Balkan Benelüksü
ve
Büyük Arnavutluk Tartışmaları
Balkan Benelüksü, AB üyelik
sürecini hızlandırır mı yoksa bu ülkeleri AB dışında bir örgütlenmeye mi
hapseder? Peki, ya Büyük Arnavutluk için atılmış adımsa?
Bazen tüm küreyi
ilgilendiren hızlı gelişmeler bir makale ile başlar. Makale tartışılır, karşı
tezler geliştirilir ama bir bakarsınız 5 yıl sonra makalenin önerileri gerçek
hayata çoktan yansımıştır. Arnavutluk, Kosova, Makedonya ve Karadağ’ın AB
üyelik sürecini hızlandırmak amacıyla siyasi ve ekonomik ilişkileri ilerleterek
"ortak bir gelecek" inşa etmek üzere güçlerini Benelüks tarzı bir
yapılanma ile birleştirmesi yönündeki bir öneri de bu gözle inceleniyor. Balkan
Benelüksü ismiyle ortaya atılan fikir, Avusturyalı ekonomist Günther
Fehlinger ve Kosova doğumlu Brükselli gazeteci Ekrem Krasniqi’nin
EUobserver.com sitesindeki makalesiyle gündeme geldi. Makalede, 8 milyon
kişilik bir pazarın yaratılabileceği ve bunun söz konusu ülkelerin AB üyeliğini
de hızlandırılacağı, aksi takdirde AB üyeliği için 2030’ların beklenilmesinin
gerekeceği savunuluyor.[1] Bunun yeni bir devlet önerisi olmadığı,
ekonominin iyileştirilmesi yoluyla AB üyeli sürecinin hızlandırılması için
Benelüks veya Visegrad Dörtlüsü (V4) benzeri yapısal bir işbirliği önerisi
olduğu vurgulanıyor.
Ancak öneri bir
makale boyutunda kalmadı ve etkisi çığ gibi büyüdü; analistler kadar siyasiler
de tartışmaya katıldı. Hemen belirtmek gerekir ki AB yetkilileri projeyi
benimsedi ve destek açıklamasında bulundular. Karadağ sessiz kalırken, Kosova
öneriye çok sıcak bakmadığını ifade etti. Makedonya ise kesinlikle reddediyor.
Tartışmaların bir yönü, Balkan Benelüksü’nün söz konusu dört ülkenin AB üyelik
sürecini hızlandıracağı mı yoksa gerçekte bu ülkeleri AB’ye yakın ama AB
dışında bir örgütlenmeye mi hapsedeceği ile ilgili. Tartışılan diğer bir
konu ise bu önerinin Büyük Arnavutluk yolunda atılmış bir adım anlamına gelip
gelmediği ile ilgili. Nitekim Kosova’nın yüzde 92’si; Makedonya’nın yüzde 25’i
(Arnavutlar bu oranı yüzde 35–40 olarak vermektedir); Karadağ’ın yüzde 5’i (50
bin civarı) Arnavut asıllılardan oluşuyor.
“Büyük Arnavutluk” Tartışmaları
Makalede “Benelüks” tabiri, coğrafi bir
birlikteliğin üzerine oturtulmuş politik işbirliğini ifade etmek üzere tercih
edilmiştir. Arnavutluk, Kosova, Makedonya ve Karadağ’ı kapsayan bir proje de
ister istemez “Büyük Arnavutluk” ideasının bu şekilde devreye sokulduğu fikrini
doğuruyor. Aslında “Büyük Arnavutluk” denildiğinde Yunanistan’ın Epir
Bölgesi (kuzeybatısı), Karadağ’ın doğusu ile Sırbistan’ın yine Arnavutların
yoğun yaşadığı Preşova Vadisi ve hatta esasen Boşnaklara ait toprak
olmasına rağmen üzerine hak iddia edilen Sancak’ı[2] da (Sırbistan) kapsayan daha geniş bir
bölge kastediliyor.[3] Doğal Arnavutluk Platformu’nun (Platforma
E Shqıpërısë Natyrale)lideri Koço Danaj’ın[4] Arnavutların yaşadığı toprakların tek bir
devlet çatısı altında toplanmasıyla 2013 sonunda Balkanlardaki Arnavut
sorununun sona ereceği açıklaması ya da tezi de endişelere tuz biber oluyor.
Nitekim Doğal Arnavutluk Platformu’nun fikirlerini Kosova, Makedonya ve
Karadağ’da da paylaşan kesimler bulunuyor. Danaj’a göre Doğal Arnavutluk için
yedi aşama bulunuyor ve ilk adım Arnavutluk ve Kosova arasındaki sınırın ve
gümrüğün kaldırılması; ikinci adım, Arnavutluk ve Kosova’da tek millet-tek dil
prensibiyle tek eğitim sistemine geçilmesi; üçüncü adım, Arnavutluk, Kosova,
Makedonya, Preşova ve Karadağ’daki ana Arnavut partilerinin katılımıyla tek bir
Arnavut parti forumunun oluşturulması; dördüncü adım, Arnavutluk Anayasası’nda
birleşme prosedürüne ilişkin düzenlemelerin yapılması; beşinci adım, bir
referandum ile Arnavutluk ve Kosova konfederasyonunun kurulması ve Makedonya
için federalizm, Preşova Vadisi için serbest bölge talebinde bulunulması;
altıncı adım, Çam Arnavutları sorununun Çamerya [5] ve Arnavutluk arasında kabul edilecek bir
serbest bölge kararı ile çözülmesi; yedinci adım tek bir Doğal Arnavutluk
devletinin kurulmasıdır.
Bu fikrin Kosova’daki
en ateşli savunucularından–Kendi Kaderini Tayin Hareketi Genel Başkanı- Albin
Kurti ile yaptığımız söyleşilerden[6] çıkan sonuç da “Arnavutların tarihi
topraklarının birleştirilmesinde” ilk adımın Kosova ve Arnavutluk arasındaki
bir birleşme ile atılması, bunu Makedonya’daki Arnavutlarla gerçekleştirilecek
bir birleşmenin izlemesi tüm diğer adımların ise bundan sonra gelmesi gerektiği
yönündeydi. Kurti, “Büyük Arnavutluk” ifadesini de “doğal olarak Arnavutlara ait topraklar - Doğal Arnavutluk”
ifadesini de reddederek siyasi bir topluluk olarak tanımladığı “halklar”ın hayallerinin ve
isteklerinin esas alınması gerektiğini savunuyor. Daha açık bir ifadeyle tüm
adımların birer referandumla gerçekleştirilmesi gerektiğini vurguluyor. Ancak
sonuçta fikri anlamda tüm yollar aynı noktaya çıkıyor.
Balkan Benelüksü
önerisinin Büyük Arnavutluk’a ilk adım olarak değerlendirilmesinin
sebeplerinden biri de Balkanların bugünkü sınırlarını büyük ölçüde belirleyen
1878 Berlin Konferansı’na ilişkin tartışmaların ciddiyet kazanması, hem
Kosova’da hem Arnavutluk’ta Makedonya, Karadağ, Sırbistan Arnavutlarının da
katıldığı büyük gösteriler düzenlenmesidir. Berlin Konferansı, Arnavutlara ait
toprakların farklı ülke sınırları içerisinde bırakılması nedeniyle
eleştirilmekte ve düzenlemenin buradan başlanması gerektiği savunulmaktadır.
AB’ye Yakınlaşmak mı, AB’den Uzaklaştırılmak mı?
Balkan Benelüksü
önerisine Makedonya’dan gelen en önemli itiraz, AB ile bütünleşmek yerine
daha dar kapsamlı ve küçük ölçekli bir bütünleşmeye gidilmesinin kabul edilemez
olduğu yönündedir. Makedonya Dışişleri Bakanı Nikola Popovski, Makedonya´nın
dar bir çevrede yer almada hiçbir çıkarının bulunmadığını vurgulamakta,
önerinin zeminin olmadığını eklemektedir.[7] Dolayısıyla Akdeniz Birliği önerisine
Türkiye’den yükselen tepkilerin gerekçesine benzer şekilde; AB üyeliği için
yüzlerce ağır reform gerçekleştirmişken mahiyeti belirsiz olan ve daha dar
kapsamlı bir bütünleşme ciddi bir geri adım olarak görülmektedir.
Mal, hizmet ve
halkların serbest dolaşımı anlamıyla bakıldığında ise gelen itirazlar zaten
ikili anlaşmalarla bu yolun çoktan aşıldığı; dolayısıyla şaibeli bir
birliktelik oluşturmanın gereksizliği yönündedir. Makedon Hükümet Sözcüsü
Aleksandar Georgiev de Makedonya´nın tüm Avrupa ülkelerinin yanı sıra Türkiye
ve Ukrayna ile serbest ticaret anlaşmaları imzaladığını, 600 milyon nüfuslu bir
pazarı bir tarafa bırakıp 8 milyonluk pazarla kendilerini
sınırlayamayacaklarını açıklamaktadır.[8]
Öte yandan ekonomik
açıdan sorunlu AB’nin sadece yeni üyeler değil son genişleme dalgasında birliğe
katılan ülkeler için ve hatta zenginliğini zaten sağlamış bir iki eski üye
dışındakiler için dahi daha fazla refah ve zenginleşme vaat edemediği ortada.
Zaten AB üyeliği ihtimali, tüm adaylar arasında Arnavutluk, Makedonya ve Kosova
için daha da uzak. AB, ekonomik krizle pençeleşirken AB’nin yanında yeni bir
birleşmiş pazar oluşturulması da özellikle bu ülkelerin tamamının işsizlik ve
kötü ekonomik koşulların esiri olduğu düşünüldüğünde kısmi bir iyileşme
reçetesi sunabilir. Nitekim Balkan Benelüksü fikri, küçük işletmelerinin
bölgesel pazarlara ulaşmasını hedefliyor. Ama kim kime ne satacak, kimin işsizi kimin iş fırsatı sunmayan sektörlerinde
çalışma imkanı bulabilecek?
Bu noktada yine
Kosova’daki önemli bir bunalımı hatırlamak faydalı olacaktır. Sırbistan
sınırını kontrol edemeyen Kosova, Sırbistan mallarının gümrüksüz girmesini
engelleyemiyor ve ülkedeki “Sırp malı kullanmayın!” kampanyaları da fakir
halkın Arnavutluk’tan ya da Türkiye’den gelen mallara göre daha ucuz raflara
yerleşen Sırp mallarına yönelmesini engellemeye yetmiyor. Üstelik Arnavutluk
mallarına daha düşük vergi uygulanması da söz konusu olamıyor. Yasalar ve
tasarılar “çok kültürlü, çok etnikli ve çok dinli” toplu yaratma fikri ile
bağımsızlığına izin verilen Kosova’nın vasilerinin engeline takılıyor. Bu anlamda
Balkan Benelüksü, siyasi ve ekonomi açıdan hala Sırbistan’ın baskısı altında
kalan Kosova için bir çıkış noktası olabilecektir. Ancak bu projenin
Makedonya ya da Karadağ için ne vaat ettiği belirsizliğini koruyor.
Balkanlara Arnavut Değişimi
Proje, bir başka
devasa projenin ilk adımı olmasa dahi Makedon Dünya Kongresi’nin Makedonlar,
Karadağlılar ve Sırpların 5,5 milyon Arnavut karşısında 2,5 milyonluk bir
azınlık olacağı gerekçesiyle yaptığı itiraz da kısmen haklı görünüyor. Ancak
asıl dile getirilmeyen Makedonya’nın toprak bütünlüğüne ilişkin kaygılar.
Makedonya’daki ayrılıkçı hareket Ohri Barış Anlaşması ile dindirildi ama hala
daha ülkenin batısının merkezden ayrılarak –ilk adım olarak- Kosova ile
birleşmesi fikri canlı. Etnik ve dini farklılıklarının altının sürekli
çizilmesi de bunu görünür bir tehdit haline getiriyor. Açık ki Makedonya’nın
toprak bütünlüğü tehdit altına girerse bu Yunanistan ve Bulgaristan’ı da
rahatsız edecek yeni bir takım gelişmelere neden olacaktır. Nitekim özellikle forumlarda
Balkan Benelüksü adı altında açılan tartışmaların birden Makedon kimliğinin
tartışıldığı platformlara dönüştüğü gözlemlenebiliyor. Bu da Balkanlarda
yaraların sarılmadığı, güvensizlik ve nefret duygusunun varlığını hala
koruduğunu gösteriyor. Kesin olan haritalardaki en ufak değişikliğin tüm Balkan
haritasını değişmeye zorlayacağıdır.
Öte yandan “Büyük Arnavutluk” projesinin gerçekleşmesinin mümkün olup
olmadığından ziyade böylesi bir tehdidin çok canlı olarak hissediliyor olması
asıl sorgulanması gereken nokta gibi görünüyor. Kuşkusuz ki projeyi
gerçeğe dönüştürme çabaları var, sürüyor. Ancak bir de bunu “Müslüman
tehdidi”[9] olarak lanse eden, bu yolla “Ortodoks
Ekseni” çizmek ya da “Hıristiyan İttifakı” oluşturmak için destek almaya
çalışan başka büyük devlet hayalcileri var. Tarih gösteriyor ki bu coğrafyadaki
en büyük katliam ve soykırımlar da bu şekilde gerçekleştirilmiştir. Kullanılan
söylemler destek sağlamış olmalı ki, bugün “katliamlara sessiz kalan bir
Batı”dan ya da direk yardımcı olan Ortodoks ülkelerden bahsedilebiliyor.
Bu noktada Güney Doğu
ve Doğu Avrupa Küçük Silah ve Hafif Silah Denetimi Kliring Odası´nın raporu da
dikkate alınmalıdır. Nitekim araştırmalar, bölge halkının elinde yasal olarak 3
milyon ateşli silah ve yasa dışı olarak da 4 milyon silah bulunduğunu; 19
milyon kişinin ağır şekilde silahlandığını gösteriyor. İsviçreli STK Small
Arms Survey’e göre Sırbistan yaklaşık 1 milyon yasa dışı silahla bölgede lider;
hem yasal hem de yasa dışı silahlar hesaba katıldığında, Sırbistan´da her 100
kişiye yaklaşık 38 silah düşüyor. Suçbilimcilere göre insanların evlerinde
sakladığı ateşli silahların en az yüzde 80´i geçmiş savaşlardan kalma.[10] Sonuçlar, 90’lardan bu yana bölgede
konuşlanmış NATO ve BM güçlerinin en önemli misyonlarından biri olan silahların
toplanması işlevini ne kadar başardığını göstermesi açısından da önemlidir.
Sorunların çözümünde
kaydedilen ilerlemelerin bir adım sonrasının tekrar sorunun başlangıç noktası
olmasının ardında yatan sebep her bir etnik grubun kendini üzerinde yaşadığı
toprağın gerçek ve en eski sahibi saymasıdır. Her birinin tarih bilinci, bu
sebeple verilmiş savaşlar, dökülen kanlar ve dolayısıyla alınması gereken
intikamlarla yoğrulduğu için de çıkış koridoru her bir yeni siyasi ya da
silahlı çatışma ile biraz daha bölgeden uzaklaşmaktadır. Her ne kadar pek çok
açıdan cazibesini yitirmiş, güvenilirliğini yitirmiş de olsa bugünün koşulları
söz konusu Balkan ülkeleri için AB üyeliğini tek istikrar ve kurtuluş yolu
olarak dayatmaktadır. Nitekim sadece AB üyeliği perspektifinde tutulmaları
dahi bölgede göreceli bir istikrar ortamı sağlamakta; küçük çatışmalar
geçiştirilebilmekte, çözülme ve intikam girişimleri büyük ölçüde
ertelenebilmektedir. AB’ye alternatif de olsa AB üyeliğini hızlandırma
amaçlı da olsa şimdilik bölgesel yeni bir bloğun oluşması mümkün görünmüyor.
Çünkü Benelüks’teki dayanışma iradesinin Balkanlarda olduğunu söyleyebilmek
mümkün değil; aksine bu coğrafyaya hakim olan tek şey “haklı” bir güvensizlik.
Gözde Kılıç Yaşin
Kaynaklar
[1]
Günther Fehlinger, Ekrem Krasniqi, Balkan ´Benelux´ would speed up EU entry,
19 Haziran 2012, http://euobserver.com/opinion/116669
[2]
Sancak’ın Boşnak değil de Arnavut toprağı olduğu iddiasına ilişkin ileri
sürülen belgelerden biri 1800lü yıllarda Sancak’ta çarşıda çekilmiş fotoğrafta
görünen bazı kişilerin Arnavut şapkası takmış olmasıdır.
[3]
Tarihi Makedonya bölgelerinden Yunanistan’da kalan Batı Makedonya ve Orta
Makedonya’nın da esasen tarihi Arnavut toprağı olduğu ileri sürülmektedir.
(Kesriye –Kastorya-, Florina, Kozani gibi şehirleri içeren Batı Makedonya’dan
mübadele döneminde çok sayıda Türk, Anadolu’ya göç etmek zorunda kalmıştır.) Bu
çevrelerde Selanik’in de coğrafyaya dahil bulunması ve bazı başka gerekçelerle
Atatürk’ün de aslında Arnavut olduğu iddia edilmektedir. (Sadece Arnavutlar
değil pek çok Balkan milleti Atatürk’ü sahiplenmektedir.)
[4]
Arnavutluk’un güney kesiminden Ortodoks Hıristiyan Arnavut olduğu
belirtilen Doğal Arnavutluk Platformu lideri Koço Danaj (Danay), Arnavutluk’un
eski Cumhurbaşkanı Fatos Nano (1999-2000) hem de eski Başbakanlarından İlir
Meta’nın (2000-2002) ve Pandeli Majko’nun (2002) siyasi danışmanlığını
yapmıştı. 2010’da Doğal Arnavutluk Platformu isimli kitabını yayınlamıştır.
Görüşlerini yansıtan bir röportaj için bkz.: (Kryeziu Sadakat) “Shqıptarët
Nuk Janë Tragjıkët E Evropës!”, 20 Haziran 2009, AMC,
http://pashtriku.beepworld.de/files/Kosova_09/qershor-09/20-26.09/koco_danaj_shqiptaret_nuk_jane_tragjiketeevropes_20.6.09.htm
[5]
Epir Bölgesi’ndeki Çamerya (Yunanca’da Thesproita), İyon Denizi kıyılarından
doğudaki İyonya Dağları’na ve güneyde Preveze Körfezi’ne kadar uzanan arazidir.
27 Haziran 1944 ile Mart 1945 arasinda Yunanlılar bütün Çamerya’da sivil
halktan 3242 kisiyi katletmistir. 1944-1945 döneminde Yunan güçleri tarafından
soykırıma tabi tutulmuşlardır. Bugün Yunanistan’da kimliği baskı altında
tutulan 100 bin Çamerya Arnavutu yaşamaktadır. Baskılar nedeniyle Arnavutluk’a
kaçan Çamerya Arnavutlarının sayısı 150 bin olarak verilmektedir. Çamerya
Arnavutları, Tiran’da mukim Çamerya Siyasi Yurtsever Derneği vasıtasıyla
hak arama mücadelelerine devam etmektedir. Arnavutluk Halk Meclisi de 30
Haziran 1994’de aldığı bir kararla 27 Haziran gününü Çamerya Soykırımı’nı
anma günü olarak kabul etmistir. Türkiye, Çamerya Arnavutlarına her zaman kucak
açmıştır. Bkz. Michalopoulos, D., ´The Moslems of Chamouria and the Exchange
of Populations Between Greece and Turkey´, Balkan Studies, Vol 27, No 2,
1986, pp.305-6.; Miranda Vickers & James Pettifer, Albania: From Anarchy
to a Balkan Identity, C. Hurst & Co, 1997, p.xii.; Miranda Vickers, The
Cham Issue: Albanian National and Property Claims in Greece, Conflict Studies
Research Centre, Royal Military Academy Sandhurst, Surrey 2002
[6]
Gözde Kılıç Yaşın, Bağımlı Bağımsızlıktan Tam Bağımsızlığa Kosova: Lëvizja
VETËVENDOSJE!, 2023 Dergisi, Ocak 2012, Y.11, S. 129, ss 64-76
[7]
The Idea for Balkan Benelux is Groundless, Says Poposki, 10 Temmuz 2012, http://kurir.mk/en/2012/07/10/the-idea-for-balkan-benelux-is-groundless-says-poposki/
; Balkan Benelux initiative is getting attention, 1 Ağustos 2012, SeTimes
[8]
"Balkan Benelüksü" fikri sert tepkilere yol açıyor, 21 Temmuz 2012,
SeTimes
[9]
Örneğin Kosova- Arnavutluk arasında yapımı tamamlanan 38 kilometrelik İbrahim
Rugova Otobanı’nın açılış törenini “Büyük Arnavutluk İçin İlk Adım” başlığı ile
haber yapan kesimlere hem Yunanistan’da hem Sırbistan’da denk gelinmektedir.
[10]
Balkan countries loaded with firearms, 8 Ağustos 2012, SeTimes
Alıntı http://www.rubasam.com/NewsDetail.Asp?NewsID=1305&Title=Balkan-Benelüksü-ve-Büyük-Arnavutluk-Tartışmaları
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder