7 Ocak 2011 Cuma

Tarih 2 Ocak 2011


Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı
“Futbol Federasyonu” Kuruldu

Bu gün sizlere sporumuzda Cumhuriyetimizi ilk yıllarında kurulan Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı tanıtacağım.
1922 yılında kurulan, ondört yıl süreyle Türkiye sporunun iniş-çıkışlarını yönetmeye çalışan, 1936 yılında da yerini “yarı-resmi” Türk Spor Kurumu’na bırakan Türkiye İdman cemiyetleri İttifakı, kapanmış olmasına rağmen, bugün bile güncel olarak tartışılan bir yapıdır.

Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakının yönetim yapısına gelince,
22 Mayıs 1922 tarihinde 27 maddelik bir yönetmelikle tüzel kişilik kazandığını, 14 Temmuz 1922 tarihli 242 maddelik bir “Dahili nizamname” ile kulüp-kulüp, kulüp-birlik ve birlik -federasyon (encümen) ilişkilerinin düzenlendiği, 16 Şubat 1923 tarihli bazı yönetmelik değişikliklerinden sonra, 2 Ocak 1924 günü Ankara’da toplanan Birinci Umûmi Kongre ile kesin örgüt yapısına kavuştuğunu görürüz.
Türkiye İdman cemiyetleri İttifakı’nın kurucularından Burhan Felek’in sporu “şahsın ve hususi teşebbüslerin malı”, spor-devlet ilişkisini “tamamiyle hamî-mahmî münasebeti”, Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı da “memleketimizdeki ilk ve son normal amatör spor teşkilatı” olarak görürken, “devletçi-Halkevci” Behçet Kemal Çağlar’ın Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı’nı kapatan kararı “sporda çeteciliğe nihayet veren, Türk sporunun misak-ı Milli’sini teşkil eden bir karar” olarak yorumlamasıdır.[1]  
“Kendi kendini yönetme” geleneğine sahip olan Avrupa’nın devlete ve hükümete karşı “bağımsız” olarak kurduğu, çok-sporlu, çok-kulüplü “federatif” spor birliklerinin Türkiye’deki benzeridir Türkiye İdman Cemiyeti İttifakı. Ulusal spor yönetiminde son sözün “özel” hukuk tüzel kişisi olarak örgütlenen bir “kulüpler birliği” tarafından söylenmesini öngörür. Bu yönüyle, Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı kulüplerarası çekişmeler yüzünden işlevsizleşip dağılan öncelleri, yani İstanbul Futbol Birliği, İstanbul Kulüpleri Ligi, Cuma ve Pazar Ligleri’nin, hem kurucu üyeleri, hem yönetim ve ideolojik yapısı bakımından devamıdır. İdeolojisi, kurucularından Burhan Felek’in sözleriyle, “spor şahsın ve husûsî teşebbüslerin malı, fakat hükümetin ve milletin mahmîsi olmalıdır” şeklinde özetlenebilir.
Hemen belirtelim, “profesyonelliği, kumarı, işreti ve siyasetle iştigal bir madde-i mahsusa ile meneden” kulüplerin, onların yanı sıra da spora katkıda bulunmuş kişilerin üye oldukları Türkiye İdman cemiyeti İttifakı’nın hem yönetim yapısı, hem ideolojisi, bircisi İstanbul dışına çıkarak tşrada "idman mıntıkaları" illeri olarak peyderpey örgütlenilmesi, ikinci side, peyderpey kurulan encümenlerin uluslararası spor federasyonlarına üye olmaları dışında, büyük ölçüde aynı kalmıştır.
Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı’nın “federatif” yönetim yapısı,
- Umûmî Kongre,
- Merkez-i Umûmî,
- İdman Heyet-i Müttehideleri (federasyon), oluşuyordu.
Kulüplerin ve idman mıntıkalarının temsilcilerinden oluşan Umûmî Kongre’nin yılda bir tekrarlanan görevi, iki kongre arasında Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı’nın tüm işlerini yönetecek Merkez-i Umûmi’yi seçmek, bir önceki dönemin programına hazırlamaktı. Bu hazırlanan programı uygulamakla görevle Merkez-i Umûmi’nin bu işteki yürütme organı, sorumlu oldukları spor dalının uluslar arası kurallara göre yürütülmesini sağlamakla görevli olan “teknik jandarma” niteliğindeki İdman heyet-i Müttehideleri idi.
Aşağıdan yukarıya seçimle ve “federe” birimlerin bir üst örgütsel basamağa “federatif” yetkiler devretmesiyle olaşan Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı’nın bu yapısının bir başka özelliği aktif spor yaşamlarını noktalamış “fahri ve meccanî” yöneticiler eliyle, sporcu özyönetiminden kulüplerin özyönetimine geçmesi, önceki dönemden devralınan kronik sorunu da kulüplerarası sürtüşme ve kavgalardır.[2]
Dünyanın her yerinde olduğu gibi, Türkiye’de de, spor federasyonlarının iki temel görevi vardır.
- Birincisi, üyesi olduğu uluslar arası federasyonun koyduğu teknik “fenni” kuralların ülkesinde uygulanmasını sağlamak,
- İkincisi, Kendi ulusal üst kuruluşuna bağlı ve sorumlu olarak ülke çapında kendi sporunu örgütleyip yaymaktır.
Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı bünyesindeki ilk federasyonlar (encümenler, idman heyet-i Müttehideleri) bu amaçla, “futbol”, “atletik sporlar” (atletizm, bisiklet, eskirim, tenis, yüzme, atıcılık ve binicilik) ve “güreş” (güreş, halter ve boks) şeklindeki üçlü bir uzmanlaşmayla 24 Ağustos 1922 tarihinde kuruldular.
İlk federasyonların başkan ve üyeleri Türkiye İdman cemiyetleri İttifakı’nın yöneticileri Heyet-i İdare’si tarafından atandı. İzleyen dönemlerde, federasyonların, “mıntıka heyet-i müttehideleri”nın gösterecekleri iki katı aday arasından Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı Umûmî Kongresince seçilmeleri öngörüldü.
Kurtuluş savaşının sona ermesiyle, sadece İstanbul’da yapılan spor faaliyetleri, 1922 yılından sonra Türkiye’ye yayıldı. Ankara, İzmir, Edirne, Rize, Trabzon, Konya, Mersin, Adana, Zonguldak, Sivas, Erzurum, Samsun, Bursa, Balıkesir, Eskişehir’de yapılmaya başladığını görmekteyiz. Bu uygulamayla, spor branşları İstanbul’un dar bir bölgesi içinde sıkışıp kalarak örgütlenmiş olan Türkiye İdman cemiyetleri İttifakı’nın genişletilmesi ve bölgeleri içine alacak duruma getirilmesi görüşü çoğunluk kazanmaktadır.[3]

1935 yılında, 
Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı’ndan 
Türkiye Spor Kurumu’na geçildi.
1933 yılında 230 olan spor kulübü sayısı Türkiye Spor Kurumu’nun son yılında (1938) 442’ye ulaşıldı. 1928-1933 Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı döneminde kayıtlı sporcu sayısı % 63,79 artarken, bu artış hızı Türk Spor Kurumu’nun yerine Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü’ne bıraktığı 1938 yılına kadar % 164,41’i bulmuş; 1925 yılında 13 olan mıntıka sayısıysa, 1933’de 22’ye (%69,23’lük bir artış), 1938’de de 62’ye (% 181,82’lik artış) varmıştır.[4]
1923-1930 döneminde özel girişime sağlanan geniş olanaklara, uygulanan geniş teşvik tedbirlerine rağmen ekonomik hayatta ancak çok sınırlı bir genişleme ve gelişmenin elde edilmesi paralelinde, “Türk sporunda başlı başına bir reform yaratmış olmakla beraber, asli vazifeleri olan kulüplerimizin müşterek faaliyetini tanzim ve yurda spor ve spor aşkın tamim ve telkin dâvalarını Türkiye idman Cemiyetleri İttifakı’nın başaramayınca, devlet müzahir rolüne müdahil vasfını da eklemek mecburiyetinde kalacaktır”[5]
1935 yılında Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı görevini Türk Spor Kurumu’na devretti. 13 Şubat 1936 tarihinde başlayan beş günlük kurultay sonunda 18 Şubat 1936 tarihli oturumda Türkiye İdman cemiyetleri İttifakı’nın adı Türk Spor Kurumu olarak değiştirildi.
          
          Dipnotlar

[1] Prof. Dr. Kurtan Fişek, Spor Yönetimi, s.370
[2] Prof. Dr. Kurthan Fişek, 100 Soruda Türkiye Spor Tarihi, Gerçek Yayınevi-İstanbul, Birinci Baskı Mart-1985, s. 104-107
[3] Gültekin Çeki, Türk Sporunun 50 Yılı, s.54-56
[4] Prof. Dr. Kurtan Fişek, Spor Yönetimi, s. 371
[5] Rüştü Dağlaroğlu ve Haluk San, Türk Futbol Tarihi, Türk Ticaret Postasıı Yayınları, Ankara-1960, s.12

          Kaynaklar
  • Prof. Dr. Kurthan Fişek, Devlet Politikası ve Toplumsal Yapıyla İlişkileri Açısından Spor Yönetimi Dünyada- Türkiye'de, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayınları:515, S.B.F. Basın ve Yayın Yüksek Okulu Basımevi-1983
  • Prof. Dr. Kurthan Fişek, 100 Soruda Türkiye Spor Tarihi, Gerçek Yayınevi-İstanbul, Birinci Baskı Mart-1985, s. 104-107
  • Gültekin Çeki,  Türk Sporun 50 Yılı, BTGM Ankara-1973
  • Haluk San-Tevfik Ünsi ve Samim Var, Futbol Ansiklopedisi, Ticaret Postası Matbaası, İstanbul-1963
  • Ergun Hiçyılmaz, Türk Spor Tarihi, Demet Ofset, İstanbul-1974
  • Cem atabeyoğlu, Spor Ansiklopedisi, Yeni İstanbul yayınları, İstanbul-1972
  • Doğan Yıldız, Türk Spor Tarihi, Er Yayıncık, İstanbul-1979
  • Doğan Yıldız, Çağlarboyu Türkler'de Spor, Yayınlayan Telebasım YayıncılıkReklamcılık Ltd.Şti., Basıldığı yer Mart Matbaacılık - İstanbul-2002




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder