Avrupa Konseyi
Bulgaristan'ı uyardı
Avrupa Konseyi, baskı ve asimilasyon
süreciyle birlikte zorla göçe zorlanan Türk azınlığın hak edilmiş sosyal
güvenlik haklarının iadesi konusunda Bulgaristan yönetimini uyardı.Avrupa
Konseyi İnsan Hakları Temsilcisi Thomas Hammarberg, Bulgaristan'daki azınlığın
sorunlarıyla ilgili kaleme aldığı son raporda, Bulgaristan'dan geçmişte zorla
göçe zorlanan Türk azınlığın sosyal ve güvenlik haklarına önemle dikkati çekti.
Bulgaristan parlamentosunun 11 Ocak 2012
tarihinde aldığı kararla, Türklere yönelik zorla asimilasyon sürecini
kınamasının memnunlukla karşılandığı ifade edilen raporda, bu uygulamalardan
mağdur olanların haklarının tesis edilmesi istendi.
Raporda özellikle Türkiye'ye göçe zorlanmış
kişilerin emeklilik, prim ve ikramiye gibi sosyal haklarının tesis edilmesi
istendi.
Kaynak 22 Şubat 2012 http://www.kircaalihaber.com/
Türkiye ile Yunanistan
Arasındaki Gelişmişlik Farkı
Azınlıklara Yapılan Muamele
Türkiye’de Rum Patriği yeni anayasa için öneri
sunmak üzere Türkiye Büyük Millet Meclisinde ağırlanırken, Yunanistan’da Batı
Trakya Türklerinin seçmiş olduğu müftüler ve milli kimlikleri tanınmamaya devam
ediliyor.
Fener Rum Patriği
Bartholomeos, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Anayasa Uzlaşma Alt
Komisyonu’nda yeni anayasadan beklentilerini anlattı. “Bu ülkenin parçasıyız”
diyen Patrik, Lozan Antlaşması’nın keyfi ve yanlış yorumlanmasından kaynaklanan
sorunlarla karşı karşıya kaldıklarını söyleyerek, “Türk vatandaşları olarak
haklarımızdan fazla bir şey istemiyoruz” dedi.
TBMM Uzlaşma
Komisyonu 20 Şubat’ta azınlık temsilcilerini dinledi. Fener Rum Patriği
Bartholomeos başkanlığında, rahip İlias Billis, işadamı ve Vakıflar Meclisi
Üyesi Lakis Vingas ile Galatasaray Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Emre
Öktem’den oluşan heyet komisyona, görüş ve önerilerini içeren 18 sayfalık bir
metin üzerinden sunum yaptı.
Yaklaşık 1 saat süren
görüşmede ilk sözü Patrik Bartholomeos aldı. Gökçeada doğumlu olduğunu, 2 yıl
Tuzla’da yedek subaylık yaptığını vurgulayarak konuşmasına başlayan Patrik,
“Bizler bu toplumun bir parçasıyız. Vatandaş olarak görevlerimizi hep yaptık,
yapıyoruz. Ancak vatandaşlık haklarından yararlanamıyoruz. 2. sınıf vatandaş
muamelesi gördük” dedi. Her türlü işlemleri için Dışişleri Bakanlığı ile
muhatap olmak zorunda kaldıklarını anlatan Patrik, “Biz yabancı değiliz ki.
Sıradan bir vatandaş kimle muhatap oluyorsa, biz de onlarla muhatap olmak
istiyoruz” diye konuştu. Kullanılan “yabancı vakıflar” tabirini de yadırgadıklarını
söyleyen Patrik, “Biz 1600-1700 yıldır buradayız. Görüldüğü gibi Anayasa’nın
eşitlik ilkesi teoride kalıyor” ifadesini kullandı.
‘Haksız icraat’
Yaşadıkları pek çok
sorunun temelinde Lozan Antlaşması’nın yanlış ve keyfi yorumlanmasının yattığını
kaydeden Patrik, “Örneğin Lozan antlaşması ‘kendi paralarıyla okul açabilirler’
diyor, ancak 1844’te kurulan Ruhban Okulu 1971’de kapatıldı. Haksız bir
icraattır” dedi.
“Çıkartılan kanunlar
olumlu ama uygulamada sorun var” diyen Patrik, “Uygulamada hep ayrımcılığa
maruz kalıyoruz. Bu kapsamda Başbakanlığın Mayıs 2010 tarihli eşit muamele
yapılmasına yönelik genelgesini önemsiyorum. Ancak aslında bu genelge bile
ayrımcılık yapıldığının itirafıdır” diye konuştu. Bartholomeos, azınlık
vakıflarının federasyon halinde örgütlenmesini arzu ettiklerini ancak buna
yönelik engelleyici bir tavırla karşı karşıya olduklarını söyledi. Patrik, faal
olmayan okul binalarını başka amaçlarla kullanmak istediklerini ancak bu konuda
da sıkıntı yaşadıklarını bildirdi.
Yeni anayasa için
öneriler
Bartholomeos ve
beraberindeki heyetin komisyona sunduğu 18 sayfalık öneriler metinde, yeni
anayasada yer almasını istedikleri vatandaşlık tanımı şöyle ifade edildi: Lozan
Antlaşması’na atıf yapılması önerilen metinde, azınlıkların da kamu
hizmetlerine girme ve askerlik dahil her kademedeki devlet görevlerinde
bulunabilmelerine imkan tanıyacak şekilde Anayasa’nın “kamu hizmetlerine girme
hakkı” başlıklı maddesine “Devlet bu eşitliğin hayata geçirilmesinde hiçbir
vatandaşın din, dil ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, mezhep
ve benzeri sebeplerden ötürü kamu hizmetlerine girmede ayrımcılığa maruz
kalmaması için gereken özel koruma önlemlerini almakla yükümlüdür” hükmünün
eklenmesi istendi. Azınlıklara tüzel kişilik tanınması, azınlık cemaatlerinin
kendi din adamlarını yetiştirebilmelerine olanak tanınması, bu çerçevede Lozan
Antlaşması’nın 40. maddesinin uygulanması talepleri de yer aldı.
Komisyon önceki gün
Mor Gabriel Manastırı’nın Vakıf Başkanı Kuryakos Ergün başkanlığındaki heyeti
de ağırladı. Lozan’a göre azınlık sayılmayan Süryaniler, Meclis’ten “azınlık”
statüsü istedi.
‘Yeni bir Türkiye
doğuyor’
Bartholomeos,
toplantı sonrasında gazetecilere yaptığı açıklamada, “Cumhuriyet döneminde ilk
defa azınlıklara böyle resmi bir davet oluyor” açıklamasında bulundu.
Bartholomeos, “Biz 2. sınıf vatandaş olmak istemiyoruz. Maalesef bugüne kadar
azınlıklara karşı haksızlıklar oldu, haksızlıklara maruz kaldık. Bütün bunlar
yavaş yavaş düzeltiliyor, değiştiriliyor, yeni bir Türkiye doğuyor.
Umutlarımızı hiçbir zaman yitirmedik” diye konuştu.
Batı Trakya Türk
Azınlığı’nın durumu ne olacak?
Günümüz Türkiyesi’nde
özellikle insan hakları alanında meydana gelen gelişmelere bakıldığında, Avrupa
ve hatta dünyanın en gelişmiş ülkelerinde bile olmayan hakların tanındığına
şahit olunmaktadır.
Yunanistan’ın
özellikle ekonomik kriz dolayısıyla içinde bulunduğu siyasî bunalım, son
dönemde Türkiye ile geliştirilen ilişkilerin arzu edilen normalleşme düzeyine
gelmesini de engellediği dikkat çekmektedir.
Bazı çevreler,
Yunanistan’ın ekonomik krizi bahane ederek ikili ve özellikle Azınlık Sorunları
konusunda çözüm çalışmalarını unutturmaya veya ertelemeye yönelik siyasî
manevraları tercih ettiğini belirtiyorlar.
Yunanistan hakkındaki
bu iddiaların dayanağı veya doğruluk testi olarak ise ülkedeki yabancı
düşmanlığı ve yönetimin bir camiye dahi onay verememesi gösterilmektedir.
Yeni Müftülük yasası
ne oldu?
Yaklaşık iki yıldan
beri ikili ilişkilerin normalleşmesi için başlatılan süreçle oluşan olumlu
diplomatik hava ile Türkiye Lozan ile belirlenmiş gayrimüslim azınlıklarına
yönelik büyük açılımlar gerçekleştirdi. Bu çerçevede Rum Azınlığına ait
vakıflar iade edilmeye ve Patrikhane’nin talepleri karşılanmaya başlandı.
Gidişata göre yakın
dönemde Türkiye’de Azınlıklar’ın bütün istekleri karşılanmış olacağı ve ülkenin
adeta bir azınlıklar cenneti haline geleceği ifade ediliyor.
Kaynak Cengiz Ömer 22 Şubat 2012 http://www.milletgazetesi.gr/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder