25 Kasım 2010 Perşembe

Tarih 26 Kasım 2010


Tarihimiz Her Zaman Geleceğimize Işık Tutmuştur.
"Türk çocuğu, atalarını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır." Kemal Atatürk

Alpullu Şeker Fabrikası

Trakya Çiftçisinin Pancarını 84 yıldır işleyen Alpullu Şeker Fabrikası Türkiye Ekonomisine katkılarıyla bölgeye hizmetleri devam ettiren ülkemizin ilk açılan şeker fabrikasıdır.
Alpullu Şeker Fabrikası, 22.Aralık.1925 tarihinde temeli atılıp, 26 Kasım 1926 tarihinde üretime başlamıştır. Cumhuriyetimizin ilk yıllarında açılan Alpullu Şeker Fabrikası, günümüzde de üretimine devam ederek ülkemizin şeker ihtiyacının belirli bir oranda karşılamaya çalışmaktadır.
Atatürk’ün Türk Ekonomisinde Gerçekleştirdiği Devrimler
23 Nisan 1920’de kurulan yeni Türk Devleti’nin en büyük amacı ülkeyi işgalden kurtarmak ve millî bağımsızlığı sağlamaktı.
Atatürk, Millî Mücadele hareketini oluştururken bu savaşın amacını tam bağımsızlık olarak açıklamıştı. Tam bağımsızlık olarak da siyasi ve iktisadi alanlardaki bağımsızlığa işaret ediyordu. Mustafa Kemal, güçlü ve büyük bir devlet olabilmek için ekonomik alanda da güçlü olmak gerektiğine inanıyordu. Bunun için de bağımsız ve millî bir ekonominin kurulmasından yanaydı. Çünkü devlet ve millet hayatında millî bağımsızlığın en önemli dayanağı millî ekonomidir.
Atatürk, askeri ve siyasi zaferlerin bir devleti ve bir milleti kurtarmaya yetmediğine, asıl zaferin, askeri ve siyasi zaferler yanında bilim ve ekonomik zaferlere kavuşmakla kazanılacağına inanmıştı.
Bu görüşünü, şu veciz cümleleriyle açıklıyordu: Siyasi ve askeri zaferler ne kadar büyük olursa olsun, ekonomik zaferlerle taçlandırılamazlarsa, kazanılacak başarılar yaşayamaz, az zamanda söner. Bu kuvvetli ve parlak zaferimizi de taçlandıracak olan bayındırlık yolunda sonuç alabilmek için, ekonomik egemenliğimizin sağlanması ve güçlendirilmesi gerekir.
Büyük kurtarıcı, Lozan Antlaşması ile kazanılan siyasi bağımsızlığın devam etmesi için ekonomik bağımsızlığın sağlanmasını kaçınılmaz sayıyordu. Bu görüşünü 17 Şubat 1923’te İzmir’de toplanan Türkiye İktisat Kongresi’nin açılış konuşmasında şu şekilde belirtiyordu: Millî egemenlik ekonomik egemenlikle pekiştirilmelidir. Atatürk’ün bu açıklaması ekonominin devlet hayatındaki önemini de açıkça ortaya koymaktadır.
Mustafa Kemal’e göre tam bağımsız devlet ekonomik bakımdan da bağımsız olan devlettir. Ekonomik bağımsızlığın sağlanması içinde her şeyden önce bir ekonomik programın tespit edilmesi gerekiyordu.
Bu amaçla, 17 Şubat – 4 Mart 1923 tarihlerinde İzmir İktisat Kongresi toplandı. Kongreye sanayici, tüccar, çiftçi ve işçi kesiminden temsilciler katılmışlardır. 1135 delege ile toplanan kongrenin temel amacı, yeni Türk Devleti’nin ekonomik hedeflerini belirlemek, bu hedeflerin gerçekleşmesi için yapılması gerekenleri tespit etmektir.
Ekonomik kalkınmanın gerçekleştirilmesi için yöntemler araştıran kongre uzun süren tartışmalar sonucunda Misak-ı İktisadi (Ekonomi Andı) kabul edilmiştir. Misak-ı İktisadi’ye göre: Yeni Türk Devleti’nin, başka devletlerin ekonomik denetimine ve boyunduruğuna girmeden, kendi çabası ile ekonomik kaynaklarını değerlendirmesi ve kullanması esastı. Yani ekonomide bağımsızlıktan taviz verilmeyecek ve millî kaynaklarımızdan yararlanılacaktı. Böylece millî ekonomi ilkesi kabul edilmiş oluyordu.
İzmir İktisat Kongresi’nde kabul edilen Misak-ı İktisadi’de yer alan bazı önemli maddeler şunlardır:
  • Türk milleti, kan dökerek sahip olduğu millî bağımsızlık fikrinden hiçbir şekilde fedakârlık yapmayacaktır.
  • Ekonomik gelişmemiz ve kalkınmamız millî bağımsızlık içinde sağlanacaktır.
  • Siyasal bağımsızlık gibi ekonomik bağımsızlık da esastır.
  • Hammaddesi yurt içinde olan sanayi dalları kurulmalıdır.
  • Küçük imalattan büyük işletmelere geçilmelidir.
  • Özel teşebbüse kredi sağlayacak bir devlet bankası kurulmalıdır.
  • Özel teşebbüsün gerçekleştiremediği yatırımlar devlet eliyle gerçekleştirilmelidir.
  • Sanayinin teşviki ve millî bankaların kurulması sağlanmalıdır.
  • Demiryolu inşaatı programa bağlanmalıdır.
  • Yabancıların kurduğu tekellerden kaçınılmalıdır.
  • İşçilerin durumu düzeltilmelidir.
Millî ekonomi ilkelerinin yürürlüğe girmesiyle, Türk Devleti ekonomi alanında üzerine aldığı görevleri yerine getirmeye başladı.
Ekonomi Alanında Yapılan Devrimler
  • İzmir İktisat Kongresi (18 Şubat – 4 Mart 1923)
  • Kapitülasyonların Kaldırılması (24 Temmuz 1923)
  • İş Bankası’nın Kurulması (1924)
  • Aşar Vergisi’nin Kaldırılması (17 Şubat 1925)
  • Kabotaj Kanunu’nun Çıkarılması (1 Temmuz 1926)
  • Teşvik-i Sanayi Kanunu (1926) :
  • Tarım-Kredi Kooperatiflerinin Kurulması (1928)
  • Toprak Reformu (1929)
Birinci 5 Yıllık Kalkınma Planı (1933 – 1938): Bu dönemde devlet, temel tüketim ve ara mallar sağlamak gayesiyle üç beyaz ve üç siyah projesine ağırlık vermiştir. Un, şeker, pamuk üç beyazı, kömür, demir ve akaryakıt ise üç siyahı oluşturuyordu. Bu temel malların üretilmesi ile döviz tasarrufu sağlandığı gibi, bu maddeler ile dışa bağımlılık da ortadan kalkacaktı. Hazırlanan bu plana göre özel sektörün gerçekleştiremeyeceği yatırımlar, devlet eliyle yapılmaya başlandı. Plan doğrultusunda dokuma, demir, kâğıt, cam ve kimya alanlarında 1937’ye kadar on altı fabrika kuruldu. Fabrikaların işletmeye açılmasıyla, dışarıdan alınan mallar yüzde elli oranında azaldı.
İkinci Beş Yıllık Planı ise İkinci Dünya Savaşı’ndan dolayı uygulanamadı. Fakat, 1945 yılına kadar süren savaş esnasında Türkiye, dışarıya muhtaç olmadan kendi ihtiyaçlarını karşılayabilmiştir. Sümerbank’ın açılmasıyla elde edilen başarı, kuruluşların açılmasını teşvik etmiş ve maden işleri uğraşacak Etibank kurulmuştur. Böylece sanayide devletçilik ilkesi yerleştirilmeye çalışılmıştır.
Sonuç olarak
  • Atatürk Devrimleri ile çağdaş bir devlet niteliğine kavuştuk.
  • Tarımın modernleşmesinde devlet öncü oldu. 
  • Bankalar, fabrikalar kuruldu.
  • Sonunda ülkemiz bayındır oldu. 
  • Ulusumuz zenginleşti.
  • Böylece, Türk Milleti için, güzel ve aydınlık günlere doğru yeni bir adım atılmış oldu.
  • Onun gerçekleştirdiği devrimlere sahip çıkmak hepimizin görevidir. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder