9 Haziran 2011 Perşembe

8 Haziran 2011 Büyük Devletler Örğütü Milletler Cemiyeti



Büyük Devletler Örgütü
 Milletler Cemiyeti

Birinci Dünya Savaşı’nın sonunda, temelleri 1919 Versailles Antlaşması’nda atılmış olarak “dünyada savaş ve saldırıları önlemek, mevcut durumu, yani statükoyu korumak” amacıyla kurulan Milletler Cemiyeti, 10 Haziran 1919’da Londra’da çalışmaya başladı. Milletler Cemiyeti, kuruluşunun ilk yıllarında “galip devletler tarafından, kendi lehlerine göre oluşturulmuş bulunan statükonun korunması amacıyla kurulmuş olduğundan ve bu devletlerin manda adı altında sömürgeciliği sürdürmeleri yüzünden”, hem Asya ve Afrika’da, hem de Amerika kıtasında birçok ulusun ve ülkenin güvenini kazanamamıştı. Milletler Cemiyeti Anayasası, tarafsız devletlerin fikirleri de alındıktan sonra, 28 Nisan 1919’da Paris Barış Konferansı tarafından kabul edilmiş, ikinci Dünya Savaşı’ndan sonra tasfiyeye uğrayana kadar iki savaş arası dönemin olaylarını etkileyen ve bu olaylardan etkilenen bir kurum olarak varlığını sürdürmüştü.
Milletler Cemiyeti’nin 27 kurucu üyesi vardı. Ancak, 1920’de üye sayısı 43’e ulaşmıştı.
Milletler Cemiyeti Anayasası’na göre, üyeler arasında ayrım yapılmış, “kurucu” ve “davetli” olmak üzere iki kategoride toplanmıştı. Kurucu üyeler, barış antlaşmalarına galip devlet statüsü ile imza koyan devletlerdi. Davetli üyeler, daha çok Birinci Dünya Savaşı’nda tarafsız kalmış olan devletlerdi. Cemiyet’in “büyük devletlerin millî amaç ve politikalarına vasıta” olarak kullandığı yargısı zaman içinde pekişmiş ve etkisini azalmıştı.
Cenevre’de Silahsızlanma Konferansı sırasında yapılan temaslarda, Türkiye’nin Milletler Cemiyeti’ne girmesi konusu da görüşülmeye başlandı.
Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü (Aras) Bey, Silahsızlanma Konferansı’nın 13 Nisan 1912 tarihli toplantısında yaptığı konuşmada, “Bugün (…) genel barış ve anlaşma idealine inancımızın en iyi bir göstergesi olduğunu zannettiğim politikamızın genel çerçevesini tarif eyledim. Eğer amacını açıklayabildiysem, eğer Türkiye’nin size açıkladığım şekildeki politikası Milletler Cemiyeti’nin ruhuna uygun düşüyor ise, sizlere temin edebilirim ki, Türkiye Cumhuriyeti bu asıl davaya katılmakta hiçbir engel görmeyecektir” diyerek, Türkiye’nin Milletler Cemiyeti’ne girmeye hazır olduğunu bildirmişti.
Milletler Cemiyeti Konseyi, 6 Haziran 1932 tarihli toplantısında, Türkiye’nin Milletler Cemiyeti’ne davet edilmesine oy birliği ile karar verdi. TBMM, bu davete, şu cevabı verdi:
“Türkiye Cumhuriyeti’nin Milletler Cemiyeti’ne üye olmaya hazır bulunduğunu ve Türkiye’nin Milletler Cemiyeti’ne üye olmayan devletlerle yapılanlar da kapsam içinde bulunmak üzere şimdiye kadar yaptığı anlaşmalarda üstlendiği yükümlülüklerin, Cemiyet üyeliği nitelikte olmadığını bildirmekle onur duyuyoruz.”
Genel Kurul’un 18 Temmuz 1932 günlü oturumunda, 43 üyenin oybirliği ile Türkiye, Milletler Cemiyeti üyeliğine kabul edilmişti.

Kaynak
                 -   Lord Kinnoss, Bir Milletin Yeniden Doğuşu, Altın Kitaplar.
                 -   E. Behnan Şapolyo, Türk İnkılâbı Tarihi Notları, Harp Okulu Basımevi.
                 -   Pars Tuğlacı, Çağdaş Türkiye I-II, Cem Yayınevi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder