14 Eylül 2014
Yazı
dizimizin ilk iki bölümünden sonra, özellikle o günlerde A-Milli Basketbol
Takımızın Dünya Kupası maçları nedeniyle ara vermeyi düşündük ve yazmadık.
Sonra birkaç gün başka şeyler girdi araya devam edemedik. Şimdi kaldığımız
yerden devam ediyoruz. Artık hiçbir şeyin geri gelmeyeceğini biliyoruz.
Yazdıklarımızın amacı söylediğimiz gibi tarihe not düşmek. Erkek basketbol
takımının neler yapılarak/yapılmayarak bu hale getirildiğini ve tarihin
karanlık sayfalarına gömülüp gittiğini göstermek, bu süreçten dersler alınmasına
katkıda bulunmak. Ayrıca yazı dizimizin başlığını değiştiriyoruz. Basketbol
sevgisinin çok büyük olduğunu bildiğimiz Edirneli bir basketbolsever
arkadaşımız bu yazı dizisinin başlığının “Bir Kent İle Alay Etmenin Anatomisi”
olmasını önermişti. Evet, biz de katılıyoruz. Çünkü bu kentle 4 sezondur adeta
alay edildi. Bu yüzden başlığımızı “Bir Kent İle Alay Etmenin Anatomisi” olarak
değiştiriyoruz.
Kaldığımız
yerden devam edelim.
Edirne’den
gerekli desteği bulamayacaklarını ve yeterli seyirci potansiyeline
ulaşamayacaklarını kendilerine anlatılanlardan öğrenen yeni oluşumcular,
Edirne’de kendi başlarına hiçbir girişimde bulunmadan Eskişehir’e tornistan
ederler. Ortadaki söylenenlere bakılırsa basketbolun en tepesinden de onlara
“Eskişehir’e gidin oradaki salon daha büyük, 5-10 TL’den maç bileti satarsınız
3-5 bin kişi maçlarınıza gelir, hem maddi olarak kazanırsınız hem de Anadolu’da
basketbol heyecanı yaşanır. Edirne’de salonun kapasitesi belli. En fazla 2 bin
seyirciniz olur” denince, tamam demişler ilk hedefimiz Eskişehir’dir, ileri!
Şimdi bu
yeni oluşumculara Edirne’deki seyirci potansiyeli düşük diyenler anlaşılıyor ki
bu seyirci potansiyelindeki düşüşün nedenlerini anlatmamışlar. Daha ziyade
anlatamamışlardır. Çünkü ucu gelip kendilerine dokunacak.
Olin
Edirne’nin maçlarına ilginin azalması özellikle 3.sezonda başlar. İkinci
sezonun başlarında Gökhan Taştimur’un dalga geçer gibi takımı bırakıp
gitmesinin ardından 3-4 ay sonra tekrar takımın başına getirilmesiyle başlayan
traji-komik süreç 3.sezonda seyircinin giderek azalmasına neden olmuştu. Bu
sezonda satılan kombine sayısı 650 dolayındadır. Maçlara ilgi azalmış, salon
dolmaz olmuş maçlar ortalama 800-900 kişi ile oynanmıştır. Ama bunun nedeni
tamamen kulübün yönetimsel zaafı ve o dönemin antrenörünün taraftarla,
seyirciyle ve Edirnelilerle adeta dalga geçmesi ve küçümseyici konuşmalarıdır.
Bu kişinin böyle konuşmasında da en büyük sorumluluk kulüp yönetimi ve bunu
görmezlikten gelen ana sponsorluktur.
Bütün bunların üzerine bir de sportif başarısızlık eklenince 800-900
kişilik bir seyirci potansiyeli aslında yine başarılıdır. Düşmemeyi son
haftalara taşıyan bir takımın bu kadar bile ilgi görmesi aslında Edirne’de
basketbolun ne kadar çok sevildiğinin bir kanıtıdır. Türkiye basketbolunun
lokomotiflerinden Anadolu Efes lig maçlarında bu kadar seyirci toplayamamakta,
Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş bile derbi maçların dışında bu seyirci
kapasitesine ulaşamamaktadır. Bir basketbol fabrikası olan Tofaş maçlarında bu
kalabalığı kaç kere görmüştür. Trabzonspor basketbolda bu seyirci kapasitesine
kaç kere ulaşmıştır?
Çöküş
aslında Gökhan Taştimur’un istifasının ardından tekrar göreve getirilme
kararını sayın Edip Ağaoğulları’nın bizzat vermesi ile başlamıştır. Sonun
başlangıcı Gökhan Taştimur ile yapılan 2,5 yıllık yeni kontrat ile yaşama
geçmiştir. Ardından yaşanan bütün felaketlere rağmen bu karardan dönülmemiş ve
dönülme fırsatları ortaya çıktığında dahi kulüp bundan faydalanamamıştır.
3.sezon
işler kötüye giderken o dönemim antrenörünün yönetime ufak bir tazminat
karşılığı ayrılabileceğini belirttiği ama ana sponsorluğun ısrarla bunu kabul
etmediği geçmişte ve hala konuşulanlar arasındadır. Adeta bir akıl tutulması
yaşanmıştır o dönem. Bütün bu olanlar yaşanırken Genel Menajerlik makamı gene
ortada yoktur. Bu makamı işgal eden kişi kuvvetle muhtemeldir ki yine ana
sponsora antrenörün ayrılma isteğinin kabul edilmemesinin getirebileceği
felaketleri yeterince anlatamamıştır. Ya da gidilen bu felaketi görebilecek
durumda değildir. O dönem adeta gözler kapanmış arabanın duvara doğru hızla yol
aldığı görülmemiş, alınan mağlubiyetler karşısında taraftar kan ağlarken, bazı
kişiler bu mağlubiyetlerden sonra bile sanki bir şey olmamış gibi adeta kutlama
masaları donatıp olup bitenin çok uzağında kalmışlardır. Sakız çiğneyen kişi
facebook üzerinden hiçbir şey yokmuş gibi masa fotoğrafları paylaşmaktaydı.
Daha
yanlışlık sezon başlarken yapılmıştı ve sezonun nasıl geçeceği belli olmuştu.
Herşeye rağmen yine kombine kartlarını alan sadık taraftar ve basketbolsever
ilk şoku Galatasaray ile yapılan sezon açılışı maçında yaşadı. Bu maça girişte
kombine kartlar geçersiz sayılmış ve biletler 50 TL’den satışa çıkarılmıştı.
Edirneli basketbolseverler ve taraftarlar ile adeta alay ediliyordu. Alay aslında kombine kart fiyatlarının 1000
TL olarak açıklanmasıyla başlamıştı. Bir sezon önce Pınar Karşıyaka’nın adeta
lütfu ile ligde kalan takımın kombine kartları 1000 TL. Şaka falan değildi. Ama
şimdi daha net görüyoruz ki insanlarla dalga geçilmiş.
Kombine
kartlarının açılış maçında geçersiz olması ve giriş biletinin 50 TL olarak
belirlenmesi büyük bir tepki toplamıştı. Bilet satılmayınca her zamanki gibi
panikleyen yönetim bu kez 1000 tane bileti Polisan’a satmış, Polisan’da bu
biletleri Trakya Üniversitesi’ne vermişti. Edirneli taraftarlar ve
basketbolseverler adeta cezalandırılıyordu. Trakya Üniversitesine verilen
biletlerin çoğu da Üniversitede okuyan Galatasaray taraftarlarına gitmişti. Bu
durum üniversitenin resmi internet sitesinde şöyle duyurulmuştu “Biletler 50 TL
karşılığında satılmaktadır. Ancak Üniversitemizden karşılaşmayı izlemeye
gidecek ilk 1000 öğrenci Polisan Boya Sponsorluğu’nda, Trakya Üniversitesi
Öğrenci Kimlik Kart’larını göstermek şartıyla Trakya Üniversitesi Tribünü’ne
ücretsiz alınacaklardır.”
Tepkiler
giderek yükselince çark eden yönetim bu kez kombine kartı olanlara giriş bileti
25 TL olacaktır açıklaması yaparak yaptığı yanlıştan dönme çırpınışlarına
girmişti. Ama işler yine düzelmeyince bir müddet sonra da yönetim kurulu adına
başkan Vedat Kumuşoğlu şu açıklamayı yapmak zorunda kalmıştı;
“Taraftarlarımızdan gelen yoğun istek üzerine, Yönetim Kurulumuz 2012-2013
bilet ve kombine fiyatlarında revizyona gitme kararı almıştır. Her koşulda
taraftarlarımızın memnuniyeti ve istekleri bizler için önemli bir unsur olmuştur.
Bu vesile ile kombine fiyatları orta tribünde ve karşı tribünde 500 TL olarak
revize edilmiştir. Daha önce 2012-2013 sezonu için kombine alan
taraftarlarımızı mağdur etmemek amacı ile ön sıralardan kombinelerini
değiştirmeleri hakkı verilecektir. Taraftarlarımızın bize vereceği manevi
destek takımımızın için fevkalade önem teşkil etmektedir. Kuvvetli kadromuz ile
bu sezon hedefe varacağımıza yürekten inanıyoruz. Hem iç saha maçlarında hem de
deplasmanlarda, alışagelmiş taraftar desteğini bekliyoruz.
Saygılarımızla”
Bu sezon
Olin Edirne’nin boş tribünlere oynadığı bir sezon olmuştur adeta. Bunu o
dönemim maç haberlerinde ve arkadaşlarımızın köşe yazılarında sık sık dile
getirmiş ve çözüm yollarını da dilimiz döndüğünce anlatmaya çalışmıştık.
Arabayı atın
önüne koşan amatör yöneticiler ve menajerler bütün bir sezon boyunca arabanın
neden gitmediğini, yol alamadığını da çözemeyerek yanlış üstüne yanlışlarını
devam ettirmişler ve sezon sonunda Doğuş Grubu’nun takıma talip olmasıyla bu
işten kurtulmak adına büyük fırsat ele geçirmişlerdi. Nihayet zarar etmeden bu
işten sıyrılabileceklerdi.
Sezon sonuna
yaklaştıkça, kıçtan dalmaya çalışan şaşkın ördek misali, içinde bulunulan
durumdan çıkmak için bir şeyler yapma gayretine girilmiş ama bunlarda da yanlış
yöntemler kullanılmıştır. Zamanın antrenörü basın toplantılarında konuşuyor,
çam deviriyor sonra yönetim çık bunu düzelt deyip birlikte basın toplantıları
yapılıyor. Basın toplantısında yönetim antrenörün arkasında durduğu havası
veriyor, ama arkasında durduklarını söyledikleri kişi çamlar devirmeye devam
ediyor ve bu traji komik durum fasit bir daire gibi devam ediyordu. Hâlbuki
yapılması gereken tek bir şey vardı; Antrenörü ve antrenörün dediğinden dışarı
çıkmayan, sakız çiğneyip, tweet atmaktan başka bir mahareti olmadığı izlenimi
veren genel menajerin işlerine derhal son vermek. Ne yazık ki böyle bir tavır
sergilenemedi. Sona doğru hızla yaklaşılıyordu.
Ve sezon
yine, özellikle düşme adayı diğer rakip takımların büyük yardımlarıyla
14.sırada tamamlanıyor ve Olin Edirne kılpayı yine ligde kalıyordu.
Muhtelif
rivayetlere göre, biz duyduklarımızın yalancısıyız, bu takımda artık
kalamayacağı hissine kapılan antrenör, ana sponsorun da bu işten bıkkınlığını
bilerek Doğuş Grubu ile basketbol
alanında işbirliğine giren ve birinci ligde takım arayan İbrahim Kutluay ve
ekibine gidin devralmak için görüşün haberi uçuruyordu. Bu durum, ama yanlış ama doğru Edirne’de
günlerce “Hoca Edirne’den intikam alıyor. Bir de artık burada kalamayacağını
anladı, tazminatını bu yolla garanti altına alıyor” diye konuşulmuştu.
Kulübün
devri konusunda Doğuş Grubu ile görüşmeler başlamıştı sezonun bitmesiyle. Bu
arada aldığımız duyumlar, görevde olduğundan beri çok başarılı çalışmalar yapıp
başarılı olmuş olan Genel Menajer ile resmi sözleşme yapılıyordu. Ödüllendirmek
gerekirdi başarılı çalışmalarını. Doğuş Grubunun önüne sözleşmesi var diye
sözleşme konulacak, Doğuş Grubu da ya bu başarılı menajer ile çalışmaya devam
edecek ya da tazminat ödeyecekti sözleşmeden çıkmak için. Baştan çok önemsemedik
bu duyumu. Ama sonra aklımıza geldi 657’ye tabi devlet
memuru olarak çalışan bir kişi nasıl olur da başka bir işte hem de oldukça
yüklü bir maaşla sözleşmeli olarak çalışabilirdi? Önemsememiştik ayrıca
inanmamıştık da. Çünkü böyle bir yasadışı iş yapılamazdı. Ama sonra kısa bir
süre önce Derya Yannier’de bize bunu doğrulamıştı. İki menajerin ve bir
oyuncunun sözleşmelerini devralmak zorunda olduklarını söylemişti. Bunun doğru olduğunu süreç bize gösterdi. Şöyle
ki; Sözleşmenin biri oyuncu Barış Güney’e aitti ve Derya Yannier ve ekibi
tazminat ödeyerek sözleşmeden çıktı. Biri menajer Ege Taşpınar’a aitti ve
onunla devam ediyorlar. Diğeri de Genel Menajer’e aitti. Onunla da devam
edeceklermiş. Genel Menajer birkaç gün önce devlet memurluğundan emeklilik
dilekçesini vermiş. Eskişehir ya da İstanbul’da görevine devam edecekmiş.
Neyse biz
tekrar dolmayan tribünlere yani Edirne’den seyirci potansiyeli olmadığı için
Eskişehir’e gidiyoruz palavrasına dönelim.
Şimdi Olin
Edirne’yi devralan gruba kombine kart, bilet satışı, seyirci potansiyeli gibi
istatistikler verilirken acaba bu yukarıda yazdıklarımız da anlatıldı mı? Ya
arkadaşlar seyirci sayısı, kombine kart satışı düştü ama bunların nedenleri
bunlar bunlar, yani biz süreci ve kulübü çok yanlış yönettik, olup biten bundan
dolayıdır dendi mi?
Bugünlük bu
kadar. Son sezonu değerlendirmeye bir diğer yazıda devam edeceğiz.
Alıntı: http://www.edirnebasket.com/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder