Trakya Balkan Türkleri
Kültür ve Dayanışma Derneği
Başkanı Dr. Esma Gündoğdu'nun
Basın Açıklaması
Son günlerde komşu ve dost ülke Bulgaristan’da bazı siyasi partilerin ve yerel yönetimlerin etnik ayrımcılığı yeniden gündeme getirmelerini, Türkiye’deki sivil toplum örgütleri ve yerel yönetimler endişe ve üzüntüyle takip ettiklerini belirtirken, Bulgaristan’daki yerel yönetimler ve iktidar partisi GERP ve ırkçı ATAKA partisi, özellikle Bulgaristan’da yaşayan Türk azınlığa karşı bir yıl önce başlayan siyasi baskıları giderek artırmakta olduğunu söyleyen Trakya Balkan Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Dr. Esma Gündoğdu dernek yönetim kurulu ile birlikte yaptığı açıklamada, “Bilindiği gibi Bulgaristan’da yaşayan Müslümanlar, dini işlerini düzenleyen Başmüftülüğün atanması sorunuyla ile ilgili olarak hukuki statüsünü düzenleyen nizamnameler ve uluslararası anlaşmalarla yüzleşerek Bulgaristan yetkili makamlarının, Bulgaristan Müslüman toplumunun haklı talepleri yönünde hareket etmesini bekliyoruz.
Ekonomik kriz ve tiyatro reformu bahanesiyle Türk devlet tiyatroları kapatıldı. Bulgaristan’da milliyetçilik ve ırkçılık çizgisinde politika yapan ve parlamentoda temsili olmayan VMRO (İç Makedon Devrimci Örgütü) partisinin 320 bine aşkın imza ile parlamentoya getirdiği Türkiye’nin AB üyeliğine karşı referanduma gidilmesi talebinde bulundu. Bulgaristan’ın ulusal devlet televizyonunda (BNT) hafta içi her gün on dakika olarak yayımlanan Türkçe haber programına karşı ırkçı ve aşırı milliyetçi görüşleriyle tanınan ATAKA partisinin kampanya başlatması ve son günlerde düzenlenen yeni seçim yasası ile yerel seçimlerde oy kullanmak isteyenlere 12 ay ikamet zorunluğu getirildi. Bununla çoğunlukta olan iktidar partisi ve onu destekleyen ırkçı partı ATAKA kabul edilen bu değişiklerle yurtdışında yaşayan Bulgaristan vatandaşlarının haklarını hiçe sayarak ayrımcılık politikası yürütmektedir.
Bu olayların en düşündürücüsü ise son iki yılda Bulgaristan’da 14 Belediye Meclisi tarafından 1915 yılında yaşanan trajik olayları, “soykırım” olarak tanımalarıdır. Son olarak Edirne’ye sınır olan Svilengrad Belediye Meclisi ve ardından 28 Ekim 2010 tarihinde Edirne ile kardeş şehir olan Yambol Belediye Meclisi tarafından da bu yönde kararlar alınmıştır.
Bulgaristan ve Türkiye sınır komşusu olmakla beraber coğrafyamız ve sorunlarımız ortaktır. Bulgaristan Parlamento’sundan istediği kararı çıkartamayan radikalciler, çareyi bazı belediye meclislerinden istediği kararı çıkarmakta bulmaktadır. Belediye meclislerindeki küçük bir azınlığın bu kararı çoğunluğa nasıl kabul ettirebildiğini anlamakta zorluk çektiğimizi bildirmek istiyoruz. Bu durum onların samimi olmadıklarını göstermektedir. AB, birbirine sınır olan üye ve aday üye ülkeleri, özellikle de bu ülkenin yerel yönetimleri ve sivil toplum örgütlerine değişik fonlar ayırarak ortak anlayış ve değerleri geliştirici, önyargıları ortadan kaldırıcı, barışı güçlendirici projelere özel bir önem vermektedir. Tarihi olayları değişik şekilde yorumlamak olanaklıdır. Ama geçmişten gelen acılı anılarımızın hem Türk hem Bulgar milletlerinin belleklerinden tamamen silinmediğini unutmamak gerekir. Kimin acısının daha büyük olduğu gibi bir tartışmanın hiç bir yararı olmayacaktır.
Osmanlı İmparatorluğunun son yılları tüm İmparatorluk halkı için trajik bir dönem olmuştur. Türkler, Ermeniler ve diğer milletler büyük acılar yaşamışlardır. Bu dönemin tüm yönleriyle anlaşılması ve yaşanan çok sayıdaki can kaybının hatırasına gereken saygının gösterilmesi gerekmektedir. Ancak Ermeni tarafının tarihe bakışı, seçici bir şekilde Ermenilerin acısını ele almakta, yaşananları çeşitli şekillerde çarpıtmakta ve bunu Türklerin Ermenilere yaptığı ve esasen uluslar arası hukukta açıkça tanımlanmış bir suç olan soykırım olarak takdim etmektedir. Öte yandan, Bulgaristan’da yaşayan Bulgar ve Türk vatandaşların da gayet iyi bildiği üzere, Türkiye Cumhuriyeti’nin yakın tarihi de acı, ölüm, gözyaşı ve kederle dolu olan pek çok olaya şahitlik etmiştir. Osmanlı İmparatorluğunun son dönemi ayni zamanda Balkan kökenli yaklaşık beş milyon Türk’ün acı dolu hikayesidir. Bunların yarısından çoğu Balkan savaşları ve I.Dünya Savaşı ile bugünkü Türkiye Cumhuriyeti topraklarına göçleri sırasında hayatını kaybetmiş, geri kalanları da doğup büyüdükleri topraklardan bir daha dönmemek üzere ayrılmışlardır.
Bugün başta Edirne ve Trakya’nın diğer illeri olmak üzere, Türkiye Cumhuriyeti nüfusunun yaklaşık yedide birinin Balkan kökenli aileler ve bunların soyundan gelenlerden oluştuğu tahmin edilmektedir. Dolayısıyla gerek I. Dünya Savaşı, gerek 1915 olayları, Edirne ve Türkiye’nin diğer şehirlerindeki vatandaşlarımız için acı dolu hatıralarla özdeştir. Tüm bu acı hatıralardan husumet çıkartmıyor olmamıza rağmen ayni dönemde bizim de fazlasıyla yaşadığımız can kayıpları ve acıların görmezden gelinerek olayların siyasi nedenler ve tek taraflı bir bakış açısıyla Türkler tarafından işlenen “soykırım” olarak nitelendirilmesi kamuoyunda infialle karşılanmaktadır. Tarihin yazılmasını tarihçilere bırakıp, yerel yönetimler ve sivil toplum örgütleri olarak tarihe, iki komşu ülkenin dost halklarının ortak noktalarını gelştirmek, işbirliği ve dostluğu ilerletmek için, bugün yapacağımız katkılarımızla kalıcı barışa geçme yolunda yürümemiz daha doğru olacaktır.
Bu bağlamda Bulgaristan’da bu yönde karar alan illerde çeşitli şekillerde işbirliği içinde bulunan Edirne’deki sivil toplum örgütleri, dernek, eğitim kurumu ve diğer kurumları da tepki göstermeye ve ilişkilerini gözden geçirmeye davet ediyoruz.
Buradan, Bulgaristan’da iki ülke arasında hiçbir alaka teşkil etmeyen 1915 olayları ile ilgili kararları alan, başta Yambol olmak üzere tüm Belediyelere sesleniyoruz.
Birbirine komşu, aynı coğrafyayı ve kültürü paylaşan iki ülke arasında bu zamana kadar varolan ortak ilişkilerin devam etmesi ve bölge halklarımıza başta sınır belediyeleri olmak üzere, sivil toplum örgütleri, eğitim kurumları ve diğer ilgili kuruluşlarla ortak çalışmalarımızla daha fazla katkılar sağlamaya devam etmemiz için, aldığınız bu meclis kararlarını iptal edeceğinizi umuyor ve bekliyoruz.
Gelin hep birlikte bu coğrafyada huzur ve barış içinde, güçlü komşuluk ilişkileri ile ortak yaşamaya devam edelim.” dedi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder