26 Ekim 2011 Çarşamba

26 Ekim 2011 Van Depremi yazıları


Van Depremiyle ilgili Basında Çıkan Yazılar

Ben söylemiştim
Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara, “7’nin üzerindeki bir deprem 7-8 yılda olabilir demiştim. En son Düzce depremi olmuştu. Ondan bu yana 7’nin üzerinde bir deprem yok demiştim” sözleriyle Van depremini bildiğini söyledi
Ben söylemiştimKızılay Genel Başkanı Başdanışmanı Ahmet Mete Işıkara, depreme ilişkin açıklamalarda bulundu. Yaptığı açıklamada; “6,6 yerel büyüklüğünün olduğunu esas büyüklüğün ise 7,3 olduğunu Kandilli az önce açıkladı. 7.3 oldukça büyük bir depremdir. Hissedilen 10 şiddetindedir. Beni korkutan oradaki yapı stoğu. Burada vatandaşlarımıza benim önerim, hasarlı binalara girmesinler. Türk Kızılay’ı hemen faaliyete geçti. Tüm destekler deprem bölgesine sunuluyor. Bu artçı şoklar uzun süre devam edecek. 6 büyüklüğünde bir şok olabilir, olağan karşılamak lazım. Havaalanı hasarlı deniyor, pist hasarlıysa daha kötü bir durum var. Çünkü pist hasarlı ise yardım ekipleri nasıl bölgeye ulaşacak? 6- 6,9 civarındaki deprem ülkemizde yılda bir kere olabilir demiştim. 7’nin üzerindeki bir deprem 7-8 yılda olabilir demiştim. En son Düzce depremi olmuştu. Ondan bu yana 7.’nin üzerinde bir deprem yok demiştim. Bu durum Türkiye’nin deprem gerçeğinin bir göstergesi. Deprem olacak gerçeğini kabul etmek gerekiyor. Başka bir bölgeyi tetikleyeceğini düşünmüyorum. Artçı şoklar büyük şiddetlerde devam edecektir. Bunlar olağan durumlardır. Halkın dışarıda beklemesi, hasarlı evlere girilmemesi gerekiyor. Halkın mobilyaları sabitlemesi gerekiyordu, deprem sırasında paniklememek de çok önemlidir. Ancak bu durumlara alışmamız gerekiyor”

Marmara’yı etkilemez
Van’da meydana gelen büyük depremin ardından akıllara ‘Acaba deprem beklenen büyük Marmara depremini etkiler mi?’ sorusu geldi. Deprem uzmanlarına göre Van’da yaşanan deprem Kuzey Anadolu Fay Hattı’nı etkileyecek nitelikte değil. Kızılay Genel Başkanı Başdanışmanı, Kandilli Rasathanesi Deprem Araştırmaları Enstitüsü eski Müdürü Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara konu hakkında “Yaşanan depremin gerçek büyüklüğü 7,3 ve 60-70 kilometrelik bir alanda fay etkisini göstermeye devam edecektir ancak Van depremi ülkemizdeki diğer fay hatlarını etkilemez” şeklinde konuştu. İstanbul Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği öğretim üyelerinden Doç. Dr. Oğuz Gündoğdu ise bu olasılığın söz konusu olmadığını şu sözlerle anlattı: “Doğu Anadolu Fay Hattı’dan meydana gelen depremin Kuzey Anadolu Fay Hattı’nı etkilemesi olası değil. Zaten Doğu Anadolu Fay Hattı Van depremiyle fay hattında birikmiş olan enerjiyi boşalttı. Kuzey Anadolu Fay Hattı’nda ise müstakil olarak ayrıca bir enerji birikimi söz konusu. Dolayısıyla Van depremi beklenen Marmara depremini etkilemez.”
xxx
6.0’lık artçılar olabilir, dikkat!
Evlerin depreme dayanıksız olması uzmanları tedirgin ediyor!
Van’daki 7,2’lik depremin yarattığı yıkımın etkileri sürerken uzmanlardan önümüzdeki 2-3 haftaya dair önemli uyarılar geldi. Deprem Mühendisliği Birliği Başkanı Prof. Dr. Polat Gürkan, “Artçılar gelecek. Vatandaşlar depreme dayanıksız binalara girmesin” dedi.
Van’da meydana gelen 7,2 şiddetindeki deprem birçok binayı yerle bir etti. Dün 7,2’den sonra yaşanan artçılar yıkımın etkisini arttırdı. Kerpiç ve toprak damlı, yığma evlerin yoğunlukta olması depremin etkilerinin bundan sonra da süreceği korkusunu yarattı. Uzmanlar depremin artçılarının 2-3 hafta boyunca 6 şiddetinde olabileceğini belirterek, “Sakın toprak damlı, kerpiç ve hasarlı evlere girmeyin. Bu evler artçılarla yıkılabilir” diyerek, vatandaşları uyardı. İşte uzmanların deprem analizleri ve uyarıları:

Hissedilen şiddet 10!
Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara: “Yaşanan depremin gerçek büyüklüğü 7,3’tür. 6,6 ise depremin mahallî olarak ölçülen ilk değeridir. Hissedilen şiddet ise hasarın üzerinde olup 10 büyüklüğünde. Burada korkulan nokta bölgedeki son derece kırılgan yapı stoku. Vatandaşların kesinlikle hasarlı binalara kesinlikle girmemeleri gerekir. Yaşanan depremin 6 civarında artçı şoklar yaşanabilir. 6 ila 6,9 büyüklüğündeki bir depremin Türkiye’de her yıl 1 kez tekrarlanma olasılığı vardır”

Daha büyüğü olmaz
Prof. Dr. Mustafa Aktay: “6,0’un üzerinde bir deprem olduğu için yıkıcı ve büyük bir sarsıntı diyoruz. Burası Türkiye’nin birinci bölgedeki deprem kuşaklarından. Bölgede Kuzey Anadolu Fay hattı var. Marmara Denizi, oradan da Yunanistan’a hatta İran’a kadar uzanan bin kilometrelik bir deprem fayı. Bundan sonra artçılar olacaktır. Yıkılan yapılar var, vatandaşlar bir süre artçıları beklesin. Ancak daha büyük bir deprem gelecek mi diye endişe etmesinler. Çünkü ana deprem oldu, bundan sonrakiler artçı halinde meydana gelecektir.
Derinliği 80 kilometre olan orta derinlikte bir deprem, yani sığ değil. Önümüzdeki 24 saat önemli. Deprem çok büyük bir alanda hissedildiği için vatandaşlar uyarıları dikkate alsınlar ve hasarlı binalara yaklaşmasınlar.”

Artçı şoklar tehdit!
Uluslararası Deprem Mühendisliği Birliği Başkanı Prof. Dr. Polat Gürkan: “Bundan önce 1976’da yaşanan Çaldıran Depreminde bölge büyük bir deprem yaşamıştı. Yaşanan depremin özellikleri Çaldıran depremine benziyor. Çaldıran Depremi’nde büyük can kaybı yaşanmıştı. Böylesine büyük depremlerin ardından artçı şoklar gelecektir. 7 büyüklüğünde bir deprem varsa ardından en fazla 6 büyüklüğünde depremler gelir. Artçıların 2-3 hafta daha devam edeceğini bekliyoruz. Bölge 1. derecede deprem bölgesi olduğu için vatandaşlarımızın önümüzdeki hafta içine kadar tehlike arzedebilecek binalara girmemeleri gerekir.”

Depremin etki alanı 50 km!
İstanbul Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği öğretim üyelerinden Doç. Dr. Oğuz Gündoğdu: “Depremin net büyüklüğü belli değil. Ancak en düşük 6,6 olduğundan dolayı yaşanan deprem o bölgedeki yapı stoğunun zayıf olmasından dolayı son derece etkili bir deprem. Etki alanı ise 50 kilometre civarında gibi görünüyor. Depremin merkez üssünde etkisi daha kuvvetli hissedildiğinden bu bölgeye daha dikkat edilmesi gerekir. Depremin artçıları bir süre devam edecek. O nedenle burada yaşayan vatandaşların kesinlikle hasarlı ve dayanaksız evlere girmemesi gerekiyor. Zira bu bölgede evler çok kötü maalesef.”

Artçılar 6 ay sürer
Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi öğretim üyesi Prof. Dr. Nurcan Özer: “Artçılar 5,5’in üzerine çıkabilir, böyle büyük bir depremin artçıları da 6 büyüklüğünde olabilir. O nedenle vatandaşlar hassas davransınlar, özellikle hasarlı binalardan uzak dursunlar. Bölgedeki artçılar 6 ay devam edecektir. Amerikan Jeolojik Araştırmalar Merkezi’nin kaydettiği 7,3 büyüklüğünü Kandilli Rasathanesi de ölçtü. Depremin mahallî büyüklüğü 6,3, moment büyüklüğü ise 7,3. Ancak oradaki vatandaşımı asıl ilgilendiren depremin şiddeti. Bu depremi de vatandaşlar en az 8,0 şiddetinde hissettiler. Çünkü yerin 5 kilometre derinliğinde meydana gelen büyük bir deprem”

Çok aktif bir bölge
İTÜ Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü’nden Prof. Dr Okan Tüysüz: “Bölgenin tarihsel geçmişine baktığımızda 1141’de, 1181’de bölgenin 7 büyüklüğündeki depremlerle sarsıldığı kayıtları var. Van ve çevresi için yapılan hesaplamalarda bölgede her 50 yılda bir 6 şiddetinde depremler olduğu gerçeği var. Van Tabanlı’da meydana gelen 6.6 büyüklüğündeki deprem önemli bir deprem. Çünkü ülkemiz için de 6,0’dan sonraki depremler önemli. 6.6’lık bir depremin arkasından en az 5.6 büyüklüğüne kadar varan artçılar meydana gelebilir. Bölgede bundan sonrası için hasar görmüş yapıları incelemek önemli”

Topluma bilinç verilmeli
ODTÜ Jeoloji Mühendisliği Bölümü öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Koçyiğit: “Deprem Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu olmak üzere iki büyük deprem kuşağının arasında meydana geldi. Bu bölgelerde daha önce 1973 Horosan depremi ve 1976 Çaldıran depremleri yaşandı. Bu deprem 7 civarında. Depremin ana şokunu atlattık ama artçı şoklar devam edecek. Burada depremin büyüklüğünden daha ziyade sorunun çözümüne odaklanılmalı ve halk deprem konusunda bilinçlendirmeliyiz.”

1973’teki depremin aynısı
İstanbul Üniversitesi Jeofizik Bölümü’nden Prof. Dr. Ali Pınar: “Bu deprem bölgede daha önce de meydana gelmişti. 1976’da Çaldıran’da olan deprem de 7,3 büyüklüğündeydi. Yani bölge birince derecede deprem bölgesi. Belirli aralıklarla 7 ve üzeri büyüklükteki depremlerin olduğu bölge. Bundan dolayı bu deprem çok süpriz olmadı. 7.3 büyüklüğü bölge için beklenen bir depremdi. 1999 depremi de 7,4 büyüklüğündeydi, daha sonra Kandilli Rasathanesi 6,7 olarak açıkladı. Burada da aynı şey oldu.“
xxx
Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu isyan etti
İstanbul Teknik Üniversitesi'nde düzenlenen Japonya'daki deprem ve Türkiye gerçeği konulu panelde Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu isyan etti. ''Marmara depreminde kaç kişi öldü?'' diye soran Kadıoğlu, ''20 bin civarında'' cevabına alınca. ''Hepsi yalan, 1 kişi öldü. Araba fabrikasında bekçi düştü fay hattına öldü. Geri kalan herkesi binalar öldürdü. Hala yanlış yerde arıyoruz sorumluyu. Bizi öldüren cahilliğimiz'' dedi.
Japonya'da yaşanan depremi ve sonrasında ortaya çıkan sonuçları Türkiye'yle kıyaslayan İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Afet Yönetimi Uygulama Araştırma Merkezi Müdürü Prof.Dr. Mikdat Kadıoğlu, çok çarpıcı tespitlerde bulundu.
Türk insanının pusula kullanmadan yön gösterme alışkanlığı olduğunu söyleyen Kadıoğlu, Japonya ve Türkiye'deki afet yönetimini karşılaştırdı. Türkiye'de toplum tabanlı afet yönetimi olmadığını belirten Kadıoğlu, "Şimdi bizim derdimiz acil durum değil, afet yönetimi. Afetler beklenmeyene, en kötüsüne hazırlanmaktır. Biz İstanbuldepremini bekliyoruz. Ama ne kadar hazırlıklıyız? Hala kurumlar kuruyor, başlığına acil durumlar diyoruz. Acil durum yerel bir olaydır. Yangın çıkar, gider itfaiye onu halleder. Bunun için Ankara'da kurum kurmaya gerek yok" şeklinde konuştu.

"Uzay Üssü Gibi Merkezler Tamamen Gerçek Dışıdır, Şovdur"
İstanbul'la ilgili deprem senaryolarına değinen ve "70 bin ölü, 5 bin bina çökecek deniliyor" diye konuşan Kadıoğlu sözlerini şöyle sürdürdü: ''Arama kurtarmayla, müdahaleyle bu problemle başedemeyiz. Türkiye'de afet yönetimi, bir müdahale olarak ele alınıyor. Beş bin değil de bin bina çöksün. Bin tane binanın başına, bin tane arama kurtarma ekibi koyabilecek miyiz? Nerde bulacaksanız? Çadırlar, otobüsler, uzay üssü gibi merkezler tamamen gerçek dışıdır, şovdur. Bunlarla afet yönetemezsiniz."

"Türkiye'nin Kırmızı Kitabı, Depremdir"
Sözlerini daha da sertleştiren Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, "Bugün Türkiye'nin kırmızı kitabı depremdir, Türkiye'nin en büyük ulusal güvenlik problemidir. Türkiye'de bu konuda uluslararası bir seferberliği başlatmak zorundadır. Bunun farkında değiliz. Afetler kriz yönetimiyle çözülemez, kriz yönetimi ilkel yönetim tarzıdır" şeklinde konuştu. İstanbul'daki afetin yönetilemeyeceğini öne süren Kadıoğlu, "Aramayla, kurtarmayla, ilkyardımla, su dağıtmakla, yönetilemez. Beklemek bir intihardır" dedi.
''İstanbul'da deprem olursa bize ne kadar zarar verir'' diye kendi kendimize sormak gerekir diyen Prof. Kadıoğlu, zararı azaltmak zorunda olduğumuzu ve afet yönetiminin kalbinin bu olduğunu vurguladı.

Uzay Üssü Gibi Merkezlerin Bir Anlamı Yok
Uzay üssü gibi merkezlerin, garip giysili görevlilerin, çok pahalı araçların hiç bir anlamı olmadığını tekrarlayan Kadıoğlu, panel katılımcılarına dönerek , "Siz birey olarak afete hazır mısınız?" diye sordu. Salondan cevap alamayan Kadıoğlu sözlerini şöyle sürdürdü: ''Siz hazır değilseniz, İstanbul hazır değildir. Devlet ne yapacak? Eşyalarınızı mı sabitleyecek?''
"Adamı Çıkar, Enkazın Üzerinde Poz Ver. Afet Yönetimi  Bu Değildir"
"Çadır dağıtmak, yemek dağıtmak afet yönetimi zannediliyor" diyen Kadıoğlu, Türkiye'deki gibi bir afet yönetiminin gelişmemiş ülkelerin kalkınmasını engelleyeceğini öne sürdü. Kadıoğlu eleştirisini sürdürürek, "Adamı çıkar, enkazın üzerinde poz verdir. Bu değildir afet yönetimi. Bu kriz yönetimidir" şeklinde konuştu. Afet yönetimini bir bilim dalı olarak Türkiye'ye getirdiklerini söyleyen Kadıoğlu, yayınladıkları kitapları kimse satın almayınca, bedava dağıtmak zorunda kaldıklarını söyledi.

İlk 30 Dakikaya Toplumu Hazırlayabilirsek Bunun Altından Ancak Kalkabiliriz
Afet yönetimi konusunda Türkiye'de dil ve fikir birliği almadığını söyleyen Kadıoğlu, "Esas olan vatandaşı afete hazır olmasıdır. Valiliğin, kaymakamlığın afete hazır olmasının hiç bir anlamı yoktur. Deprem olduğu an, o an yalnızsınız. İlk saatlerde ölen ölüyor. 3 güne kadar kimse yok, Kızılay, AKUT, madenciler çok sonra geliyor. Ölümler ilk dakikalarda gerçekleşiyor. Bu ilk 30 dakikaya toplumu hazırlayabilirsek, bunun altından ancak kalkabiliriz " şeklinde konuştu.

Japonya'da Herkes Sigortalı Olduğu İçin Herkes Kendi Evini Yapacak
Konuşmasının büyük bir bölümünde Japonyayla Türkiye'yi kısaylayan Profesör Kadıoğlu, yine salondakilere dönerek sorular sordu ve şunları söyledi:
"Binalarımıza güveniyor muyuz? Hayır. Kimin binalarında eşyaları sabit. Hastane içinde hangi cihazlar sabitlenmiş. Tesisat olarak hepsi yok olacak. Kaç kişinin sigortası var. Japonya'da herkes sigortalı olduğu için herkes kendi evini yapacak, devlet kimsenin vergisini bu işe harcamayacak.''

Marmara Depreminde Sadece 1 Kişi Öldü
Japonların yaşananları unutmamak için depremde zarar gören limanı olduğu gibi bıraktığını fotoğraflarla gösteren Kadıoğlu, "Gölcük depreminde belediye başkanı, depremin izlerini sildi diye ödül aldı. Niye siliyorsunuz? Millet hatırlasın" şeklinde konuştu.
Yine salona dönerek, "Marmara depreminde kaç kişi öldü?" diye soran Kadıoğlu, "20 bin civarında" cevabına alınca. "Hepsi yalan, 1 kişi öldü. Araba fabrikasında bekçi düştü fay hattına öldü. Geri kalan herkesi binalar öldürdü. Hala yanlış yerde arıyoruz sorumluyu. Bizi öldüren cahilliğimiz" diye isyan etti.
Japonya ve Türkiye'deki binaları fotoğraflarla kıyaslayan Kadıoğlu, Türkiye'de okul kapılarının dışarı açılması gerektiği gibi bilimsel bir bilginin bile es geçildiğini öne sürdü.

Siz Okumuş İnsanlar Olarak Hazır Değilseniz, Türkiye Hiç Hazır Değil.
''Bizim kendi evimizde bile planımız yok'' diyen Kadıoğlu, "Marmara depremi belki de ilahi bir uyarıydı, 10 yıl geçti. Biz bu şansı hiç kullanmadık. Afet acil planları yok" dedi. Kadıoğlu sözlerini şöyle sürdürdü: ''Erken uyarı, tahliye hiç bir şey yok içerisinde. Şu anda deprem olsa, ne yaparsınız? Kimi camdan atlar, kimi koşuşturur. Siz okumuş insanlar olarak hazır değilseniz, Türkiye hiç hazır değil. Korku panik insani şeyler. Japonlar da korkuyor. Japonlar kamyonet dolaştırıyorlar, insalara afet durumunda ne yapacaklarını gösteriyorlar. Kobe depreminde çok sayıda yangın çıktığı için, kamyon içindeki mutfak maketinden göstererek öğretiyorlar."
"Sivil Savunma Sirenleri Çalsa İstanbul Halkı 10 Kasım Diye Saygı Duruşunda Bulunur"
Türkiye'nin tamamen sınıfta kaldığını söyleyen Kadıoğlu bir eleştiri de sivil savunmaya getirdi. Kadıoğlu, "Sivil savunma uyarı sirenleri yasaya göre sadece savaşta çalınabilir. Bir de 10 Kasım'da. Şimdi sivil savunma sirenleri çalsa İstanbul halkı 10 Kasım diye saygı duruşunda bulunur. Traji komik bir durumumuz var" şeklinde konuştu. Deprem erken uyarısından bahsedildiğini ve bunun aldatmaca olduğunu öne süren Kadıoğlu, "Deprem erken uyarısında dip dalgası geldiğinde sistemler kapanır. Bu erken uyarı değildir. Erken uyarı insanların gerektiği gibi davranmasını imkân verecek sisteme denir" ifadelerini kullandı.
Japonya-Türkiye Kıyaslaması
Kadıoğlu sözlerini şöyle tamamladı: Deprem sonrası nereye gideceksiniz? Nerde yatacaksınız? Bundan haberiniz var mı? Japonlar depremde okula gideceklerini bildiği için gidip okulda yatıyorlar, çoluk çocuk. Ne kadar çok çadır o kadar az gelişmişliktir, o kadar ilkelliktir. Bir devlet bir binasını güçlü yapamıyorsa, nasıl bir devlettir? Ne Avusturalya'da ne Japonya'da ne bulamazsınız? Çadırı. Parklara bahçelere içme su tankları gömüyor Japonlar. Kaç tane var bizde? Japonlar yangın için tanklar koyuyorlar. Okullara gıda malzemesi ilaç koyuyorlar.
xxx

Deprem Nemrut'u faaliyete geçirebilir
Deprem uzmanları Pazar günü yaşanan depremin yarı pasif durumdaki Nemrut yanardağını aktif gale geçirebileceğini söylüyor.
Macaristan olağanüstü hal ve felaket bilgi servisi RSOE EDIS'e göre, sismologlar 23 Ekim'de Van'da meydana gelen depremin Nemrut yanardağını harekete geçirmesinden endişe ediyor.
Van Gölü'nün güneybatısında, Bitlis'in Tatvan İlçesi'ndeki şu an yarı aktif olarak bilinen Nemrut Dağı'nın volkanik faaliyeti hakkında kesin bilgi elde edebilmek için dağın etrafındaki gaz çıkışının ölçülmesi gerekiyor.
Bölgede Pazar günü yaşanan 7.2'lik depremin ardından 6.1 büyüklüğünde bir de artçı deprem olmuştu.
(Ntvmsnbc)
xxx
Osmanlı'nın Deprem Formülü
2. Beyazıd depreme karşı önlem olarak şehrin muhtelif yerlerine 2 bin deprem kuyusu açtırmışt
Osmanlı İmparatorluğu tarihinde ilk kez 2. Beyazıd'ın hükümdarlığı döneminde 1509'da depremle sarsılan İstanbul, 1556, 1766 ve 1894 depremlerinde de büyük hasar gördü.
Araştırmacı-yazar Talha Uğurluel, 2. Beyazıd'ın, depreme karşı önlem olarak, yerin altında biriken gazı yerin üstüne vermek amacıyla, şehrin muhtelif yerlerine 2 bin deprem kuyusu açtırdığını belirterek, ''Osmanlı'da ahşap ev, fay hattı üzerinde bulunan İstanbul için bilerek tercih edilmiş. Osmanlı'nın ahşap eve yönelmesi gelenek ve görenekten değil, depremdendir'' dedi.
Osmanlı Padişahı Fatih Sultan Mehmet'in 1453'te İstanbul'un fethinden sonra meydana gelen iki büyük deprem, 2. Bayazıd'ın hükümdarlığı dönemine denk geldi. Kentte 10 Eylül 1509 günü, gece saat 04.00'te meydana gelen deprem, İstanbul için çok yıkıcı oldu. ''Kıyamet-i Sugra'' yani ''Küçük Kıyamet'' olarak adlandırılan depremden sonra padişah Edirne'ye gitti.
Osmanlı hâkimiyeti altındaki İstanbul'da 1509'dan sonra ikinci büyük deprem, 22 Mayıs 1766'da yaşandı. Kurban Bayramı'nın üçüncü gününe denk gelen deprem sırasında korkunç gürültüler işitildi ve bu gürültüleri yaklaşık 2 dakika süren bir sarsıntı takip etti. Bundan sonra 4 dakika kadar süren düşük şiddetli deprem oldu. Bu depremin artçısı olan sarsıntılar 8 ay devam etti. Depremde yaklaşık 4 bin kişi öldü, çok sayıda kişi de yaralandı.
İstanbul'u tarih boyunca etkileyen büyük depremlerden biri de 10 Temmuz 1894'te yaşandı. Deprem yaklaşık 18 saniye sürdü ve birbirini takip eden 3 dalga halinde etkisini hissettirdi. Tahminlere göre, bu depremde 280 kişi öldü, 298 kişi de yaralandı
xxx

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder