16 Eylül 2014 Salı

Bir Kent İle Alay Etmenin Anatomisi (3)

14 Eylül 2014
Yazı dizimizin ilk iki bölümünden sonra, özellikle o günlerde A-Milli Basketbol Takımızın Dünya Kupası maçları nedeniyle ara vermeyi düşündük ve yazmadık. Sonra birkaç gün başka şeyler girdi araya devam edemedik. Şimdi kaldığımız yerden devam ediyoruz. Artık hiçbir şeyin geri gelmeyeceğini biliyoruz. Yazdıklarımızın amacı söylediğimiz gibi tarihe not düşmek. Erkek basketbol takımının neler yapılarak/yapılmayarak bu hale getirildiğini ve tarihin karanlık sayfalarına gömülüp gittiğini göstermek, bu süreçten dersler alınmasına katkıda bulunmak. Ayrıca yazı dizimizin başlığını değiştiriyoruz. Basketbol sevgisinin çok büyük olduğunu bildiğimiz Edirneli bir basketbolsever arkadaşımız bu yazı dizisinin başlığının “Bir Kent İle Alay Etmenin Anatomisi” olmasını önermişti. Evet, biz de katılıyoruz. Çünkü bu kentle 4 sezondur adeta alay edildi. Bu yüzden başlığımızı “Bir Kent İle Alay Etmenin Anatomisi” olarak değiştiriyoruz.
Kaldığımız yerden devam edelim.
Edirne’den gerekli desteği bulamayacaklarını ve yeterli seyirci potansiyeline ulaşamayacaklarını kendilerine anlatılanlardan öğrenen yeni oluşumcular, Edirne’de kendi başlarına hiçbir girişimde bulunmadan Eskişehir’e tornistan ederler. Ortadaki söylenenlere bakılırsa basketbolun en tepesinden de onlara “Eskişehir’e gidin oradaki salon daha büyük, 5-10 TL’den maç bileti satarsınız 3-5 bin kişi maçlarınıza gelir, hem maddi olarak kazanırsınız hem de Anadolu’da basketbol heyecanı yaşanır. Edirne’de salonun kapasitesi belli. En fazla 2 bin seyirciniz olur” denince, tamam demişler ilk hedefimiz Eskişehir’dir, ileri!
Şimdi bu yeni oluşumculara Edirne’deki seyirci potansiyeli düşük diyenler anlaşılıyor ki bu seyirci potansiyelindeki düşüşün nedenlerini anlatmamışlar. Daha ziyade anlatamamışlardır. Çünkü ucu gelip kendilerine dokunacak.
Olin Edirne’nin maçlarına ilginin azalması özellikle 3.sezonda başlar. İkinci sezonun başlarında Gökhan Taştimur’un dalga geçer gibi takımı bırakıp gitmesinin ardından 3-4 ay sonra tekrar takımın başına getirilmesiyle başlayan traji-komik süreç 3.sezonda seyircinin giderek azalmasına neden olmuştu. Bu sezonda satılan kombine sayısı 650 dolayındadır. Maçlara ilgi azalmış, salon dolmaz olmuş maçlar ortalama 800-900 kişi ile oynanmıştır. Ama bunun nedeni tamamen kulübün yönetimsel zaafı ve o dönemin antrenörünün taraftarla, seyirciyle ve Edirnelilerle adeta dalga geçmesi ve küçümseyici konuşmalarıdır. Bu kişinin böyle konuşmasında da en büyük sorumluluk kulüp yönetimi ve bunu görmezlikten gelen ana sponsorluktur.  Bütün bunların üzerine bir de sportif başarısızlık eklenince 800-900 kişilik bir seyirci potansiyeli aslında yine başarılıdır. Düşmemeyi son haftalara taşıyan bir takımın bu kadar bile ilgi görmesi aslında Edirne’de basketbolun ne kadar çok sevildiğinin bir kanıtıdır. Türkiye basketbolunun lokomotiflerinden Anadolu Efes lig maçlarında bu kadar seyirci toplayamamakta, Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş bile derbi maçların dışında bu seyirci kapasitesine ulaşamamaktadır. Bir basketbol fabrikası olan Tofaş maçlarında bu kalabalığı kaç kere görmüştür. Trabzonspor basketbolda bu seyirci kapasitesine kaç kere ulaşmıştır?
Çöküş aslında Gökhan Taştimur’un istifasının ardından tekrar göreve getirilme kararını sayın Edip Ağaoğulları’nın bizzat vermesi ile başlamıştır. Sonun başlangıcı Gökhan Taştimur ile yapılan 2,5 yıllık yeni kontrat ile yaşama geçmiştir. Ardından yaşanan bütün felaketlere rağmen bu karardan dönülmemiş ve dönülme fırsatları ortaya çıktığında dahi kulüp bundan faydalanamamıştır.
3.sezon işler kötüye giderken o dönemim antrenörünün yönetime ufak bir tazminat karşılığı ayrılabileceğini belirttiği ama ana sponsorluğun ısrarla bunu kabul etmediği geçmişte ve hala konuşulanlar arasındadır. Adeta bir akıl tutulması yaşanmıştır o dönem. Bütün bu olanlar yaşanırken Genel Menajerlik makamı gene ortada yoktur. Bu makamı işgal eden kişi kuvvetle muhtemeldir ki yine ana sponsora antrenörün ayrılma isteğinin kabul edilmemesinin getirebileceği felaketleri yeterince anlatamamıştır. Ya da gidilen bu felaketi görebilecek durumda değildir. O dönem adeta gözler kapanmış arabanın duvara doğru hızla yol aldığı görülmemiş, alınan mağlubiyetler karşısında taraftar kan ağlarken, bazı kişiler bu mağlubiyetlerden sonra bile sanki bir şey olmamış gibi adeta kutlama masaları donatıp olup bitenin çok uzağında kalmışlardır. Sakız çiğneyen kişi facebook üzerinden hiçbir şey yokmuş gibi masa fotoğrafları paylaşmaktaydı.
Daha yanlışlık sezon başlarken yapılmıştı ve sezonun nasıl geçeceği belli olmuştu. Herşeye rağmen yine kombine kartlarını alan sadık taraftar ve basketbolsever ilk şoku Galatasaray ile yapılan sezon açılışı maçında yaşadı. Bu maça girişte kombine kartlar geçersiz sayılmış ve biletler 50 TL’den satışa çıkarılmıştı. Edirneli basketbolseverler ve taraftarlar ile adeta alay ediliyordu.  Alay aslında kombine kart fiyatlarının 1000 TL olarak açıklanmasıyla başlamıştı. Bir sezon önce Pınar Karşıyaka’nın adeta lütfu ile ligde kalan takımın kombine kartları 1000 TL. Şaka falan değildi. Ama şimdi daha net görüyoruz ki insanlarla dalga geçilmiş.
Kombine kartlarının açılış maçında geçersiz olması ve giriş biletinin 50 TL olarak belirlenmesi büyük bir tepki toplamıştı. Bilet satılmayınca her zamanki gibi panikleyen yönetim bu kez 1000 tane bileti Polisan’a satmış, Polisan’da bu biletleri Trakya Üniversitesi’ne vermişti. Edirneli taraftarlar ve basketbolseverler adeta cezalandırılıyordu. Trakya Üniversitesine verilen biletlerin çoğu da Üniversitede okuyan Galatasaray taraftarlarına gitmişti. Bu durum üniversitenin resmi internet sitesinde şöyle duyurulmuştu “Biletler 50 TL karşılığında satılmaktadır. Ancak Üniversitemizden karşılaşmayı izlemeye gidecek ilk 1000 öğrenci Polisan Boya Sponsorluğu’nda, Trakya Üniversitesi Öğrenci Kimlik Kart’larını göstermek şartıyla Trakya Üniversitesi Tribünü’ne ücretsiz alınacaklardır.”
Tepkiler giderek yükselince çark eden yönetim bu kez kombine kartı olanlara giriş bileti 25 TL olacaktır açıklaması yaparak yaptığı yanlıştan dönme çırpınışlarına girmişti. Ama işler yine düzelmeyince bir müddet sonra da yönetim kurulu adına başkan Vedat Kumuşoğlu şu açıklamayı yapmak zorunda kalmıştı; “Taraftarlarımızdan gelen yoğun istek üzerine, Yönetim Kurulumuz 2012-2013 bilet ve kombine fiyatlarında revizyona gitme kararı almıştır. Her koşulda taraftarlarımızın memnuniyeti ve istekleri bizler için önemli bir unsur olmuştur. Bu vesile ile kombine fiyatları orta tribünde ve karşı tribünde 500 TL olarak revize edilmiştir. Daha önce 2012-2013 sezonu için kombine alan taraftarlarımızı mağdur etmemek amacı ile ön sıralardan kombinelerini değiştirmeleri hakkı verilecektir. Taraftarlarımızın bize vereceği manevi destek takımımızın için fevkalade önem teşkil etmektedir. Kuvvetli kadromuz ile bu sezon hedefe varacağımıza yürekten inanıyoruz. Hem iç saha maçlarında hem de deplasmanlarda, alışagelmiş taraftar desteğini bekliyoruz.
Saygılarımızla”
Bu sezon Olin Edirne’nin boş tribünlere oynadığı bir sezon olmuştur adeta. Bunu o dönemim maç haberlerinde ve arkadaşlarımızın köşe yazılarında sık sık dile getirmiş ve çözüm yollarını da dilimiz döndüğünce anlatmaya çalışmıştık.
Arabayı atın önüne koşan amatör yöneticiler ve menajerler bütün bir sezon boyunca arabanın neden gitmediğini, yol alamadığını da çözemeyerek yanlış üstüne yanlışlarını devam ettirmişler ve sezon sonunda Doğuş Grubu’nun takıma talip olmasıyla bu işten kurtulmak adına büyük fırsat ele geçirmişlerdi. Nihayet zarar etmeden bu işten sıyrılabileceklerdi.
Sezon sonuna yaklaştıkça, kıçtan dalmaya çalışan şaşkın ördek misali, içinde bulunulan durumdan çıkmak için bir şeyler yapma gayretine girilmiş ama bunlarda da yanlış yöntemler kullanılmıştır. Zamanın antrenörü basın toplantılarında konuşuyor, çam deviriyor sonra yönetim çık bunu düzelt deyip birlikte basın toplantıları yapılıyor. Basın toplantısında yönetim antrenörün arkasında durduğu havası veriyor, ama arkasında durduklarını söyledikleri kişi çamlar devirmeye devam ediyor ve bu traji komik durum fasit bir daire gibi devam ediyordu. Hâlbuki yapılması gereken tek bir şey vardı; Antrenörü ve antrenörün dediğinden dışarı çıkmayan, sakız çiğneyip, tweet atmaktan başka bir mahareti olmadığı izlenimi veren genel menajerin işlerine derhal son vermek. Ne yazık ki böyle bir tavır sergilenemedi. Sona doğru hızla yaklaşılıyordu.
Ve sezon yine, özellikle düşme adayı diğer rakip takımların büyük yardımlarıyla 14.sırada tamamlanıyor ve Olin Edirne kılpayı yine ligde kalıyordu.
Muhtelif rivayetlere göre, biz duyduklarımızın yalancısıyız, bu takımda artık kalamayacağı hissine kapılan antrenör, ana sponsorun da bu işten bıkkınlığını bilerek  Doğuş Grubu ile basketbol alanında işbirliğine giren ve birinci ligde takım arayan İbrahim Kutluay ve ekibine gidin devralmak için görüşün haberi uçuruyordu.   Bu durum, ama yanlış ama doğru Edirne’de günlerce “Hoca Edirne’den intikam alıyor. Bir de artık burada kalamayacağını anladı, tazminatını bu yolla garanti altına alıyor” diye konuşulmuştu.
Kulübün devri konusunda Doğuş Grubu ile görüşmeler başlamıştı sezonun bitmesiyle. Bu arada aldığımız duyumlar, görevde olduğundan beri çok başarılı çalışmalar yapıp başarılı olmuş olan Genel Menajer ile resmi sözleşme yapılıyordu. Ödüllendirmek gerekirdi başarılı çalışmalarını. Doğuş Grubunun önüne sözleşmesi var diye sözleşme konulacak, Doğuş Grubu da ya bu başarılı menajer ile çalışmaya devam edecek ya da tazminat ödeyecekti sözleşmeden çıkmak için. Baştan çok önemsemedik bu duyumu.  Ama  sonra aklımıza geldi 657’ye tabi devlet memuru olarak çalışan bir kişi nasıl olur da başka bir işte hem de oldukça yüklü bir maaşla sözleşmeli olarak çalışabilirdi? Önemsememiştik ayrıca inanmamıştık da. Çünkü böyle bir yasadışı iş yapılamazdı. Ama sonra kısa bir süre önce Derya Yannier’de bize bunu doğrulamıştı. İki menajerin ve bir oyuncunun sözleşmelerini devralmak zorunda olduklarını söylemişti.  Bunun doğru olduğunu süreç bize gösterdi. Şöyle ki; Sözleşmenin biri oyuncu Barış Güney’e aitti ve Derya Yannier ve ekibi tazminat ödeyerek sözleşmeden çıktı. Biri menajer Ege Taşpınar’a aitti ve onunla devam ediyorlar. Diğeri de Genel Menajer’e aitti. Onunla da devam edeceklermiş. Genel Menajer birkaç gün önce devlet memurluğundan emeklilik dilekçesini vermiş. Eskişehir ya da İstanbul’da görevine devam edecekmiş.
Neyse biz tekrar dolmayan tribünlere yani Edirne’den seyirci potansiyeli olmadığı için Eskişehir’e gidiyoruz palavrasına dönelim.
Şimdi Olin Edirne’yi devralan gruba kombine kart, bilet satışı, seyirci potansiyeli gibi istatistikler verilirken acaba bu yukarıda yazdıklarımız da anlatıldı mı? Ya arkadaşlar seyirci sayısı, kombine kart satışı düştü ama bunların nedenleri bunlar bunlar, yani biz süreci ve kulübü çok yanlış yönettik, olup biten bundan dolayıdır dendi mi?
Bugünlük bu kadar. Son sezonu değerlendirmeye bir diğer yazıda devam edeceğiz.
Alıntı: http://www.edirnebasket.com/
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder