23 Ocak 2011 Pazar

24 Ocak 2011 Hatay Davası


Hatay Davasının
Bütün Sonuçlarını Düşündük…
Zavallı Fransa…

20 Ekim 1912’de imzalanmış olan Ankara antlaşması, İskenderun Sancağı’nı Suriye’den ayrı bir statüye tabi tutuyordu. Fransa, Sancak’ın Suriye’den ayrılmayacağını açıklamış, Türk görüşüne kesin ret cevabı vermişti.

Bu koşullarda, Mustafa Kemal, Kurun Gazetesinde, 21-27 Ocak 1937 tarihleri arasında, Asım Us imzalı beş başyazı yayımlatmıştı.

21 Ocak 1937 tarihli ilk başyazıda, özetle şunları söylüyordu:

“Fransa’nın başına her nasılsa baş diye üşüşmüş olan bu efendiler, idare etmekte oldukları büyük Fransız milletinin nasıl idare olunacağını bilmedikleri gibi, Hatay sorunu ile millî alaka güden yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin haklarını müdafaa ve gereğinde onların yerine getirilmesi için göstereceği fiili enerjiyi de takdirden uzak bulunmaktadırlar."

“Bizce bu sorumluluk, bu dalgın ve gafil Fransa ricalinden çok, Fransa’yı dünya barış için değerli bir unsur halinde bulundurmak fikrinde olan ve uluslararası barış dostluğu ile kendilerini göstermekte bulunan devletleri ilgilendirir.”
Mustafa Kemal’in, Parçalar aktarılan, 23 Ocak 1937 tarihli ikinci başyazısının başlığı “Zavallı Fransa”ydı…

“Yoksa Mahiyet-i hukuki durumları pek şüpheli, küçük bir borç için, diğer milletlerin benliğine taarruz ve donanma kuvvetiyle o memleketin bir adasını işgal ettiren nobran ve kabadayıların yuvası mıdır?”
Mustafa Kemal’in Kurun Gazetesindeki 24 Ocak 1937 tarihli üçüncü başyazısı, çok daha serttir:

“Türkiye bu emel üzerine yürürken, yalnız Fransa’nın hatırı için değil, aynı zamanda hatırlarına çok riayet ettiği başka devlet ve milletlerin dostluklarına da büyük kıymet verdiği için siyasetini tespit etmiştir. O devletler, Türk şeref ve haysiyetine, Türk onuruna karşı Fransa’nın ihmalkâr bir vaziyet ve meslek takınmasında sakınca görmüyorlar. O halde biz de gerek Fransa’ya gerek Fransız siyasetini tenvir etmeye her nedense yanaşmayan o devletlere, Türkiye Cumhuriyeti’nin kendi şeref ve hasiyetini, kendi hak ve menfaatini korumanın yolunu bildiğini söylemek isteriz. Türkiye Cumhuriyeti’ne eski Osmanlı İmparatorluğu’nun bir temadisi nazarı ile bakılarak ona karşı yozlaşmış bir politika takip olunduğunu ve hâlâ bu sevdada yaşayan diplomatların siyasette hükümran olduklarını görürsek, bunun yalnız isabetsiz değil aynı zamanda tehlikeli bir meslek olduğunu söylemekten de kendimizi alamayız.”

Mustafa Kemal, başyazılarında TBMM hükümetini eleştirmekte de tereddüt etmemişti. 25 Ocak 1937 tarihli “Hükümete hitap ediyoruz” başlıklı İnönü’nün bir sözü hatırlatılarak konuya girmişti.

“On beş gün bekleyiniz dediğimiz, bekledik. On altınca gündeyiz. Vaziyet nedir? Ne oluyor? Ne olacak? Türk milletini yeniden aydınlatınız?"

Kaynaklar
           - Pars Tuğlacı, Çağdaş Türkiye I-II, Cem Yayınevi.
                 - S. Eriş Ülger, Özgün Belgelerle Türkiye Cumhuriyeti ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk.
                 - Enver Ziya Karal, Türkiye Cumhuriyeti Tarihi 1918-1965, Milli Eğitim Bakanlığı, Basımevi.
                 - E. Behnan Şapolyo, Türkiye Cumhuriyeti Tarihi 1918-1950, Milli Eğitim Bakanlığı, Basımevi
                 - E. Behnan Şapolyo, Türk İnkılâbı Tarihi Notları, Harp Okulu Basımevi.
                 - E. Behnan Şapolyo, Kemal Atatürk ve Milli Mücadele Tarihi, Berkalp Kitapevi.
                 - Mükerrem K. Su-Prof. Dr. Ahmet Mumcu, Türkiye Cumhuriyet İnkılâp Tarihi, Milli Eğitim Bakanlığı, Basımevi.
           - Hatay İl Yıllığı




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder