9 Kasım 2010 Salı

Atatürk ve Havacılık Sabiha Gökçen


1903 yılında, ilk uçak havalanıp göklerle kucaklaştıktan sonra, o güne kadar bir kara ve deniz bölümü olarak tanımlanan yurt kavramı, bu tanıma sığmaz oldu.
Uçaklar, uçuş teknikleri o kadar hızla gelişti ki hava gücü, 1913’de başlayan Birinci Dünya Savaşı’nın sonucu üzerinde kesin etkisini gösterdi. Klasik savaş stratejisi ve taktik ilkeleri de değerlerini kaybederek, yeni savaş yolları, yöntemleri ortaya çıktı.

Cumhuriyet Döneminde Havacılık
Cumhuriyet döneminde havacılık, Atatürk'ün "İstikbal göklerdedir" vecizesinin ışığı altında hızla geliştirildi. Milli Kurtuluş Savaşı'ndan sonra Hava Harp Okulu geliştirildi ve eğitim amacıyla yurtdışına öğrenci gönderildi. 1928'de Hava Müsteşarlığı ile birlikte, üç hava taburu kuruldu. Bu taburlar 1932'de alay, 1939'da tugay, 1943'de de tümen haline getirildi.
1939'a kadar Hava Kuvvetlerine ait birlikler, alay ve bağımsız tabur halinde ayrı ayrı, hareket ve eğitim yönünden Genelkurmay Başkanlığına, lojistik destek ve personel ikmali yönünden de, Milli Savunma Bakanlığına bağlı idi. 22 Mayıs 1939'da Hava Kuvvetlerinin taktik sevk ve idaresini kolaylaştırmak amacıyla teşkilat değişikliği yapılarak bölge esasına göre düzenlemeye gidildi
Cumhuriyetin ilk yıllarında havacılık; sivil havacılık ve havacılık sanayii olmak üzere iki koldan geliştirilmeye çalışıldı. 16 Şubat 1925'te Atatürk'ün emriyle, daha sonra Türk Hava Kurumu adını alacak olan, Türk Tayyare Cemiyeti kuruldu. Türk Hava Kurumu (THK) planörcülük, motorlu tayyarecilik, paraşütçülük ve modelcilik dallarında kamplar, eğitim tesisleri, yarışma vb. faaliyetlerle Türkiye'de sivil havacılığın gelişmesinde önemli rol oynadı. THK'nın görüşleri ve amaçları doğrultusunda 1928 yılında Tayyare Makinist Mektebi açıldı. Fransa ve Almanya'ya uçak mühendisliği öğrenimi için öğrenciler gönderildi. Eskişehir'de bir tamirhane kuruldu. Kurumun planör ve motorlu uçaklarının onarım ve revizyonu amacıyla 1925 yılında Ankara-Akköprü'de kurulan marangoz atölyesi daha sonra planör imalathanesi halini aldı. Burada 1938–1939 yılları arasında 150 planör inşa edildi. Kurum, uçaklarının üretim ve bakımı için çeşitli tesisler kurdu. 1935 yılında Türkkuşu hizmete girdi.
1933 yılında kurulan Havayolları Devlet İşletme İdaresi (HDİİ), Türkiye'de sivil havayolları kurmak ve bu yolda taşıma yapmak üzere görevlendirildi. İdare, kurulduğunda filosunda toplam koltuk kapasitesi 28 olan ve sadece Ankara-Eskişehir arasında çalışan 5 küçük uçağa sahipti. HDİİ daha sonra Türk Hava Yolları (THY) adını aldı.

Atatürk ve Havacılık
“İstikbal Göklerdedir” diyen Atatürk havacılığa gereken büyük önem ve değeri vermesini bilmişti. Havacılığın bir spor dalı olarak benimsenmesi ve Türk gençleri arasında yerleşmesini yürekten arzulayan Atatürk, “Türk Kuşu”nun kuruluşunda olduğu gibi çalışmalarında da verdiği emir ve direktiflerle başrolü oynamıştı.
“Türk Kuşu”nu sıcak bir ilgi ve yürekten bir muhabbetle destekleyen Atatürk, manevi kızı olan Sabiha Gökşen’i de Türk havacılığına kazandıran kişi olmuştu. Sabiha Gökçen yalnız sivil havacılık ve havacılık sporunda değil, askeri havacılık alanında da uluslar arası bir üne ve değere sahip bir havacımız olmuştu.
Atatürk, 3 Mayıs 1935 günü faaliyete geçen “Türk Kuşu”nun çalışmalarını yakından takip ettiği gibi, Sovyetler Birliği’nden getirtilen iki planörün deneme uçuşlarını da bizzat izlemişti. Hatta bununla da yetinmeyerek bir planöre binip bunun çalışma şekli hakkında ilgililerden bilgi almıştı.
Büyük Atatürk, genç Türk havacılığının bu sporda gelişmelerini sağlamak amacıyla yetenekli genç havacıların yurt dışına gönderilip orada ihtisas yapmalarını arzulamıştı. Onun emir ve direktifleriyle başta Sabiha Gökçen olmak üzere bazı Türk havacıları 1935 yılı Temmuz ayında Sovyetler Birliği’ndeki Koktobel Planör Okulu’na giderek orada bu spor dalı üzerindeki bilgilerini güçlendirip tecrübelerini arttırmışlardı. Bu uzman planörcüler yurda dönüşlerinde Türk Kuşu kadrosunda öğretmen olarak görev almışlar ve bildiklerini, öğrendiklerini genç havacı kuşaklara öğretmişlerdi. 
 
Atatürk ve Sabiha Gökçen
Atatürk’ün manevi kızı, Türk havacılığının gerçek gururu, dünyanın ilk kadın savaş pilotu Sabiha Gökçen’nin Atatürk hakkında anlattıkları da büyük değer taşır hiç kuşkusuz. Gökçen diyor ki:
-“Beni manevi evlat edinen Atatürk, hem babam, hem öğretmenim, hem her şeyimdi. Sıhhatim, derslerim, neşem, kederim. Şefkatin bile en ulvisini onda gördüm. Havacı olmamı o istemişti; muvaffak olmam için benden fazla gayret sarf ediyordu. Harp brövesi almak için Eskişehir’de Tayyare Alayı’nda staj görüyordum. Bir gün uçuştan indiğim sırada bölükte fevkaladelik dikkatimi çekti, sordum. Bölüğümüz Dersim’e harekatına katılmak üzere emir almış. Hemen Bölük Kumandanıza koştum ve bölüğümle beraber gitmek istediğimi söyledim. Alay Kumandanıyla konuşmam icab etti cevabını aldım. Alay kumandanı ise, muharebeye gidecek olan bir bölüğe kadın pilot olarak katılabilmem için hususi müsaade alınması gerektiğini bildirdi. Bölük ertesi gün hareket edecekti. O zamanki tayyareler bir uçuşta uzun mesafe kat edemedikleri için Ankara’ya kadar gidip gelmek için izin istedim. Maksadım, bir gün sonra Ankara’ya gelecek olan bölüğümle Dersim’e gidebilmek için müsaade almaktı. Ankara’ya akşam hava karardığı sırada indim ve hemen Çankaya’ya gittim.”

Atatürk beni karşısında görünce hayret etti ve çok kısa bir an sonra ben daha bir şey söylemeden:
-“Ben arzunu yerine getirmek isterim ve seni takdir ederim, fakat sana bir şey söyleyeyim kızım: çarpışacağın insanlar eline esir düşersen sana çok fena muamele edeceklerdir, buna üzülürüm” dedi.

Benim cevabım şu oldu:
-“Emin olunuz, canlı olarak ellerine düşmem…”
Atatürk’ün bakışı değişti ve hiçbir şey söylemeden bana hayatımın en kıymetli hediyesini verdi: Tabancasını…
O akşam köşkte alakalılara sabah beni erken uyundurmalarını tembih ederek yatmaya çıktım. 
 
 “İstikbal Göklerdedir” diyen Atatürk, havacılığa pek büyük önem vermişti. Manevi kızı Sabiha Gökçen’in havacı olarak yetişmesinde onun emir ve direktiflerinin olduğu kadar arzusunun da pek büyük rolü olmuştu muhakkak ki.

Sabah 5,30’da beni Atatürk uyandırdı. Akşamki elbisesini değiştirmemişti. O gece hiç uyumadığını sonradan öğrendim. Benimle kavatlı yaptı, kendi arabasıyla meydana götürdü. Biraz sonra Eskişehir’den gelen bölüğü karşıladı ve bütün arkadaşlarla meşgul olarak hepimize iyi yolculuklar ve başarılı muharebe temennisinde bulundu.
Bir ay devam eden Dersim Harekâtı sırasında hemen her gün benden haber istedi ve ben de emri yerine getirdim. Dersim Harekâtı’ndan dönüşümüzde bana bir madalya verilmesi kararlaştırılmış. Atatürk, tertip edilen merasimde bulunmamıştı. O gün Çankaya’ya döndüğüm zaman kendisini bahçede beni bekler buldum. Çok heyecanlandım, koştum elini öptüm. İftihar ettiğini söylerken sesi titriyordu. Alnımdan öptü. Bu hali gördükten sonra bendeki çalışma azmi daha çok kuvvetlendi…”
Sabiha Gökçen, 1938 yılında Balkan ülkelerine tek kişilik uçağı ile yaptığı beş günlük dostluk gezisi sırasında Türk kadını ve Türk havacılığının da en canlı gerçeğini gözler önüne sermiş ve uğradığı her Balkan başkentinde pek büyük taktır ve hayranlıkla karşılanmıştı. Bu seyahat Büyük Atatürk’ün emir ve direktifleriyle gerçekleşmişti. Atatürk’ün hastalığının ağırlaşmaya başladığı ünlere rastlayan bu seyahat Türk sivil havacılık tarihinde önemli bir yer işgal eder. Bu seyahat sonrasını Sabiha Gökçen şöyle nakleder:

-“Gününü kendisi kararlaştırmıştı. 16 Haziranda başlayan seyahatim beş gün sürdü. Selanik’te doğduğu evi görmemi istemişti. Döndüğümde, hasta yatağında daima Selanik şehrini ve doğduğu evi anlatmamı istiyordu. Ben anlatırken çok duygulanıyordu, adeta gözleri doluyordu. Müteessir olduğunu gördükçe mevzuu değiştirmeye çalışıyordum, fakat o ısrarla ayni şeyleri söylememi istiyordu.
Ben o sene Türk Kuşu’na başöğretmen tayin olunmuştum. Fakat Atatürk’ü yatakta bırakıp Ankara’ya gidemiyordum. Türlü bahanelerle hareketimi geciktirdiğimin farkına vardı. Hiç kimsenin, hiçbir surette vazifesinin ve vatana hizmetten geri kalmasını arzu etmediğini bildirerek şunu söyledi: “Git vazifenin başına, işini gör. İcab ederse tekrar dönersin” dedi…”
Kaynaklar
  • Cem Atabeyoğlu, Atatürk ve Spor, TC Başbakanlık Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Spor Eğitimi Dairesi Başkanlığı, Yayın No: 90 1989-Ankara, s.53-57
  • http://ktefhavacilik.tripod.com/ataturk.htm
  • http://www.atam.gov.tr/index.php?Page=DergiIcerik&IcerikNo=1020
  • Burhan Aytekin, Atatürk ve Havacılık Sabiha Gökçen, 7 Mayıs 2008, s.17.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder