30 Haziran 2012 Cumartesi

Türk Basketbol Bayan Milli Takımı'nın Başarısı

Bayan Basketbol Milli Takımı
Olimpiyatlarda
2012 Londra Olimpiyatları’nda A Milli Kadın Basketbol Takımımız da var… Ankara’da devam eden 2012 FIBA Kadınlar Olimpiyat Elemeleri’nde Londra vizesi alacak ülkeyi belirleyecek maçta Arjantin’i 72–58 yenen Ay-Yıldızlı ekibimiz, sadece İngiltere biletini cebine koymakla kalmadı, Olimpiyatlara giden ilk Kadın Milli Basketbol Takımı olarak da tarihe geçti.
Başantrenörlüğünü Ceyhun Yıldızoğlu’nun,  menajerliğini ise Canan Erdoğan’ın yaptığı ve Kaptan Nevriye Yılmaz, Bahar Çağlar, Begüm Dalgalar, Birsel Vardarlı, Esmeral Tunçluer, Işıl Alben, Kuanitra Holingsvorth, Nilay Kartaltepe, Şaziye İvegin, Tuğba Palazoğlu, Tuğçe Canıtez ile Yasemin Horasan’dan oluşan Potanın Perileri, Ankara Spor Salonu’nu dolduran taraftarlarımızın da büyük desteğiyle çıktıkları Arjantin maçını baştan sona üstün bir oyunla kazanıp 2011 FIBA Kadınlar Avrupa Şampiyonası’ndaki ikincilikle yakalanan başarıyı 2012 Londra Olimpiyatları’na katılma hakkı elde ederek bir üst noktaya taşıdılar.
Mücadeleye özellikle savunmada çok etkili başlayan A Milli Kadın Takımımız, ilk dakikalarda rakibine potayı göstermezken hücumda da kaptanımız Nevriye Yılmaz’ın art arda bulduğu sayılarla kontrolü eline aldı. Arjantin, ilk 5 dakikayı tamamı Nevriye Yılmaz’dan gelen isabetlerle, 11-0 önde tamamlayan Potanın Perileri karşısında ilk saha içi isabetini Melisa Gratter ile buldu. İlk çeyreği 14-8’lik üstünlükle geçen Millilerimiz, Diana Cabrera’nın da katkı vermesiyle farkın 2 sayıya inmesine engel olamad. A Milli Kadın Takımımız, ikinci periyotta dışarıdan Şaziye İvegin, içeriden de Bahar Çağlar – Kuanitra Holingsvorth ikilisinin devreye girmesiyle 15. dakikada farkı yeniden çift hanelere çıkardı (22-12). Ay-Yıldızlılarımız, devrenin son bölümünde ise rakibinin yaptığı hataları, Işıl Alben – Bahar Çağlar işbirliği ile iyi değerlendirerek seriyi 19-0’a taşıdı ve 18. dakikada durumu 33-12’ye getirdi. Agostina Burani’nin serbest atış isabetiyle seriyi sonlandıran Arjantin, devreye 20 sayı farkla 35-15 geride girmekten kurtulamadı.
İkinci devre Debora Gonzalez ile Birsel Vardarlı’nın karşılıklı orta mesafeli isabetleri ile başlarken, boyalı alandan Nevriye Yılmaz ve Kuanitra Holingsvorth ile etkili oyununu sürdüren A Milli Kadın Takımımız, 23. dakikada durumu 44-20’ye getirdi. Sandra Pavon – Erica Sanchez ikilisinin üç sayı çizgisinin gerisinden bulduğu isabetlere Şaziye İvegin ile yanıt veren Potanın Perileri, final periyoduna ise 55-40’lık skor avantajı ile girdi. Son çeyrekte Melisa Gretter’ın dışında skor üretmekte zorlanan Arjantin, bu oyuncunun art arda bulduğu sayılarla 32. dakikada farkı 10 sayıya indirdi (57-47). Ceyhun Yıldızoğlu’nun molasının ardından Tuğba Palazoğlu’nun sayılarıyla rakibinin serisini sona erdiren Millilerimiz, bitime 5 dakika kala skoru 64-50’ye taşıdı. Bu dakikadan sonra Millilerimizi faulle durdurmaya çalışan Arjantin’e karşı Tuğba Palazoğlu ve Kuanitra Holingsvorth ile isabetler bulmaya devam eden Ay-Yıldızlılarımız, oyunun kontrolünü mücadelenin sonuna kadar elinde tutarak maçtan 72–58 galip ayrıldı ve tarih yazdı.
A Milli Kadın Takımımızda 8 sayı- 6 ribaund- 11 asistlik harika performansıyla maçın en iyi oyuncusu seçilen Birsel Vardarlı’ya ise Tissot Ödülü'nü FIBA Başkanı Ivan Mainini sundu.
Salon: Ankara Spor Salonu
Hakemler: Srdan Dozai (Hırvatistan), Jose Martin (ispanya), Yudith Hodelin Mendoza (Küba)
Türkiye 65: Tuğba Palazoğlu 13 (1 ribaund), Begüm Dalgalar (1 asist), Birsel Vardarlı 8 (6 ribaund- 11 asist), Nilay Kartaltepe (1 ribaund), Tuğçe Canıtez 1 (2 ribaund), Esmeral Tunçluer 4, Işıl Alben 4 (1 ribaund- 3 asist), Nevriye Yılmaz 17 (5 ribaund- 1 asist- 4 top çalma), Kuanitra Holingsvorth 12 (8 ribaund), Yasemin Horasan (2 ribaund- 2 asist), Şaziye İvegin 9 (1 asist- 3 top çalma), Bahar Çağlar 4 (5 ribaund)
Arjantin 54: Debora Gonzalez 5 (1 ribaund- 1 asist), Ornelia Santana (3 ribaund), Paula Reggiardo (2 ribaund), Diana Cabrera 8 (4 ribaund- 1 asist), Andrea Boquete 2 (3 ribaund), Marina Cava 12 (1 ribaund- 1 asist), Agostina Burani 4 (7 ribaund), Melisa Gretter 17 (2 ribaund- 2 asist), Sandra Pavon 7 (3 ribaund- 1 asist), Erica Sanchez 3 (3 ribaund), Melisa Pavicich (1 asist)
1. Periyot: 14–8
2. Periyot: 21–7
3. Periyot: 20–25
4. Periyot: 17–18

29 Haziran 2012 Cuma

Balkanlardan Haberler

100.Yılında Balkan Savaşları ve Srebrenica
Balkan Savaşları, Osmanlı Devleti’nin Balkanlardaki 4 devlete karşı yaptığı savaşlardır. ( 8 Ekim 1912- 2 Eylül 1913). Çatışmaların temel nedeni Bulgaristan ve Sırbistan’ın Balkanlardaki genişleme faaliyetleridir.
Osmanlı Devleti’nin Balkanlardaki varlığının sona erdiren ve bölge ülkelerinin kendi aralarında savaşmasına neden olan Balkan Savaşları 100 yıldönümündeyiz. 1912-1913 Balkan Savaşları ile başlayan soykırım 1992-1995 yılları arasında yaşanan Bosna Savaşı süregelip devam etmiştir.
Osmanlı Devleti Balkanlarda sadece ağır topraklar kaybetmedi. Balkan Savaşları bölgede yaşayan Türk ve diğer Müslümanlar üzerinde büyük bir kıyımın gerçekleşmesine de neden oldu. İttifak güçlerinin bağımsız mücadelesi, Müslüman nüfusun katledilmesi ve mallarının talan edilmesi ve göçe zorlanmaları ile sonuçlanmıştır. Osmanlının Avrupa bölümünde 2- 3 milyon Müslüman toplum yaşarken Balkan Savaşları sonrasında bu oran % 61 oranında azalarak 1,4 milyona gerilemiştir. Balkan savaşlarında katledilen Müslümanların tek suçunun Allah’a farklı bir şekilde ibadet etmek ve farklı bir dil konuşmaktı. Balkan Savaşlarında Müslümanlar üzerinde işlenen soykırım, ittifak ülkelerinin milli politikaları olmuştur. Bu politika 1992–1995 yılları arasında Bosna Savaşlarında Srebrenitsa da aynen uygulanmaya devam edilmiştir. 1912 sonlarında Kievskaya Myls isimli gazetede muhabir Lev Troçki, Balkanlar da Müslümanlara karşı uygulanan zulümlere dair bulgularla karşılaşmıştır.
Osmanlı Devleti’nin Avrupa’ya ilk adım atmasıyla birlikte, Türk olmayanları İslamlaştırma ve Türkleştirme gibi bir politika gütmemiştir. Osmanlı hoşgörüsü, bilimde, sanatta, dinde yani her alanda kendini hissettirmiştir. Tüm bu “Osmanlı hoşgörüsü” kavramı karşısında Balkan ülkeleri önce Balkan Savaşları arkasından Bosna Savaşı ile Türk ve Müslüman halkları soykırıma tabii tutmak, topraklarında zorla göç ettirmek zorunda bırakmışlardır.
1912–1913 ile başlayan soykırım 1992–1995 ile süregelip devam etmiştir. Müslüman Boşnaklar bu mezalim karşısında yıkılmadan ayakta durmayı başarmışlarıdır. Süregelen bu soykırım ne ilk ne de son olacaktır. Müslüman Boşnaklar birlik ve beraberliklerini koruyarak Srebrenitsa da yaşanan mezalimi asla unutmayacaktır.
Aydın Boşnakları Kültür Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Yüksel Mergen
Kaynak http://www.bosnakmedya.com/

 Şahin Çocuk Kulübü’nden
Başarılı Yılsonu Gösterisi
Batı Trakya Azınlığı Yüksek Tahsilliler Derneği çatısı altında faaliyet gösteren çocuk kulüplerinin yılsonu gösterileri devam ediyor. BTAYTD’nin en aktif çocuk kulüplerinden biri olan Şahin çocuk kulübü de yılsonu gösterisini 18 Haziran Pazartesi günü Şahin Türk İlkokulu bahçesinde gerçekleştirdi. Çocuk kulübü görevlileri Sevkan Tahsinoğlu, Gülcan Mümin ve Sevcan Hacıali gözetimindeki çocuklar gösteride başarılı bir performans sergileyerek izleyicilerden büyük alkış aldılar.
Pazartesi günü öğleden sonra yapılan gösteriye Şahin halkı büyük ilgi gösterdi. Çocukların anne-baba ve akrabalarının yanısıra Şahin köylüleri de gösteriyi izlemek için okul bahçesine akın etti. Gösteriyi izleyenler arasında ayrıca T.C. Gümülcine Başkonsolosluğunu temsilen Muavin Konsolos F. Berin Okur, milletvekilimiz Hüseyin Zeybek, Mustafçova Belediye Başkanımız Mustafa Cukal, BTAYTD Başkanı Erkan Ruşen ve İskeçe Müftü Yardımcısı Fatma İmam yer aldı.
Etkinlikte selamlama konuşmaları da yapıldı. İlk olarak konuşan BTAYTD Başkanı Erkan Ruşen dernek olarak çocukların eğitimine verdikleri öneme değinerek bu tür çalışmaları sonuna kadar yürüteceklerini belirtti. Daha sonra konuşan Belediye Başkanı Mustafa Cukal da eğitimin önemine değinerek çocuklarımızın geleceğimiz olduğu söyledi ve belediye olarak da bu tür etkinliklere her zaman katkı sağlamaya özen gösterdiklerini ifade etti. Ardından söz alan milletvekili Hüseyin Zeybek, öncelikle seçimlerde bir kez daha kendisine gösterilen güvene teşekkür etti. Zeybek azınlık eğitimindeki problemlerin halen devam ettiğini belirtti ve derneklerimizin bu tür çalışmalarının çocuklarımıza büyük katkı sağladığını ifade etti. Etkinlikte konuşan İskeçe Müftü Yardımcısı Fatma İmam da çocuk kulüplerinin çok önemli bir eksikliği giderdiğini belirterek Şahin köyünün bu konuda şanslı olduğunu zira birçok köyümüzde bu konuda eksiklikler olduğunu söyledi. Etkinlikte söz alan Muavin Konsolos Berin Okur da burada görev yapanların büyük fedakârlıklara bu işi yaptıklarını ifade ederek çocuk kulübü görevlilerini, çocukları ve ailelerini tebrik etti.
Yapılan konuşmaların ardından çocukların gösterisine geçildi. Çocuklar birbirinden güzel oyunlar ve gösteriler sergileyerek kendilerini izlemeye gelenlerden büyük alkış aldılar. Çocuk kulübüne çocuklarını gönderen aileler de kulübün çalışmalarından duydukları memnuniyeti ifade ettiler ve yıl boyunca evlâtlarına büyük katkı sağlayan çocuk kulübü görevlilerine olan şükranlarını ifade ettiler. Çocuk kulübü görevlileri de okul bahçesini yıl sonu gösterisi için kendilerine tahsis eden okul müdürü Hasan Kurak ve encümen heyetine teşekkür ettiler.
Kaynak Bilal Budur http://www.milletgazetesi.gr/

28 Haziran 2012 Perşembe

Bulgaristan Kırcaali'de ki Festivaller

12. Uluslararası Perperikon
Sanat Festivali başladı

Dün akşam Kırcaali Belediye Kültür Evi önünde resmi bir törenle 12. Uluslararası Perperikon Sanat Festivalinin açılışı yapıldı. Festival, iki projeyle Kültür Bakanlığı, Kırcaali Belediyesi ve çeşitli sponsorlar tarafından finanse edilmekte. İlk başta çok sayıdaki Kırcaalileri Norveç’in Melbu kentinden bir bando orkestrası eşliğinde Kırcaali Petko Raçov Slaveykov Lisesi Orfeyus dans grubu kızları güzel koreografisi ile dikkati çeken danslarla selamladılar.
Ayrıca Norveç’ten gelen konuklar özel olarak Kırcaali için hazırlanan Hristo Botev Marşını, Lunen Çovek /Ay İnsanı/ ve Ezero /Göl/ eserlerini gözler önüne serdiler. Perperikon Festivalinin organizatörü Perperikon-Melpomena Derneği Başkanı Petar Savçov yaptığı konuşmasında bu yıl çok ümit ve başarılarla dolu bir dönemin tamamlandığını ve önümüzdeki yıldan itibaren festivalin yeni bir vizyona sahip olacağını kaydetti. Savçov, festivalin başından bu yana 25 Avrupa ülkesi ve Bulgaristan’dan 2 500’den fazla sanatçının iştirak ettiğini belirtti.
Festivalin açılışını yapan Kırcaali Belediye Başkanı ve Organizasyon Komitesi Başkanı Müh. Hasan Azis, “İlk önce kendim ve tüm Kırcaali Belediye yönetimi adına Norveç’ten konuklarımızın bize yaptıkları güzel sürpriz için teşekkürlerimizi sunmak isterim. Her bir festival emsalsizdir, belirli bir fikir sonucu ortaya çıkmıştır ve özel mesaj verir. Ülkede veya Balkanlar ve Avrupa’da tiyatro, müzik ve dans sanatlarından başka tarih aracılığıyla arkeoloji de içeren her hangi bir festivalden haberim yok. Bu etkinliğin Kırcaali’nin kültürel tarihinden ve bugününden bir parça olduğunu söylemeden geçemeyeceğim, fakat ayrıca Perperikon Festivali Kültür Bakanlığının kültürel etkinlikler takviminde de yer almaktadır ve bu da Avrupa kültürel değerler sisteminde çok önemli bir yeri olduğunun bir başka kanıtıdır” dedi.
Açılıştan sonra Belediye Kültür Merkezinin fuayesinde Kırcaalili ressam Kostadin Petkov’un “Gördüğüm Gibi Varna” başlığı altında sergisi tanıtıldı. Açılışta Kırcaali Belediye Başkanı Hasan Azis ressamın sergisini kutladı ve gelecekte eserlerinde Kırcaali’yi göstermesini diledi. Kırcaalili başka bir ressam Hari Atanasov, Pekov’un Kırcaali’yi resmettiği sergisine hazırlıklara başlamış bulunduğu sırrını verdi.
Daha sonra Kırcaaliler ücretsiz olarak Mark Kamoleti’nin oyunu üzere Dimo Dimov tarafından sahneye konulan Lüboven Uikend /Aşklı Haftasonu/ başlıklı tiyatro komedisini izlediler, doyasıya eğlendiler. Tiyatro oyunu Perperikon Festivali ve Sofya Provokatsiya /Tahrik/ Tiyatrosu ile ortaklaşa gerçekleştirilmiştir. Baş oyuncunun Perperikon Festivalinin ana organizatörü Petır Savçov’un olması güzel bir sürpriziydi.
Perperikon Festivali bu akşam saat 19.00’da yine Belediye Kültür Merkezi sahnesinde oynanılacak Na Rıba /Kıyısında/ başlıklı oyunla devam edecek.
12. Uluslararası Perperikon Sanat Festivali cumartesi akşamı Perperikon kalesinin bulunduğu dağın eteklerinin açık alanında düzenlenen müzik şenliğiyle sona erecek.
Festivalin tüm programı www.perperikonfest.com sitesinde bulunabilir.
Kaynak Resmiye Mümün http://www.kircaalihaber.com/


8. Balkan Türk Folklor Festivali
Kırcaali–2012

Balkan Türk Folklor Festivali Ömer Lütfi Kültür Derneği tarafından Kırcaali İlindeki 7 belediyenin desteği ile gerçekleşmekte. Bu yıl sekizincisi düzenlenen festivale Türkiye, Bulgaristan, Yunanistan, Makedonya ve Romanya’dan 6 Türk Folklor Ekibi katılacak.
  • Festivalin açılışı 09.07.2012y. saat 11,00 Kırcaali merkez parkta yapılacak. Aynı gün saat 14,00 da Cebel’de ve 17,30 da Krumovgrad’ta /Koşukavak/ gösteriler yapılacak.
  • 10.07.2012y. saat 10,30’da Momçilgrad /Mestanlı/ ve 19,00’da Ardino’da /Eğridere/ gösteriler olacak.
  • 11.07.2012y. saat 10,30’da Çorbaciysko’da /Çorbacılar/ ve aynı saatte Çernooçene’de /Yenipazar/ gösteriler yapılacak. Balkan Türk Folklor Festivali’nin kapanış gala konseri aynı gün saat 19,00’da Kırcaali Merkez parkta yapılacak.
Kaynak http://www.kircaalihaber.com/

27 Haziran 2012 Çarşamba

Yunanistan'da Tütün Üreten Türklerin Durumu

Yunanistan’da
Tütün Üretici Esat Hüseyin
“Tüm zorluklara rağmen, tütün üretimine devam”
Trakya Tütün Üreticileri Kooperatifi Başkanı Esat Hüseyin, tütün üretimiyle ilgili açıklamalarda bulundu.
Trakya Tütün Üreticileri Kooperatifi Başkanı Esat Hüseyin, tütün üretimiyle ilgili açıklamalarda bulundu. Hüseyin, bütün zorluklara rağmen tütün üretiminin devam edeceğini belirterek, bu yılki olumsuz hava koşullarının neden olduğu sıkıntıların giderilmesi için tütün üreticilerini dayanışma ve yardımlaşmaya çağırdı. Esat Hüseyin özellikle bu dönemde tütün fidesi (haşlama) konusunda yaşanan sıkıntının giderilmesi için kooperatif olarak da yardımcı olmaya çalıştıklarını belirtti.
2011 yılında satılan tütünlerin hepsinin ödendiğini kaydeden Esat Hüseyin Gündem’in sorularını yanıtladı.
Gündem: Tütün üreticileri geçen yıl sattıkları tütünlerin paralarını alabildi mi? Bu konuda sıkıntı var mı?
Esat Hüseyin: 2011 yılında üretilen bütün tütünler satıldı. Hiçbir yerde tütün kalmadı ve hepsi ödendi. Bazı tüccarlar ödemeleri biraz geciktirdiyse de hepsi ödendi.
Gündem: Bu yıl üretim konusunda yaşanan sıkıntılar var mı? Bu sıkıntıların aşılması için neler yapıyorsunuz?
Esat Hüseyin: Bu sene ilginç bir dönem yaşıyoruz. Yağmur açısından bereketli bir yıl. Aşırı yağmurlar ve bazı yerlerde etkili olan dolu yağışı haliyle tütün ekimini etkiledi. Yağışlı hava özellikle tütün fidelerini (haşlama) çok etkiledi. Bir çok yerde çürüdü; yağışlı hava yüzünden de aşırı çabuk büyüdü. Dolayısıyla tütün ekimi biraz gecikti. Şu anda fide konusunda sıkıntı var. Tütün üreticilerinin neredeyse yüzde 50’si fidesiz kaldı. Biz ekip olarak köyleri ziyaret edip, tütüncülerimizin dertlerine derman olmaya çalışıyoruz. Buradan bir çağrıda bulunmak istiyorum. Tütün ekimini tamamlamış ve fazla fidesi bulunan üreticiler, kesinlikle fide yerlerini sürmesinler. Haziran ayının sonuna kadar tutsunlar. İhtiyacı olan tütün üreticilerine artan fidelerini versinler. Köyler arasında fide sağlanması konusunda dayanışma olması lazım. Hatta fazla fidesi bulunan tütün üreticileri, kooperatifi de arayıp ihtiyaç sahiplerine ulaşabilirler. Bu dönem tütün üreticelire arasında her dönemden çok yardımlaşma ve dayanışmaya ihtiyaç var.
Gündem: Olumsuz hava şartlarına rağmen, tütün üreticileri bu yıl, geçen yıl ürettikleri miktarı elde edebilir mi?
Esat Hüseyin: Biz kooperatif olarak geçen yıl 5 milyon 800 bin kilo tütün teslim ettik. Bu yıl da geçen yıl ekilen dönümler ekiliyor. Bu yıl da yaklaşık 51 bin dönüm tütün ekilecek. Tütünler ekildikten sonra hava şartları uygun olursa, geçen yıl üretilen miktar kadar üretilebilir. Ancak hava şartları uygun olmazsa, hem tonaj açısından, hem de kalite açısından geçen yıla nazaran farklı bir tablo ortaya çıkabilir. Bu da ekonomik olarak tütün üreticisini mutlaka etkiler. Unutmayalım ki, bölgemizde 6 bin aile tütünden geçiniyor.
Gündem: Tütün primleri konusunda herhangi bir değişiklik var mı? Tütün üreticileri primlerini almaya devam edecek mi?
Esat Hüseyin: Biliyorsunuz ki, tütün primleri aynı sistemle 2013 yılına kadar devam edecek. Daha sonra yeni prim sistemine geçilecek. Tütüne primler en az 2020 yılına kadar verilmeye devam edecek. Bu AB’den onaylandı. Ancak ne şekilde verileceğini şimdilik bilmiyoruz. Biz kooperatif olarak Tarım Bakanlığı’na 2013 yılından sonra primlerin dönüm başına değil, kilo başına verilmesini ve kilo başına 4,5 euro ödenmesini teklif ettik. Teklifimizin kabul edileceğini ümit ediyoruz.
Şu anda daha önce tütün primlerine yapılan yüzde 50’lik kesintinin yüzde 25’ini üreticilerimiz tahsil etti. Yunanistan genelinde tütün üretim belgesine sahip 41 bin kişiye ödemeler yapılacak. Rodop ilinde yaklaşık 1800 kişi bu parayı aldı. 20 Haziran’a kadar herkesin ödenmesi bekleniyor. Vergi iadesi (FPA) ödemeleri de başladı. Yunanistan genelinde yüzde 90’ı ödendi. Ancak bizim bölgede biraz gecikme var. Vergi iadesi tütüncülerimizi biraz olsun rahatlatacak. En az tütün ekimi zamanındaki masrafları karşılayacak.
Gündem: 2012’de tütün satışları nasıl olacak?
Esat Hüseyin: Bu sene başında kooperatif olarak bütün koçanları üreticilere teslim ettik. Üreticiler tütünlerini hem kooperatif vasıtasıyla, hem de özel bir şekilde tütün tüccarları vasıtasıyla satabilir. Şu anda tütün tüccarları üreticilerle sözleşme (simvasi) imzalıyor veya koçanlarını bize kooperatife teslim ediyor. Kooperatifin pazarlık yapma payı ve dolayısıyla daha iyi fiyat elde etme imkanı vardır. Ne kadar çok koçan elde edersek, o kadar iyi pazarlık yapma ve iyi fiyat elde etme imkanımız olacak. Geçen yıl bizim sattığımız tütünler tüccarların verdiği fiyattan ortalama olarak en az 30 cent daha pahalı satıldı. Bu yıl da en az 2 bin koçan toplarsak, ortalama fiyattan yaklaşık 50 cent daha pahalı satabiliriz.
Kaynak Ozan Ahmetoğlu Gündem http://www.gundemgazetesi.com/news/detay_03.php?h2_id=1065

26 Haziran 2012 Salı

Bulgaristan Rodop Bölgesi Sanat ve Kültür Etkinlikleri

Ardino, Kartal’da
Kültürel ve Turistik Ürünlerini Tanıttı
Ardino/ Eğridere/ Belediyesi kardeş İstanbul- Kartal Belediyesinde düzenlenen Kültür ve Sanat Festivalinde özel bir sergide kültürel ve turistik ürünlerini tanıttı. Festival Balkan ülkelerinden 9 Belediyeden toplam 150 kişinin katılımıyla gerçekleşti.
Ardino son yıllarda çeşitli proje kapsamında basılan tüm reklam ürünleri ve ülke çapında Belediye olarak tek iki dilde yayınladığı “Ardino’nun Sesi” gazetesini de Kartal’da gösterdi. Sergide ünlü Bulgar karikatürcü Jivko Tenev - GISSEN’in “Ardino’nun Sesi” gazetesine bağışladığı “Sözden Önce” başlıklı karikatür sergisi de yer aldı.
Bundan önce gerçekleşen festival programına iki ekibiyle Ardino Rodopska İskra Toplum Merkezi de katıldı. Türk Halkoyunları Topluluğu ile Rodopçanka Folklor Ekibi sunduğu gösterileriyle ev sahiplerin gönlünü kazandı. Hristo Smirnenski Meslek Lisesinden İsmegül Bayram okuduğu bir şiirden sonra Ardino Belediyesinin programının sunuculuğunu yaptı. Ozan Ali Emin’de sazı ve sözüyle Kartal’da sahne aldı.
Türk Folklor Grubunun solistliğini de yapan Rodopska İskra Toplum Merkezi Başkanı Yüksel İ
smail Belediye Başkanı Resmi Murat’ın Kartal Belediye Başkanı Op. Dr. Altınok Öz’e gönderdiği selamlama mektubunu okudu. Türkücü, Resmi Murat adına Kartal Belediye Başkanına Ardinolu ressamlar Bankovlar’ın çizdiği Şeytan Köprüsü resmini hediye etti.
Kartal Belediyesinin sakinleri Ardino’nun kültürel ve turistik ürünlerine büyük ilgi gösterdiler ve yaz tatilinde ziyaret etmek istediklerini söylediler.
Kaynak Kırcaali Haber http://www.kircaalihaber.com/
 3. Mestanlılar Buluşması Yapılacak
Momçilgrad /Mestanlı/ Belediyesi, geleneksel düzenlenen Dünya Mestanlılar Buluşmasının14 Temmuz cumartesi günü saat 19.00’dan itibaren merkez kent meydanında gerçekleştirileceğini duyurdu. Momçilgrad Belediyesi yurt içinde ve yurtdışında Almanya, Türkiye, Hollanda, Belçika, İsveç, Avusturya, Amerika Birleşik Devletleri /ABD ve başka birçok ülkelerde yaşayan Mestanlıları şenliğe katılmak üzere doğup büyüdüğü yere dönmeleri için sesleniyor. Buluşma artık üçüncü yıl “Mestanlı Daima Kalbimde” başlığı altında organize edilmektedir.
Belediye Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü tarafından sunulan bildiride, “Momçilgrad Belediyesi, dünyanın çeşitli yerlerine dağılmış olan Mestanlıları bu şenliğe yakınları ve dostlarla görüşmek, sıla ile olan bağlantının kopmaması, kökenlerinin kentte olduğunu unutmamaları ve Mestanlı için çocuk, dost ve torunlarına anlatmaları için davet ediyor” diye belirtilmiştir.
Momçilgrad’ın misafirlerini yaz akşamında kent merkezinde şarkı söyleyip, dans etmeleri için güzel bir müzik programıyla karşılayacağı anlaşıldı.
3. Mestanlılar Buluşması çerçevesinde yapılacak etkinliklerin 10-15 Temmuz arası tarihlerinde bir hafta boyunca süreceği ilan edildi. O zaman çeşitli spor müsabakaları ve konserler düzenleneceği belirtildi.
Kaynak Kırcaali Haber http://www.kircaalihaber.com/

25 Haziran 2012 Pazartesi

Yunanistan'ın Ekonomik Durumunu


Yunanistan’dan
Otel, Havaalanı Liman, Demiryolu
Satın Alma Zamanı
Ekonomik krizden çıkış yolu olarak özelleştirmeyi öngören Yunanistan ekonomisinin neredeyse can damarlarını satışa sunuyor. Yunanistan'ın kurtuluşu olarak görülen özelleştirmeler için Yunan Bakan Papaconstantinu'dan Türk şirketlerine davet geldi. Papaconstantinu, "Tüm şirketlere önyargısız olarak kapımız açık" dedi.
2015 yılına kadar 50 milyar eurodan fazla özelleştirme yapmayı planlayan Yunanistan'da otoyollardan limanlara, havaalanlarından tren istasyonlarına kadar devletin elindeki çok sayıda tesis müşteri bekliyor. Satılık fabrika sayısında da patlama yaşanan Yunanistan'da şu anda çok sayıda satılık mobilya fabrikası bulunuyor.
Şu anda gerek kamunun gerekse özel sektörün elindeki yüzlerce şirket satılık. Üstelik bu şirketlerin değerlerinin ortalama olarak yüzde 20 gerilediği belirtiliyor.
Yunanistan'ın Enerji Bakanı George Papanconstantinu, mali krizdeki Yunanistan'ın iflastan kurtuluşu olarak görülen özelleştirme ihalelerinde Türk şirketlerine kapılarının sonuna kadar açık olduğunu söyledi. Papaconstantinu, iki ülke arasındaki ilişkilerin daha önce hiç olmadığı kadar iyi olduğunu vurgulayarak, "Türkiye ve Yunanistan çok iyi bir partner. Yunan hükümetinin özelleştirme programlarına Türklerin ilgisi oldukça fazla" dedi.
Özelleştirme ihalelerinde Türk şirketlerine dair herhangi bir ayrım ya da önyargının söz konusu olmadığının altına çizen Papaconstantinu, Türk şirketlerinin ülkede artan yatırım fırsatlarını da yakından takip ettiğini kaydetti. Papaconstantinu, "Son yıllarda iki ülke arasında gelişen ilişkilere paralel olarak ticaret de gelişti. Zamanında bazı Yunan bankaları Türk bankalarını satın almıştı. Şimdi tam tersi bir durum yaşanıyor. Türk bankaları Yunan bankalarıyla ilgileniyor. Bence bu çok iyi ve verimli bir ilişki" dedi.
Türk şirketlerini Yunanistan'a yatırıma davet eden Papaconstantinu, özellikle enerji alanında altyapılarını güçlendirmek istediklerini söyledi. Papaconstantinu, "Biz, özellikle yabancı partnerler istiyoruz. Bu konuda tekliflere açığız" dedi.
'Türkiye Güçlü Çıktı'
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ile Türkiye'nin 2001'de yaşadığı ekonomik kriz üzerine konuştuklarını ve fikir alışverişinde bulunduklarını ifade eden Papanconstantinu, "Türkiye 2001'de yaşadıklarının ardından attığı adım ve gerçekleştirdiği reformlarla krizden daha güçlü çıktı.
Diğer ülkelerdeki örnekler gibi Türkiye'de yaşananları da yakından inceledik. Türkiye ile Yunanistan arasında daima bir iyi niyet olduğunu düşünüyorum" diye konuştu.
Zor bir mali süreçten geçen Yunanistan ile güçlü bir ekonomiye sahip Türkiye arasında ekonomik bağların eskisinden çok daha güçlü olduğuna dikkat çeken Papaconstantinu, her iki ülkenin işadamlarının birlikte çalışmaya daha istekli ve hükümetlerin yatırım fırsatları açısından şartları kolaylaştırmaya daha çok yardımcı olduğunu vurguladı.
'Acı Çekmeden Krizden Çıkamayız'
Yunanistan'ın iflastan kurtulmak için her türlü protesto gösterileri ve grevlere karşın bir takım adımlar atmaya çalıştığını belirten Papaconstantinu, bu tür acı reçetelerin halk tarafından tam olarak anlaşılamadığını savundu.
Yunanistan'ın mali krizden çıkması için ellerinde sihirli bir çözüm yolunun bulunmadığını kaydeden Papaconstantinu, "Yeni hükümetin kurulması ile bir kez daha anlaşıldı ki bu krizden çıkmak üzere kolay bir yol ya da alternatif yok. Söz verdiğimiz üzere bu acılı süreci takip etmek zorundayız. Acı çekmeden bütçe açığını düşürmenin başka bir yolu yok. Ancak sonunda tünelin ucundaki ışığı göreceğiz" dedi.
'Özelleştirmelerde En İyi Tekliflere Açığız'
Önceki hafta istifa eden Papandreu Hükümeti'nde önce maliye bakanı olarak görev alan ancak grev ve protesto gösterilerinin eksik olmadığı ülkede baskılar sonucu enerji bakanlığına getirilen George Papaconstantinu, aynı görevini şuan Lucas Papademos yönetimindeki geçici hükümette de sürdürüyor. Erken seçimlere kadar görevde kalacak olan Papaconstantinu, Yunanistan'ın milli doğalgaz şirketi DEPA ile birlikte diğer özelleştirme programlarının ihalesi için gelen en iyi teklifleri değerlendirmeye hazır olduklarını söyledi.
Bilindiği gibi, komşunun ekonomisi ağırlıklı olarak turizm ve hizmet sektörüne dayalı ve Ülkenin gayri safi milli hâsılasının (GSMH) yüzde 15’ini turizm sektörü oluşturuyor.
Yaklaşık 17 milyon turistin geldiği ülkenin yıllık turizm geliri 10 milyar euro’yu buluyor. Bunun 900 milyon Euro’sunu oteller elde ediyor. Ülkeyi ziyaret edecek turist sayısının 2014 yılında 50 milyonu geçeceği tahmin ediliyor.
Yunanistan’da tam 9 bin 732 otel var. Bunların yatak kapasitesi 763 bin. Bu otellerin yüzde 14’ü 5, yüzde 26’sı da 4 yıldızlı. Otellerin yüzde 21’i Girit Adası’nda faaliyet gösteriyor. Anakarada bulunanların oranı ise yüzde 12.
Yunanlı turizmciler sadece Akdeniz çanağı değil çevre ülkelerde de etkin durumdalar. Örneğin, Yunanlı şirketlere ait otellerin yüzde 14’ü Makedonya’ya gelen turistlere hizmet veriyor...
Yunanistan turizm sektörüyle ilgili birkaç veri daha aktaralım. Ülkede otel zinciri sahibi 60 şirket var. Bu şirketlere ait otellerin gayrimenkullerin toplam değeri 3,9 milyar euro olarak hesaplanıyor. Ancak söz konusu 60 şirket toplamda 2 milyar Euro borçlu.
Bu firmaların faiz, amortisman ve vergi öncesi karları (FAVÖK) sadece 188 milyon euro. Yani bu borcu ödemeleri zor görünüyor. Bu yüzden de komşudaki otellerin neredeyse tamamı şu anda değerlerinin altında satılıyor.
Gerek özelleştirme sürecini gerekse satışa çıkarılan özel sektör şirketlerini yakından takip edenlerden biri de şirket satın alımlarına veya ortaklıklara aracılık yapan Daruma Kurumsal Finans...
Birçok Türk şirketin yabancı fonlarla ortaklığını gerçekleştiren Daruma’nın yönetici ortağı Özkan Yavaşal, kamunun özelleştirme için açıkladığı takvimi öne çektiğini, aralarında Atina ve Selanik havalimanları ile Pire Limanı’nın da bulunduğu işletmelerin çoğunun 2012 yılında özel sektöre devredileceğini belirtiyor.
Türk-Yunan İş Konseyi Başkanı Selim Egeli, birçok Türk şirketin Yunanistan’da tesis satın almak istediğini, KEK toplantısında Yunanlı ilgili bakanlardan kendilerine yol göstermelerini isteyeceklerini söylüyor. Egeli, Türk firmaların daha çok kamu şirketleriyle ilgilendiklerini de açıklıyor:
“Örneğin Bagfaş, daha önce Kavala yakınlarında bulunan bir gübre fabrikasını almak istemişti. Bu ilgileri devam ediyor. Sanayi kuruluşları az fakat bunların içinde 4–5 rafineri ve alüminyum fabrikaları da var. Bu şirketler Türkiye’ye de mal satıyor. Satın alınacak araziler üzerinde alışveriş merkezi, marina, otel yapmak mümkün. Yunanistan’daki şirketlerle Katarlılar da ilgileniyor. Ayrıca Almanya, Fransa, İtalya gibi alacaklı ülkelerdeki bankalar da ilgili.”
Selim Egeli:“Türk-Yunan ortaklıklarının artması lazım
Türk-Yunan İş Konseyi Başkanı Selim Egeli, Yunanistan’a yatırım yapacak Türk iş adamlarının önündeki engellerin kaldırılması çağrısında bulundu.
Selanik’te Kuzey Yunanistan Yunan-Türk Ticaret Odası tarafından düzenlenen çalıştayda konuşan Egeli “Türk-Yunan ortaklıklarının artması lazım. Bunun artabilmesi için de iş adamlarının önünde bazı engellerin kalkması lazım.”dedi.
“Bugün Yunan iş adamları Türkiye’ye gelip üstelik internet üzerinde birkaç saat içinde şirket kurabiliyor. Tabii ki yerel bürokrasiyle problemi oluyor ama becerikli bir muhatap bulmuşsa kendine, o zorlukları da çok kolay aşabiliyor” diye konuşan Egeli, buna karşılık bir Türk yatırımcısının Yunanistan’da yatırım yapmaya kalktığı vakit tahmin bile edilemeyecek engellerle ve zorluklarla karşılaştığını belirtti.
Enerji dağıtım, emlak alanındaki potansiyeli işadamlarımızın değerlendirmesi gerekiyor. Özellikle başkent Atina'da yapılacak yatırımlar için tarihi günler yaşıyoruz. Kriz ilelebet sürmeyecek. Orada yapılacak projelerin geleceği ilerisi için büyük önem taşıyor.
Selanik'te Türk Ticaret Ataşeliği
Konuşmasında Türkiye Selanik Başkonsolosluğu bünyesinde faaliyete başlayan Ticaret Ataşeliği’ne değinen Selim Egeli şunları söyledi: “Bundan 25–30 sene önce bana söyleselerdi inanmakta zorluk çekerdim. Bugün Selanik’te Türk Ticaret Ataşeliği kurulacağına inanmazdım. Bugün bunu görüyorum, bu da beni çok mutlu ediyor. Bu da gerek Türkiye’den bu bölgeye gelecek yatırımcılara gerekse de Türkiye’ye bu bölgeden gidecek iş adamlarına en doğru adres olacaktır diye düşünüyorum.”
700’den fazla Yunan yatırımcı Türkiye’ye geldi
Yılda 300–400 milyon doları geçmeyen Türkiye-Yunanistan dış ticaret hacminin 3 milyar dolarları geçer hale geldiğini ifade eden Türk-Yunan İş Konseyi Başkanı Selim Egeli,700’den fazla Yunan yatırımcının Türkiye’ye geldiğini ve çok çeşitli, çok farklı sektörlerde birçok yatırım yaptıklarını bildirdi. “Hepsinin de bu yatırımlarından çok memnun olduğunu görmek beni çok mutlu ediyor” diyen Egeli buna karşılık Türk yatırımcısının Yunanistan’a gelemediğini söyledi. Egeli, konuşmasına şöyle devam etti: “Bunun birinci sebebi 2000–2001 ekonomik krizi nedeniyle Türk işadamlarının ülke içinde kendini ayakta tutma çabasıydı. Dış yatırım aklından bile geçmeyecek olaydı. O günler geçti. Şimdi bakıyoruz iki komşudan biri maalesef Türkiye’nin o yıllarda yaşadığı krizi yaşıyor. Türkiye belki de Cumhuriyet tarihinde tadına varamadığı bir keyif yaşamakta. Bundan daha çok faydalanmak lazım.”
Yunanistan’a yatırım yapmak isteyen birçok Türk işadamı var
Yunanistan özelleştirme programını açıkladığı vakit bunu takip etmeye çalıştıklarını belirten Selim Egeli Türk yatırımcıların özelleştirmelere büyük ilgi gösterdilerini açıkladı.
Yunanistan'a gelip elektrik üretmek isteyen, gaz santralleri yapıp bunu elektriğe çevirmek isteyen, hâlihazırda çalışmakta olan santralleri devralmak isteyen, alışveriş merkezleri yapmak isteyen, otel, marina yapmak isteyen birçok Türk şirketi olduğunu kaydeden Türk-Yunan İş Konseyi Başkanı konuşmasını şöyle sürdürdü: “Maalesef karşımızda hiçbir muhattap bulamadık. Nereye adım atacağımızı kiminle konuşacağımızı bilemedik. Bu ilgi hala devam ediyor. Bürokrasinin zorluğunu biliyoruz. Ziraat Bankası’nın Atina’da şube açmak için karşılaştığı olayları çok yakından biliyorum. Şube izni aldılar müdürlerinin Atina’da oturma izni çıkmadı, 2-3 Türk lokantası açtılar aşçılarına vize alamadılar. Turistik vize ile yemek pişirdiler. Bunlara rağmen Türk yatırımcısı yılmıyor; gelmek istiyor. Bunların da üstesinden geliriz ama biraz yol göstermek lazım. Bunun yanında beni sevindiren bir olay, birçok Yunan iş adamının Türkiye’deki faaliyetlerini artırma kararı almaları. Bugüne kadar Yunanistan’dan ihracat yapanlar, şimdi ciddi olarak Türkiye’de yatırımcı olmaya başladı." Selim Egeli konuşmasını "Biz her zaman Yunan iş adamlarına destek vermeye hazırız.” diyerek noktaladı.
Yunan işadamları, Türk meslektaşlarına liste verip, '50 milyar euroluk özelleştirmeden pay alın' dedi.
Zor ekonomik koşullardan geçen Yunanistan, yaşadığı krizi aşmak için kamuya ait varlıkları özelleştirme kararı alırken; ülkenin TÜSİAD'ı olarak bilinen Yunan İş Federasyonu (SEV) 50 milyar euroluk özelleştirme için Türk işadamlarına çağrıda bulundu. Genç Yönetici ve İşadamları Derneği (GYİAD) Başkanı Burcu Akdarı ile yönetim kurulu üyeleri, iş fırsatlarını yerinde görmek amacıyla gittikleri Atina ve Selanik'te Yunan ekonomisinin tepe yöneticileri ile bir araya geldi. Akdarı ve GYİAD heyetinin Atina'da ziyaret ettiği SEV'in Koordinatörü Ioannis Patsiavos, hükümetin aldığı karar çerçevesinde kamuya ait pek çok varlığın kriz nedeniyle değerlerinin altında rakamlarla özelleştirileceğine dikkati çekerek, 2015'e kadar toplam 50 milyar euroluk özelleştirme yapılacağını, bunun, Türk iş dünyası için de önemli fırsatlar sunduğunu vurguladı. Almanya, İsveç, Danimarka ve Çin'de özelleştirme süreciyle ilgili görüşmelerde bulunduklarını belirten Patsiavos, şöyle konuştu: "Oysa en yakınımızda, bizim için çok önemli olan komşumuz Türkiye var. Yunanistan'ın en büyük ekonomi örgütü olarak, A'dan Z'ye her şeyi kapsayan toplam 50 milyar euroluk özelleştirme fırsatından komşumuz Türk iş dünyasının da yararlanmasını istiyoruz. Özelleştirmenin önündeki mevzuat engelleri ortadan kalktı. Artık Yunanistan'da iş yapmak çok daha kolay hale geldi. Hiçbir kriz sonsuza kadar sürmez. Çok daha güçlü temeller üzerine kurulan yeni Yunanistan'da yerinizi almak üzere sizleri bekliyoruz."
Ortak Zirve Önerisi
Yunan-Türk İş Konseyi Başkanı Dimitris Papanicolaou da özelleştirme sürecinde Türk iş dünyasını bilgilendirmek ve bu süreçte daha aktif olmalarını sağlamak için GYİAD ile Mayıs 2012'de Yunan adalarında ortak zirve gerçekleştirme önerisinde bulundu. Burcu Akdarı ise 2 ülke arasında toplam 3 milyar dolarlık ticaret hacmi bulunduğunu, bunun özellikle Türkiye lehine daha da geliştirilmesi için Yunanistan'daki kriz ortamının önemli fırsatlar sunduğunu ifade etti.
'Komşu'nun Satış Listesi
  • Atina Havaalanı başta olmak üzere 29 havaalanı
  • Kamu bankaları
  • 3 bin 500 adanın bir kısmı
  • Limanlar
  • Marinalar
  • Otobanlar
  • Demiryolları
  • Enerji tesisleri
  • Telekomünikasyon şirketleri
  • Su arıtma tesisleri
  • Doğalgaz
  • Piyango ve posta idareleri
  • Madenler
  • Rafineriler
  • Yenilenebilir enerji üretim merkezleri
  • Golf alanları
  • Oteller
  • 100 milyon metrekare gayrimenkul.
Fırsatlar Masada
GYİAD Başkanı Burcu Akdarı, Selanik ziyaretinde 'Money Show' adlı ekonomi zirvesinde yaklaşık 300 işadamına yaptığı konuşmanın büyük ilgi gördüğünü ifade ederek, şöyle konuştu: "Konuşmam bitince Yunan işadamları bizler üzerinden Türk işadamlarıyla irtibata geçmek için uzun kuyruk oluşturdu."
Kaynak: Özbey Men - Para Dergisi, Sabah Gazetesi, Serkan Meriç - Turkish Greek News, Cihan Haber Ajansı
http://www.batitrakya.org/

24 Haziran 2012 Pazar

Mustafa Kemal adına düzenlen Gazi Koşusu'nun 86. koşuluyor

86. Gazi Koşusu
Daha önceki koşulan Gazi Koşularından bir görüntü

At yarışlarının en önemli organizasyonu olan 86. Gazi Koşusu, bugün İstanbul'da Veliefendi Hipodromu’nda saat 17.15’te koşulacak.
Gazi koşusu, İlk kez Kurtuluş Savaşı yıllarında Ankara’daki atyarışlarını kendi himayesinde yaptıran Mustafa Kemal, 1927 yılında emir vererek Gazi Koşusu’nun düzenlenmesini istemiştir. Ali Muhiddin Hacıbekir`in sahibi olduğu Neriman adlı kısrağın 1927 yılında kazandığı Gazi Koşusu’nu Atatürk ile İsmet İnönü birlikte izlemişlerdir.
Bu önemli koşuyu 1929 yılında Celal Bayar "Cap Gris Nez" ve 1930 yılında İsmet İnönü "Olgo" isimli safkanlarıyla kazanmışlardır.
1927 yılından itibaren her yıl düzenlenen Gazi Koşusu'nun en önemli özelliği, üç yaşlı safkan İngiliz taylarının yarış hayatlarında yalnız bir kere koşabilmeleridir.
Gazi Koşusu tüm koşular arasında çok özel bir anlam taşımaktadır. Bu koşuda tay koşabilmek bile büyük şereftir. Bu koşuyu kazanan safkan, yılın en başarılı atı unvanına da sahip olmakta ve yarışçılık tarihinde farklı bir yer kazanmaktadır. Bu nedenle her at sahibinin gönlünde Gazi Koşusu'na katılabilmek ve kazanabilmek yatmaktadır.
Çim pistteki 2 bin 400 metrelik koşunun, birincilik ikramiyesi 1 milyon lira olarak belirlendi
Gazi Koşusu'na 19'u erkek, 3'ü dişi olmak üzere toplam 22 tay katılacak.

Balkan Savaşında Ailesinin Yaşadıklarını Anlattı

Smolyan Selça Köyünde
1924 yılında doğan Fatma Ocak,
Balkan Savaşında Ailesinin Yaşadıklarını Anlattı.
Özellikle Rodoplarda Pomak halkının Balkan Harbinden sonra oradaki insanların Müslüman isimleri Bulgar adlarıyla değiştirilmiş. O yöreye has lehçeyle ve Pomakça dediğimiz Bulgarcaya da yakın anlatımıyla Fatma Ocak nine şunları anlatmış: “Annemin babası- Ahmet dedemin karısının bir kızkardeşi varmış. O baldız şimdi Mihalkovo olan, ancak o zaman Türk köyü olan Mahalleköy’de yaşarmış. Anaannem bir gün der ki dedeme-hadi gidip, kardeşimi görelim, dünya karışırsa belli olmaz kim kimi ne zaman görür… Sabah yola koyulmuşlar ve Mahalleköy’e gitmişler. Bir de ne görsünler, köy bomboş kalmış, evlerin bütün kapıları açık, içeriden de bebek sesi geliyor. Başka bir evden de çocuk sesi duymuşlar, iki yaşlarında bir çocuk “buba, buba” diye bağırıyormuş. Bebeği ve daha büyük çocuğu alıp, köye geri döner aile. Bir hafta bile geçmeden Balkan Savaşı başlar. Bütün köy ayağa kalkmış ve köyden kaçmaya başlar. Ahmet dedem o iki yabancı çocuğu alır, anaannem, büyük oğulları Ali, annem Kabriye ki o o zaman on yaşındaymış, küçük kardeşi Recep’i de sırtına almış ve yola koyulmuşlar. Onlar köyden kaçıyor, arkalarından Bulgarlar onları kovalıyor… Rodopların diğer köylerinden de Müslümanlar kaçmaya ve evlerini, köylerini terk etmeye başlar. Böylece Kavala’ya kadar varmışlar. Geçen geçmiş, kalan kalmış, onları esir almışlar ve geri çevirmişler. Erkekleri esir almışlar. Kadınlar dönünce ne görsünler- bütün evler kül olmuş, sadece iki ev kalmış”.
Smolyan Selça köyünde 1924 yılında doğan Fatma Ocak, Balkan Savaşında ailesinin yaşadıklarını anlatıyor… “Böyle köye dönmek zorunda kalan kadınlar ayakta olan o iki eve toplanmışlar, hiç bir yerde bir tohum ekin, buğday, fasulye kalmamış, bahçelerde toprağa gömülü patateslerden eser kalmamış… Harp sonbaharda başlamış, bahçelerde birşey kalmamış. Bu insanlar nasıl yaşamış, belli değil. Herşey sakinleştikten sonra erkekler de köye döner. İlkbahar patlayınca Selça köyüne Türkiye’den yardım gelir- erzak, yiyecek, işçiler gönderilir… Aynı zamanda Kara İvan diye adlandırdıkları bir muhtar köyü işgal eder, muhtar atanır ve kızların, kadınların korkulu rüyası olur. Genç kızlar, gelinler gözü dönmüş muhtardan nereye gizleneceklerine şaşırır. İnsanlar tam biraz rahatlayacak ya, bu kez de köyü askerler basar, yanlarında bir de vaftiz kıyafetleriyle bir papaz. Bir ahır altına dururlar, papazın elinde bir kova su ve makas, diğer elinde bir haç, biraz okur, kadınların saçını keser, okur, keser, saçı suya batırır ve onu kadının yüzüne sıçratır… Papaz sorar kadına “Adın ne? Mesela Rayme mi dedi,” tamamRayna”! diyor papaz ve elindeki haçı şaşkın kadıncağıza öptürür. Üç kez. Böyle Müslüman kadın Hıristiyan olmuş, vaftiz edilmiştir. Türk dilini tamamen yasaklamışlar, bazıları Pomakça konuşuyor, bazıları da Bulgarlarla beraber yaşadıkları için Bulgarcayı da bilirlermiş. İşte o zaman Rodoplu Pomaklar der ki “Dilimizi veririz, dinimizi-asla!”
* * *
Değerli dinleyiciler, ben de o yılların anısını aynen Fatma Ocak Nine gibi aydın ve zeki olan, Rodopların Yunan tarafında İskeçe’li Emine Dükkâncı Nineden dinlemiştim. Birinci Balkan Savaşına kadar orası da Bulgaristan, onun nineleri de o zaman aynen yukarıda anlatıldığı gibi, Bulgarlar tarafından Papaz ve haçla, zorla ismi değiştirilmiş. Ağlar mısın, güler misin, eski zaman insanların o ince mizahıyla anlatırdı rahmetli Emine Nine- ki yüz yaşında öldü. İşte o yıllarda annesi daha küçük, kendi anasının eteklerine tutunmuş bir çocuk… Karşılarına çıkar o Vaftizci Papaz ve adam sorar anneye – Adın nedir? Güssüm- tamam adın ”Grozdana” der papaz. Sıra sümüklü çocuğa, yani Emine ninenin annesine gelir… Kızın adı ne, der papaz- “Hüsniye”- tamam, sen de “Yordana” oldun cevabıyla karşılaşırlar. Gel zaman git zaman, bir süre sonra köye yeniden bir papaz ve askerler gelir, isim değiştirmek için. Yalnız bizim anne çıkar, “Biz artık vaftiz olduk, adlarımız değişti” der. Papaz sorar, “Peki senin adın ne? Grozde, der, Kızının adı ne? Yurgan, diye cevaplar… Evet, nerede duymuş ki Güssüm anaanne o yıllarda Bulgar adı- Grozdana hemen Grozdi, olmuş, “üzüm” anlamında, Yordana da Yorgan, olmuş, yatarken örtündüğümüz…” İşte- tarihin hem acı, hem gülünç olabilecek kadar paradoks yöneleri!
Kaynak: Ajans BG Sevda Dükkâncı
http://ajansbg.blogspot.com/2012/06/balkan-harbi-ve-rodop-muslumanlar.html
http://www.batitrakyahaber.net/