Van Depremiyle ilgili Basında Çıkan Yazılar
Ben
söylemiştim
Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara, “7’nin üzerindeki bir deprem 7-8
yılda olabilir demiştim. En son Düzce depremi olmuştu. Ondan bu yana 7’nin
üzerinde bir deprem yok demiştim” sözleriyle Van depremini bildiğini
söyledi
Kızılay Genel Başkanı Başdanışmanı Ahmet Mete Işıkara,
depreme ilişkin açıklamalarda bulundu. Yaptığı açıklamada; “6,6 yerel büyüklüğünün olduğunu
esas büyüklüğün ise 7,3 olduğunu Kandilli az önce açıkladı. 7.3 oldukça büyük
bir depremdir. Hissedilen 10 şiddetindedir. Beni korkutan oradaki yapı stoğu.
Burada vatandaşlarımıza benim önerim, hasarlı binalara girmesinler. Türk
Kızılay’ı hemen faaliyete geçti. Tüm destekler deprem bölgesine sunuluyor. Bu artçı şoklar
uzun süre devam edecek. 6 büyüklüğünde bir şok olabilir, olağan karşılamak
lazım. Havaalanı hasarlı deniyor, pist hasarlıysa daha kötü bir durum var.
Çünkü pist hasarlı ise yardım ekipleri nasıl bölgeye ulaşacak? 6- 6,9
civarındaki deprem ülkemizde yılda bir kere olabilir demiştim. 7’nin üzerindeki
bir deprem 7-8 yılda olabilir demiştim. En son Düzce depremi olmuştu. Ondan bu
yana 7.’nin üzerinde bir deprem yok demiştim. Bu durum Türkiye’nin deprem
gerçeğinin bir göstergesi. Deprem olacak gerçeğini kabul etmek gerekiyor. Başka
bir bölgeyi tetikleyeceğini düşünmüyorum. Artçı şoklar büyük şiddetlerde devam
edecektir. Bunlar olağan durumlardır. Halkın dışarıda beklemesi, hasarlı evlere
girilmemesi gerekiyor. Halkın mobilyaları sabitlemesi gerekiyordu, deprem
sırasında paniklememek de çok önemlidir. Ancak bu durumlara alışmamız
gerekiyor”
Marmara’yı etkilemez
Van’da meydana gelen büyük depremin ardından akıllara ‘Acaba
deprem beklenen büyük Marmara depremini etkiler mi?’ sorusu geldi. Deprem
uzmanlarına göre Van’da yaşanan deprem Kuzey Anadolu Fay Hattı’nı etkileyecek
nitelikte değil. Kızılay Genel Başkanı Başdanışmanı, Kandilli Rasathanesi
Deprem Araştırmaları Enstitüsü eski Müdürü Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara konu
hakkında “Yaşanan depremin gerçek büyüklüğü 7,3 ve 60-70 kilometrelik bir
alanda fay etkisini göstermeye devam edecektir ancak Van depremi ülkemizdeki
diğer fay hatlarını etkilemez” şeklinde konuştu. İstanbul Üniversitesi Jeofizik
Mühendisliği öğretim üyelerinden Doç. Dr. Oğuz Gündoğdu ise bu olasılığın söz
konusu olmadığını şu sözlerle anlattı: “Doğu Anadolu Fay Hattı’dan meydana gelen
depremin Kuzey Anadolu Fay Hattı’nı etkilemesi olası değil. Zaten Doğu Anadolu
Fay Hattı Van depremiyle fay hattında birikmiş olan enerjiyi boşalttı. Kuzey
Anadolu Fay Hattı’nda ise müstakil olarak ayrıca bir enerji birikimi söz
konusu. Dolayısıyla Van depremi beklenen Marmara depremini etkilemez.”
xxx
6.0’lık
artçılar olabilir, dikkat!
Evlerin depreme dayanıksız olması uzmanları tedirgin ediyor!
Van’daki 7,2’lik depremin yarattığı yıkımın etkileri
sürerken uzmanlardan önümüzdeki 2-3 haftaya dair önemli uyarılar geldi. Deprem
Mühendisliği Birliği Başkanı Prof. Dr. Polat Gürkan, “Artçılar gelecek.
Vatandaşlar depreme dayanıksız binalara girmesin” dedi.
Van’da meydana gelen 7,2 şiddetindeki deprem birçok binayı
yerle bir etti. Dün 7,2’den sonra yaşanan artçılar yıkımın etkisini arttırdı.
Kerpiç ve toprak damlı, yığma evlerin yoğunlukta olması depremin etkilerinin
bundan sonra da süreceği korkusunu yarattı. Uzmanlar depremin artçılarının 2-3
hafta boyunca 6 şiddetinde olabileceğini belirterek, “Sakın toprak damlı,
kerpiç ve hasarlı evlere girmeyin. Bu evler artçılarla yıkılabilir” diyerek,
vatandaşları uyardı. İşte uzmanların deprem analizleri ve uyarıları:
Hissedilen şiddet 10!
Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara: “Yaşanan depremin gerçek
büyüklüğü 7,3’tür. 6,6 ise depremin mahallî olarak ölçülen ilk değeridir.
Hissedilen şiddet ise hasarın üzerinde olup 10 büyüklüğünde. Burada korkulan
nokta bölgedeki son derece kırılgan yapı stoku. Vatandaşların kesinlikle
hasarlı binalara kesinlikle girmemeleri gerekir. Yaşanan depremin 6 civarında
artçı şoklar yaşanabilir. 6 ila 6,9 büyüklüğündeki bir depremin Türkiye’de her
yıl 1 kez tekrarlanma olasılığı vardır”
Daha büyüğü olmaz
Prof. Dr. Mustafa Aktay: “6,0’un üzerinde bir deprem
olduğu için yıkıcı ve büyük bir sarsıntı diyoruz. Burası Türkiye’nin birinci
bölgedeki deprem kuşaklarından. Bölgede Kuzey Anadolu Fay hattı var. Marmara
Denizi, oradan da Yunanistan’a hatta İran’a kadar uzanan bin kilometrelik bir deprem
fayı. Bundan sonra artçılar olacaktır. Yıkılan yapılar var, vatandaşlar bir
süre artçıları beklesin. Ancak daha büyük bir deprem gelecek mi diye endişe
etmesinler. Çünkü ana deprem oldu, bundan sonrakiler artçı halinde meydana
gelecektir.
Derinliği 80 kilometre olan orta derinlikte bir deprem, yani
sığ değil. Önümüzdeki 24 saat önemli. Deprem çok büyük bir alanda hissedildiği
için vatandaşlar uyarıları dikkate alsınlar ve hasarlı binalara
yaklaşmasınlar.”
Artçı şoklar tehdit!
Uluslararası Deprem Mühendisliği Birliği Başkanı Prof. Dr.
Polat Gürkan: “Bundan önce 1976’da yaşanan Çaldıran Depreminde bölge büyük bir deprem
yaşamıştı. Yaşanan depremin özellikleri Çaldıran depremine benziyor. Çaldıran
Depremi’nde büyük can kaybı yaşanmıştı. Böylesine büyük depremlerin ardından
artçı şoklar gelecektir. 7 büyüklüğünde bir deprem varsa ardından en fazla 6
büyüklüğünde depremler gelir. Artçıların 2-3 hafta daha devam edeceğini
bekliyoruz. Bölge 1. derecede deprem bölgesi olduğu için vatandaşlarımızın
önümüzdeki hafta içine kadar tehlike arzedebilecek binalara girmemeleri
gerekir.”
Depremin etki alanı 50 km!
İstanbul Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği öğretim
üyelerinden Doç. Dr. Oğuz Gündoğdu: “Depremin net büyüklüğü belli değil. Ancak
en düşük 6,6 olduğundan dolayı yaşanan deprem o bölgedeki yapı stoğunun zayıf
olmasından dolayı son derece etkili bir deprem. Etki alanı ise 50 kilometre
civarında gibi görünüyor. Depremin merkez üssünde etkisi daha kuvvetli
hissedildiğinden bu bölgeye daha dikkat edilmesi gerekir. Depremin artçıları
bir süre devam edecek. O nedenle burada yaşayan vatandaşların kesinlikle
hasarlı ve dayanaksız evlere girmemesi gerekiyor. Zira bu bölgede evler çok
kötü maalesef.”
Artçılar 6 ay sürer
Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi öğretim üyesi
Prof. Dr. Nurcan Özer: “Artçılar 5,5’in üzerine çıkabilir, böyle
büyük bir depremin artçıları da 6 büyüklüğünde olabilir. O nedenle vatandaşlar
hassas davransınlar, özellikle hasarlı binalardan uzak dursunlar. Bölgedeki
artçılar 6 ay devam edecektir. Amerikan Jeolojik Araştırmalar Merkezi’nin
kaydettiği 7,3 büyüklüğünü Kandilli Rasathanesi de ölçtü. Depremin mahallî
büyüklüğü 6,3, moment büyüklüğü ise 7,3. Ancak oradaki vatandaşımı asıl
ilgilendiren depremin şiddeti. Bu depremi de vatandaşlar en az 8,0 şiddetinde
hissettiler. Çünkü yerin 5 kilometre derinliğinde meydana gelen büyük bir
deprem”
Çok aktif bir bölge
İTÜ Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü’nden Prof. Dr Okan
Tüysüz: “Bölgenin tarihsel geçmişine baktığımızda 1141’de, 1181’de bölgenin 7
büyüklüğündeki depremlerle sarsıldığı kayıtları var. Van ve çevresi için
yapılan hesaplamalarda bölgede her 50 yılda bir 6 şiddetinde depremler olduğu
gerçeği var. Van Tabanlı’da meydana gelen 6.6 büyüklüğündeki deprem önemli bir
deprem. Çünkü ülkemiz için de 6,0’dan sonraki depremler önemli. 6.6’lık bir
depremin arkasından en az 5.6 büyüklüğüne kadar varan artçılar meydana
gelebilir. Bölgede bundan sonrası için hasar görmüş yapıları incelemek önemli”
Topluma bilinç verilmeli
ODTÜ Jeoloji Mühendisliği Bölümü öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali
Koçyiğit: “Deprem Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu olmak üzere iki büyük deprem
kuşağının arasında meydana geldi. Bu bölgelerde daha önce 1973 Horosan depremi
ve 1976 Çaldıran depremleri yaşandı. Bu deprem 7 civarında. Depremin ana şokunu
atlattık ama artçı şoklar devam edecek. Burada depremin büyüklüğünden daha
ziyade sorunun çözümüne odaklanılmalı ve halk deprem konusunda
bilinçlendirmeliyiz.”
1973’teki depremin aynısı
İstanbul Üniversitesi Jeofizik Bölümü’nden Prof. Dr. Ali
Pınar: “Bu deprem bölgede daha önce de meydana gelmişti. 1976’da Çaldıran’da
olan deprem de 7,3 büyüklüğündeydi. Yani bölge birince derecede deprem bölgesi.
Belirli aralıklarla 7 ve üzeri büyüklükteki depremlerin olduğu bölge. Bundan
dolayı bu deprem çok süpriz olmadı. 7.3 büyüklüğü bölge için beklenen bir
depremdi. 1999 depremi de 7,4 büyüklüğündeydi, daha sonra Kandilli Rasathanesi 6,7
olarak açıkladı. Burada da aynı şey oldu.“
xxx
Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu isyan etti
İstanbul Teknik
Üniversitesi'nde düzenlenen Japonya'daki deprem ve Türkiye gerçeği konulu
panelde Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu isyan etti. ''Marmara depreminde kaç kişi
öldü?'' diye soran Kadıoğlu, ''20 bin
civarında'' cevabına alınca. ''Hepsi yalan, 1 kişi öldü. Araba fabrikasında
bekçi düştü fay hattına öldü. Geri kalan herkesi binalar öldürdü. Hala yanlış
yerde arıyoruz sorumluyu. Bizi öldüren cahilliğimiz'' dedi.
Japonya'da yaşanan depremi ve sonrasında ortaya çıkan
sonuçları Türkiye'yle kıyaslayan İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Afet Yönetimi Uygulama Araştırma
Merkezi Müdürü Prof.Dr. Mikdat Kadıoğlu, çok çarpıcı tespitlerde bulundu.
Türk insanının pusula kullanmadan yön gösterme alışkanlığı olduğunu
söyleyen Kadıoğlu, Japonya ve Türkiye'deki afet yönetimini karşılaştırdı.
Türkiye'de toplum tabanlı afet yönetimi olmadığını belirten Kadıoğlu,
"Şimdi bizim derdimiz acil durum değil, afet yönetimi. Afetler
beklenmeyene, en kötüsüne hazırlanmaktır. Biz İstanbuldepremini bekliyoruz. Ama ne kadar
hazırlıklıyız? Hala kurumlar kuruyor, başlığına acil durumlar diyoruz. Acil
durum yerel bir olaydır. Yangın çıkar, gider itfaiye onu halleder. Bunun için Ankara'da kurum kurmaya gerek yok" şeklinde konuştu.
"Uzay Üssü Gibi Merkezler Tamamen Gerçek Dışıdır,
Şovdur"
İstanbul'la ilgili deprem senaryolarına değinen ve "70
bin ölü, 5 bin bina çökecek deniliyor" diye konuşan Kadıoğlu sözlerini
şöyle sürdürdü: ''Arama kurtarmayla, müdahaleyle bu problemle başedemeyiz.
Türkiye'de afet yönetimi, bir müdahale olarak ele alınıyor. Beş bin değil de
bin bina çöksün. Bin tane binanın başına, bin tane arama kurtarma ekibi
koyabilecek miyiz? Nerde bulacaksanız? Çadırlar, otobüsler, uzay üssü gibi
merkezler tamamen gerçek dışıdır, şovdur. Bunlarla afet yönetemezsiniz."
"Türkiye'nin Kırmızı Kitabı, Depremdir"
Sözlerini daha da sertleştiren Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, "Bugün
Türkiye'nin kırmızı kitabı depremdir, Türkiye'nin en büyük ulusal güvenlik
problemidir. Türkiye'de bu konuda uluslararası bir seferberliği başlatmak
zorundadır. Bunun farkında değiliz. Afetler kriz yönetimiyle çözülemez, kriz
yönetimi ilkel yönetim tarzıdır" şeklinde konuştu. İstanbul'daki afetin yönetilemeyeceğini öne süren Kadıoğlu,
"Aramayla, kurtarmayla, ilkyardımla, su dağıtmakla, yönetilemez. Beklemek
bir intihardır" dedi.
''İstanbul'da deprem olursa bize ne kadar zarar verir'' diye kendi kendimize sormak gerekir diyen Prof. Kadıoğlu,
zararı azaltmak zorunda olduğumuzu ve afet yönetiminin kalbinin bu olduğunu
vurguladı.
Uzay Üssü Gibi Merkezlerin Bir Anlamı Yok
Uzay üssü gibi merkezlerin, garip giysili görevlilerin, çok
pahalı araçların hiç bir anlamı olmadığını tekrarlayan Kadıoğlu, panel
katılımcılarına dönerek , "Siz birey olarak afete hazır
mısınız?" diye sordu. Salondan cevap alamayan Kadıoğlu sözlerini şöyle
sürdürdü: ''Siz hazır değilseniz, İstanbul hazır
değildir. Devlet ne yapacak? Eşyalarınızı mı sabitleyecek?''
"Adamı Çıkar, Enkazın Üzerinde Poz Ver. Afet
Yönetimi Bu Değildir"
"Çadır dağıtmak, yemek dağıtmak afet yönetimi
zannediliyor" diyen Kadıoğlu,
Türkiye'deki gibi bir afet yönetiminin gelişmemiş ülkelerin kalkınmasını
engelleyeceğini öne sürdü. Kadıoğlu eleştirisini sürdürürek, "Adamı
çıkar, enkazın üzerinde poz verdir. Bu değildir afet yönetimi. Bu kriz
yönetimidir" şeklinde konuştu. Afet yönetimini bir bilim dalı
olarak Türkiye'ye getirdiklerini söyleyen Kadıoğlu, yayınladıkları kitapları
kimse satın almayınca, bedava dağıtmak zorunda kaldıklarını söyledi.
İlk 30 Dakikaya Toplumu Hazırlayabilirsek Bunun Altından Ancak
Kalkabiliriz
Afet yönetimi konusunda Türkiye'de dil ve fikir birliği
almadığını söyleyen Kadıoğlu, "Esas olan vatandaşı afete hazır
olmasıdır. Valiliğin, kaymakamlığın afete hazır olmasının hiç bir anlamı
yoktur. Deprem olduğu an, o an yalnızsınız. İlk saatlerde ölen ölüyor. 3 güne
kadar kimse yok, Kızılay, AKUT, madenciler çok sonra geliyor. Ölümler ilk
dakikalarda gerçekleşiyor. Bu ilk 30 dakikaya toplumu hazırlayabilirsek, bunun
altından ancak kalkabiliriz " şeklinde konuştu.
Japonya'da Herkes Sigortalı Olduğu İçin Herkes Kendi Evini
Yapacak
Konuşmasının büyük bir bölümünde Japonyayla Türkiye'yi
kısaylayan Profesör Kadıoğlu, yine salondakilere dönerek sorular sordu ve
şunları söyledi:
"Binalarımıza güveniyor muyuz? Hayır. Kimin binalarında
eşyaları sabit. Hastane içinde hangi cihazlar sabitlenmiş. Tesisat olarak hepsi
yok olacak. Kaç kişinin sigortası var. Japonya'da herkes sigortalı olduğu için
herkes kendi evini yapacak, devlet kimsenin vergisini bu işe harcamayacak.''
Marmara Depreminde Sadece 1 Kişi Öldü
Japonların yaşananları unutmamak için depremde zarar gören
limanı olduğu gibi bıraktığını fotoğraflarla gösteren Kadıoğlu, "Gölcük
depreminde belediye başkanı, depremin izlerini sildi diye ödül aldı. Niye
siliyorsunuz? Millet hatırlasın" şeklinde konuştu.
Yine salona dönerek, "Marmara depreminde kaç kişi
öldü?" diye soran Kadıoğlu, "20 bin civarında" cevabına
alınca. "Hepsi yalan, 1 kişi öldü. Araba
fabrikasında bekçi düştü fay hattına öldü. Geri kalan herkesi binalar
öldürdü. Hala yanlış yerde arıyoruz sorumluyu. Bizi öldüren cahilliğimiz"
diye isyan etti.
Japonya ve Türkiye'deki binaları fotoğraflarla kıyaslayan
Kadıoğlu, Türkiye'de okul kapılarının dışarı açılması gerektiği gibi bilimsel
bir bilginin bile es geçildiğini öne sürdü.
Siz Okumuş İnsanlar Olarak Hazır Değilseniz, Türkiye Hiç
Hazır Değil.
''Bizim kendi evimizde bile planımız yok'' diyen Kadıoğlu, "Marmara depremi belki de ilahi bir
uyarıydı, 10 yıl geçti. Biz bu şansı hiç kullanmadık. Afet acil planları
yok" dedi. Kadıoğlu sözlerini şöyle sürdürdü: ''Erken uyarı, tahliye hiç bir
şey yok içerisinde. Şu anda deprem olsa, ne yaparsınız? Kimi camdan atlar, kimi
koşuşturur. Siz okumuş insanlar olarak hazır değilseniz, Türkiye hiç hazır
değil. Korku panik insani şeyler. Japonlar da korkuyor. Japonlar kamyonet
dolaştırıyorlar, insalara afet durumunda ne yapacaklarını gösteriyorlar. Kobe
depreminde çok sayıda yangın çıktığı için, kamyon içindeki mutfak maketinden
göstererek öğretiyorlar."
"Sivil Savunma Sirenleri Çalsa İstanbul Halkı 10 Kasım Diye Saygı Duruşunda Bulunur"
Türkiye'nin tamamen sınıfta kaldığını söyleyen Kadıoğlu bir
eleştiri de sivil savunmaya getirdi. Kadıoğlu, "Sivil savunma uyarı
sirenleri yasaya göre sadece savaşta çalınabilir. Bir de 10 Kasım'da. Şimdi
sivil savunma sirenleri çalsa İstanbul halkı
10 Kasım diye saygı duruşunda bulunur. Traji komik bir durumumuz var" şeklinde
konuştu. Deprem erken uyarısından bahsedildiğini ve bunun aldatmaca olduğunu
öne süren Kadıoğlu, "Deprem erken uyarısında dip dalgası geldiğinde sistemler
kapanır. Bu erken uyarı değildir. Erken uyarı insanların gerektiği gibi
davranmasını imkân verecek sisteme denir" ifadelerini kullandı.
Japonya-Türkiye Kıyaslaması
Kadıoğlu sözlerini şöyle tamamladı: Deprem sonrası nereye
gideceksiniz? Nerde yatacaksınız? Bundan haberiniz var mı? Japonlar depremde
okula gideceklerini bildiği için gidip okulda yatıyorlar, çoluk çocuk. Ne kadar
çok çadır o kadar az gelişmişliktir, o kadar ilkelliktir. Bir devlet bir binasını
güçlü yapamıyorsa, nasıl bir devlettir? Ne Avusturalya'da ne Japonya'da ne
bulamazsınız? Çadırı. Parklara bahçelere içme su tankları gömüyor Japonlar. Kaç
tane var bizde? Japonlar yangın için tanklar koyuyorlar. Okullara gıda
malzemesi ilaç koyuyorlar.
xxx
Deprem Nemrut'u
faaliyete geçirebilir
Deprem
uzmanları Pazar günü yaşanan depremin yarı pasif durumdaki Nemrut yanardağını
aktif gale geçirebileceğini söylüyor.
Macaristan
olağanüstü hal ve felaket bilgi servisi RSOE EDIS'e göre, sismologlar 23
Ekim'de Van'da meydana gelen depremin Nemrut yanardağını harekete geçirmesinden
endişe ediyor.
Van
Gölü'nün güneybatısında, Bitlis'in Tatvan İlçesi'ndeki şu an yarı aktif olarak
bilinen Nemrut Dağı'nın volkanik faaliyeti hakkında kesin bilgi elde edebilmek
için dağın etrafındaki gaz çıkışının ölçülmesi gerekiyor.
Bölgede
Pazar günü yaşanan 7.2'lik depremin ardından 6.1 büyüklüğünde bir de artçı
deprem olmuştu.
(Ntvmsnbc)
xxx
Osmanlı'nın Deprem
Formülü
2. Beyazıd depreme
karşı önlem olarak şehrin muhtelif yerlerine 2 bin deprem kuyusu açtırmışt
Osmanlı
İmparatorluğu tarihinde ilk kez 2. Beyazıd'ın hükümdarlığı döneminde 1509'da
depremle sarsılan İstanbul, 1556, 1766 ve 1894 depremlerinde de büyük hasar
gördü.
Araştırmacı-yazar
Talha Uğurluel, 2. Beyazıd'ın, depreme karşı önlem olarak, yerin altında
biriken gazı yerin üstüne vermek amacıyla, şehrin muhtelif yerlerine 2 bin
deprem kuyusu açtırdığını belirterek, ''Osmanlı'da ahşap ev, fay hattı üzerinde
bulunan İstanbul için bilerek tercih edilmiş. Osmanlı'nın ahşap eve yönelmesi
gelenek ve görenekten değil, depremdendir'' dedi.
Osmanlı
Padişahı Fatih Sultan Mehmet'in 1453'te İstanbul'un fethinden sonra meydana
gelen iki büyük deprem, 2. Bayazıd'ın hükümdarlığı dönemine denk geldi. Kentte
10 Eylül 1509 günü, gece saat 04.00'te meydana gelen deprem, İstanbul için çok
yıkıcı oldu. ''Kıyamet-i Sugra'' yani ''Küçük Kıyamet'' olarak
adlandırılan depremden sonra padişah Edirne'ye gitti.
Osmanlı
hâkimiyeti altındaki İstanbul'da 1509'dan sonra ikinci büyük deprem, 22 Mayıs
1766'da yaşandı. Kurban Bayramı'nın üçüncü gününe denk gelen deprem sırasında
korkunç gürültüler işitildi ve bu gürültüleri yaklaşık 2 dakika süren bir
sarsıntı takip etti. Bundan sonra 4 dakika kadar süren düşük şiddetli deprem
oldu. Bu depremin artçısı olan sarsıntılar 8 ay devam etti. Depremde yaklaşık 4
bin kişi öldü, çok sayıda kişi de yaralandı.
İstanbul'u
tarih boyunca etkileyen büyük depremlerden biri de 10 Temmuz 1894'te yaşandı.
Deprem yaklaşık 18 saniye sürdü ve birbirini takip eden 3 dalga halinde
etkisini hissettirdi. Tahminlere göre, bu depremde 280 kişi öldü, 298 kişi de
yaralandı
xxx
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder