Hak
İstiyorsak, Sandığa Gidip Oy Kullanmalıyız
Geçen hafta Atina'da ırkçılık karşıtı grupların ve göçmen toplulukların çağrısıyla ırkçılığın protesto edildiği bir gösteri düzenlendi.
Omonia Meydanı'nda bir araya gelen gruplar, ülkelerine gönderilmek istenen kaçakların toplanacağı göçmen kabul merkezlerinin kurulmasına karşı olduklarını ve ülkedeki ırkçı saldırıların sona ermesi gerektiğini vurguladı.Son kamuoyu yoklamalarında 6 Mayıs'taki seçimlerde yüzde 3 barajını aşarak parlamentoya gireceği ön görülen aşırı sağcı Altın Şafak örgütünün de kapatılmasını isteyen gruplar, "Bir daha ırkçılık yaşanmasın", "Altın Şafak kapatılsın", "Irkçılar yok olsun" şeklinde slogan attı.
Yürüyüşleri Yunan Parlamentosu'nun da bulunduğu Sintagma Meydanı'nda son bulan gruplar, slogan attıktan sonra olaysız şekilde dağıldı.
Görüldüğü gibi, hakkında bir zamanlar “bir şey olmaz, bunlar azınlıkta olan marjinal gruplardır, korkmaya gerek yok” denilen Altın Şafak gibi neonazi ve ırkçı yapılanmalar artık ciddiye alınacak duruma gelmiş durumdadırlar. Karacaferis’in aşırı sağcı Helen-Ortodoks LAOS Partisi’nden sonra şimdi de ırkçı neonazi eğilimli Hrisi Avgi Partisi Yunan Meclisi’ne girmeye hazırlanıyor. Seçeceğimiz Azınlık milletvekillerinin böyle bir mecliste işlerinin zor olacağı ortada. Allah anlara kolaylık versin.
Önümüzdeki seçimlerde, aşırı sağcı söylemleriyle dikkat çeken Kammenos’un Bağımsız Yunanlılar Partisi, Hrisi Avgi ve LAOS’un milletvekillerinden oluşacak aşırı sağ cephesinin yer aldığı bir Yunan Parlamentosu’nu düşünmek bile ürkütücü. Asıl ürkütücü olan parlamentoya girecek sol partilerin de oranının büyük olması. Bu durumda bizim parlamento vekillerin tekme tokat birbirine girdiği Tayvan meclisini de geçer. Parlamentosu bölye karışan bir ülkenin halkının nasıl etkileneceği de ayrı bir mesele. Dua edelim de parlamentonun muhtmel karışıklığı sokaklara yansımasın.
Ne diyelim... İnşallah bu ırkçılar meclise girmez... Bu konuda yapabileceğimiz en etkili şey, sandığa gidip önce bizi sonra da tüm ülkeyi tehdit eden ırkçılığa karşı bir oy kullanmaktır.
Mutlaka Sandığa Gidelim
Ve
Oyumuzu Bilinçli Kullanalım
Hangi parti Azınlıkla ilgili söylemlerinde gerçekten
samimi? Ben samimiyetlerine inanmak isterdim, ama inanamıyorum. Bizleri
particilik bu yüzden bağlamamalıdır. Bizim için önemli olan, kuvvetli bir
adayın desteklenerek vekilsiz kalmamamızdır.
Bu dönem her zamankinden çok birlik olmalıyız. Ülke
karışıyor ve partilerin bizimle doğru-dürüst ilgilendiği yok. Bu yüzden bizler
Azınlık ailesi olarak oylarımızı mutlaka kendi adaylarımıza vermeliyiz.
Yakınlarımızı ve dostlarımızı bu anlamda teşvik etmeliyiz. Bizi en iyi biz
anlarız ve zor zamanda bizim bizden başka sığınağımız yok.
Partilere küserek oy kullanmamak doğru bir tepki şekli
değildir. Bilmeliyiz ki, kullanılmayan her oy, halkımızın iki kat aleyhine
döner. Oy kullanmamak çare değildir, meydanı şikayetçi olduklarımıza mı
bırakacağız? Sandığa gitmeli ve onlara cezasını oyumuzla vermeliyiz. Bunun en
etkili yolu da mutlaka kendi adaylarımıza oy vermekten geçer.
Bazı okurlarımız kafalarının karışık olduğunu ve sandığa
gitme konusunda düşünceli olduklarını söylüyorlar. Bunlara sesleniyorum:
Kardeşlerim! Ortada fazla düşünülecek bir durum yok.
Mesele gayet açıktır. Gidin oyunuzu kullanın ve oyunuzu kullanacağınız kişi
mutlaka kendi insanınız olsun. Yunan basınına bakın ve “Yunan’ın oyu Yunan’a”
kampanyasından ibret alın.
Bizler tabii ki Batı Trakya’da yaşayan Azınlık ve
çoğunluk toplumlarını kutuplaştırmaktan ve çatıştırmaktan yana değiliz. Ancak
bir yerde bizleri zayıflatmaya yönelik bir yapılanma ve örgütlenme söz
konusuysa, ona karşı önlemimizi almak toplumsal vazifemizdir. Yumuşak başlı
olalım, ama uysal koyunlar gibi de güdülmeyelim...
Onun için Ey Batı Trakya Türkü!
Hak ve hukuk, demokrasi ve Azınlık Hakları istiyorsan
sandığa git ve oyunu kullan!
Oyunu kullanmazsan, seni insan yerine koymayanların
oyları iki kat aleyhine döner. Oy, senin hakkındır, namusundur, kimliğindir,
şerefindir… Sandığa küsmek, oy kullanmamak olmaz! Bu, kendine ihanettir,
kendini inkârdır!
Oyunla kendi varlığını hissettirmelisin. En azından
kendine bir temsilci seçebileceğini gösterebilmelisin…
Yunan Meclisi’nde
sana gölge yapan ağacı
kendi elinle kesme
Ramadan
Molla 04 Mayız 2012
Bu haftaki yazıma böyle bir başlıkla başlamak istedim.
Geçen hafta köylerde gazeteleri dağıtırken, karşılaşmış olduğum yüzlerce
soydaşla yaptığım sohbetlerin ana konusu 6 Mayıs Pazar günü yapılacak genel
seçimler, Azınlık adaylarının durumu ve Azınlığın oylarıydı. Yapmış olduğum
sohbetlerde soydaşlar farklı görüşler ortaya koydular. Kimileri bu kez oy
kullanmayacağız, kimileri beyaz oy kullanacağız, kimileri bu krizin nedeni olan
iki büyük partiyi cezalandırmak için oylarımızı küçük partilere kullanacağız,
kimileri halen kararsız, kimileri güçlü aday kimse oyumuzu ona kullanacağız,
kimileri de bizim adaylara kullandık da ne oldu? şeklinde görüşler ortaya
koydular.
Bu konu hakkında geçen hafta şahit olduğum iki soydaş
arasında geçen diyaloğu sizlere aktarmak istiyorum. Gazete bıraktığım
dükkanlardan birinde birkaç soydaşla karşılaştım. Kendilerine seçimlerle ilgili
düşüncelerini sordum ve bazıları fikirlerini belirtti. Fikir belirten
soydaşlardan birinin kullandığı cümle beni oldukça üzdü ve aslında Yunanlı
milletvekillerinin azınlıktan nasıl basitçe ve kolayca oy çaldıklarını bir kez
daha kolayca anlamama neden oldu. Soydaşımız konu hakkında düşüncelerini
aktarırken “Biz azınlık adaylarına oylarımızı kullanıyoruz da ne oluyor?”
cümlesini kullandı.
Bu soydaşımıza cevap vermeye hazırlanırken bir başka
soydaşımız benden erken davrandı ve o soydaşımıza çok güzel bir cevap verdi.
Soydaşımız diğer soydaşa cevap verirken şunları belirtti; “Azınlık adaylarının
hiç bir şey yapmadığını mı düşünüyorsun. Aslında dışarından ve uzaktan
bakıldığında ben de senin görüşüne katılıyorum. Ama ben bunu düşünürken,
aklımdan da bir şeyi hiç bir zaman çıkarmıyorum. Aklımdan çıkarmadığım şey de
Batı Trakya Türk Azınlığı’nın bir ferdi olduğum ve her zaman ikinci sınıf insan
muamelesi gördüğümdür. Üstelik bu muameleyi vaadlerine kolayca kandığımız ve
kendi insanımıza kullanmamız gerek oyları onlara kullanarak milletvekili
çıkardığımız Yunanlı adaylardan görüyoruz. Azınlık milletvekillerinin Atina’da
meclis toplantılarında, bakanlarla, yardımcılarla ve diğer yetkililerle kendi
toplumuna fayda sağlayacak bir girişimi harekete geçirmek için yaptığı
toplantılarda neler çektiğini hiç yakından gördün mü, buna şahit oldun mu? 300
milletvekili içerisinde yalnız kaldığını ve bu kalabalık içerisinde Batı Trakya
Türk Toplumu’nun kimliğini, dilini, dinini, eğitimini, kültürünü savunmanın,
Azınlığın haklarını aramanın nasıl bir şey olduğunu sen veya ben biliyor muyuz?
Dışarıdan konuşmak çok kolaydır, ancak işin içine girdiğinde çok farklı bir
ortamla karşılaşıyorsun ve bu ortamda kendi toplumunun haklarını savunuyorsun,
kendi insanının refaha ulaşması için mücadele veriyorsun. Bana göre senin
söylediğin “Azınlık adaylarına oyları verdik de ne oldu?” cümlesi sadece
Azınlığın gücünü azaltıyor ve Yunanlı adayların gücüne güç katıyor. Bizleri
böyle düşünceler ve fikirler parçalıyor. Benim inandığım bir şey var ki o da
bugüne kadar milletvekili olanların hepsi kendi toplumu için mücadele vermiştir
ve bizlerden aday olanlar da verecektir. Ben sana tek bir şey söylemek
istiyorum. Bizler artık Yunanlı adayların vaatlerine kanarak oylarımızı onlara
kaptırmak yerine oylarımız bizden, içimizde olan Azınlık milletvekili
adaylarımıza kullanmalı ve seçimlerde artık güçlü bir birlik-beraberlik örneği
sergilememiz gerekiyor. Bizler kendi insanımıza sahip çıkmamız gerekirken,
onları kötülüyoruz, diğerlerine ise kucak açıyoruz. Onlara sahip çıkmamız
gerekirken, onları zayıflatıyoruz. Biz toplum olarak artık uyanmalıyız ve
seçimlerde mutlaka oylarımızı artık kendi kardeşlerimize kullanarak onları
meclise güçlü bir şekilde göndermeliyiz. Unutmayalım ki, Yunan Parlamentosunda
onlar bizim gölgemizdir. Azınlığı gölgesi altına alan ağacı Yunanlı adaylara oy
kullanarak baltalamayalım.”
Soydaşımızın diğer soydaşımıza vermiş olduğu bu cevap
gerçekten çok hoşuma gitti. Çünkü maalesef böyle düşünen söydaşlarımız da var
ve oylarını ne yazık ki, bilinçsiz bir şekilde Yunanlı adaylara kullanıyorlar.
Bana göre de Azınlıktan seçilen milletvekilleri Yunan Parlamentosunda Azınlığın
gölgesidir, Batı Trakya Türk Azınlığı’nın sesidir. Bir STİLYANİDİS bir
PETALOTİS ya da bir SGURİDİS asla senin sesin olamaz senin HAKKINI savunmaz.
Azınlık milletvekillerimizin yapabilecekleri belirli bir
noktaya kadardır ve en iyisini yapmaya çalışıyorlar. Azınlık insanının kendi
adayını yargılaması doğru değildir. Yargılayacaksan Yunan devletini yargıla,
Azınlık milletvekillerinin çalışmalarına belirli bir yere kadar izin veren ve
buradan ileri gidemezsin diyen sistemi yargıla, partileri yargıla, %3’lük
barajı getiren Anayasayı yargıla ama Azınlık adayını yargılama. Çünkü onlar
Yunanistan Seçim Sisteminde mevcut olan %3’lük baraj nedeniyle partilerde aday
olmaktalar. Azınlık bugünkü sistemle Yunan Meclisinde ancak partilerden seçilen
milletvekilleri ile temsil edilebilmektedir. Var olan oy potansiyelimiz
maalesef sadece bu tercih için yeterlidir. İşte bunu seçimlerde oy kullanırken,
bunları düşün ve bu engelleri ortaya koyanları yargıla ve onları kendi adayını
destekleyerek cezalandır, tepkini koy ve varlığını hissettir.
Azınlık seçmeni patilerden aday olan kardeşlerimizi
oylarıyla meclise güçlü bir şekilde göndermelidir. Şu anda hem İskeçe hem de
Gümülcine’den çok sayıda azınlık adayları var. Bu adaylar şüphesiz hepsi
birbirinden değerli ve kendi toplumuna hizmet etmek için milletvekili adayı
olmuşlardır.
Her aday kendine göre seçim propagandasını belirledi ve
seçmenlerin oylarına talip oldu. Burada dikkat edilmesi gereken noktalar,
Azınlık seçmeni 6 Mayıs’ta mutlaka sandığa gitmeli, oyları Türk adaylarına ve
dağılmayacak şekilde kullanmalıdır. Bu kez seçimlerde azınlık seçmeni bilinçli
bir şekilde hareket ederse, tavrını Azınlık lehinde belirlerse ne İskeçe’de ne
de Gümülcine’de milletvekilsiz kalmaz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder