Yaşayan Bir Tarih ve Şehitler Diyarı
Saraybosna
Yaşayan bir tarih,
şehitler diyarı ‘Saraybosna’
…Bilge Kral merhum Aliya İzzet Begoviç’in kabr-i şerifini ziyaretle Saraybosna
gezisine başlayabilirsiniz… Kabrin etrafında pek çok eski ve yeni kabirler
dikkati çekiyor. Çoğunluğunun ölüm tarihleri aynı. 1992–1995 yıllarını mezar
taşlarında okuyorsunuz. Saraybosna’nın mezarlığı buradan ibaret değil, şehir
turunda görüyor ki, hemen her mahalle ve yamaçta Bosna savaşı şehitlerine ait
mezarlar bulunuyor. Başçarşı Saraybosna (Sarayova) ne kadar da bizden bir
şehir. İnsanlar, yüzler. Yemekler tanıdık. Herkesin Türkçe konuştuğunu
sanıyorsunuz, oysa Boşnakça, Hırvatça ve Sırpça konuşuyorlar. Kulağınıza “Selam… Merhaba... Haydi, Allah’a ısmarladık” kelimeleri sıkça
geliyor. Başçarşı’da sokak isimleri hep bizden, “Kuyumcular,
Bakıcılar, Çizmeciler” vb… Yazılışları farklı olsa da bizim gibi okuyorlar.
Saraybosna’da gezerken Osmanlı’dan günümüze bir tarih ile birlikte
yürüyorsunuz.. Sonra Avusturya-Macaristan İmparatorluğu dönemi süslü yapıları
arasına giriliyor. Aralarda camiler, kiliseler, sinagoglar… Başçarşı
(Bascarsija), daha çok Müslümanların bulunduğu bir yer, bizim Kapalıçarşı gibi.
Bedesten (müze), dükkânlar, restoranlar, camiler var. Başçarşı yeniden tamir
görmüş. Kımızı kiremitle tek sıra sevimli dükkânlar. Lokanta, berber, şark
kahveleri, turistik eşya satanlar.. Meydan, somaki mermer kırığı, poligonal
taşlarla döşenmiş. Orta yerde musluklarından buz gibi suların aktığı Boşnak
Çeşmesi… Etrafında bakır göğüslü kumruların bayram yerine çevirdiği yaşlı
kavaklar, çınar ve ıhlamur ağaçları… Dükkân sahiplerinin isimleri hep Türkçe.
Baharatçı dükkânın önünde vitrine bakıyorum; badem, çörekotu, karanfil, rahat
lokum vb. Birçok tanıdık isim var... Büyük bir kilise var, geniş bir meydanı
olan. Yahudi Müzesi’nin arka sokağında. Bu meydana bakan sokakta kafeler
bulunuyor. Saraybosna, savaş zamanı (1992–1995) çok yara almış, bütün evler,
binalar mermi-bomba izlerini taşıyor. Bir kısmı olduğu gibi duruyor (Europa
Oteli gibi) bir kısmı da yenilenmiş ama hâlâ izleri duruyor. Gazi olmuş bir
şehir yani.
Savaş cennet Bosna’yı
“Mezaristan”a çevirmiş. Üç dine ait unsurları bir arada barındıran ve
“Avrupa’nın Kudüs’ü” olarak tanımlanan Saraybosna’da adım başı
bir cami, kilise ve o kadar sık olmasa da sinagoglara rastlamak mümkün. Bu
cami, kilise ve sinagogların, daha doğrusu şehirdeki binaların çoğu, savaş
zamanında hasar görmüş, kullanılamaz hâle gelmiş ya da yıkılmış. Günümüzde bile
hasarlı veya yıkılmaya yüz tutmuş binalar mevcut. Yaralarını sarmaya çalışan
halk, bazı binaları tamir edip savaşın izlerini silmeye çalışıyor.
Saray Ovası Bosna
Hersek’in başkenti Saraybosna, dört bir yanı dağlarla çevrilmiş bir Osmanlı
şehri. İgman ve Püren dağları bu şehri çevreliyor. Kış olimpiyatları da burada
gerçekleştirilmiş. Meşhur kayak merkezleri var.
Miljacka Nehri
Bosna’nın ortasından geçiyor. Saraybosna, dağlarla çevrili bir alanda kurulu
Miljacka Nehri üzerinde yer alır. 350 bin nüfusa sahip Saraybosna’nın ismi
Osmanlı Devleti tarafından fethedilmeden önce Vrhbosna’ydı.
Osmanlı Devleti’nde Bosna-Saray denmesinin yanı sıra ‘Saray Ovası’ olarak da
adlandırılan, bu yüzden günümüzde bile pek çok dilde bu ifadenin kısa hali
olarak Sarajevo
adı kullanılmıştır.
Saraybosna, tarihi
boyunca uluslararası önemi olan birçok olay görmüştür. 1914 yılında Birinci Dünya Savaşı’nın başlamasına neden olarak gösterilen
suikast bu kentte gerçekleşti. 70 yıl sonra 1984
Kış Olimpiyat oyunları bu kentte yapıldı. Şehir, Bosna Savaşı sırasında dünya
modern savaş tarihindeki en uzun kuşatmaya maruz kalmıştır.
Bosna-Hersek
nüfusunun yüzde elli beşini oluşturan Müslümanlar, etnik kökenleri ne olursa
olsun Sırp, Hırvat, Karadağlı ve Boşnak olarak değil, kendi özgür iradeleri ile
Müslüman olarak adlandırılmak istiyorlar. Yugoslav Devlet Başkanı Tito bu
İslamlaşmış Slavlara millet statüsü tanıyor. Yugoslav nüfus dairelerinde ve
kimlik kartlarında büyük “M” harfi ile yazılan Müslüman
sözcüğü sadece dinin değil, bir milletin adı oluyor.
Gazi Hüsrev Bey Külliyesi
Saraybosna’da birçok
Osmanlı eseri bulunuyor. 1561 yılında inşa edilen Ali Paşa Camii (Ferhadiye
Camii), kümbetiyle görkemli bir camidir. Hünkâr Camii (İmparator Camii) ve Gazi
Hüsrev Bey Camii, kentin diğer önemli kültürel ve dini abidelerindendir.
Saraybosna şehrinin ve Osmanlı Bosnası’nın gerçek kurucusu Gazi Hüsrev Bey’dir.
Akıncı beylerinden Ferhat Bey ile 2. Beyazıt Han’ın kızının oğludur. Yani
padişah torunudur. Kanuni Sultan Süleyman Han’ın halazadesidir. Şehrin iktisadi
hayatını da etrafını da zapturapt altına alan dirayetli bir yönetici. Gazi
Hüsrev Bey Mahallesi, eski şehirlerin terk edilen, ara sıra lütfen uğranılan
bir mahallesi değildir. Saraybosna halkı Ferhadiye Caddesi ve Gazi Hüsrev Bey
Külliyesi’nden günde birkaç defa geçerler. Gazi Hüsrev Bey Camii selvileri,
şadırvanı ile huzur dolu bir köşedir. Bosna’da hoş bir Müslümanlık var. Namaz
vakti blucinli kızlar örtünüp camiye giriyor, sonra hayata devam ediyor. Gazi
Hüsrev Bey Camii namaz vaktinde zarif minaresinden hoparlör kullanılmadan,
insan sesinin güzelliğiyle Müslümanları namaza çağırıyor. 460 yıldır her öğle
namazından sonra imam efendinin rehberliğinde Kur’an cüzleri okunarak hatim
yapılırken, caminin diğer köşesinde de 1000’lik tespihi 7 kişi çekerek zikir
hatmini yapıyorlar. Gazi Hüsrev Bey Camii ilk
elektrik kullanılan camii. İlk tuvalet de
yine caminin yanındaki imaretin içerisinde ve halen kullanılmaktadır.
Sanki Açık hava
müzesi Saraybosna adeta bir açık hava müzesi görünümünde yeşile bürünmüş,
ortasından geçen Milyaçka Nehri’yle iki kısımdan oluşuyor. Kentte 400 yılı
aşkın Osmanlı döneminden kalan çok zengin tarih ve kültür mirası bulunuyor.
Bosna Hersek, bir bütünü oluşturan üç etnik gruba ev sahipliği yapmaktadır: Boşnaklar,
Sırplar ve Hırvatlar. İngilizce’de ve daha birçok dilde etnik kimlik göz önünde
tutulmadan tüm Bosna Hersek halkına “Bosnalı” denir. Ancak Türkçede tarihten
gelen yakınlıktan dolayı “Bosnalı” denildiği anda
Boşnaklar yani Bosnalı Müslümanlar terimi kastedilir. Ayrıca ülkede Bosnalı
veya Hersekli olmak da ayrı etnik kimliği vurgulamak için kullanılır. “Bosnalıyım” demek “Müslüman’ım” demektir. “Hersekliyim” demek “Hırvatım” demektir.
Savaşın izleri hâlâ
şehirde mevcut. Sadece 1993 yılındaki savaşın değil; 1. Dünya Savaşı’nı
başlatan Sırp
milliyetçisi Prinkipo’nun Avusturya-Macaristan velihatı
Franz Ferdinand’ı öldürdüğü Latin
Köprüsü’nü ve köprünün ayağındaki müzeyi görmeniz mümkün. Burada
Hırvatlar, Sırplar, Müslümanlar yaşıyor. Baskın olan yine Hıristiyan olanlar ve
özellikle Sırplar.
Kaynak Abdullah
Kalın-Gaziosmanpaşa http://www.bosnakmedya.com/bosnak-kulturu-ve-tarihi/sehitler-diyari-saraybosna.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder