11 Nisan 2012 Çarşamba

İnsanların Doğup Büyüdükleri Yerler Her Zaman Önemlidir


Memleketin çekim gücü
Memleket! İnsanın doğup büyüdüğü yer ya da gerisinde bırakıp gittiği yer… Aynı zamanda hiç unutamadığı, zaman zaman gidip gördüğü yerdir.
Birbirini hiç tanımayan iki insanın bile birbirlerine sordukları ilk soru “Memleket neresi?” olur. Bundan sonrası kendiliğinden gelir; memleket anıları anlatılır, memleketin güzelliklerinden bahsedilir ve özellikleri dile getirilir. Bu özlemi biraz da olsa azaltmak için Türkiye de büyükşehirlerde kültür ve dayanışma dernekleri kurulur. Bizim İzmir derneğimiz de bunlardan biridir. Derneğimiz faaliyet konusu genellikle Balkanlardır. Sık sık Rodoplar’dan, Tuna boyundan, Kocabalkan’dan, Dobruca’dan söz edilir.
Bu sohbetler hayalen memleketin dağlarında, çayırlarında, bağlarında dolaşılır. Soğuk sularını içer, serin gölgelerinde dinleniriz. Belki de kulaklarınızda kaval sesleri bile duyarız. Kısacası memleketin o inanılmaz çekim gücünü hissederiz.
Memleketin çekim gücü sihirli bir güçtür. Altın kafese konulan bülbülün öyküsünü bilmeyen hemen hemen yoktur. Bülbülü bir kafese koymuşlar; yemini suyunu ayağına getirmişler fakat küçük bülbül hiç birine dokunmamış ve ötmez olmuş. Bülbülün kafesi beğenmediğini düşünüp onu altın bir kafese koymuşlar ama durum yine değişmemiş. Bülbülün mutsuzluğu aynen devam etmiş. Hep memleketim memleketim deyip durmuş. Bunun üzerine onu salıvermişler ve bülbül de gökte bir tur atıp en yakın çalılığa konmuş. Neşeli neşeli ötmeye başlamış. Bülbülün bu neşeli sesini duyan diğer bülbüller de yanına konup ona eşlik etmeye başlamışlar. Etraf bülbül sesleri ile çınlamış.
Bu öyküyü geçen yıl Temmuz ayında gerçekleşen 2. Uluslararası Mestanlılar Buluşması’nda hatırladım. Dünyanın dört bir tarafından gelen katılımcıların üzerindeki tişörtlerde Türkçe, Bulgarca ve İngilizce olmak üzere 3 dilde “Mestanlı kalbimdesin” logosu yazıyordu. Demek ki insan dünyanın neresinde bulunursa bulunsun memleket sevgisini kalbinde capcanlı saklıyor. Memleketi insanı güçlü bir mıknatıs gibi kendine çekiyor. Anlaşılacağı üzere, hepimizin memleketi çok değerlidir.
Bunu gösteren pek çok işaretlerin varlığının farkına varamadığımız olur. Örneğin, Bulgaristan göçmenlerin soyadları memleketten alınmıştır. Cebelli, Koşukavaklı, Dereköylü, Mestanlılı gibi. Doğduğu köyü ve yeri soyadları ile yaşatanlar çoktur. Türkiye de yaşadığı mahalleye sokağa Kırcaali Mahalesi, Mestanlı mahalesi, Koşukavak Mahalesi ve benzeri yer adlarında hep memleketin özleminin giderilmesi için seçilmiştir. Ayrıca göçmenlerin açtıkları bakkal, alış veriş merkezi ve işyerlerine hep memleketi hatırlatan isimler verilmektedir. Arda Eczanesi, Kırcaali Bakkalı, Koşukavak Marketi, Eğridere Pastanesi gibi. Pek çok göçmen yeni doğan çocuklarına Arda, Meriç, Tuna gibi isimler koymaktadırlar.
1989-1990 yıllarında göç eden Bulgaristan Türklerinin Bulgaristan vatandaşlıklarını devam ettirmeleri, bazılarının köylerine dönüp evlerini tamir etmeleri, emekli olup da yaz aylarını doğup büyüdüğü yerlerde geçirmeleri hep memleketin çekim gücünün sonucudur.
Kaynak İbrahim Şafak –İzmir http://www.kircaalihaber.com/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder