8 Kasım 2010 Pazartesi

Türk Spor Tarihinde Atatürk 4

Atatürk ve İzcilik Edirne Lisesi’nin Kartal Obası

Yıl 1922 ve 1923 Atatürk’ün 1916 yılından beri izcilik ile ilgilendiğini daha önceki hafta “Mustafa Kemal ve Genç Dernekleri (İzcilik)” başlığı altında incelemiştik.
Aradan altı yıl geçtikten sonra, merkezi İstanbul’da bulunan ve “Kaykay” adı ile tanının M. Sami (Karayel)’in başkanı bulunduğu “İzcilik Ocağı Riyaseti”nin 1922 Mayıs’ında çektiği “Başbuğluk teklifi ile bağlılık” teline Mustafa Kemal Paşa’nın verdiği yanıtı; VII. Avrupa İzcilik Genel Kurulu’nun 26–29 Eylül 1972 günleri İstanbul’da yaptığı toplantıdan sonra “Gençlik ve Spor Bakanlığı İzcilik ve Boş Zamanları Değerlendirme Genel Müdürü” Nusret Güvenç’in hazırladığı ve 18 sayı ile yayınladığı kitabın 2 inci sayfasında okumaktayız:

İstanbul Türk İzcileri Ocağı Riyaseti’ne,
Vatana yüksek seciyeli ve metin ruhlu gençler yetiştirmesini temenni eylediğim İstanbul Türk İzciler Ocağı’nın başbuğluk teklifini büyük bir hıss-i iftiharla kabul ediyorum. Genç arkadaşlarıma teşekkür ve selamlarımın tebliğini rica ederim efendim.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Reisi
Başkumandan Mustafa Kemal”

Bu telgraftan bir yıl sonra ve 1923 Temmuz’u sonlarında başbuğları Atatürk’ün Ankara’da görmeye giden İstanbul izcileri ve bir Amerikalı ile olan anılarını şu belgelerden öğrenmekteyiz:
“Spor Âlemi” Dergisinin 9 Ağustos 1339 (1923) günü yayınlanan 44/106 sayısının 12 inci sayfasında:
“Yüksek bir tarihe, kıymetli bir varlığa malik olan Galatasaray keşşaflığı yeniden geniş bir faaliyet sahasına atılmıştır. Yeni teşkilatta oymak beyi olan Adnan beye, muavinine ve bilhassa gayur arkadaşlarına muvaffakiyet temenni ederiz.”
Galatasaray Spor Kulübü’nün 75 inci yılı için kurulan Komite’nin Başkanı Adnan Akıska ile 1975 yılının başlarında hazırlığına başladığımız “Galatasaray Spor Kulübü Tarihi” için yaptığımız incelemeler sonucunda yukarıdaki bilgiyi okuduğumuzda, rahmetinin gözleri dolmuş ve heyecanlanmıştı.
İstanbul Keşşaflarının (izcilerinin) Ankara’ya seyahatlerinde, Gazi Başkumandanımız Keşşaflarımızı teftiş ederken; Meclisi millinin önünde (sağ tarafında Kazım Karabekir Paşa, sol tarafında hazır ol durumunda Galatasaray Lisesi Oymakbeyi Adnan Akıska)
Foto: Spor Âlemi (Alâaddin)
Spor Âlemi Dergisinden)

“Spor Âlemi”nin bir sonraki, 21 Ağustos 1339 (1922) günü çıkan 456/107 sayısının kapağındaki resmi ve 4 üncü sayfasındaki, derginin sahibi Çelebi Zade Sait Tevfik imzalı “Şehir Keşşaflarının Ankara’ya Seyahatleri” başlığı altındaki yazısını bana göstererek şunları söylemişti:
“O gün hâlâ gözlerimin önündedir. Galatasaray Oymakbeyi olarak Atatürk’ün elini öpmemi hiç unutamayacağım. Heyecandan tir tir titriyordum.
—Nasıl, diye sorduğunu ve bir hayal âlemi içinde:
—Teşekkür ederim Paşam, diye cevaplandırdığımı hatırlayabiliyorum.”
Türk spor yazarlarının en önde gelenlerinden, on yıl süreyle yayınladığı “Spor Âlemi” dergisinin sahibi ve Türk spor spikerlerinin ilklerinden biri olan Sait Çelebi’nin bu çok uzun yazısının bir bölümünü gözden geçirelim:
“Zaferi doğrudan Anadolu harbininin kuvvetli merkezi Ankara’yı görmek ve resimleriyle her gün İstanbul sokaklarını süsleyen kahraman kumandanlarımızı doya doya seyretmek en büyük arzularımdan biri idi. Bu arzularımı şehir keşşafları heyeti müttehidesinin beşinci kampları yerine getirdi. Ben de bu beş oymak ile mecmuam namına Ankara’ya gittim.
28 saatlik bir tren seyahatinden sonra Ankara’ya sabah on buçukta vasıl olabildik.
Hep beraber gardan ayrılarak şehre doğru akına başladık. Ankara uzaktan görülüyordu. Bir tepeciğin etrafına sıvanmış bir sürü çamur yığınları bu kıymetli merkezimizin evlerini teşkil ediyordu. Yalnız etrafta görülen bazı büyük binalar devairi gösteriyordu. Yollardan mütemadiyen temeller atılmak ile meşgul, herhalde bir sene sonra ihtimal Ankara bu şeklini değiştirecek.
Millet Meclisi’nin bulunduğu binaya doğru gidiyorduk. Millet Meclisi’ne erişebildiğimizde izcileri, karşı tarafta yeni yapılmakta olan Millet bahçesine yerleştirdik. Mebusların dağılması yaklaşmıştı. İzciler hemen dizildiler ve bir iki mebussan sonra Gazi Paşa’mız da gözüktü. Yanında Kazım Karabekir Paşa ili Hamdullah Subhi Bey bulunuyordu. İzcileri teftiş etti ve ayrı ayrı Oymak beyleri’nin ellerini sıktı ve öptürdü, bilahare resmigeçit de yapılarak bize tahsis edilen yere yollandık.
Ertesi akşam Türkocağı’nda müsameremizi verdik. Ankara’da yegâne güzel gördüğümüz bu binanın salonunda, Gazi Mustafa Kemal Paşa ile Latife Hanım, Kazım Karabekir, İsmet, Kazım, Süleyman, Emin Paşalar ile mebuslar ve ekâbir hazır bulunuyorlardı.”
Bu konuda o zamanlar Makriköy adı ile anılan (bugünkü Bakırköy Kulübü) başkanı ve Oymakbeyi Mehmet imzasıyla, 15 Ekim 1923 Perşembe günü yayınlanan 118/6 sayılı “Spor Âlemi” dergisinin 12 inci sayfasında “Son ve en güzel seyahatımız nasıl oldu ve geçti” başlığı altında, Atatürk’ün bir Amerikalı oymak beyi ve gazeteci profesör ile izcilik konusunda geçen bir olayı şöyle anlatmaktadır:
“Büyük bir azim ve celadetle başardığımız ve izciliğin tarihinde ilelebet şerefli bir sayfa teşkil edecek olan Ankara seyahatinden avdet edeli çok olmamıştı. Ankara’da Milli Kahraman Gazi Mustafa Kemal Paşa Hazretleri’nden itibaren bütün kıymetli kumandanlarımızdan, mebuslarımızdan, erkânı hükümetimizden mazharı tebrik ve takdir olmuş, Anadolu’da yeni yeni seyahatlere teşvik edilmiş idik.
İlk seyahatimiz Tavşancıl, Hereke, İzmit oldu. Bu başarımızdan kıymetli kumandanımız Nurettin Paşa tarafından takdir ve tebrik edilmiştik.
İkinci seyahatımız Ankara idi. Buda şeraiti malume dairesinde geçti. Ankara’da bizi takdir ve tebrik etmeyen kimse kalmadı. Hatta Mişigan darülfünun profesörlerinden ve …….. Gazetesi muharrirlerinden Amerikan boyskotlar reisi bile bizi takdir ve tebrik ederek bu vesaitsizlik içinde bu kadar keşşafın Ankara’ya gelebilmesini takdir edecek kelime bulamadığını ve bizimle birlikte bir resim çıkarmak kendisi için pek büyük bir şeref, bahtiyarlık olacağını söylemişti.
Amerikalı profesör ile Ankara’da Gazi Başkumandanımız Mustafa Kemal Paşa Hazretleri arasında geçen vak’ayı duyduğum gibi burada yazacağım.
Oymaklarımız Millet Meclisi önünde Gazi Paşa’ya intizar ederken Paşa Hazretleri bizi Meclis’in penceresinden tetkik ve aynı zamanda Amerikalı ve mülakat ediyorlarmış. O sırada Amerikalı hariçte bizi göstererek bu keşşafların nereden geldiklerini keşşaf olduğumuzu hareketimizden anlamış olsa gerek- ve niçin beklediklerini Paşa’ya sormuş. Paşa Hazretleri de cevaben:
—Ben Türk keşşaflarının başbuğuyum, bunlar İstanbul’dan gelerek Millet Meclisi’nin küşadı merasiminde bulunacaklar, buyurmuşlar. Bunun üzerine Amerikalı bizi gördüğü andan itibaren gizleyebildiği
–Türkiye’de keşşaf gördüğünden mütevellid- hayretini Paşa Hazretleri’nden gizlemeyerek:
—Demek sizde de keşşaflar ve bu teşkilat var, Zatıâliniz de Kumandanları bulunuyorsunuz. Ne kıymetdar bir tesadüf, diyerek sevgili başbuğumuza, kendisinin de Mişigan ve civarı keşşaflarının reisi ve bütün Amerika keşşafları heyeti mütehidesinde de mıntıkasının delegesi olduğunu söyleyerek Paşa Hazretleri’nden Türk keşşafları namına Amerikan keşşafları için bir hediye ister. Paşa bittabi memnuniyetle muvafakat eder. Amerikalıdan ne gibi bir hediye istediğini sorarlar. Ve aralarında şöyle bir muhavere cereyan eder:
Herhalde Amerikalı evvelce Paşa Hazretleri’nin kalpağına göz koymuş olacak ki…
—Kalpağınızı veriniz!
—Memnuniyetle, fakat bir şartla.
—Ne gibi bir şartla?
—Benim giydiğim gibi giymek şartıyla.
—Pekâlâ, kabul ediyorum, yalnız bu şekil tesbit edebilmek için müsaade buyurursanız bir resminizi çekeyim, der. Bittabi resim çekilerek şekil tesbit edilir. Paşa Hazretleri de kalpaklarını Amerikalıya hediye ederler. Profesör kalpağa bir bavul hasis etmiş, Ankara istasyonunda memnun ve mesrur bavulu bize göstererek:
—Çok kıymetdar hediyenizi Amerikalı arkadaşlarınıza götürüyorum, dedi.
Ben de hediye ile beraber selam da götürmesini, rica ve bu hizmete mukabil berveci peşin kendisine teşekkür ettim.
Bu vakıa bizim için ne kadar mucibi şeref değil mi? 29 Teşrinievvel” (Ekim)
Edirne Lisesi’nin 
Kartal Obası’nın Büyük Başarısı
Türk Milli Eğitiminin ulu çınarı, Trakya’nın incisi, ülkemizin gurur kaynağı eğitim kurumlarımızdan birisi olan, “Edirne Lisesi Kartal Obası”nın bir başarısını sizlere nakletmeden geçemeyeceğim.
Türkiye İzciler Birliği’nin, 1957 ve 1958 yıllarında Kızılcahamam-Ankara arasında 86 km’lik, obalar arası bir yürüyüş yarışması düzenlediği yarışlarda Çanakkale ve Ankara obaları 15 saatlik bir süre içerisinde tamamlamışlardı. 1959 yılındaki yarışa Edirne Lisesi Kartal Obası da çağrılmış, Kızılcahamam’dan başlayan 86 km’lik yürüyüşün sonunda Kızılay Genel Merkez binasının önünde, bitiş kurdelesinin göğüsleyen Edirne Lisesi’ izcileri Gökalp Yuğnak, Atıl Erman, Erhan Alpman, Ahmet Benakman, Erdoğan Köylüoğlu ve Tunç Üçer’dir. Türkiye rekorunu 10 saat 32 dakika ile kıran ekip, okullarının adını rekorlar kitabına yazdırmıştır. Aşağıdaki resimde derece alan izciler Anıtkabirde Atamızın huzurunda.
1960 yılında yine Kızılcahamam-Ankara yarışında Edirne Lisesi Kartal Obası Atıl Erman, Taylan Dağdeviren, Burhan İşcan, Halit Aksu, Şeref Koçyiğit, Mehmet Kızılay ve Tunç Üçer’den kurulu ekip bu kere eski rekorlarını 10 saat 29 dakikaya indirmiştir. 
Kaynaklar
  • Halûk San, Belgeleri ile Türk Spor Tarihinde ATATÜRK, Türk Spor Vakfı Yayınları, Cilt.1, 1981, No.2, s.57–61
  • Edirne Liseliler, ELEV-Edirne Lisesi Eğitim Vakfı Yayın Organı 23 Nisan 2007, Sayı 14 s.28–29
  • Erdoğan Köylüoğlu ve Tunç Üçer’in arşivinden
  • Burhan Aytekin, Türk Spor Tarihinde Atatürk 4, Atatürk ve İzcilik Edirne Lisesi'nin Kartal Obası, Edirne Yenigün Gazetesi, 29 Kasım 2007, s. 11

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder