22 Haziran 2011 Çarşamba

17 Haziran 2011 Mustafa Kemal'in Claude Farrere Onuruna Yaptığı Konuşma

Mustafa Kemal’in

Claude Farrere Onuruna 
Yaptığı Konuşma

Mustafa Kemal, 18 Haziran 1922’de İzmit’e gelerek kendisini ziyaret eden, dost kalem Claude Farrere onuruna yaptığı konuşmada, Batı’nın Türkiye’nin bağımsızlık savaşını karalamak için uydurduğu iftiraları yanıtlamıştır.

Asıl adı Charles Bargone Frederic olan Fransız yazar ve diplomatı Claude Farrere (1876-1957) ilk olarak 1902’de, kendi deyişiyle “Türk düşmanı” olarak geldiği Türkiye’den, 1904’te yine kendi deyişiyle “iflah olmaz bir Türk dostu” olarak ayrılmış. 1922’de’nin Haziran’ında İstanbul’a gelerek Vahdettin ile görüşen yazar, İzmit’e geçmiş, burada Mustafa Kemal tarafından karşılanmıştı. Aynı akşam, İzmir’e geçmiş, burada Mustafa Kemal tarafından karşılanmıştı. Aynı akşam, onuruna verilen davette, Mustafa Kemal’in yaptığı müthiş konuşmayı aktarıyoruz:
“Aziz ve saygıdeğer dostumuz Mösyö Claude Farrere, soylu kişiliğinizi, bir kıyısında olsa bile hür ve bağımsız Türkiye topraklarında kabul etmekle çok sevinçli ve mutluyum. (…)
Memleketimiz öldürücü dakikalar yaşarken, milletimiz zulümlerle karşı karşıya bulunurken, dünyanın bütün adaletsizlikleri üzerimize yöneltilirken, bu zulme karşı gökyüzüne yükselen yüce bir ses, insani bir ses duyuluyordu. O sesin sahibi, huzurunda bulunmakla mutlu olduğumuz Claude Farrere’dir. (…)
Dostumuzun İstanbul’da geçirdiği beş on gün zarfında, elde ettiği izlenimleri bilmem, fakat İstanbul’da henüz düşmanların süngüleri ve tehditleri altında yaşayan o zavallı, o kötü talihli vatandaşlarımızın kalplerindeki acılara elbette temas etmiştir. (…) Eğer dostluğumuz Claude Farrere gezilerine İstanbul’da son verselerdi, bu geziyi tamamlanmamış saymak mecburi olurdu.”
“Efendiler! Türk halkının bütün yoksulluk ve sıkıntısına rağmen, gizli veya açık düşman elleriyle bugün içine atılmış olduğu çıkmaz yolun bütün dehşetine rağmen üz yıldan beri kendi geleceğini eline alarak hükümet yönetiminde gösterdiği yetenek ve kudret, (…) düşmanlarımızın ikinci bakış noktalarında da, yani yetenekten mahrum olduğumuz hakkındaki görüşlerinde de ne kadar yanıldıklarını ispata yeterli deliller değil midir? (…) Düşmanlarımızın amaçlarına mutlaka ulaşmak için her gün yeni bahaneler bulmaktadırlar. Çünkü nasıl olursa olsun Türkiye’yi baştan sonuna kadar viraneye çevirmek, burada yaşayan suçsuz halkı, kadınlara ve çocuklarına varıncaya kadar en vahşi işkencelerle en insanlık dışı saldırılarla öldürmek istiyorlar. Bunun için bir taraftan da kutsal topraklarımıza saldırttıkları Yunanlıların vahşetinin devamını sağlamaya çalışıyorlar. Bir taraftan da Türkün asalet ve suçsuzluluğunu anlamaya başlayan milletlerin düşüncelerini karıştıracak bin türlü iftira ve yalanlar buluyorlar. (…) Türkiye’nin Hıristiyanlara haksızlık yaptığını, bir yalancının saçma sapan bildirisini ileri sürerek, çağdaş dünyanın düşüncelerini karıştırmak istiyorlar. Türkiye’nin hakkını vermeye yönelmiş olanların bakış açılarını başka tarafa çevirmeye çalışıyorlar. Bütün iddia olunan şeyler bir sürü yalanlardan ibarettir.”
Mustafa Kemal, kendilerini ziyaret eden Claude Farrere’ye “Biz hayat ve bağımsızlık için savaşan ve bu kanlı savaşlar karşısında bütün medeni dünyanın duygusuzca seyirci kalığını görmekle içi kan ağlayan insanlarız” dedi.
Mustafa Kemal, Claude Farrere onuruna yaptığı konuşmanın son bölümünde, Batı’nın Türkiye’ye zulmüne isyanı dile getiriyordu:
“Şurasını da kesin olarak belirtirim ki, Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti milletten en kanuni yetkilerle devletin varlığını ve bağımsızlığını korumak ve sağlamak için her bağımsız millet ve devlet için kanuni olan haklarını, yetkilerini korkusuzca kullanır ve kullanacaktır.
Zavallı milletimiz köle olmaya razı olmadığı için en büyük cezaya çarptırılmış bulunuyor: İdama!
Hayır, efendiler, hayır… Bütün dünya emin olsun ki, bu millet idama, yok edilmeye değil, yaşamaya lâyıktır; daha çok yaraşır. Türkiye Büyük Millet Meclisi üzerine aldığı bu tarihi görevi başarıyla yapıyor ve en yüksek zaferlerle tamamlayacaktır.
Efendiler! Sevgili ve saygıdeğer dostumuz Mösyö Claude Farrere’i memleketimizin kurtulduğunda kabul etmekle çok övünektik. Eğer bugün bunu başaramamış bulunuyorsak bu konudaki suç bizim değildir. Ona memleketimizin her köşesini göstermek ve her köşede Allah’a duyulan inanç ve suçsuzlukla ve fakat kabinde büyük bir inanç, bağımsızlık ve gurur duygusu ile tarlalarını süren, koyunlarını güveden vatandaşlarımı yakından tanıtmak isterdim. O zaman saygıdeğer dostumuz, Türkiye halkını daha çok sevecekti ve o zaman böyle bir milletin bağımsızlığına saldıranların ne kadar duygusuz ve ne kadar insafsız olduklarını daha derin bir şekilde görecekti.

Kaynaklar
                 -   E. Behnan Şapolyo, Türk İnkılâbı Tarihi Notları, Harp Okulu Basımevi.
                 -   Salih Bozok, Hep Atatürk ile Beraber, Cumhuriyet Yayınevi.
                 -   Mazhar Müfit Kansu, Atatürk’le Beraber, Türk Tarih Kurumu.
                 -   Lord Kinnoss, Bir Milletin Yeniden Doğuşu, Altın Kitaplar.
                 -   Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, AKDTYK.
                 -   Enver Ziya Karal, Türkiye Cumhuriyeti Tarihi 1918-1965, Milli Eğitim Bakanlığı, Basımevi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder