4 Aralık 2010 Cumartesi

Tarih 4 Aralık 2010



"Medeniyetin emir ve talep ettiğini yapmak  
insan olmak için yeterlidir." Atatürk                                      

Şapka Giymekle 
Kimse Dinini Değiştirmez

Şapka devrimi, Cumhuriyet dönemi devrimleri arasında önemli bir yer teşkil eder. Sekizinci ve son Devrim Yasası olan, 2596 sayılı “Bazı Kisvelerin (kıyafetlerin) Giyilemeyeceğine Dair Kanun” hükümetin sunduğu yasa önerisi ile 3 Aralık 1934 günü yasalaştı.[1]

Söz konusu yasanın önemli maddeleri:
“Herhangi din ve mezhebe mensup olursa olsunlar ruhanilerin mabet ve ayınlar dışında ruhani kıyafet taşımaları yasaktır. Hükümet her din ve mezhepten uygun göreceği yalnız bir ruhaniye mabet ve ayin dışında bile ruhani kıyafetini taşıyabilmek için geçici izin verebilir. Bir izin süresinin sonunda onun aynı ruhani hakkında yenilenmesi veya bir başka ruhaniye verilmesi doğrudur.”

“Türkiye’de bulunan Türklerin ve yabancıların, yabancı memleketlerin siyaset, askerlik ve milis kuruluşlarıyla ilişkili kıyafet ve işaretlerini ve malzemelerini taşımaları yasaktır.”

“Yabancı kuruluş mensuplarının kendi kıyafet, işaret ve malzemeleriyle Türkiye’yi ziyaret etmeleri, İcra Vekilleri Heyeti’nce ‘Bakanlar Kurulu tarafından) tayin olunacak makamların iznine bağlıdır.

Bu devrimin ilklerden olması hem halkın nabzını ölçmüş hem de diğer reformlara zemin hazırlamıştır.

Hükümetin hazırladığı ve TBMM’ye sunduğu yasa önerisinin gerekçesi şöyleydi:
“Din ile devletin ayrılığını ve dini değerlerin devlet hayatı dışında sırf vicdani bir nitelikte kalıp memleketin devlet hayatında dinin hiçbir etkisi olmamasını, yani laiklik esasını devrimin ve rejimin ana ilkesi tanımış olan Cumhuriyet hükümeti bu yolda attığı adımların doğal bir sonucu ve gereği olarak ruhanilerin dini kıyafetlerini ancak ayinler sırasında taşıyıp, ayinler dışında herhangi bir bireyin taşıyabileceği kıyafetlerde bulunması konusunu gerekli görmüş”tür.[2]

Yasa gerekçesinde daha sonra vicdan özgürlüğü tartışması yapılır. Vicdana ve inanca bağlı olarak kullanılan bazı giysilerin yasaklanmasının vicdan özgürlüğüne aykırı olmadığı şu gerekçe ile açıklanır:
“Türk devriminin ana ilkelerinden olan vicdan özgürlüğü hakkını sınırlama yolu ile müdahale söz konusu olmayıp, bu hükümle talip edilen gaye, tersine vicdan özgürlüğüdür.”

Çünkü, yasa, dini simge ve kıyafetleri kamusal alanda yasaklayarak toplumun bireylerini eşitlemekte ve başkalarının vicdan özgürlüğünü koruma altına almaktadır.[3]
Atatürk, Kastamonu’ya düzenlediği gezide halkın arasına girmiştir. Ardından Meclis’te de şapka giyilmesi hakkında kanun çıkarılmıştır.
Şapka Kanunun çıkmasıyla birlikte Erzurum, Rize, Sivas, Maraş, Giresun, Kırşehir, Kayseri, Tokat, Amasya, samsun, Trabzon ve Gümüşhane gibi illerde protesto olayları yaşandı. 

Atatürk şapka inkılâbının nedenleri ile ilgili şunları söylemiştir:
“Şapka giydirdim, anlasınlar ki insan, kisve ile din değiştirilmez ve dini, herhangi bir kisveye alet etmez! (...) anlayacaklar ki, şapka giymekle kimse dinini değiştirmez.”

Atatürk, din ve şapka arasında bir bağlantı yoktur dese de inkılâp karşıtları, onun gibi düşünmüyor ve halkı inkılâplara karşı örgütleyip ayaklandırmanın slogan yaparak “şapka geldi, din elden gidiyor” propagandası yapıyorlardı.

14 Kasım 1925 Sivas’ta bazı kişiler duvarlara şapka inkılâbına karşı yazılar astı. İmamzade Mehmet Necati idama, olaya karışan diğer sanıklar hapse mahkûm oldu. 22 Kasım’da Kayseri’de şapka inkılâbına karşı gösteriler yapıldı. Bu gösteriden iki gün sonra Erzurum’da da aynı şey yaşandı. Rize’de de şapka inkılâbı ve diğer devrimlere karşı gösteriler yapıldı. 

Başında melon şapkasıyla Mustafa Kemal, 4 Aralık 1930 günü kadıköy vapurunda seyahat etmiştir. 




[1] Ferit İlsever, Cumhuriyet Devrimi Kanunları, Kaynak Yayınları.
[2] Tutanak Dergisi, Dönem 4, c. 24’e ek
[3] Özdemir İnce, Bazı Kisvelerin Giyemeyeceğine Dair Kanun, Hürriyet Gazetesi 31 Aralık 2010 s18.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder