11 Mart 2011 Cuma

8 Mart 2011 Dünya Emekçi Kadınlar Günü


Dünya Emekçi Kadınlar Günü

 
8 Mart 1857 tarihinde ABD’nin New York kentinde 40 000 dokuma işçisi kadın daha iyi çalışma koşulları istemiyle bir tekstil fabrikasında greve başladı. Ancak, polisin işçilere saldırması ve işçilerin fabrikaya kilitlenmesi sonrasında çıkan yangında, fabrika önünde kurulan barikatları aşamadığı için, çoğu kadın 129 işçi can verdi. İşçilerin cenaze törenine 100 000’ni aşkın kişi katıldı. 26-27 Ağustos 1910 tarihinde Danimarka’nın Kopenhag kentinde 2. Enternasyonal’e bağlı kadınlar toplantısında “Uluslar arası Sosyalist Kadınlar Konferansı” Almanya Sosyal Demokrat Partisi önderlerinden Clara Zetkin, 8 Mart 1857 tarihindeki tekstil fabrikası yangınında ölen kadın işçiler anısına 8 Mart’ın “Dünya Emekçi Kadınlar Günü” olarak kutlanması önerisini getirdi.
İlk yıllarda belli bir tarih saptanmamıştı ve değişen tarihlerde fakat her zaman ilkbaharda kutlanıyordu. Tarihin 8 Mart olarak saptanışı 1921’de Moskova’da gerçekleştirilen 3. Uluslar arası Kadınlar Konferansı’nda gerçekleşti. Birinci ve İkinci Dünya Savaşı yılları arasında bazı ülkelerde kutlanması yasaklanan Dünya Emekçi Kadınlar Günü, 1960’lı yılların sonunda Amerika Birleşik Devletleri’nde kutlanmaya başlanmasıyla daha güçlü bir şekilde gündeme geldi.



Kadının adı yokken 
Kadınlar Günü’ niye?
 07.03.2011 - 20:42:29
8 Mart 1857 günü New York’ta çalışma koşullarını beğenmeyen 40 bin dokuma işçisi greve başlar. Polisin işçileri fabrikaya kilitlemesi ve ardından çıkan yangın, çoğu kadın 129 kişinin hayatına mal olur. Almanya Sosyal Demokrat Partisi’nden Clara Zetkin’e ilham veren bu olay, ‘Dünya Kadınlar Günü’nün doğmasına yol açar. 1921’e kadar farklı tarihlerde kutlanan ‘Dünya Kadınlar Günü’, 1977’deki Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından ‘8 Mart’ olarak resmileştirilir...
Ölen kadın işçilerin anısına dayandığı BM’ce kayda alınmayan ‘Dünya Kadınlar Günü’, bir kez daha geldi çattı. Medyada ve çeşitli ortamlarda kutlanacak olan günde yine kadına övgüler dizilip ‘cek-cak’lı nutuklar atılacak. Türlü haksızlık ve zulme maruz kalan, yaşamını yitiren kadın gerçeği ortadayken yapılanlar, abesle iştigal! İnsan hakkı savunucusu ABD’de bile yüzde 30 civarında kadının birlikte yaşadığı erkekten şiddet gördüğünü; her iki evlilikten birinde kadının fiziksel taciz yaşadığını; yedi saniyede bir kadının dövüldüğünü düşünürsek, ‘kadın günü’ kutlamanın anlamsızlığı kendiliğinden ortaya çıkmakta. Şiddet dışında kadını en çok yaralayan konuysa ‘cinsel obje’olarak kullanılması! Özellikle medyanın ve sinema-dizi sektörünün benimsediği bu olgunun kimi kadınlarca kabul görmesi de işin acı yönü. Kadını ‘meta’laştıran zihniyetin ötesinde sağduyuyla yaklaşanlar, kadının sosyal hayatta ve iş dünyasında, cinselliğiyle değil kimliğiyle mevut olmasından yana!
‘Spor, siyaset ve ekonomi erkeklerin uzmanlık alanı mı’ sorusuyla yola çıkıp medyada kadının yerini araştıran Medya Takip Merkezi, sektördeki kadınların üst kademede yer alamadığını vurgulamakta... ‘Genel Yayın Yönetmeni koltuğunda kadına yer yok’ diyen MTM, erkek egemen TV sektöründe 36 TV kanalını incelediğinde üç kadın genel yayın yönetmenine rastlamış. Kadının yerini gösteren çarpıcı bir veri! Laf olsun günler dolsun... Hediye ve eğlence âlemine gün doğsun! Kadının meze olarak kullanıldığı dünyada, ‘Kadınlar Günü’ eksik olsun! 
Kaynak



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder