8 Kasım 2010 Pazartesi

Türk Spor Tarihinde Atatürk 6

Cumhuriyetimizin Kuruluşu Öncesi 
Bir Futbol Maçı 
“Mutafa Kemal Atatürk’ün Askeri Dehası”

Büyük Atatürk’ün ilgiyle seyrettiği bir futbol maçı vardır. Bu milletin mukadderatının tayin edileceği günlerde yapılan bir futbol maçıdır.
1922-yılında Atatürk, Türkiye’nin geleceğini belli edecek “Büyük Taarruz” adı altındaki en büyük savaşının hazırlıklarına aylar öncesi başlamıştı. O günlerin Genelkurmay Başkanı Fevzi (Çakmak) ve Garp Cephesi Kumandanı İsmet (İnönü) Paşalar ile birlikte hazırladıkları “Harp Planı”nın ilk ayağını bir futbol maçına bağlamıştı.
Tarihte on altı büyük imparatorluk kurmuş, son Türk Devleti olan Osmanlı İmparatorluğu zamanın en güçlü devletlerinden biri olmasına karşın tarihsel süre içerisinde çeşitli nedenlerle yıpranarak Birinci Dünya Savaşı sonunda müttefiklerinin savaşı kaybetmesiyle yenik sayılarak 3 Ekim 1918’de imzalanan Mondros Silah mütarekesi sonucunda kesin olarak ülke toprakları parçalanmaya tabi tutuluyordu.
“Hasta Adam” olarak nitelendirilen İmparatorluğun bu durumda yararlanarak Türkleri ve Türklüğü yok ederek Bizans İmparatorluğu’nu yeniden diriltmek sevdasına düşenler 13 Mayıs 1919 günü İzmir Rıhtımı’na çıktılar. Tarihin eşine az rastlanır zulüm ve işkenceleri ile beşikteki çocuklardan en yaşlılara kadar öldürerek, Türk köy ve kasabalarını yıkarak görülmemiş vahşet içerisinde Türk Yurdu’nun aziz ve temiz topraklarına olanca güçleriyle saldırdılar.
Türk Ulusu’nun yaşayış biçimine ters düşen bir tutum ve davranış karşısında, bu saldırılara ilk karşı koyma 28–29 Mayıs günleri Ayvalıkta yapıldı. Daha sonra, Birinci ve İkinci İnönü savaşları sonrasında saldırganın üstün kuvvetleri, Sakarya Bölgesine çekilmek zorunda bırakıldı. Bu savaşlar gerçekten stratejik ve taktik bilgilerinin yanı sıra Türk subay ve erlerini cesaret ve kahramanlıklarını birlikte ifade edebilecek bir denklem görünümündedir.
13 Ağustos 1921 günü başlayan ve 20 Ağustos sabahı artık önlenmesi olası olmayan bir çığ gibi ilerleyen Büyük Taarruzu 30 Ağustos 1922 günü Yunan ordusunun imhası ile sonuçlanarak Türk Ordusunun yenilmezliğini bir kez daha tüm dünyaya ilan ediyordu.
Birçok yabancının “Anadolu mucizesi” diye baktıkları Kurtuluş Savaşı’nın gerçek başarısı, topla, tüfekli dövüşten çok fazla, bu yeniden yaratılan ordu için sarf edilen inanılmaz çabada, dökülen terde ve bir kelime ile bu kağnı seslerinde saklıdır. Gerçek mucize, elindekini avucundakini vererek, gerektiğinde cephaneyi sırtında taşıyarak milletin katlandığı fedakârlıkla pırıl pırıl bir ordu yaratılmasıdır. Türk Kurtuluş Savaşı’nın gerçek kıymeti, gerçek büyüklüğü göğüs göğse dövüşmekten çok daha önce, yoktan varoluşta yatar. Bu önemli nokta yeterince kavramadıkça da, Kurtuluş Savaşı’nın ruhunu ve aslını anlamak olası değildir.
Türk tarihinden yepyeni bir devrenin başlayabilmesinin bir işareti olan ve Türk Ulusu’nun yazgısını değiştiren, Ulusal Tarihimize “Başkomutanlık Meydan Savaşı ve Büyük Taarruz” adı geçen bir zafer
Başkumandan Mustafa Kemal Paşa, düşmana son darbeyi indirmeye hazırlanırken taarruzun yeri ve tarihini son derece gizli tutmaya özellikle itina göstermişti. Cepheyi son kez teftiş etmek ve hazırlıkların tam olup olmadığını anlamak ve bu konuda yüksek rütbeli subaylarla son toplantıyı yapmak isteyen Mustafa Kemal Paşa bu teftişini de saklamak gereğini duymuştu.
Bu sırada Konya’ya gelerek kendisiyle görüşmek isteyen ünlü İngiliz askeri Generali Towsend ile görüşmek üzere Ankara’dan birkaç günlüğüne ayrılacağını bir resmi yazı ile hükümete bildirmişti: “Hayret-i Vekile Riyasetine” diye başlayan mektup şöyle devam ediyordu: “Ben, bir-iki gün sonra avdet etmek üzere General Townsend ile görüşmek için Konya’ya gidiyorum. 24 Temmuz 338 (1922)-M. Kemal.”
Yazı 24 Temmuz tarihini taşıdığı halde Atatürk, 23 Temmuz 1922 sabahı ortaklık aydınlanırken otomobille Ankara’dan gizlice ayrılmış e aynı gün akşamüstü Batı cephesi Karargâhı’nın bulunduğu Akşehir’e gelmişti. Burada İsmet Paşa (İnönü) ile görüşen Atatürk, 24 Temmuz sabahı Konya’ya gitmiş ve General Townsend ile beklenen ve ilan olunan görüşmesini yapmıştı.
Bu görüşme nedeniyle Konya’da birkaç gün kalan Mustafa Kemal Paşa, bu sırada 28 Temmuz 1922 günü Akşehir’de, subaylar arasında yapılacak iddialı bir futbol maçını da seyre davet olunmuştu. Bu maç, Anadolu Ajansı ve gazeteler vasıtasıyla yurda ve bütün dünyaya duyurulmuştu. Bu iddialı futbol maçına ayrıca Ordu kumandanlarıyla bazı kolordu kumandanları da davet olunmuşlardı.
Başkumandan ve diğer yüksek rütbedeki kumandanların futbol maçını seyre gidecekleri yolunda gazetelerde yayınlanan haberler, Türklerin daha bir süre taarruza girişemeyecekleri yolundaki kanaati daha da kuvvetlendirmişti. Nitekim Amerika’nın eski Ankara Büyükelçisi General Charles H. Smith de ünlü eseri “Gazi Mustafa Kemal” de bunu açıkça belirtiyor ve şöyle diyordu:
“Bu yoldaki haberler gazetelerde ön planda yer alıyor ve yayılıyordu. Bu söylentiler, Türk ordusunun daha bir süre herhangi bir harekette bulunamayacağı kanaatini uyandırıyordu. Bilhassa Yunanlılar böyle düşünüyorlardı. Dünya basını da ”Kayıtsızlığa alışmış ve teseffüh etmeye (kokuşmaya) başlamış Türklerden ne beklenir ki.. diyordu…
 
Mustafa Kemal Paşa ve aralarında Fevzi, İsmet ve Nureddin Paşaların da bulunduğu yüksek rütbeli kumanlar Akşehir’de kolordu takımları arasında oynanacak futbol maçını seyre gidiyorlar. Bu maçın asıl amacı, Başkumandan ile kumandanları, düşmana indirilecek nihai darbe konusunda görüşmek üzere bir ara toplamaktı.

Başkumandan Mustafa Kemal Paşa, Erkan-ı Harbiye-i Umumiye Reisi Fevzi (Çakmak), Batı Cephesi Kumandanı İsmet Paşa (İnönü), Birinci Ordu Kumandanı Nureddin Paşa, İkinci Ordu Kumandanı Yakup Şevki Paşa ve Batı Cephesi Kurmay Başkanı Asım Bey (General Asım Gündüz) ile birlikte Akşehir sahasındaki Kolordu Subayları ile Batı Cephesi Subayları arasındaki iddialı futbol maçını ilgiyle izlemişti.
Akşam Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa, Batı Cephesi Kumandanı İsmet Paşa ve Ordu Kumandanları ile diğer yüksek rütbeli subaylarla büyük bir toplantı yapan Başkumandan Gazi Mustafa Kemal Paşa, “Büyük Taarruz” hakkındaki planlarını onlara açıklamış ve gereken direktifleri verdikten sonra kesin tarih de yine bu maç akşamı yapılan bu büyük toplantıda belirlenmişti.

Büyük Taarruz’un Planı
Tüm bu güç koşullara karşılık, Büyük Taarruz için hazırlanan plana göre, düşmana hiç beklemediği bir yerden, Afyon güneybatısındaki sarp dağlık bölgeden, kuvvetin büyük kısmıyla taarruz etmeye karar verdi. 30 Km. lik bölgeye 1’inci Ordunun 1inci, 2inci ve 4ncü Kolordularına bağılı 11 tümenle bir müstakil tümen, 5’inci Süvari Kolordusuna bağlı üç tümen getirildi. Bu kuvvetler kuzeye doğru taarruzla düşmanın gerisine düşecek ve batıya doğru çekilmesine fırsat vermeden, onu bir imha muharebesine mecbur edecekti. Afyon’dan Eskişehir’e kadar uzayan 130 Km.lik cephe kısmına ise büyük bir cesaretle 7 tümen ayrıldı. Bu kuvvetin de sıklet merkezi Afyon kuzeyi bölgesinde oluşturuldu. Eskişehir bölgesi ise, hemen hemen boş denecek kadar zayıf tutuldu.
Yalnız süvari (kılıç) olarak Türk ordusu büyük bir üstünlüğe sahipti. Bir taarruz ve özellikle de takip harekâtında tank ve motorlu araçların bulunmadığı o zamanki savaşlarda, süvarinin oynayacağı rolün çok önemli olduğu yadsınamazdı. İsmet Paşa bu konuyu anılarında sevinçle ve biraz da gururla anlatır:
“Süvari kolordusu, Türk Ordusunun sayı olarak o zamana kadar görmediği bir süvari kıtası haline geldi. Her türlü silahı ile topu ile mükemmel bir kıta. Evet, büyük bir süvari kuvveti meydana getirdik. O zaman, Mohaç’tan sonra en büyük süvari kuvvetini ben kullanıyorum diye çalım yapardım.”
Böylece Atatürk’ün seyrettiği bu ilk futbol maçı, memleketin kaderinde pek önemli bir yeri ve rolü bulunan hayati bir toplantıyı gizlenmiş eden vesile olmuştu. General Sherrill de ünlü eserinde bu noktayı vurgulamaktadır.
“…Ankara’ya dönerken gece karanlığında Türk hatlarının merkezine vararak tümen ve ordu kumandanlarıyla toplanıp taarruz saati ile birlikte düşmana indirilecek darbenin bütün teferruatını görüşecek ve nihayet bir futbol maçı seyretmenin verdiği neşeyi yüzünde taşıyarak Ankara’ya dönecekti.”
28 Temmuz 1922 günü Akşehir’de yapılan bu futbol maçını büyük bir kalabalık da izlemişti. Her şey öylesine büyük bir gizlilik ve tabiilik içinde geçmişti ki, Başkumandan, Genelkurmay Başkanı, Batı Cephesi Kumandanı ve Kurmay Başkanı ile Birinci ve İkinci Ordu Kumandanlarının seyircileri arasında bulundukları maçta takımların Kolordu Subayları ile Batı Cephesi subaylarının teşkil etmesi ve böylece Akşehir’de büyük seviyede bir askeri heyetin toplandığı kimsenin dikkatini çekmemişti. Bu maç, ana amacının kusursuz bir kamuflajı olmuştu.
O günlerin Başkumandanı Mareşal Gazi Mustafa Kemal Paşa, Başkanı bulunduğu Cumhuriyet Halk partisi’nin 15–20 Ekim 1927 tarihleri arasında toplanan ikinci Büyük Kongresinde 6 gün süreyle söylediklerini “Nutuk” adı altında yayınlamıştı. Atatürk 30 Ağustos 1922de zaferiyle sonuçlanan ve 26 Ağustos 1922 günü başlayan Başkumandanlık Meydan Muharebesi’nin öncesindeki bu olayı şöyle anlatmaktadır:
28 Temmuz 1922 günü öğleden sonra icra edilen bir futbol müsabakasını seyretmek vesilesiyle ordu kumandanları ve bazı kolordu kumandanları Akşehir’e davet edildi. 28–29 Temmuz gecesi kumandanlara umumi bir tarzda taarruz hakkında müdavelei efkâr ettim”
Atatürk, ‘Nutuk’ta bunu şöyle anlattı: 28 Temmuz 1922 günü, öğleden sonra yaptırılan bir futbol maçını görmeleri ileri sürülerek, ordu komutanları ve birtakım kolordu komutanları Akşehir’e çağırıldı. 28–29 Temmuz gecesi, komutanlarla genel olarak saldırı konusunda görüştüm.”
Maçta oyuncular uzun şortluydu ve ayaklarında bot, yarım çizme ya da postal vardı. Takımların biri kırmızı diğeri beyaz formalıydı. Tarihi maç 2–2 bitti. Maç sonrası toplanan komutanlar taarruz planlarını öğrendi.
Türk Ulusu’nun devamlılığı ve yükselmesi için ölümü hiçe sayarak kan döken ve savaşan başta Yüce Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm şehitlerimizi, gazilerimizi sonsuz şükranlarımızla anarken dün olduğu gibi Bugün de Türk Ulusu’nun gururu, iftiharı olan gözbebeğimiz Türk Silahlı Kuvvetlerine gönülden başarılar diliyorum.
Kaynaklar
  • Cem Atabeyoğlu, Atatürk ve Spor, T.C. Başbakanlık Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Spor Eğitimi dairesi Başkanlığı Yayın No: 90, 1989-Ankara, s.47–49
  • Halûk San, Belgeleri ile Türk Spor Tarihinde ATATÜRK, 1981, Türk Spor Vakfı yayınları No.2. s. 52. Bkz. 1938 yılında Devlet Basımevi tarafından çıkarılan ikinci baskısının 481’inci sayfası.
  • Türk Silahlı Kuvvetleri ve Atatürkçülük, Genel Kurmay Başkanlığı Yayını, Ankara, 1973, s.262.
  • Çanakkale 18 Mart Üniversitesi İİBF Kamu Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi, Yrd. Doç. Dr. Ülkü Varlık, “Başkomutanlık Meydan Muharebesi Zaferle Taçlandı.”, 29 Ağustos 2007, s.14–30 Ağustos 2007, s.13.
  • Burhan Aytekin, Cumhuriyetimizin Kuruluşu Öncesi  Bir Futbol Maçi "Mustafa Atatürk'ün Askeri Dehası", Edirne Yenigün Gazetesi, 13 Aralık 2007, sayfa 13.www.edirneyenigun.com





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder