı
terkisinin (döndürmek) temini tamamen bizim gayretimize yüklenmiştir. Bu ağır
ve mühim vazifeyi biz, birbirimize yabancı kaldıkça ifa edemeyiz. Kuvei
münferidemizi (bireysel kuvvetleri) birleştirmeli, “organize” olmalı, cemiyet
halinde daha kuvvetli bulunmalıyız.
Türkiye’nin istibdat devrinde sizi bu
cemiyete intisap etmekten uzak tutan bazı görünmez güçler vardı. Çünkü siz
hududu istibdada (diktatörlük, zulum) daha yakın bulunduğunuz için o istibdadın
şiddetine, tahribatına daha ziyade maruz idiniz. Fakat bugün o istibdat
kalmadı. Binaenaleyh artık cemiyete intisap etmemeniz hiç bir suretle tevil
edilemez, mağdur haklı gösterilemez. Cemiyeti Merkeziyenin, işbu “Hitapnamesi”
ile siz de Cemiyetin maksadını tamamen anlar ve Cemiyete yazılmaya şitab (koşarsanız)
edersiniz... Biz Şimali (Kuzey) Bulgaristan’daki Müslüman Muallimleri size
Cenubi(Güney) Bulgaristan’da bulunan tüm meslektaşlarımıza işbu Hitapname ile
dost ittihadı (birlik anlamındaki ittihade kelimesi burada el manasında
kullanılıyor) uzatıyoruz. Balkanların şimalinden uzanan bu dost ittihadi o
Balkanların Cenubundan sıkacak pek çok samimi eller bulunduğuna tamamen
eminiz...”
Bu Hitapnamenin gönderilmesinden kısa bir
süre sonra 19 Şubat 1911 tarihinde Plovdiv’teki Müslüman okullarında çalışan öğretmenler
bir toplantı yaparak İslâm mekteplerinin durumunu inceledikten sonra Güney
Bulgaristan’da ilk olarak Muallim-i İslâmiye Cemiyeti’nin
şubesini açmışlardır. Balkan savaşlarından sonra böyle şubeler Kazanlık,
Sliven, Stara Zagora, Burgas, Kırcaali, Ardino kasabalarında da açılmışlardır.
Ardinolu öğretmen, gazeteci Ref’et Rodoplu her iki kasabadaki muallimler
şubelerinin açılışında ve yönetiminde aktif rol oynamıştır. Hasan Sabri
Hoca’nın da Ardino şubesinin çalışmalarında büyük katkıları vardır.
Burada vurgulayıp altını çizmek istediğim
gerçek Muallimin-i İslâmiye Cemiyeti’nin bizim Rodoplara geç geldiği durumudur.
Bu yüzden “Kırcaali Haber” gazetesinde Rodopların başkentinde Kırcaali Türk Kültür
ve Sanat Derneği (TÜRKSAD)nin teşebbüsü ile Güney Bulgaristan Türkçe
Öğretmenler Derneği kurulduğuna dair haberi okuyunca çok sevindim. Demek bu
defa Rodoplu Türkçe öğretmenleri teşebbüsü ele almışlar ve Deliormanlıları
geçmişler. Fakat onların bu teşebbüsü ayni zamanda, Şumen’de yapılan çalıştayın
kararlarını gerçekleştirmekte bir ilk adımdır. Çünkü yukarda okuduğumuz gibi
onların kararlarının birinci noktası “Türkçe Öğretmenleri
Derneklerinin Kurulması”nı öngörmektedir. Rodoplular elini çabuk
tutup böyle bir dernek kurmuşlardır. Kendilerini kutlar, başarılı çalışmalar
dilerim. Yeni derneğin tüzüğü ve çalışma programı elimde olmadığı için,
cemiyetin niteliği hakkında birşeyler söyliyemiyeceğim. Ancak haberin kendisi
bende en az üç soru uyandırdı.
Bir. Kırcaalide kurulan öğretmen derneği
neden sadece Güney Bulgaristan’daki Türkçe öğretmenleri kapsıyor. Dernek tüm
Bulgaristan çapında bir Türk öğretmenler Birliği olmalı Deliorman, Doburca,
Gerlova bölgelerindeki Türk öğretmenlerini de içine almalıdır. Böyle bir
derneğin merkezi pek âlâ Kırcaalide bulunabilir. Başkan Deliorman’dan,
Dobruca’dan biri seçilirse merkez Şumen olabilir, Silistra olabilir. Türk
Öğretmenler Birliği merkezleri sık sık değişmiyor muydu?
İki. Neden bugünkü şekliyle Kırcaali’de
kurulan öğretmen derneği sadece Türkçe muallimlerini kapsıyor. İlkokullarda,
liselerde, hatta üniversitelerde ders veren birçok Türk aydını var. Bunların
Bulgar meslektaşlarından ayrı olarak bir takım özel durumları, gereksinimleri
var, Kırcaali’de kurulan öğretmen teşkilatı Bulgar okullarının çeşitli
kademelerinde çalışan Türk asıllı bütün öğretmenleri kapsamalı ve
birleştirmelidir. Hatta ben daha ileri giderek yeni teşkilata sadece asli
öğretmenler değil, çeşitli üniversitelerin eğitimle ilgili fakültelerini
(Tarih, Coğrafya, Fizik, Kimya, Matematik ve saire) bitirmiş, fakat başka
alanlarda çalışan Türk aydınları da alınmalıdır, diyorum. Bu anlayıştan hareket
ederek yeni teşkilatın adının Bulagaristan Türk Öğretmenler Birliği olmasını
öneriyorum.
Üç. Kurulan teşkilatın niteliği nasıl
olmalıdır? Bence bu her çeşit partiden, siyasetten uzak bir meslek sendikası
olmalıdır. Sadece genç neslin eğitimi ve öğretimi ile öğretmenlerin mesleki,
sosyal durumlarıyle meşgul olan bir sendika. Bukadar sendika varken yeni bir
Türk öğretmen sendikasına neden ihtiyaç var sorusuna herzaman cevap vermeye
hazırım.
Velhasıl yolunuz açık, aydınlık olsun benim
Rodoplu soydaşlarım.
Kaynak Dr. İsmail Cambazovhttp://www.kircaalihaber.com/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder