9 Eylül 2012 Pazar

Büyük Taarruz Bir Ulusun Emperyalizme Karşı Kazandığı Destandır.

Büyük Taarruz
Bir Ulusun Emperyalizme Karşı Kazandığı Destanıdır.
“Büyük Taarruz”, yalnız Ön Asya’ya değil, tarihe de yön verir. ‘Mazlum uluslar’ zincirini kırarken ‘zalim’ siyasetlerin masum hakları, kendi yöneticilerini kınayıp hesap sorarlar.
9 Eylül 1922 günü İzmir’in alınışına nasıl geldiğini hatırlayalım.
Birinci Dünya Savaşı sonunda, İtilâf Devletleri, Osmanlı Devleti ile 30 Ekim 1918'de Mondros Ateşkes Antlaşması'nı imzaladılar ve bu anlaşmaya dayanarak Anadolu'yu işgale başladılar. Türk milleti işgal hareketleri karşısında vatanını kurtarmak için 1919 yılında yer yer direniş hareketlerini başlattı. Bu hareketler, 19 Mayıs 1919 tarihinde Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a ayak basmasıyla kısa sürede merkezi bir nitelik kazandı.
Bu süreçte arka arkaya kazanılan Birinci İnönü, İkinci İnönü, Aslıhanlar-Dumlupınar ve Sakarya Meydan Muharebeleri ile yurdun kurtarılması yolunda önemli adımlar atıldı. 26 Ağustos 1922 sabahı dikkat ve titizlikle hazırlanan taarruz planı uygulamaya konuldu. 26–30 Ağustos 1922’de yapılan Büyük Taarruz, Türk İstiklâl Harbi’nin son safhasıdır. 30 Ağustos “Başkomutan Meydan Muharebesi”nde bir gün içinde Yunan ordusunun en önemli bölümü etkisiz hale getirildi. Böylece kesin sonuç beş gün içinde elde edilmiş ve hazırlanan plan tam bir başarıyla uygulanmış oldu.
Ordular!
İlk Hedefiniz Akdeniz'dir.
İleri.
1 Eylül’de Başkomutan Mustafa Kemal Paşa ordulara bir bildiri yayımlayarak şu tarihi emrini verdi: “Bütün arkadaşlarımın Anadolu'da daha başka meydan muharebeleri verileceğini göz önüne alarak ilerlemesini ve herkesin akıl gücünü, yiğitlik ve yurtseverlik kaynaklarını yarışırcasına esirgemeden vermeye devam eylemesini isterim. Ordular ilk hedefiniz Akdeniz'dir. İleri!”. Böylece düşmanın akıbeti de belirlenmiş oldu. Çalköy’de verilen bu tarihi emir üzerine İzmir’de “Akdeniz”i, Mudanya’da “Marmara”yı görmek için 8–9 günlük bir zaman kâfi gelecekti.
31 Ağustos’ta başlayan amansız takip sonunda Türk kuvvetleri 2 Eylül’de yıkıntılar haline gelmiş Uşak’a girdi. Burada Yunan Ordusu Başkomutanı General Trikopis tutsak edildi
9 Eylül günü 1 inci Kolordu Kemalpaşa’ya, 2 inci Kolordu Manisa’ya, 4 üncü Kolordu Turgutlu’ya ulaştı. Kuzeyde Kazancıbayırı’nda Yunan mevzilerine taarruz eden 3 üncü Kolordumuz düşmanı atarak Bursa’ya ilerledi. Türk süvarileri üç yılı aşkın süredir yas çeken İzmir halkının sevinç gözyaşları arasında İzmir’e girdi.
Başkomutan İzmir’in alınışı dolayısıyla ordulara şu tarihi mesajını yayınladı:
“İlk verdiğim Akdeniz hedefine varmakta orduların gösterdiği gayret ve fedakârlığı hürmet ve takdirle anarım. Elde edilen büyük muzafferiyetin yapıcısı olan kıymetli arkadaşlarıma en içten teşekkür ve tebriklerimi bildiririm. Orduların bundan sonra verilecek hedeflerin alınmasında da aynı fedakârlık yarışmasını göstereceklerine inancım tamdır”.
Türk Kurtuluş Savaşı’nın 30 Ağustos 1922'de başlayan Kesin ve Son Zaferleri Eylül ayı içinde birbirini kovalayarak İzmir’e doğru ilerler. Bu bakımdan Eylül ayı için "Ulusal Kurtuluşlar Ayı" tanımını getirebiliriz. 30 Ağustos ile İzmir’in Türk Bayrağı’na kavuştuğu 9 Eylül arası sadece ve sadece 10 gündür. Pençe pençe bir boğuşma sonucu Dumlupınar’dan bir zaferle ayrılan Türk Ordusu düşmanın peşine düşerek amansız bir kovalamaca sonucu 9 Eylül sabahı Belkahve sırtlarına ulaşmıştır. İzmir’in kurtuluşu, Ege’nin kurtuluşudur. Türk Halkı’nın Kuva-i Milleyesi’yle düzenli ordularıyla, milisi, efesi, çetecisi, köylüsü, esnafı, kadını, kızı ve kızanıyla yürüttüğü ulusal kurtuluş eylemi, adım-adım, köy-köy, kasaba-kasaba, kent-kent, Ege'yi özgürlüğüne kavuştururken, tüm ulusun özgürlüğünü de getirmekte ve Cumhuriyet Türkiye'sinin kurulusunu müjdelemektedir.
Bu kurtuluş heyecanı her Eylül ayında Ege'nin tüm il ve ilçelerini sarar. Her yöre kendi imkânları içinde bir tören yürüyüşünün etrafında halkalaşan ve günün anlamını belirten konuşmalar içeren etkinlikleri yaşar. Ve her törende halkımızın gözleri, "Kurtuluş Savaşı"nın yaşlı gazileri Kuva-i Milliye'cilerimizin üzerinde gezinir ve gözler bu savaş kahramanlarımızı öpücüklere boğar. Tarihimizin en parlak sayfalarını süsleyen bu kurtuluşlar zinciri Anadolu'da Emperyalizme karşı Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde kükreyen bir mazlum ulusun ordusunun Zafer Yürüyüşüyle sağlanmıştır.
Atatürk, Fevzi Çakmak, Salih Bozok
10 Eylül 1922 2 günü İzmire girişi
10. Yıl Marşı
Çıktık açık alınla on yılda her savaştan;
On yılda on beş milyon genç yarattık her yastan.
Basta bütün dünyanın saydığı Başkumandan;
Demir ağlarla ördük Ana yurdu dört bastan.
Türk'üz Cumhuriyet'in göğsümüz tunç siperi,
Türk'e durmak yaraşmaz, Türk önde Türk ileri.
Bir hızla kötülüğü geriliği boğarız.
Karanlığın üstüne güneş gibi doğarız.
Türk'üz bütün baslardan üstün olan başlarız;
Tarihten önce vardık, tarihten sonra varız.
Türk'üz Cumhuriyet'in göğsümüz tunç siperi,
Türk'e durmak yaraşmaz, Türk önde Türk ileri.
Çizerek kanımızla öz yurdun haritasını,
Dindirdik memleketin yıllar süren yaşını.
Bütünledik her yönden istiklâl kavgasını.
Bütün dünya öğrendi, Türklüğü saymasını.
Türk'üz Cumhuriyet'in göğsümüz tunç siperi,
Türk'e durmak yaraşmaz, Türk önde Türk ileri.
Örnektir milletlere açtığımız yeni iz;
İmtiyazsız, sınıfsız kaynaşmış bir kütleyiz;
Uyduk görüşte bilgiye, gidişte ülkeye biz;
Tersine dönse dünya yolumuzdan dönmeyiz.
Türk'üz Cumhuriyet'in göğsümüz tunç siperi,
Türk'e durmak yaraşmaz, Türk önde Türk ileri.

Söz: Behçet Kemal Çağlar - Faruk Nafiz Çamlıbel
Beste: Cemal Reşit Rey
Düzenleme: Kenan Doğulu

Kaynaklar
http://web.deu.edu.tr/
www.tsk.mil.tr/
http://www.ataturktoday.com/
http://tr.wikipedia.org/
Suat İlhan, Askerlik, Milli Kültür Unsurlarımız Üzerinde Genel Görüşler, Atatürk Kültür Merkezi Yayını, Ankara, 1990, sayfa 331
Ali Çimen, Göknur Göğebakan, Tarihi Değiştiren Savaşlar, ISBN: 9752634869, 2. Baskı, sayfa 321
Samsun'da Başlayan ve İzmir'de Biten Yolculuk (1919-1922), İsmet Giritli, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, Sayı 7, Cilt: III, Kasım 1986

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder