14 Aralık 2011 Çarşamba

Şike Yasasında 8 Madde Değişti


Şike Yasasında 8 Madde Değişti

Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanunun 8 maddesi değişti.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından onaylanan şike cezalarında indirim öngören kanun ile bir spor karşılaşmasının sonucunu etkilemek için birine kazanç veya başka menfaat sağlayan kişiye verilen hapis cezası düşürüldü.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 6259 sayılı "Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun"u bir kez daha görüşülmek üzere TBMM'ye iade etmiş, düzenleme TBMM Genel Kurulunda aynen kabul edilmişti.
6259 sayılı "Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun"a göre, bir spor karşılaşmasının sonucunu etkilemek için bir başkasına kazanç veya başka menfaat sağlayan kişiye verilen hapis cezası indirildi. Bu kişilere verilen hapis cezasında 12 yıla kadar olan üst sınır 3 yıl, 5 yıl olan alt sınır da 1 yıl olarak uygulanacak.
Suçu, federasyon veya spor kulüpleri ile spor alanında faaliyet gösteren tüzel kişilerin genel kurul ve yönetim kurulu başkan veya üyeleri; teknik, idari yöneticileri, kulüplerin, sporcuların menajer veya temsilciliğini yapan kişiler işlerse ceza yarı oranında artırılacak.
Şike ve teşvik primi kapsamına giren suçlarla ilgili olarak, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilemeyecek, verilen hapis cezası seçenek yaptırımlara çevrilemeyecek ve ertelenemeyecek.
Bu suçların değişik zamanlarda birden fazla işlenmesi halinde, bunlardan en ağır cezayı gerektiren fiilden dolayı verilecek ceza, 4'te 1'den 4'te 3'üne kadar artırılarak tek ceza olarak uygulanacak.
Bu suçlardan cezaya mahkûm olan kişi; ayrıca TCK'nın 53. maddesi hükümlerine göre, spor kulüpleri ve federasyonların, bünyesinde sportif faaliyetler yapılan tüzel kişilerin yönetim ve denetim organlarında görev yapamayacak. Böylece spor federasyonları ve kulüplerinin başkan ve üyelerinin, soruşturma sonucunda açılacak davada beraat etmeleri halinde, yargı yönünden görevlerine devam etmelerinin önünde bir engel kalmayacak.
Spor Alanlarına Yasak Madde Sokanlar
Spor alanlarına yasak madde sokulması ve müsabaka düzeninin bozulmasına ilişkin cezalar da Gül tarafından onaylanan kanunla indirildi.
Buna göre, bulundurulması suç oluşturmamakla beraber yasak kapsamına giren alet veya maddeleri spor alanlarına sokan kişiye 3 aydan 1 yıla kadar verilen hapis cezası, 1 yıla kadar hapis şeklinde uygulanacak. Spor alanlarına, bulundurulması yasak olmamakla beraber kesici, ezici, bereleyici, delici aletler ile patlayıcı, parlayıcı, yanıcı, yakıcı maddeleri seyircilere sağlamak amacıyla spor alanına sokan, spor alanında seyircilere sağlayan kişi 2 yıldan 5 yıla kadar hapis yerine, 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası alacak.
Bu alet veya maddeleri spor alanında kullanan kişi, bu suretle müsabaka düzeninin bozulması halinde, fiili daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç oluşturmadığı takdirde, 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası yerine, 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezasına çarptırılacak.
Hakaret İçeren Tezahürat
Kanunla ayrıca hakaret içeren tezahüratta bulunanlara da hapis cezası indirimi getirilerek, cezanın üst sınırı 2 yıldan 1 yıla düşürüldü.
Spor alanlarında veya çevresinde, toplum kesimlerini din, dil, ırk, etnik köken, cinsiyet, mezhep farkı gözeterek hakaret oluşturan söz ve davranışlarda bulunan kişi, fiili daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç işlemezse 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası yerine, 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezası alacak. Spor karşılaşmalarına seyirci olarak katılmaktan yasaklanan kişi, bileti olmadan spor alanlarına girerse hapis cezasına değil, adli para cezasına çarptırılacak. Adli para cezası da 50 günden az olamayacak.
Mahkemeler Değişecek
Cumhurbaşkanı Gül'ün onayladığı kanunla yetkisiz olarak müsabaka alanına, soyunma odalarına, koridorlarına, sporcu çıkış tünellerine giren kişiye verilen ceza da indirildi. Önceki düzenlemede 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezası verilirken, bu ceza 20 günden az olmamak üzere adli para cezasına dönüştürüldü. Bu durumun, müsabakanın seyrini veya güvenliğini bozması halinde, bu kişiye 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası yerine, 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezası verilecek.
Bu düzenleme kapsamına giren suçlardan dolayı yargılama yapmaya, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun ihtisas mahkemesi olarak görevlendireceği, asliye veya ağır ceza mahkemeleri yerine sulh ve asliye mahkemeleri yetkili olacak.

Sporda Şiddet ve Düzensizliğin 
Önlenmesine Dair
Kanunda Değişiklik Yapılan 8 Madde Şöyle
Madde 1- 31.3.2011 tarihli ve 6222 sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanunun 11 inci maddesinin birinci fıkrasında geçen "beş yıldan oniki yıla kadar" ibaresi "bir yıldan üç yıla kadar" şeklinde, dördüncü fıkrasının (b) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, maddeye aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.
"b) Federasyon veya spor kulüpleri ile spor alanında faaliyet gösteren tüzel kişilerin, genel kurul ve yönetim kurulu başkan veya üyeleri, teknik veya idari yöneticiler ile kulüplerin ve sporcuların menajerleri veya temsilciliğini yapan kişiler tarafından,"
"(9) Bu madde kapsamına giren suçlarla ilgili olarak 4.12.2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 231 inci maddesine göre hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilemez; verilen hapis cezası seçenek yaptırımlara çevrilemez ve ertelenemez.
(10) Bu maddede tanımlanan suçların bir suç işleme kararının icrası kapsamında değişik zamanlarda birden fazla işlenmesi halinde, bunlardan en ağır cezayı gerektiren fiilden dolayı verilecek ceza dörtte birinden dörtte üçüne kadar artırılarak tek cezaya hükmolunur.
(11) Bu maddede tanımlanan suçlardan dolayı cezaya mahkûmiyet halinde, kişi hakkında ayrıca Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesi hükümlerine göre, spor kulüplerinin, federasyonların, bünyesinde sportif faaliyetler icra edilen tüzel kişilerin yönetim ve denetim organlarında görev yapmaktan yasaklanmasına hükmolunur."
Madde 2- 6222 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinin ikinci fıkrasında geçen "üç aydan bir yıla kadar" ibaresi "bir yıla kadar" şeklinde, üçüncü fıkrasında geçen "iki yıldan beş yıla kadar" ibaresi "altı aydan iki yıla kadar" şeklinde ve dördüncü fıkrasında geçen "bir yıldan üç yıla kadar" ibaresi "üç aydan bir yıla kadar" şeklinde değiştirilmiştir.
Madde 3- 6222 sayılı Kanunun 14 üncü maddesinin ikinci fıkrasında geçen "altı aydan iki yıla kadar" ibaresi "üç aydan bir yıla kadar" şeklinde değiştirilmiştir.
Madde 4- 6222 sayılı Kanunun 15 inci maddesinin birinci fıkrasında geçen "hakkında üç aydan bir yıla kadar hapis cezasına hükmolunur." ibaresi "verilecek adli para cezasının miktarı elli günden az olamaz." şeklinde ve ikinci fıkrasında geçen "üç aydan bir yıla kadar hapis" ibaresi "elli günden az olmamak üzere adli para" şeklinde değiştirilmiştir.
Madde 5- 6222 sayılı Kanunun 16 ncı maddesinin birinci fıkrasında geçen "üç aydan bir yıla kadar hapis veya adli para" ibaresi "yirmi günden az olmamak üzere adli para" ve ikinci fıkrasında geçen "bir yıldan üç yıla kadar" ibaresi "üç aydan bir yıla kadar" şeklinde değiştirilmiştir.
Madde 6- 6222 sayılı Kanunun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasında geçen "asliye veya ağır" ibaresi "sulh veya asliye" şeklinde değiştirilmiştir.
Madde 7- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Madde 8- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

Kaynak
  • http://www.sporoku.com/popup1.php?url=http://www.internetspor.com/spor/super-lig/sike-yasasinda-8-madde-degisti-105278.html
  • http://www.sporoku.com/popup1.php?url=http://www.internetspor.com/spor/super-lig/sike-yasasinda-8-madde-degisti-105278.html


Kulüplerin Kümede Kalabilmesi İçin 
Gerekli Olan Talimat Değişikliğinin

Ana Hatları Belli Oldu.

58. madde için düşünülen düzenlemeler ortaya çıktı.
  • Şikeye teşebbüse -3,
  • Teşvik yapana -1 puan,
  • Teşviğe teşebbüse ise ağır para cezası gelecek.
  • Şike yapan yine küme düşüyor.
Ama sahaya yansıması şart.
TFF Disiplin Talimatı'nın 58. maddesinde yer alan şike ve teşvik cezaları, yeni düzenleme paralelinde çok önemli ölçüde hafifletilecek. Kulüpler Birliği Vakfı tarafından önümüzdeki günlerde hızlandırılacak olan bu çalışma çerçevesinde iddianamede yer alan 8 kulüp rahat nefes alacak.
Buna göre şikeye teşebbüsün karşılığı her bir maç için -3 puan, teşviğe -1 puan, teşviğe teşebbüsün cezası ise ağır para cezası olacak. Şikenin cezası yine küme düşme kapsamında tutulacak. Kulüplerin bu talebi TFF'den kabul görürse, takımların tamamına yakını kurtulacak. F.Bahçe ile ilgili mevcut şike iddialarının "yönetici bazında kalması ve sahaya yansımaması" düşünülerek "şikeye teşebbüs" kapsamına alınacağı öne sürüldü.
Aynı durumun başta Beşiktaş olmak üzere diğer kulüpler için de geçerli olabileceği bildirildi. Bu paralelde 7 maçta şike suçlaması ile karşılaşan F.Bahçe'nin, her bir maç için eksi 3 puandan olmak üzere toplam 21 puan ceza alabileceği belirtildi. Ayrıca 6 maçtaki teşvik için de 1'er puandan olmak üzere eksi 6 puan verilebileceği öne sürüldü. Bu şekilde toplam cezanın eksi 27 puana ulaşabileceği kaydedildi. Kulüpler bu taslakta birleşirler ve TFF de kabul ederse, bu cezalar yeni sezonda geçerli olacak.
'Toplumsal Travma Olur'
Şike cezasının değiştiği bu süreçte talimat değişikliğine gidilmesinin çok daha kolay olacağına dikkat çekiliyor. Kulüpler Birliği'nin, "Aralarında büyüklerin de olduğu bu takımlar küme düştüğü taktirde Türk futbolu batar. Toplumsal travma olur. Ekonomik dengeler değişir. Yayın ihalesi bozulur. Gelirlerinin tamamına yakınını yayıncı kuruluştan sağlayan Anadolu takımları bir daha toparlanamaz" şeklinde yaklaşım da bulunacağı ve TFF yönetiminin de bu kapsam da konuya olumlu yaklaşacabileceği kaydedildi.
Kaynak 
  • HTSPOR http://www.internetspor.com/spor/super-lig/fenerbahceye-27-puan-soku-105239.html

Şike Yasası'nı Yazdığına Bin Pişman!

Sporda Şiddet Yasası'nda imzası bulunan Prof. İzzet Özgenç'ten itiraf gibi sözler...

Ceza kanunlarının tamamında ve Sporda Şiddet Yasası'nda imzası bulunan Prof. İzzet Özgenç, şike iddianamesinin hukuki temelinin zayıf olduğuna söyledi.
Türk ceza sisteminde köklü değişiklikler öngören tüm yasalar (TCK, CMK, CİK) ile Sporda Şiddet Yasası'nın hazırlanmasında bilim kurulunda görev yapan Prof. İzzet Özgenç, "ceza yasalarındaki 'örgüt suçlaması'nın istismar aracı olarak kullanıldığını ve kişi hak ve hürriyetleri bakımından 'son derece tehlikeli bir durum' oluşturduğunu ifade etti.
Prof. Özgenç, "Sorun örgütlü suçta. Her şeyi örgütle irtibatlandırmak, inandırıcılığı zedeliyor. Örgüt suçlamasını Türkiye kadar hoyratça kullanan başka bir ülke yok" sözleriyle hukuki yanlışın önemine dikkat çekti.
Şike İddianamesini ve ceza yasalarının uygulanma şeklini Prof. Dr. İzzet Özgenç, Radikal gazetesine değerlendirdi:
Yasadaki Şike Nedir?
Şike, bir müsabakanın sonucunu etkilemeye yönelik anlaşmadır. Bu anlaşma, soyut bir şekilde olacağı gibi bir menfaat teminine yönelik de olabilir. Şu andaki 6222 Sayılı Kanun'daki (Sporda Şiddet) düzenleme, bu anlaşmanın bir menfaat teminine yönelik olmasını kapsıyor. Yani, salt anlaşmayı ceza sorumluluğunu gerektiren bir fiil değil, bu durumda ilgili federasyonların disiplin yaptırımı uygulamasını gerektiren fiil olarak değerlendiriyor.
6 Ayla Ceza Veren Yok
Bazı ülkelerdeki ceza miktarlarının düşük olmasının sebebi, bizim ceza yaptırımı uygulamadığımız şike olaylarını da cezalandıran düzenlemelerden kaynaklanıyor. Yani bizim bu kanuni düzenlemede disiplin yaptırımı uygulamasını uygun gördüğümüz şike halleri, mesela Bulgaristan, Yunanistan ve İtalyan hukuklarında hafif cezaları gerektirse bile ceza hukuku anlamında sorumluluğu gerektiren suçlar olarak tanımlanıyor. Ama menfaat karşılığında bir müsabakanın sonucunu etkilemeye yönelik anlaşma halinde 6 ayla cezalandıran hiçbir ülke kanunu yok. Böyle bir durum söz konusuyla ülkeler duruma göre ya rüşvet suçundan ya da dolandırıcılık suçundan dolayı ceza verilmesi yoluna gidiyorlar. Aslında, diğer Avrupa ülkelerinin ceza kanunları ile bizim ceza kanunu mukayese edildiğinde rüşvet suçunun cezası da çok fazladır. Aslında sadece 6222 Sayılı Kanun'daki cezalar değil, ceza kanundaki bütün suçlar bakımından kabul edilen cezalar Avrupa'daki diğer ceza kanunlarından daha fazla.
Ceza Gerektirmeyen Fiil İddianamede
Şike davasında 6222 Sayılı Kanun hükümlerine göre ceza sorumluluğunu gerektirmeyen şike fiilleri dolayısıyla da açılmış davalar, sorumlu tutulan kişiler var. Yani şike var ama bir menfaat teminine matuf değil. Örneğin, ben X, siz de Y kulübünün temsilcisisiniz. Ben size 'sıkıntı halindeyiz, bu sıkıntıdan kurtulmak için sizin bu maçı almanız lazım, ne yapın yapın bu maçı alın' diyorum. Sizi bir şekilde müsabaka yapacağınız takım kulübü ile anlaşmaya teşvik ediyorum. 'Anlaşın halledin' diyorum, 'bu işi almanız lazım gelir' diyorum. Belki küme düşeceğim. Bu nedir, şikeye teşviktir aslında. Ama bir menfaat teminine matuf olmadığı için, bunu dahi ceza sorumluluğu gerektiren bir fiil olarak iddianamede değerlendirmişler ve şike suçuna teşebbüsten dolayı sorumluluk talep etmişler. Aslında burada bir sorun var. Bu ayrımlar göz ardı edilerek düzenlenmiş bir iddianame olduğunu düşünüyorum.
Madem Dolandırıcılık...
Görebildiğimiz kadarıyla 6222 Sayılı Kanun daha yürürlüğe girmeden önce şike iddiasıyla bu insanların telefonları dinlenmiş. İddia edilen şike olaylarından büyük bir kısmı 14 Nisan'dan önceki tarihe ilişkin. Dolayısıyla dinlemelerde 14 Nisan'dan önceki tarihlere ilişkin. Türk hukuk sisteminde şike fiili suç olarak tanımlanmadan önce, şike yaptıklarından bahisle bu insanların telefonları dinlenmiş. Bunu hukuki göstermek için örgütle ilişkilendirmişler. Öyle bir örgütün varlığı iddia ediliyor ki, bu örgütün bünyesinde şikeden başka bir suçtan da bahsedilmiyor. Şu anda bunların hepsini bir menfaat teminine matuf olsun olmasın 14 Nisan'dan önce işlenmiş bütün şike fiillerini dolandırıcılık olarak değerlendirdiler. Aslında bütün o fiillerin dolandırıcılık olarak değerlendirilmesi yönündeki tercih doğru değil. Dolandırıcılık oluşturacaksa, bugünkü durum itibariyle aynı fiiller 6222 Sayılı Kanun yürürlüğe girince de dolandırıcılık suçunu oluşturması lazım.
Hukuki Temele Dayanmıyor
Bu niye dolandırıcılık diye değerlendirildi; 14 Nisan 2011 tarihinden önce yapılmış olan telefon dinlemelerini hukuka uygun göstermek amacıyla bu yapılmış. Yani bir yanlışı bir başka yanlışla giderme yöntemi olarak bunu kullanmışlar. Ama hukukta iki yanlış bir doğru etmiyor. Dolandırıcılık suçlaması da çok sağlam bir hukuk temeline dayanmış olarak yapılmış bir suçlama değil. Bu suçlamanın bu şekilde yapılmasının amacı 14 Nisan 2011'den önce yapılmış dinlemeleri hukuka uygun gösterebilmek için böyle bir nitelendirme yapılmıştır. Yargılama yapıyorsak, hakikatin ortaya çıkması için ve hukuk kurallarına riayet etmek suretiyle yapmamız gerekir. Yargılama suç ihdas etmek için değil, işlenmiş suçu ortaya çıkarmak için yapılır.
Çok Tartışılan O Madde
TCK 220. Madde: Kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla örgüt kuranlar veya yönetenler, örgütün yapısı, üye sayısı ile araç ve gereç bakımından amaç suçları işlemeye elverişli olması halinde, iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Ancak, örgütün varlığı için üye sayısının en az üç kişi olması gerekir. Suç işlemek amacıyla kurulmuş olan örgüte üye olanlar, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Örgütün silahlı olması halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza dörtte birinden yarısına kadar arttırılır. Suçun basın ve yayın yolu ile işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında arttırılır.
Her Şeyde Örgüt Aramak İnandırıcılığı Zedeler!
Suç işlemek üzere örgüt kullanmayı Türkiye kadar hoyratça kullanan başka bir ülke yok. Bochum olayı var Almanya'da, mahkûmiyet verdiler, sadece şikeden. Almanya'da bir örgütten dolayı mahkûmiyet hükmü kurmadılar. Ama biz şike amacıyla, suç işlemek amacıyla kurulmuş örgütlerden dolayı soruşturma yapıyoruz.
Örgüt En Son Düşünülmesi Gereken Şey!
Aslında Türkiye'deki olay Almanya'daki olayın bir uzantısı. Bu olaylarda örgüt, en son düşünülmesi gereken bir husustur. Yani burada örgütü bir ölçüde istismar aracı olarak kullanıyoruz. Her soruşturmanın içine örgütü bir şekilde dâhil ederek, normal yolla elde etmemize izin verilmeyen bazı bilgileri elde etme yöntemi olarak bunu kullanıyoruz. Bu, kişi hak ve hürriyetleri bakımından son derece tehlikeli bir durum olarak değerlendirilmelidir. Mesela bir şirketin bünyesinde bir suç işleniyor, elbette şirketin bünyesinde suç işlendiğinde bu kişilerin ceza hukuku bakımından sorumlu tutulması lazım. Ama o şirketi kalkıp da aynı zamanda bir suç örgütü olarak kabul ettiğimizde işin içinden çıkamıyoruz. O şirket işleyişinin dışında bir yapılanma varsa, bir örgütten söz edebiliriz. Ama kalkıp da bir belediyenin bünyesinde icra edilen birtakım faaliyetlerden hareketlerle burada bir suç örgütü vardır diye bir soruşturma başlatırsanız bu, işin içinden çıkılmaz duruma bizi götürür. Burada da bunu görüyoruz.
Bu işte de aslında sorun buradadır. Her şeyi bir örgütle irtibatlandırmak, her yerde bir örgüt arayışı içine girmek, bu işlerde aslında bir yerde kamu nezdindeki inandırıcılığı da ortadan kaldırıyor.
Yeni Düzenleme Çok Fazla Etkilemez
Savcının iddiasına mahkeme itibar etmişse -ki etmiş şu anda- çünkü iddianameyi kabul etmiş, sanıkların önemli bir kısmı, sadece şikeden değil dolandırıcılık suçundan da sorumlu tutuluyor. Yeni düzenlemenin yargılanan kişiler bakımından bir anlamı yok demeyim; anlamı var ama şu anda yapılan yargılama bakımından fazla bir değişiklik oluşturacak bir düzenleme olduğunu düşünmüyorum.
Kaynak
  • http://www.internetspor.com/spor/super-lig/sike-yasasini-yazdigina-bin-pisman-105242.html
  • http://www.internetspor.com/spor/super-lig/sike-yasasini-yazdigina-bin-pisman-105242-p2.html
  • http://www.internetspor.com/spor/super-lig/sike-yasasini-yazdigina-bin-pisman-105242-p3.html

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder